Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İLK ÇAĞDA HIRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER -4 (Son)  (Okunma sayısı 3158 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 20, 2010, 10:55:14 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay






Hıristiyanlar Yahudilere olasıya yüklenmelerde bulunur ve onları suçlarken, kimi Yahudi düşünürler kendi dinleri ile Hıristiyanlık arasında diyalog arayışlarına girişip, savunmada bulundu. İskenderiyeli Philon Judeas bunlardan ilkidir. Eski Ahit’in simgesel anlamını kendinden sonraki Hıristiyan Kilise babalarına öğreten bir filozof ve din bilgini olarak tarihe geçmiştir.

Yahudi edebiyatında “dinsel polemikler” adıyla yer alan savunmaların başlangıcı, Helenistik döneme kadar uzanır. Kendilerine yöneltilen suçlamaların hayli yoğunluk kazandığı bu dönemlerde Yahudi yazarlar, dinlerini Pagan düşünürlerin eleştirilerine karşı savunmak durumunda kalmıştı. Ortaya belli başlı iki yapıt çıktı: Philon’un “Yahudilerin Hesabına Bir Savunma” adlı çalışması ile Flavius Josephus’un “Apion’a Karşı” adlı kitabı...
   

Helenistik dönemdeki Yahudi savunmacılar, kendilerine yöneltilen suçlamalara karşı savunma yaptıkları gibi, Paganizmi de eleştirdiler. Bu tür savunmalar, bir yandan Talmut diğer yandan da “Midraş” diye anılan ve bilge olarak nitelenen kişiler tarafından Tevrat’taki kuralların açıklanması amacıyla yazılmış kitaplarda yer alır. Yahudi din bilginleri olan rabbiler; Pagan filozoflar ile resmî görevliler hatta yöneticiler arasında geçtiği varsayılan hayalî tartışmalarda, karşı tarafın görüşlerini ele alır, eleştirir ve sonra da elbette yadsıma yoluna giderler.
   
Hıristiyanlığın, daha sonra da İslâm’ın doğuşuyla birlikte bu tür savunma edebiyatı da genişledi. Orta Çağda Yahudi savunmacıları, başka inançların olduğu kadar, “kâfir” olarak nitelenen Yahudi tarikatlarının da suçlamasını karşılamak zorunda kaldı.
   
Savunmalarda, Hıristiyanların Yahudileri İsa’nın ölümünden suçlu tutmaları başlıca temaydı. Buna yol açan da Hıristiyan Kilise babalarıydı elbette.

Yahudi ve Hıristiyan din bilginleri arasında yapılmış olan teolojik tartışmalar, kimi zaman da “Münazaralar” başlığı altında gerçekleşmiştir. Dinler tarihinde “münazara” terimiyle, farklı dinlerden olan din bilginlerinin karşılıklı olarak birbirlerinin dinleri hakkındaki suçlamalara yanıt verip, kendi inancının doğruluğunu, gerçeğin tek temsilcisi olduğunu kanıtlamaya çalışması anlatılır. Bu tür münazaralar genellikle devlet büyüklerinin, kralların ya da din bilginlerinden kurulu bir jürinin huzurunda yapılır, tartışmalar sonucunda her zaman “kralın dini” galip ilan edilirdi. Josephus Flavius, Antik Çağda yapılan iki tartışmadan söz eder. Bunlardan ilki 6. Ptoleme’nin önünde İskenderiye’de, diğeri İmparator Caligula’ nın önünde Roma’da yapılmıştır.

Bu arada önemli bir noktaya daha değinmek istiyorum.

Yahudilerle Hıristiyanlar arasındaki en belirgin, en önemli buluşma noktası, paylaştıkları kutsal kitaptır. Yahudiler Yeni Ahit’i kutsal kitap olarak kabul etmez ama Hıristiyanlar Eski Ahit’i kutsal kitap olarak kabul eder. Gerçekten de Eski Ahit, Hıristiyan uygarlığının oluşumunda çok önemli bir rol oynamıştır. Bu kitaptaki öyküler, deyimler, düşünce ve duygular, Batı uygarlığının sanatına, edebiyatına, felsefesine ve dillere girmiştir. Bir bakıma Yahudi-Hıristiyan geleneğin oluşmasında kilit görevini üstlenmiştir.

Çok kitabî bir dine sahip olan Yahudilerin, edebiyat yönünden de güçlü oldukları bilinmekteydi. Tuhaf bir dilde ve bilinmeyen bir yazıyla yazılan kutsal kitaplarında bazı gizlerin olabileceği sanılırdı. Eski Ahit’in ilk Hıristiyanlarca Helenceye ve ardından da Latinceye çevrilmesi bile “gizli bilgiler” konusunda Hıristiyan teologlarının kuşkularını silememişti. Eski Ahit’in içinden, Yahudi dininin çelişkilerini yakalayabilmek için dikkatli incelemelerin yapılması yoluna gidildi. İçerdiği bilgilerin eleştirisini yapmak için, Eski Ahit’e saldırmak Hıristiyanlar için zordu; çünkü başlangıçtaki Kilise babaları her ne demiş olurlarsa olsun, daha sonra Kilise onu Hıristiyan dininin kutsal kitabı olarak ilân etmişti. Bundan ötürü tüm dikkatler yalnızca Yahudilere özgü dinsel kitaplara, haham koleksiyonlarına ve de ağırlıklı olarak Talmut’a çevrildi.

Talmut, Hıristiyanlık döneminin ilk yıllarında, biri Babil’de diğeri Kudüs’te derlenen, haham hukuku, yorum ve tartışmalardan oluşan iki büyük koleksiyona verilen bir genel addır. Bunlar, ortodoksi Yahudiler tarafından Halakha (Alaha) denilen Yahudi şeriatının uyulması gereken zorunlu hükümlerini tanımlayan kaynaklar olarak görülür. Bu nedenle Hıristiyan ilâhiyatçıları dikkatlerini Talmut’un eleştirisi üzerinde yoğunlaştırdı. Eleştirmekle de kalmadılar; Orta Çağda Dominiken tarikatı üyesi olan Engizisyon görevlilerinin kararıyla, hahamların yazıları, özellikle Talmut yorumları toplum önünde yakıldı.

Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nca devlet dini olarak kabul edilmesiyle birlikte, Yahudiler için bir kıyım döneminin başlaması, Yahudilere yöneltilen bireysel saldırılardan sinagogların yakılmasına kadar uzanan yaptırımların yanı sıra ayırımcı yasalar da konulması, Yahudilere kamu ve ordu görevlerinin yasaklanması, İsa’nın öğretisinin yalnızca sözde ve kitaplarda kaldığının göstergesi oldu.

   



Ben burada Yahudiliği ve Yahudileri savunmakta değilim ama ortadaki açık seçik gerçek şu ki Hıristiyanların savunulacak, Yahudilere yapıp etmeleri üzerine haklı gösterilebilecek hiçbir yönleri yok! Bunu tarihin ilerleyen yıllarında, Orta Çağda çok daha belirgin olarak görürüz. Ancak onu bir başka başlık altında incelemek gerekeceğinden, bu yazımın sonuna bir nokta koyuyorum.
   
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3017 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2010, 12:19:58 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
4277 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2010, 10:37:41 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2925 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2010, 07:26:17 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2563 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2010, 03:42:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2770 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2010, 01:29:45 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2539 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 16, 2010, 08:53:42 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3814 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 01:01:59 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3242 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2010, 03:28:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4790 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2010, 11:49:32 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2783 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2010, 02:24:57 ös
Gönderen: ADAM