Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İslâm Kültüründe Toth/Enoh/Hermes ve İdris/İlyas/Hızır İlişkisi  (Okunma sayısı 17316 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 31, 2006, 03:13:59 ös
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

İslâm Kültüründe Toth/Enoh/Hermes ve İdris/İlyas/Hızır İlişkisi

İslam kültüründe İdris peygamberin mukâbili olarak “Hermes”in düşünülmesinde ya Yunan versiyonunun veya İbrânî versiyonunun (isrâiliyyât) bazı izleri açıkça görülür. Felsefî literatürde ilki, din ilimleri sahasında ise daha çok ikincisi baskındır. Zâten cevherî (perennial) bir motif olması hasebiyle onun Kitab-ı Mukaddes’te geçen kıssası ile Kur’an’da geçen kıssası arasında bazı benzeşmelerin bulunması bu şekilde düşünmeye zemîn hazırlayan en başlıca âmildir. Yânî; “Enoh”(Uhnuh); a-) dindar bir insandır, b-) yeryüzünde 365 sene yaşamıştır, c-) ölmemiş göğe çekilmiştir (Tekvin, V/23 v.d). Kur’an ’da İdris’den iki yerde doğrudan bahis bulunmaktadır. İlki;”Kitapta İdris’i de an; çünkü o çok sadık bir Peygamberdi. Biz onu yüce bir mekâna yükselttik” (Meryem, 56-57); İkincisi ise “İsmail’i, İdris’i, Zül-kiflide hatırla. Bunların her biri sabredenlerdendi” (Enbiya, 85) şeklindedir.18 Fakat ilginç olan”Ve İlyas da şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerdendi”(Saffat, 123) ayetinin tefsirinde İbn Abbas ve İbn Mes’ud’un buradaki “İlyas”ı İdris olarak tefsir etmeleridir ki bu rivâyet daha sonra İlyas/İdris berâberliğinin Hızır motifine dönüşmesinde de temel teşkil edecektir. Hatta İbn Mes’ud’un kendi mushafında bu ayeti “İdris” olarak imlâ etmiş olduğu dahi rivayet edilir.19 Ayrıca Saffat suresi 130. ayette geçen "İlyâsîn"den maksadın hem “İlyâslar” hem de “İlyâslık” sıfatı mânâsı olduğu söylenir ki bu İlyâslık fonksiyonundan “Hızır” motifi doğar.20 Bu durumda İdris, İlyâs ve Hızır bir ve aynı hakikatin değişik zaman ve fonksiyonlarda aldıkları farklı isimler olmaktadır. Ayrıca İdris hakkındaki bazı rivayetler arasında yer alan onun miraçta Hz. Muhammed ile dördüncü kat semada görüşmesi hadisesini yukarıda nakledilen dördüncü feleğin Güneş feleği olduğu yorumuyla beraber aldığımızda mitolojik rivayetlerde geçen güneş feleğinin sorumlusu Hermes/Toth ile arasındaki ilişki daha da belirginleşir. İki çağdaş ve püriten müfessirden Seyyid Kutub’un Fîzilâli’l-Kur’an21 isimli tefsirinde İdris ile Mısır’lı Toth arasında, Ebu’l-Alâ el-Mevdudî’nin Tefhîmu’l-Kur’an’ında22 ise İdris ile Enoh arasında irtibat kurulması yine hep bu motifin değişik geleneklerde yer alan farklı rivayetleri arasında tevhîd edilme çabalarından başka bir şey değildir. Afîfî ise gerek el-Kıftî’nin, gerek İbn Ebî Useybia’nın ve gerekse Yâkubî’nin Hermes-Enoh-İdris özdeşleştirmesini Kindî’nin çağdaşı ünlü Yahudi astroloğu Ebu Ma’şer’den aldıklarını ileri sürer.23 Hâsılı Müslümanların bu konudaki yorumlarının geniş bir yelpazeye oturduğu Nişancızâde’nin şu örneğinde de çok açık bir şekilde görülür: “Hz.İdris’in (a.s) mucizeleri reml ilmi olup, hey’et, nücûm, hesab, tıb, nebatların sırları ve nice acîb ilimler, garib sanatlar, yazı yazmak, dikiş dikmek, terazi kullanmak gibi şeyler hep ondan zâhir olmuştur. Sahifelerinde semavî sırlar, ruhanilere hükmetmek, acîb ilimler, varlıkların özellikleri ve her çeşit bilinmeyen şeyler vardı. Harflerin özellikleri ilminde bir kitap yazdı. Aristo ve nice bilginler buna şerhler yazdılar. Daha bir çok kitaplar yazmış olup, çok sayıda talebesi vardı. Mısır’da Münif şehrinde doğmuş ve yaşamıştır. Dünyanın her tarafını gezmiş, yine Mısır’a gelmiştir. Bazı kitaplarda yazar ki, ilmin menbaı, hikmet ve nazarî ilimlerin üstadı idi. Seneleri ve hesabı insanlara öğretti. Zamanı halkına gelecek bütün peygamberlerden ve Tufan’dan haber verdi ve son Peygamber Muhammed Mustafa Hazretlerinin (S.A.V) güzel sıfatlarını beyân etmiş idi... İdris’de Allah-u Teala’nın ihsanı ile Peygamberlik, hikmet ve hilafet toplanmıştı. Bunlara “Nimetler üçgeni” denir. Halkını üç kısım etti; biri melikler ve amirler, biri kahinler ve alimler, biri de avam ve reâya idi” .24

Şîa’nın en geniş rivâyet ansiklopedisi olan Meclisî’nin Bihâru’l-Envâr’ında25 “İdris’in Sahifesi” isimli bir bölüm vardır. Tahran Üniversitesi Kütüphanesi (Danişgâh) Nr.955’de kayıtlı yüz küsur sayfalık bir es-Suhufu’l-İdrîsiyye nüshası daha bulunmaktadır. Ayrıca Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Nahvî’nin Yunancadan Arapçaya çevirmiş olduğu “Sifr-i İdris”ten bazı parçalar Sprenger tarafından1856 yılında Journal of Asian Society of Bengal dergisinde yayınlanmıştır. Sprenger bu apokrifik metnin Enoh’un Kitabı’nın Arapça tercümesi olabileceğini söyler. Keşfu’z-Zünun’dan26 öğrendiğimize göre İbn Seb’în bu Sifr-i İdris’e bir şerh yazmıştır. Bu “Sifr-i İdris” veya “Sahife-i İdris” daha çok İdris’in hikmetli sözlerini içerdiğinden ancak Hermetik Külliyat içerisinden Poimander ile mukayese edilebilir.

Daha önce de temas ettiğimiz gibi bazı müslüman düşünürler ise “Hermesü’l-müselles” tabirinden herbiri değişik özelliklere sahip üç tane Hermes olduğu sonucunu çıkarırlar.

Onlara göre “Birinci Hermes” veya “Hermesü’l-Herâmise”nin Gauomarth’ın sülâlesinden geldiği ve Uhnuh ve İdris ile aynı olduğu kabul edilir ve insanlara gökler hakkında ve tıp konusunda bilgiler veren ilk insandır. Harflerin ve yazının mûcidi olduğuna ve insanlara giyinmeyi öğrettiğine inanılır. Ayrıca Allah’a ibadet için evler bina eden ve Nuh tufanından haber veren de odur.

“İkinci Hermes” ya da “Bâbilli Hermes” ise Tufandan sonra Bâbil’de yaşamıştır. Tıp, felsefe ve sayıların havassı ilmi (ilmu havâssi’l- erkâm) üstâdıdır. Tufandan sonra ilim ve hikmeti yeniden ihya eden kişidir. Nemrud’un tahribinden sonra Bâbil’i yeniden inşa eden de odur. Ayrıca Pithagor’un üstâdıdır. “Üç Kere Hikmetli Hermes”in (Hermes Trismegistos) bu olduğu söylenir. Bu ikinci Hermes ile ilgili isrâiliyat türünden şöyle bir efsânevî öyküye de yer verilir. Rivâyete göre Nuh’un iki üvey kardeşi daha vardır. Tufan’dan önce bu iki kardeş tüm bilimlerin temelini oluşturan Yedi Bağımsız İlmi bulmuşlardır. Tufan’ın yaklaştığı anlaşılınca bu bilgilerin kaybolmaması için kardeşlerden biri bunları bir taş sütun üzerine diğeri de içi boş ve su üzerinde yüzebilen bir tunç kütlesi üzerine işlemiştir. Yüyıllar sonra Hermes bu iki sütundan birini bularak Yedi Bağımsız İlim’i öğrenmiş ve böylece bu bilimlerin babası sayılmıştır. Ayrıca Kitâbu zehirâti’l-İskender’de Hermes’in tufandan önce bütün bilgileri deniz kenarında bir tünel içerisine gizlediği, çok sonra Balinus’un bunu bulduğu ve Aristo’ya, onun da bunu İskender’e naklettiği, İskender'in de vefat etmeden önce I.Antiouchus’a bunları Ammuriya’da bir manastırın duvarının altına gizlemesini ve emrettiği şehir daha sonra el-Mu’tazid tarafından ele geçirilince söz konusu bu kitabın da bulunduğu rivayetler arasında yer alır. Aynı öykü Balinus tarafından Sırru’l-Halîka’nın baş kısmında aktarılmaktadır.

“Üçüncü Hermes” ya da “Mısır’lı Hermes” ise Fustat yakınlarındaki Münif kentinde (ki İskenderiye’den önceki ilim merkeziydi) doğmuştur. Agathedemon’un öğrencisiydi. Bir çok şehir bina etti (Urfa v.s). Her iklimin halkına kendi özel durumlarına uygun gelenekler verdi. Hayvanlar, tıp, felsefe, simya, zehirli bitkiler hakkında kitaplar yazdı. Hilalin ilk görünüşü ve güneşin yeni bir burça girişi gibi birtakım astrolojik kavuşum zamanlarına ait bazı ritüeller düzenledi. Kendisinden bilim, felsefe ve adalet üzerine bazı kıymetli sözler nakledilir. Asclepius’un hocasıydı.27

Görüldüğü gibi birinci Hermes hakkındaki rivayetler İdris (a.s) hakkında anlatılanlara benzemektedir. Bu durumda ikinci Hermes Bâbilli, üçüncüsü de Mısırlı bir başka şahıslar olmaktadır. Bu sonuncu Hermes’in İskenderiye okulu mensublarından biri olan ve Aristo ve Platon’u şerheden Hermesü’l-İskenderî olduğu da yine bazı rivayetler arasında yer alır.

Âlimlerin çoğu Hermes’in doğum yeri olarak aşağı Mısır’ı (Münif) gösterirler. Bazıları da Bâbil’de doğduğunu ve Adem ve Şit’in şeriatından yüz çevirenlerden ayrılması istenildiğinde Mısır’a geçtiğinden bahsederler. Onun doğum yeri olarak olayın hikaye edildiği kültüre göre, Yemen, Mısır, Babil, Fars v.b. gibi değişik yerler ileri sürülür. Herevî “Kufe’de İdris (a.s)’e atfedilen bir makam olduğunu ve doğum yerinin Harran olduğunu söyler” .28 Ayrıca Lübnan’daki Cebel-i Lübnan’da ona atfedilen bir makâm bulunmaktadır ve bu dağlar bazı mezheplere göre (özellikle Dürziler) bâtınî bir önem taşımaktadır. Onun tufandan önce veya sonra yaşadığı konusunda da farklı görüşler vardır. Kıftî, Ya’kubî ve İbn Ebî Useybia tufandan önce aşağı Mısır’da yaşamış olduğunu ileri sürerler.29 Şüphesiz antik düşünceler ile müslümanların temâsa geçtiği yegâne kanal orta-şark Hristiyan merkezleri değildi. Harranlılar arasında, Bâbil dinlerine ait unsurları Grek geleneğinin ezoterik yönleriyle birleştiren sâbiîlik adlı bir dinî gruplar vardı ki müslümanlar bu kanaldan da Babilin matematik ve astronomik bilgilerini almışlardı. Çünkü bu Harran’lılar Yeni-Pisagorculuk ve Hermesçiliğin mirasçılarıydılar. Sâbiîlerin Hermetik düşüncelelere sahip olmaları ve ehli kitap olarak görülmeleri daha sonra bu fikirlerin müslümanların eline geçmesinde büyük önem arzetmektedir. Harranlı Sâbiîlerin en ünlü bilginlerinden olan Sâbit b. Kurra, Hermes’in Kitâbu’l-Nevâmis’ini Süryaniceden Arapçaya çevirmiştir. Kindi’nin talebesi İbn Tayyib el-Serahsî, Hermes’i sâbiî dininin kurucusu olarak görür. Şemseddin el-Dimaşkî Nuhbetü’t-Dehr isimli kitabında “Sâbiî” sözcüğünün Sabi’den türetildiğini ve bunun da Hermes’in oğlu demek olduğunu söyler. İbnü’l Esîr ise onu İdris’in oğlu Metuşlah’ın oğlu olduğunu nakleder. Bugün dahi Irak’ta çok küçük bir cemaât olarak varlıkların sürdüren sâbiiler 7 Azer (Ocak) tarihini Hermes Bayramı olarak kutlarlar. Mecritî’nin Gâyetü’l-Hakîm isimli eserinin sâbiiler üzerine olan yedinci bölümünde “Tabiat-ı Tamme” konusu bizzat Hermes’e atfedilir ve ona yapılan hayli ilginç şöyle bir münâcât aktarılır: “Biz seni bütün isimlerinle, Arapça ey Utarid, Farsça ey Tir, Latince ey Harus, Yunanca ey Hermes, Hindce ey Budd, diye çağırırız”.30
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Temmuz 15, 2016, 02:13:10 öö
Yanıtla #1

Zaman kütle çekimine göre değişe biliyor.İnsan ise, kütle cekiminin etkisi ve 3.boyutlu bir Evren de var olmasından dolayı, iki eşit parça dan oluşuyor.Bir tarafımız geçmişi (Sol) bir tarafımız geleceği işliyor (Sağ)
Belki de;Adem ve Havva mitlerin deki  ilk yediğimiz "Elma"; bizim bu iki yarıya sıkışmış zamansal(Ölümlü) varlığımızı simgeliyor.

Bu 3.leme yöntemi ile geleceği göre bilenler var ise...

Zaman'a sıkışarak, 3 boyutlu bir canlı olarak başladığımız bu başlangıç ve yolculuk, bütün boyutsal yaşamları korkutup...Sanılan Tanrı'ya bile, diz çöktürebilecek bir seviye ye gelebilecek teknoloji ye ulaşabilir.
------------------------------------------------
Aslın da,kültürlerin ve Dinlerin, kendi kendilerine, İnançlarının içlerini bilmeden boşaltarak ve yozlaştırarak,yeni akımlara ve arayışlara nasıl yelken açtığını, bu kurgum ile anlatmak istedim.

Aslın da bu mevzu:felsefe ve tarihin, dans ederken, bir birlerinin ayaklarına basmasından ibaret olan,Tanrısal bir Evrimin hikayesidir.


Saygııılar.





« Son Düzenleme: Temmuz 15, 2016, 02:27:29 öö Gönderen: Zig-Zag »
Sen Özelsin


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
İTTİHAD-I İSLAM (İSLAM BİRLİĞİ)

Başlatan LuckyEye « 1 2 ... 11 12 » Islam

118 Yanıt
50355 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2009, 04:46:32 ös
Gönderen: ceycet
5 Yanıt
9813 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2010, 02:27:29 ös
Gönderen: Prenses Isabella
24 Yanıt
67306 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 01, 2010, 11:53:32 öö
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
5852 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2011, 12:39:50 ös
Gönderen: ozkann
3 Yanıt
9821 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 10, 2010, 11:39:29 öö
Gönderen: amurdad
3 Yanıt
11684 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2010, 01:52:31 ös
Gönderen: hiramsavas
6 Yanıt
13691 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2011, 12:56:23 ös
Gönderen: martı
22 Yanıt
11904 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2013, 12:53:28 ös
Gönderen: Waldow
1 Yanıt
3125 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 01, 2014, 08:06:40 öö
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
3858 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2015, 07:42:34 ös
Gönderen: hypatia