Lüfer (1)

Lüfer (1)

Category : Kişisel Bloglar

Sıkkın bir şekilde merdivenleri çıkıyordu. Bir yanda da her basamakta bir şeylerin ters gittiğine, bir şeyleri yanlış yaptığına olan inancı daha da kuvvetleniyordu. Çok düşünmüştü ama bu konuda bir türlü kendisinde bir hata bulamıyordu. Bu yola büyük bir iyi niyetle çıkmıştı. Fakat bir türlü beklediği karşılığı ve ilgiyi göremediğini düşünüyordu.

Belediye konservatuarından emekli olduktan sonra. Piyasa işlerinde çalışmayı kendine yedirememişti. Ona göre müzik, müzik olarak, müzik için yapılmalıydı. Yetenekli ve hala bilenlerin kendisinden bahsettiği ve ara ara ciddi bazı koroların konserlerinde çalmak üzere çağrılan önemli bir ud icracısıydı.

Karısı O emekli olmadan çok önce vefat etmiş, O da bundan sonra müziğe daha bir sıkı sarılmış, müzik adeta yaşamın kendisi olmuştu. Emekli olduktan ve çocukları da ( iki oğlu vardı) büyüyüp kendi hayatlarına daldıktan sonra, yalnızlığı daha derin hisseder olmuştu. Bu boşluğu doldurmak için türlü uğraşlar türlü hobiler edinmeye çalıştı ama her seferinde yine çareyi müziğe sığınmakta buldu.

Müzik her ne kadar hayatta en iyi bildiği şey ise de, yine hayatta en bilemediklerinin yansıtıcısı olmuş, müzik sayesinde birçok bilinmez de önüne serilmişti.

İşte şu anda merdivenlerini çıkıyor olduğu eve de bu yüzden geliyordu. Bu ev ilk gençlik yıllarında taşındıkları ve evlenip ayrıldığı güne kadar yaşamış olduğu aile eviydi. Ne anıları vardı bu evde… Bir dut ağacının ve üç çamın süslediği şu bahçede. Eve dışarıdan tırmanan merdivenleri çıkarken bir yandan da bahçeyi süzüyor, ve koca çamda hala asılı duran, araba lastiğinden yapılmış, sallanırken kim bilir kaç kez düştüğü salıncağı görüyordu.

Bu ev birçok anıyı barındırmakla birlikte, artık gelirken kendini çok da rahat hissetmediği bir mekan halini almıştı. Çünkü annesinin ölümünden sonra artık bu eve kutlamalar, hasret ziyaretleri, öylesine, geçerken uğramalar dışında, daha çok çaresiz anlarında gelir olmuştu.

Babası seksen yaşına merdiven dayamış olmasına rağmen hala tek başına yaşamını sürdürecek kadar dinç olmasına da güvenerek bu evde yaşıyor, çocuklarının yanına yerleşmeye, onlarla yaşamaya hiç yanaşmıyordu. O’na göre ağaç yerinde ölürdü. Çok görmek istiyorlarsa veya hasretine dayanamıyorlarsa çocukları yanına yerleşsindi. Araya gelinler, torunlar girdi derken bu da olamadı… Olsun hayat devam ediyordu… Olsun… Hayat güzeldi…

Her içi daraldığında, her içi sıkıldığında kapağı babasının yanına atıyordu. Birçok konuda anlaşamıyor ( birçok konuda!) olsalar
da babası onun için en güvenilir danışman olma özelliğini hiçbir zaman kaybetmemişti. “Bir kere de Babam bunun için kapımı çalsa ya!” diye geçirdi içinden. Bu düşünce istemsizce bir gülme hissi uyandırdı içinde. Merdiven korkuluğuna dayanıp bir süre durdu. Tebessümle önünde durduğu kapıya baktı, derin bir soluk aldı ve ” Sana geldim Baba” diye fısıldadı…

Kapıya tereddütlü vurdu. Babasının ev de olup olmadığını bilmiyordu. Bir yandan hiç kaybetmediği anahtarını çıkarmak üzere elini cebine atmak üzereydi ki kapı açıldı…

” Ooo Tosun sen mi geldin?” diyerek açtı Babası kapıyı. Babasının şu “Tosun” diye seslenişi hiç değişmemişti.

“Ben geldim Baba. Cahide’yi mi bekliyordun?” diyerek takıldı Babası’na. Annesi sağken de yapardı
bunu. Babasının Cahide Sonku hayranlığı hep şaka konusu olmuştu evlerinde.

– Aaah! Nerde be Tosun? Nerdeee? Bize artık gelse gelse caminin hocası gelir bu saatten sonra, ama elinde bir tutam pamukla haa! Haha ha! Kapı eşiğinde gülüştüler.

İçeriye, sanki kurulduğu günden beri yerlerinden milim bile oynamamış hissi veren eşyaların bulunduğu oturma odasına
geçtiler. Buranın kokusunu hep çok sevmişti. Buranın kokusu gençlik yıllarının kokusu, belki de hayatının kokusu gibi gelirdi O’na.

Cam kenarında, ortasında küçük ve kenarlarının cilası yer yer soyulmuş bir sehpa bulunan karşılıklı iki koltuğa oturdular.

Odanın içini şöyle bir süzdü. Annesi geldi aklına. İçi burkuldu.

Kısa bir sessizliğin ardından Babası konuştu.

– Ne o? Yüzün düşük senin?…

Sıkkınca iç geçirdi. Babası devam etti:

– Olmadı… Olamıyor değil mi?

Babasının
O’nun ruh halini her seferinde, hem de konuya nokta vuruşu yaparak böylesine yakalayışı O’nu hem hayrete düşürür hem de korkuturdu. İçi iyice daraldı… Hoşnutsuzca başını salladı ve ” Evet Baba. Evet” diyebildi. Boğazına düğümlenen hıçkırık yüzünden çatallaşmış sesiyle…


6 Comments

ibrahim CİVAKNAS

12/07/2013 at 7:24 pm

Ülkemizde bir türlü aşılmayan sorunlar var. Biz Davud-i nameleri bir kenara bırakalım. Toplum ve toplumların kaderiymiş gibi görünen bazı olayları bize davud-i nameler gibi çalınan ve bir türlü toplumun gerçek yüzünü bize gösterme zahmetinde bulunmayan sorunlar var ki bir türlü cesaret edip dillendirilmeyen/dillendirilemeyen Kürt Korunu gibi konular masaya yatırılmalı.
Eşit olarak 4 parçaya bölünen bu halkın kaderi niçin hep ıslah hareketleriyle kırpmalar yapılarak bir türlü cesaret edilip konuşulmuyor.
Masonların gayesi var olan (çizilmiş olan } sınırlara bakış açısı acaba nedir nasıldır.
Masonların insanlığa bakış açısı evrensel midir değil midir?
Masonlar Halklara yaklaşımı nasıldır. tartışılmalı ve halkımız bilinçlendirilmelidir.
Ortadoğu dengeleri Yeni Dünya Düzeni ile nasıl bir strateji sergileyeceği merak konusu.
İlluminatinin evrensel yaklaşımı Bu Yeni Dünya Düzeni ile Parçalanan Kürt halkının kaderine ve devletlerin vijdanına hala terkedecekmi?
Bu halk her halk gibi birleşmeleri (özgürlüklerine kavuşmaları } yeni dünya düzeninde söz konusu olacak mı?
Mason Lobilerinin, Locaları nın yaklaşımları nedir Bizleri aydınlatabilir misiniz?
Bu yorum bir kapı aralamasına vesile olsun ve Kırmızı Çizgilerin çizildiği bir konuda Çizgilerimiz ne olmalıdır.

Arais

18/07/2013 at 9:44 pm

Forumumuz sorularınız için bulunmaz bir kütüphane forum başlıklarını dikkalice inceleyerek sorularınıza yanıt bulablirsiniz.

İbrahim CİVAKNAS

22/07/2013 at 5:41 am

Sevgili Arais arkadaş Bugün dünyamız yeniden şekilleniyor Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Özellikle Kürdler yeni adımların peşinde ve ciddi adımlar atmaktalar.

Suriye Kürdistanı’nın (Batı Kürdistan; Rojava) resmî adı “Kürdistan Özerk Yönetimi”.

Irak Kürdistanı’nın (Güney Kürdistan; Başur) resmî adı “Kürdistan Federe Devleti”.

İran Kürdistanı’nın (Doğu Kürdistan; Rojhılat) resmî adı “Kürdistan Vilayeti” (Ostanê Kurdistan).
Adını verdikleri bu bölgelerin Ortadoğuda güçlü bir iradenin temelleri atılmakta olduklarını şahit oluyoruz.
Bu irade bilhassa Müslüman Kürt Halklarının üzerinde ceryan ediyor.
Masonların ve Yeni dünya düzeninin angajmanında yapılıyormu yoksa yapılmıyor mu? Bu Kürt bileşenleri bileşkesinde Masonların yaklaşımı nasıldır.
Sitenin yazılarından habersiz değilim. Bilakis ilgiliyim saygılarımla.

Arais

01/02/2014 at 7:21 am

Sayın İbrahim CiVAKNAS,

Bu sorulara cevap verebilmek için önce mason olmak gerekir.Ben maalesef mason değilim, umarım sorunuza bir mason cevap verir.Soruyu mason olmayarak bana soruyorsanız(bir harici olarak) cevabım söledir. Petrol kaynaklarının daha verimli yönetilmesi için güçsüz ayrı, ayrı küçük federe devletler kurulmuştur. Bu projenin mimari kimdir ? bende bilmiyorum. Petrol lobisi olsa gerek diye düşünüyorum.Amerikan hükümeti kurulduğu günden beri petrol ve yer altı kaynaklarına meraklı bir ülke ve halk. Stratejileri de bu yönde bir şekilde kendilerini perdeleyerek ilerliyorlar. Bana göre Büyük ortadoğu projesi petrol kaynaklarını ele geçirmekten başka bir şey değildir.Yeni dünya düzeni işe çok geniş bir olay ve olgu bir iki satır kişi ve zümre ile bu olusumu ifade etmek mümkün değil. Çok uzun vadeli bir proje umarım dünya halkının yararına olur.
Saygılarımla

CENGİZ ULUTAŞDEMİR

29/09/2014 at 2:24 pm

ben yeni üyeyim hem heyecanlıyım hemde sevinçliyim yazıyı okudum da ABD nin ortadoğu ve petrol lobisi üzerinde bir lobi çalışması veya etkisi yaptırım gücü olamazmı. Bu kadar köklü ve etkin bir kurum olarak hem dünyanın geleceğini hemde ortadoğunun (petrol kaynakları üzerinde)üzerinde bir otorite sağlayamaz mı ? nacizane görüşüm bu mümkündür diyorum ama hiyerarşik olarak en üst noktada bulunan zat ı muhteremin bunu zaten düşünüp teoriden pratiğe geçirdiği/geçireceği düşüncesindeyim.Haddimi aşdıysam özür dilerim. saygılarımla

Syriana

03/12/2014 at 4:28 pm

Sizin hiyerarşik olarak en üst noktada bulunan zat ı muhterem dediğiniz o kişi aslında en üst noktada olmadığı, hatta epey altlarda olduğu için yapabileceği bir şey yoktur. ABD başkanları seçim kazanmak için kampanya zamanlarında oy uğruna şirketlere birçok sözler verirler. Sözlerini tutmazlarsa bir daha seçim falan kazanamazlar. ABD’yi şirketler yönetir… Petrol, finans, güvenlik, savunma, enerji, vb. şirketleri.

“Masonların ve Yeni dünya düzeninin angajmanında yapılıyor mu yoksa yapılmıyor mu? Bu Kürt bileşenleri bileşkesinde Masonların yaklaşımı nasıldır?” diye sormuşsunuz. Yapılmıyor beyefendi. Kürt konusunda her Mason kendi hür iradesi ile kendi ne düşünüyorsa onu düşünür. Hepsinin düşündüğü aynıdır diye bir şey olamaz.

Log out of this account

Leave a Reply

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.

Haberdar ol

Yeni yazilardan haberdar olmak icin email adresinizi girin

YAZI ARŞİVİ

Son Yorumlar