Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TÜRK TARİHİNDE ÖNEMLİ TARİKATLER VE KURUCULARI  (Okunma sayısı 2542 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2008, 02:01:33 ös
  • Ziyaretçi

TÜRK TARİHİNDE ÖNEMLİ TARİKATLER VE KURUCULARI


   Bu yazıda büyük ve önemli tasavvuf tarikatlerinin ve vaktiyle Türkler arasında yaygın olanların pîrlerinin terceme-i hallerini ve bizler için faydalı olan sözlerini zikrederek bu hususta muhtasar bir malumat veriliyor.
   Tarikat şeyhleri hakkında müridleri tarafından pek çok menkıbevî eserler yazılmış ve neşredilmiştir. Fazla bilgi edinmek isteyenler bu gibi kitaplara müracaat edebilirler.

   1-KÂDİRİYYE TARÎKATİ
   1. Cüneyd Bağdadî, 2. Ebû Bekr eş-Şibli, 3. Abdurrahman et-Temîmî, 4. Ebû'l-Hasan Ali bin Muhammed el-Kureyşî el-Hünkarî 5. Ebû Saîd el-Mahzûmî, 6. Abdü'l-Kadir Gîlanî.

   ABDU'L-KÂDİR GÎLÂNÎ
Künyesi Muhyiddin Ebû Muhammed bin Ebi Salih'dir. Gavs-ı A'zam diye şöhret bulmuştur.
Evliyaullahın büyüklerindendir ve Kâdiriyye tarikatinin pîridir. Nesebi İmam Hüseyin bin Ali bin Ebîbekr hazretlerine vâsıl olur.
   470 (1077-78) tarihinde İran'ın Gîlan kasabasında dünyaya gelmiştir. Genç yaşında tahsil için Bağdad'a gitmiştir.1
   Kadı Ebû Saîd Mahzûmî'den fıkıh, Ebû Bekr bin el-Muzaffer ile diğer meşhur muhaddislerden hadis dinlemiş, bilahare va'z ve tedrise başlamıştır. Hanbelî mezhebine mensuptur.
Sonraları Ebû Zekeriyya et-Tebrîzî'den edebiyat okumuştur. Tahsilini tamamlayıp, bir müddet daha Bağdad'da va'z u nasihatte bulunduktan sonra, halvete çekilip, riyazetle yaşamaya başlamıştır. Bundan sonra seyahate çıkıp, mücahede-i nefse ve sahralarda ikametle zühd ve ibadete koyulmuş, o sıralarda Şeyh Ahmed Debbâs'la sohbet edip, kendisinden ahz-ı tarikat etmiştir.
   528 (1134) tarihinde Ebû Sa'd Medresesi'nde ders verirken, aynı zamanda usûl-i fıkıh ve tasavvufa ait bazı kitaplar yazmıştır.
   561 (1166) tarihinde Bağdad'da vefat etmiştir.
   Abdü'l-Kadir'in telifâtı umumî olarak dinî mevzulara aittir ve ekserisi va'z ve hutbelerden ibarettir:
   1. El-Gunye li Talibi Tarîki'l-Hakk: Sülûk ve ahlaka ait bir risaledir. Kahire'de 1288 (1871) tarihinde tab' edilmiştir.
   2. El-Fıkhu'r-Rabbânî: 545-546 (1150-1151) yılları arasında verdiği altmış iki va'zdan ve bir zeyilden ibarettir. Bu kitap da 1302 (1885) tarihinde Kahire'de basılmıştır.
   3. Fütûhu'l-Gayb: Oğlu Abdürrezzak'ın topladığı çeşitli mevzular hakkında babası tarafından verilmiş yetmişsekiz va'azı havidir. 1304 (1887) tarihinde basılan "Behcetü'l-Esrar"ın kenarındadır.
   4. Hizbü Beşâiri'l-Hayat: Tasavvufî evraddan ibarettir. İskenderiye'de 1304 (1887)'de basılmıştır.
   5. Cilau'l-Hâtır min Kelami'ş-Şeyh Abdi'l-Kadir: Keşfü'z-Zünûn, c.1, s. 592'de zikredilmiştir.
   6. El-Mevâhibu'r-Rabbaniyye ve'l-Fütûhu'r-Rabbaniyye fi Meratibi'l-Ahlaki's-Seniyye ve'l-Makamati'l-İrfaniyye: Ravza-tü'l-Cennat, s. 441'de zikredilmiştir.
   7. Yevakîtü'l-Hikem: Keşfü'z-Zünûn, c. 2, s. 2053'de zikredilmiştir.
   8. El-Füyûzatü'r-Rabbaniyye fi'l-Evradi'l-Kadiriyye: Bu eser de 1303 (1886) tarihinde Kahire'de basılmıştır.
   9. Behcetü'l-Esrâr ve diğer terceme-i hal eserlerinde mevcut olan mev'izalarından ibarettir.
   Eserlerindeki mev'izaların umumî mevzuları şudur.
   Müridin bir müddet çile devresini geçirerek, dünyadan tamamiyle el çekmesi ve bundan sonra tekrar dünyaya dönüp, ondan haz ve nasibini alarak, başkalarını irşad etmesi.2
Kadiriyye tarikatinin şubeleri: Esediyye, Ekberiyye, Mukaddesiyye, Garibiyye, Eşrefiyye, Rûmiyye, Yâfiyye, Hamadiyye, Hilâliyye, Hindiyye'dir.3

   2-YESEVİYYE TARİKATİ
   1. Cüneyd Bağdadî, 2. Ebû Ali Rudbârî, 3. Ebû Ali Kâtip, 4. Ebû Osman Mağribî, 5. Şeyh Ebû Kasım Kürkanî, 6. Ebû Ali Faremedî, 7. Hoca Yusuf Hemedânî, 8. Ahmed Yesevî.

   HOCA AHMED YESEVÎ
   Ahmed Yesevî, ilk tahsil yıllarını Yesi'de geçirdikten sonra Maveraünnehr'in büyük İslam merkezi olan Buhara'ya geldi. Buhara o sırada İslam kültürünün çok mühim bir merkezi bulunuyordu.
   Ahmed Yesevî, Buhara'da devrin en ileri gelen alim ve mutasavvıflarından Şeyh Yusuf Hemedanî'ye intisap ederek, onun nüfuzu altında kaldı ve onunla beraber birçok yerleri gezdi. Şeyhinin büyük teveccühünü kazanarak onun üçüncü halifesi oldu. Ahmed Yesevî ilk iki halifeden sonra 555 (1160)'de Buhara'da şeyhin postuna geçti; bilahare Yesi'ye döndü. 562 (1166)'de ölümüne kadar bu şekilde kuvvetli bir tasavvuf propagandası yaptı.
Ahmed Yesevî, Sir-Derya havalisinde, Taşkent ve mülhakatında, Seyhun ötesindeki bozkırlarda büyük bir nüfuz kazandı.
   Bütün İslam tarikatlerinde mevcut olan bir usul gereğince Ahmed Yesevî de henüz hayatta iken bazı halifelerini çeşitli memleketlere göndermiştir. Bugün bu halifelerinden çoğu o memleketlerde yadedilmektedir.
   Bu arada halkın kolayca anlayabileceği tarzda, hece vezni ile ve Türkçe, sofiyane manzumeler yazdı. Bu manzumeleri biraraya getirilip "Divan-ı Hikmet" ismi verilen bir kitapta toplanmıştır.
   Bugün elimizde Ahmed Yesevî tarafından yazılmadığı tesbit edilmiş bir eser mevcut değildir. Ölümünden asırlarca sonra yazılmış muhtelif tasavvuf kitaplarında, yahut menakıp mecmualarında ona isnad edilen bazı sözler, bazı hareketler, birtakım menkıbeler mevcuttur.
Divan-ı Hikmet adı altında toplanan manzumelerin muhtelif Yesevî dervişlerine ait olduğu üzerinde durulmaktadır. Zira bugün kütüphanelerde mevcud olan bu kitabın, eski bir nüshasını bulmak şimdiye kadar mümkün olamamıştır.
   Manzumeleri bilhassa 4/3= 7 ve 4/4/4= 12 hece vezinleri ile, dörtlükler şeklinde yazılmış, yarım kafiye ve redif kullanılmıştır. Dörtlüklerden mürekkep bazı uzun manzumelerde her dörtlüğün sonundaki mısraların kafiyeli olması, bunların umumî toplantılarda muayyen bir beste ile okunduğunu göstermektedir.4

   3-RIFÂİYYE TARİKATI
   1. Cüneyd Bağdadî, 2. Ebû Muhammed Rüveym Bağdadî, 3. Ebû Saîd Yahya, en-Neccarî el-Vâsıtî, 4. Ebû Mansûr et-Tayib, 5. Şeyh Mansûr el-Betayihî er-Rabbanî, 6. Ahmed Rıfaî.

   AHMED RIFÂÎ
   Bazı müelliflere göre 500 yılının Muharrem'inde (Eylül 1106), diğerlerine göre 512 (1118)'de Basra bölgesinde Hasan köyünde doğmuştur. Babasını yedi yaşında iken kaybetmiştir. Seyyid Ahmed'i dayısı Mansûr büyütmüştür.
   Mansûr, yeğenini Basra'ya göndererek Şafiî alimlerinden olan Ebû'l-Fadl Ali el-Vâsıtî ile dayısı Ebû bekr el-Vâsıtî'den ders okutmuştur. Yirmi yedi yaşında tahsilini bitirip Ebû'l-Fadl'dan icazet aldığı vakit Ümmü Âbide'ye yerleşmiş, dayısının ölümünden sonra da tarikat şeyhi olmuştur 540 (1145).
   Ebû'l-Hüdâ'ya göre Ahmed Rıfaî hazretlerinin şu eserleri mevcuttu:
   1. 577 (1181) ve 578 yıllarında irad etmiş olduğu iki hitabe,
   2. Kasidelerinden teşekkül eden bir divan.
   3. Dua, vird ve hizibleri ihtiva eden bir mecmua,
   4. Bazı vesileler ile söylemiş olduğu birçok sözler ki, bunlardan bazıları meviza denilecek kadar uzundur.
   Ahmed Rıfaî önce Mansûr'un yeğeni Hatice ile evlenmiş, onun vefatından sonra Muhammed bin el Kasımiyye'nin kızı Nefise'yi nikahlamıştır. Bu hanımından birçok çocuğu olmuştur.
   İbn Celal "Cilâu's-Sadâ" isimli kitabında Ahmed Rifaî'yi:
   "Muaşereti güzel, maişeti kolay ve sade, nefsi gani, ilmi çok, ketum, sözünde duran, kusurları örten, fukara ile düşüp kalkan, ezaya sabır gösteren, düşmana bile nasihat eden insanların sevinç ve üzüntülerine iştirak eden" bir zat olarak tavsif ediyor.
   "Sahibu'l-Berâhin" isimli kitabında ise Ahmed Rıfaî'nin:
   "Sözünde duran, şehvete düşkün olmayan, kanaatkar, eline geçeni bezleden, kötü söz asla söylemeyen, az yiyip içen, insanların her işlerine koşan, onlara faydalı olmaya çalışan" kimse olduğundan bahsetmiştir.5
   Rıfâiyye tarikatinin şubeleri:
   Haririyye, Keyaliyye, Sayyadiyye, Aziziyye, Cendeliyye, Aclâniyye, Katnâniyye, Fazliyye, Vâsitiyye, Cebertiyye, Zeyniyye, Nûriyye, Mağrûfiyye.6

   4-MEDYENİYYE TARİKATI
   1. Cüneyd Bağdadî, 2. Ebû Ali Rudbarî, 3. Ebû Ali Hüseyin bin Ahmed el-Kâtib, 4. Ebû Osman el-Mağribî, 5. Ebû Kasım Ali bin Abdi'l-Vahid el-Kürkânî, 6. Ebûbekr bin Abdillah et-Tûsî, 7. Ebû'l-Fütûh Necmüddin Ahmed Gazzalî, 8. Ebû'l-Fadl Muhammed Bağdadî, 9. Ebû'l-Berekât Ali Bağdadî, 10. Ebû Ya'za el Mağribî, 11. Ebû Saîd Mağribî, 12. Ebû Medyen Şuayb bin el-Hüseyn el-Mağribî.

   EBÛ MEDYEN ŞUAYB
   Meşhur Endülüs mutasavvıfı, İşbiliyye civarındaki Cantillana kasabasında doğmuş, 594 (1197-1198) tarihinde vefat etmiş ve Tilemsen yaknıında el-Ubdâd'a defnedilmiştir.
Fakir bir aileye mensuptu. Henüz küçük yaşlarında Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş ve yine o sıralarda dokumacılık san'atını da öğrenmiştir.
   Daha sonra tahsil için Fas'a gitmiş, orada tasavvufa meyletmiş ve Şeyh Ebû Ya'san'dan faydalanmıştır. Dünyayı ve ona karşı olan muhabbeti terkederek tasavvufî mertebeleri aşmış ve kutubluk makamına yükselmiştir.
   Fas'da birkaç senelik ikametten sonra Mekke'ye gitmiş ve rivayete göre orada meşhur Abdü'l-Kadir Gîlanî ile buluşmuştur. Mekke'den ayrılıp Becâye şehrine yerleşmiş, orada büyük şöhret kazanmıştır.
   Neşrettiği akideler Sultan Ebû Yusuf, Ya'kûb'u kuşkulandırmış ve Merakeş'e celbedilmiştir. Ancak bu seyahat sırasında yolda vefat etmiş ve Rabiatü'l Ubbâd'a defnedilmiştir. Ubbâd köyündeki mezarı halen ziyaretgahdır.
   İbnü'l-Arabî, Fütûhat-ı Mekkiyye'sinde ondan pekçok bahsetmiş ve birçok hikayeler nakletmiştir. Fakat bununla beraber onu hiç görmemiştir.7
   Ebû Medyen tarafından ta'lim edilen akide Yahya bin Haldûn'a göre onun ekseriya tekrar ettiği şu beyitte hülasa edilmiştir.
   "Eğer hakikî hedefe ulaşmak istiyorsan, Allah'tan başka maddî ve maddeye bağlı bulunan herşeyi terket".
   Ebû Medyen'in eserleri bazı tasavvufî ve dinî şiirler ile, bir vasiyye ve bir akideden ibarettir. Bu yazmalar Paris ve Cezayir milli kütüphanelerinde, arapça yazmalar kısmında mevcuttur.8
   Medyeniyye tarikatinin şubeleri:
   Cebertiye, Meymûniyye, Deccâniyye, Ulvâniyye-i Hameviyye.9

   5-KÜBREVİYYE TARİKATI
   1. Ebu Necib Abdü'l-Kahir Zıyaüddin Sühreverdî, 2. Rûzbihan Baklî, 3. İsmail Kasrî, 4. Ammâr Yasir, 5. Necmüddin Kübrâ.

   NECMÜDDİN KÜBRÂ
   Kübreviyye veya Zehebiyye tarikatinin kurucusu olup, XII, XIII. asır İran sofîlerinin en mühim şahsiyetlerinden biridir. İsminin tamamı Ahmed bin Ömer Ebû'l-Cennab Necmüddin Kübrâ el-Hivakî el-Harezmî'dir.
   Sofîliğin gelişmesinde rolü pek büyük olmuştur. Onun birçok talebeleri arasında tasavvufî akidenin büyük mümessillerini bulmaktayız.
   Münazara ve mübaheseyi çok sevdiğinden ve her münazarada hasımlarını yendiğinden kendisine, "et-Tammetü'l-Kübra" ismi verilmiştir. Bu isim sonraları çok meşhur olmuş, zamanla baştaki kelime de unutularak sadece "Kübra" denmiştir.
   Necmüddin Kübrâ 540 (1145) senesinde dünyaya gelmiş, genç yaşta seyahatlere çıkmış ve Mısırda meşhur Şeyh Rûzbihan el-Vezzah el-Mısrî ile tanışmış, onun müridi olmuş ve şeyhinin nezareti altında son derece sıkı riyazet geçirmiştir. Bu sırada şeyhin teveccühünü kazanmış ve kızı ile evlenmiştir. Necmüddin birkaç sene Mısır'da kalmış, bu zaman zarfında iki oğlu dünyaya gelmiştir.
   Bir gün İmam Ebu Nasr Hafza'nın Tebriz'de "sünne" hakkında güzel dersler verdiğini duymuş, bunun üzerine hemen oraya hareket ederek Sermeydan mahallesinde Zahide hankâhında oturan mezkur kelam aliminin derslerine devam etmiştir.
   Necmüddin "Şerhü's-Sünne ve'l-Mesalih" adında mukaddime mahiyetindeki kelama dair eserini burada yazmıştır.
   Bundan sonra Şeyh Necmüddin Ammar-ı Yasir'e intisap etmiş, onun tavsiyesi üzerine tam bir sofî olabilmek için, İsmail Kasrî'nin mektebine girmiştir. Buradan ikinci hırkayı (hırkayı teberrük) almış ve şeyhinin yanına dönmüştür.

   _____________________
    1_ Nefehatın beyanına göre, Abdü'l-Kadir Gîlanî, ilim tahsil etmek için Bağdad'a gitmek istediğini anesine söylemiş, kadın oğlunun bu teşebbüsüne memnuniyetle rıza gösterdiği gibi, kocasından kalan seksen dinarın kırkını, oğlunun hırkası koltuğunun altına dikerek Bağdad'a uğurlamıştır. Abdü'l-Kadir'e annesinin tek nasihati; "Asla yalan söyleme" olmuştur. Kafile Bağdad'a doğru giderken, eşkiyanın hücumuna maruz kalmış. Şakilerden biri Abdü'l-Kadir'e, yanında bir şeyler olup olmadığını sorunca, o da koltuğunun altında kırk dinar dikili olduğunu söylemiş. Şakî, çocuğun bu sözüne ehemmiyet vermemiş, ikinci bir şakinin sorusuna da aynı cevabı veren Abdü'l-Kadir'i reislerinin huzuruna götürmüşler ve orada, hırkasının koltuğundaki kırk dinarı çıkarmışlar.
    Eşkiya reisi: "Paranın yerini niçin söyledin?" deyince, Abdü'l-Kadir: "Anneme asla yalan söylemiyeceğim hususunda söz vermiştim" cevabında bulunmuş. O zaman reis, bu küçük çocuğun ahde sadakati karşısında hayretler içersinde kalarak, kötü huyundan vazgeçmiş, efradıyla birlikte, bundan sonra bu gibi hareketlere tevessül etmiyeceklerine yemin etmişler ve aldıkları eşyayı sahiplerinee teslim ederek ayrılmışlar (Lamiî, Nefehat Ter., s. 586).
    2_ Nefehat Ter., s. 585-586; Kâmusu'l-A'lam, c. IV, s. 3087; İslam Ans., c. I, s. 80-82.
    3_ Mir'atü't-Turuk, s. 6.
    4_ Reşehat Tere., s. 14; Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s. 13-201; İslam Ans., c. I, s. 210-215.
    5- Nefehat Terc., s. 610-612; Kamusu'l-A'lam, c. III, s. 2290; İslam Ans., c. I, s. 202.
    6- Mir'atü't-Turuk, s. 8.
    7_ Fütûhât, c. I, 205, 247; c. IV. s. 551.
    8_ Nefehat Ter., s. 605; Kamusu'l-A'lam, c. I, s. 759; İslam Ans., c. IV. s. 36-37; İbnü'l-Arabî, Hayatı ve çevresi s. 91-93.
    9_ Mir'atü't-Turuk, s. 10.




 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
İlk Türk Devletleri

Başlatan Ittihatci Turkler

1 Yanıt
5111 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 19, 2007, 05:13:41 öö
Gönderen: Fraternis
0 Yanıt
3456 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2007, 11:55:17 ös
Gönderen: Supeluta
Türk Yalanları

Başlatan LuckyEye Mizah

8 Yanıt
5943 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 26, 2015, 08:56:27 ös
Gönderen: NOSAM33
İKİ TÜRK GAZETECİ

Başlatan LuckyEye « 1 2 3 » Mizah

20 Yanıt
10590 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 05, 2007, 01:57:14 öö
Gönderen: Asi
0 Yanıt
2544 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2007, 01:47:42 öö
Gönderen: shemuel
28 Yanıt
19149 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 02, 2009, 02:13:31 öö
Gönderen: quadriga
15 Yanıt
24773 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2017, 10:43:05 öö
Gönderen: Ankara
4 Yanıt
4862 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2012, 09:52:22 öö
Gönderen: Tij
7 Yanıt
8067 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2009, 04:12:50 ös
Gönderen: Nueva
0 Yanıt
3393 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 11, 2014, 01:01:45 öö
Gönderen: MEDUSA