Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Alşah - Mayıs 13, 2014, 11:09:20 ös
-
Soma'da meydana gelen maden kazasında, son haberlere göre 17 işçi kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize Tanrı'dan rahmet diler, kederli aileleri ve tüm ülkem insanlarına başsağlığı dilerim.
Saygılar-sevgiler.
-
Hayatını kaybedenlerin sayısı malesef 157 olarak açıklandı az önce, Manisa Belediye Başkanı'nın verdiği resmi bilgi bu. Yaralı sayısı da 75.
-
Acıları acımız , Allah sabır versin , yaralılarada acil şifalar dilerim. Bu resmen CİNAYET...
Saygılar . :'(
-
Kaybettiğimiz toplam madenci sayısı o kadar fazla ki...
Bir savaşta bazen bu kadar kayıp olmuyor.
Ayrıca söylemeliyim ki, maalesef bu öyle bir kaza ki, ölü sayısı çok daha fazla olabilir.
Ülkemizin başı sağ olsun...
-
Teknoloji ve iş emniyet kurallarının böylesine sıkılaştığı günümüz de hala bu tür iş kazanların şehit verilmesine bir anlam veremiyorum. Umarım ihmaller dizisinin bir sonucu olarak çıkmaz. Emektar şehitlerimizin ailelerine başsağlığı diler. Geride kalanlara sabır ve dayanma gücü niyaz ederim.
En kalbi duygularımla
-
Söylenecek çok şey var... Ama artık bu ülkemin kaderi olmuş...
Yakında onlar da unutulur. Çalışma ve güvenlik şartlarını iyileştirme adına bir-iki göstermelik önlem alındı denir olur biter.
-
Doğa ve teknoloji,ayrı ayrı kuralları olan birisini (teknoloji)insanların kendi ihtiyaçlarına göre yapıp programladığı bir sistem diğeri ise resmen hürricane bir sistem,dizginlenemez,önlenemz,müdahale edilemez bir yapıda.Hangi teknolojiyi kullanırsan kullan hangi önlemi alırsan al doğa kendi davranış formunda taviz vermez.İnsanoğlunun teknolojik üstünlüğü doğaya maalesef işlemedi işlemez.Soma ülkemizin önemli kömür işletmelerinden birisi ,bir kasaba ve civar kasabalar nerede ise geçim kaynakları kömür olmuş durumda,bu kadar çok talebin olduğu ve maalesef taşeron işçi sistemininde burada önem kazandığı bir gerçek bence bakılması gereken taşeron ve gerekli eğitimden noksan daha ucuza çalışabilen bir sistem ile karşı karşıyayız.Soma türk tarihine bir acı olarak geçecek orada vefat eden tüm işçilere rahmet diliyorum ailelerinede başsağlığı.
karahan
-
(http://i.posta.com.tr/editor/ER/2014/05/14/fft31_mf4937350.Jpeg)
Aslinda dun aksamdan beridir yani maden katliamini duydugumdan beri ve Alsah dostumun bu basligi acmasindan beridir na yazayim diye dusunuyorum.
Icimdeki duygulari burdaki dostlarimla nasil paylasayim diye soruyorum kendime.
Kizginligimi nasil dilegetireyim!
Kinimi nasil anlatayim!
Hangi kelime icimdeki aciyi anlatir!
Kapitalizimmi diyeyim, igrec sömürü düzenimi diyeyim, kadermi diyeyim ( ki hic inanmadigim halde )!
Ve derken sayin karahan"in iletisini okudum.
Arkadas doga kurallarindan dem vuruyor, bunlarin "dizginlenemez, önlenemez,müdahale edilemez"liginden dem vuruyor.
Ve bende kücük bir arastirmayla 25 senedir sinirlari icinde yasadigim Almanya´ile Türkiye´nin maden kazalari istatistigini buldum.
Ve burda bir noktaya özellikle dikkatinizi cekmek istiyorum. Lütfen tarihlere dikkat edin.
Özellikle sayin karahan dostumun düsünce yapisina yakin olan ve agzindan en fazla "Allah " kelimesi ve "kader, takdiri ilahi "kelimeleri duyulan AKP ve Erdogan denilen sahsin basbakanligi dönemindeki kazalarin yogunlugu burda dikkat cekmektedir.
Hani burda sorulacak bir soru var ama olayi baska yere cekmek istemiyorum.
Ha buarada taseron isci olayi almanyadada var 2004 ten beri.
-
1862 yılında yaşanmış kazanın örnek gösterildiği 2014 yılında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti halkının başı sağolsun.
-
Sayın Tij kardeşim Almanının hangi işi çürük ... ALLAH verdi o aldı ... Kader vb. SAHTEKARLIKLARLA GELİNEN SONUÇ ORTADA ...
Devekuşları şu an ne yapıyor acaba ...
-
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
NAZIM HİKMET RAN
-
Gelişmiş ülkelerde maden işçileri yaptıkları işin riski ile paralel en çok kazanan işçi grupları arasında yer alıyor. Avustralya'da madencilerin yıllık kazancı 100 bin doları geçiyor. Bu ülkede ortalama özel sektör işçi maaşı ise 66 bin dolar civarında. ABD'de de zengin kömür yatakları olan eyaletlerde yıllık maaşlar 100 bin dolara yaklaşıyor. ABD'de ortalama kömür maden işçisi maaşı 81 bin doları geçerken ortalama özel sektör işçi maaşı 50 bin dolara yaklaşıyor. Soma işçisi ise ortalama aylık 1600 lira yıllık 19 bin 200 lira kazanıyor.
ALINTI
-
Şimdi Soma da olsak kendimizi etiketlerdik.
Anı ölümsüzleştirir paylaşırdık da. Belki birkaç damla yaş döktükten sonra eve döner dizimizi izlerdik...
Sonuçta ateş düştüğü yeri yakar. O maden ocağı kadar bizde suçluyuz. Önce içimizde ki insanı öldürdük, duyarsızlaştık! Sonra bu durumu kabul ettik...
Saygılar
-
Sevgili dostum tij'e sormak isterim yazımın neresinde akp ile irtibatlı bir taraf buldu bende merak ettim ve tekrar okudum yazımı.Aklımdan dahi geçmedi neyse Allah ile yakınlığımdan dem vuruyor sanırım sn.tij olsun .Bu ülkede bu trajediler hep yaşanır yaşanmaması kaçınılamaz nedenmi;? sn.adam bir mühendis söyleyeceğim ve soracağım şeyi hemen anlayacaktır.
Dünyada her ülkenin bir standart kurumu vardır bizdeki adı TSE 'dir,bu kurumlar her yeni yapılan üretim için yapılan başvuruyu inceler ve o üretim için gerekli standartları belirler ve verir,dikkat edin her iş kolu için heleki böylesi tehlikeli işler için tse'nin bir standardı vardır uyulması zorunlu.Bu çok önemli bir iş kolu ve iştir.Türkiyede bu kurum kendi iş kolumdan bildiğim kadarı ile sadece lisans vermek için çalışa bir kurum sonrasında ise olmayan bir kurum.O ve diğer madenlerdeki tse standartları acilen belirlenmeli ve konuya buradan girilmeli suçluya daha kolay ulaşılır.
Bir diğer facia ise bu işçilerin aldıkları yevmiye;
40 tl günlük yevmiye alan bu işçilerin patronlarını bir aylığına bu paraya çalıştırmak lazım.İsim vererek söyleyeceğim mehmet ali aydınlar acıbadem hastanelerinin sahibi onu bir ayulıgına 850 tl maaş+yemek+yol maaşı ile çalıştırmak lazım.Binlerce insana istihdam sağlıyoruz yalanı yerine artık binlerce insanı sömürüyoruz demeliler daha ne diyeyim.
karahan.
-
Binlerce insana istihdam sağlıyoruz yalanı yerine artık binlerce insanı sömürüyoruz demeliler daha ne diyeyim.
1980 sonrasındaki TÜRKİYE DEVLETİNİN Uygulamaya koyduğu ve ABD nin destek verdiği bir SİSTEMDİR.
NOT: DEVEKUŞLARI şu an ne yapıyorlar acaba ?????????????????
-
Yorumsuz....
Statement regarding Yusuf Yerkel
15 May 2014
Yusuf Yerkel was enrolled at SOAS, University of London between 27 September 2010 and 25 September 2011 but then withdrew from his studies. He has no association with SOAS.
For further enquiries email [email protected]
-
BÜTÜN SANAYİCİLERİN BUNDA PAYI VAR
CNBC-e’ye konuşan işadamı İshak Alaton, “Soma’daki olay bir kader değildir. Soma’daki olay bir günahtır. Büyük bir günahtır. İnsanın yarattığı bir günahtır” dedi. “Ben diyorum ki biz sanayiciler olarak bugün İstanbul Sanayiciler Odası toplantısında söyleyebilirim, bütün sanayicilerin bunda payı var. Bu günahı hep birlikte idrak etmeliyiz, paylaşmalıyız. Ben dahilim bu günahın içinde, çünkü zamanında alınması gereken tedbirleri anlatamamışız” diyen Alaton, şöyle devam etti: “Halbuki bu tedbirler Almanya’da alındı. Almanya bugün Türkiye’den birkaç kat fazla kömür üretiyor ve bütün kömür endüstrisinin hammaddesini kendi içinden temin ediyor. Fakat hiç böyle olaylar olmuyor, çünkü gereken tedbirler alınıyor.”
TEDBİRLER ÇOK KOLAY
Alınması gereken tedbirlerin çok kolay olduğunu ifade eden Alaton, "Kömür çıkarmak için kazma ve kürekle adam gönderilmiyor. Almanya bunu çoktan aştı. Onun yerine robotları kullanıyor. Herhangi bir olay karşısında makineyi kaybediyor, insanı kaybetmiyor" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'DE İNSAN UCUZ MAKİNE PAHALI
Alaton, “Almanya insana kıymet veriyor, makineyi gözden çıkarabiliyor. Türkiye’nin özelliği ise makineye yatırım yapmıyor, insanı kolaylıkla gözden çıkarıyor. Çünkü Türkiye’de insan çok ucuzdur, makine pahalıdır. Problem orada” dedi.
MAKİNE YAPIP İNSANI KORUYALIM
Alaton, “Ben diyorum ki, makineyi yapalım ve insanı koruyalım. Hepsi bu kadar” diye ekledi.
YORUMSUZ
-
Hiç istifa olmadı. Ne Belediye başkanı, ne vali ne enerji bakanı. Ama onlarda haklı bu ülkede koltuk demek ekmek demek. Koltuk demek sultanlık demek.
Yazıklar olsun.
-
Hiç istifa olmadı. Ne Belediye başkanı, ne vali ne enerji bakanı. Ama onlarda haklı bu ülkede koltuk demek ekmek demek. Koltuk demek sultanlık demek.
Yazıklar olsun.
Doğru söze ne hacet deriz ya, işte tam da öyle! Yüzsüzsün iktidar. Sen ki tv tv Mısırlı Esma için gözyaşı dökersin, kendi vatandaşın ölünce "kader" dersin! Yazıklar olsun...
-
Ülkem çok ilginçtir. İnsanım da öyle!. Bu gün ne olduğu dahi tam olarak açıklanmayan müessif bir olaydan dolayı yüzlerce insanım hayatlarını , çocuklar babalarını, ana-babalar evlatlarını ve kadınlar kocalarını kaybetti. Yetkililer şimdi bir sürü palavralarla şöyle yapacağız, böyle yapacağız diye atıp tutacaklar. Bazıları hiç utanmadan çıkıp bağıra bağıra bazı suçlular yaratacak, köklü çözümler üretme yerine gömleği ile kavga edecek. Bir bakacaksınız, nasıl olduğunu dahi anlamadan gündem değişiverecek, unutulacak bu gün yaşananlar. Her zaman olduğu gibi "ateş düştüğü yeri yakacak".
Geri kalmış toplumların ortak kaderidir bu. Kadercilik, biat kültürü , teslimiyetcilik.
Halbuki, vazgeçsek şu kadercilikten, vazgeçsek biat ve teslimiyetten, ilime-bilime sarılsak, hurafeleri bir kenara bırakıp çağdaş medeniyete kucak açsak, insan haklarına saygılı olmayı, hukukun üstünlüğüne inanmayı bir başarabilsek, inanın bu gün yaşananların hiç birini yaşamıyor oluruz.
Düşünün!, son on yıl içinde Milli Eğitimde atanan fizik- kimya öğretmeni sayısının Türkiye genelinde 10'u geçmemesini, buna mukabil 6000 den fazla din dersi öğretmeni ataması yapılmasını. Nasıl bir yöne doğru gidiyoruz düşünün!!!.
Saygılar-sevgiler.
-
Hukukun üstünlüğü de tartışılır sayın Alşah. Somada ki olaylarla ilgili görevlendirilen savcı eski AKP Bilecik milletvekili ya da belediye başkanı adayı. Bu savcı hukukun kendisine verdiği yetkiyle mi hareket edecek, yoksa partisinin mi? Ölenlerin acılı ailelerinin mi hakkını savunacak, işletmecinin mi?
Saygılar
-
Yorumsuz;
1:
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural’ın Manisa Soma'da yaşanan facia ile ilgili sözleri: "Karbonmonoksit oksijenden daha hafiftir, yukarı çıkar. Çok iyi bir intihar yoludur maalesef. Çok tatlı bir ölümdür, hiçbir şey hissetmezsiniz. Kokusu yoktur. Maalesef böyle bir ölüm getirir"
2:
-
Ülkemizin gerçekten başı sağolsun,umarım gereken dersler alınır cezalar verilir,ancak ne yapılırsa yapılsın o insanları geri getiremeyeceğiz. kızgın olduğum çok şey var olsada burada paylaşıp ceza almak istemiyorum. ÇAlıştığım yerde ve bazı arkadaş gruplarında yardım topladık.ilettik oradaki gönüllü itfaiyeci arkadaşlarım tablonun daha acı olduğunu ilettiler.
-
Bu zihniyet değişmedikçe sayın Eagle35, siz ömür boyu ülkem insanı için yardım toplaya durun...
Sevgilerimle.
-
Ben bu konuya epeydir karışmadım.
Kimse masonlar.org sitesinde çok yazan ADAM adlı kişinin böyle bir konuya duyarsız olduğunu sanmasın. Hiç değil.
Kimse masonların bu olay üzerine umursamaz davrandığını da sanmasın. Aksine. Bildiğimiz kadarıyla binalarının bayraklarını anında yarıya indirmiş, ayrıca duyduğumuza göre kendi toplantılarında masonik yöntemle yas duruşu yapmışlar ve yapmayı sürdürüyorlarmış.
Ancak işte bu konuların değerlendirilmesi ve bir çaresine bakılması, öyle üzülmekle, ağlamakla, ölenlerin ardında kalanlara maddi yardımlar sağlamakla, başsağlığı ve sabırlar dilemekle falan olmuyor.
Bilimle, bilgiyle, insan yaşamına verilen değerle, böyle ortamlarda yerine getirilmesi gereken teknik önlemlerin titizlikle uygulanmasıyla oluyor.
Bu işleri çok iyi bilen (!) o birisi, böyle madenlerde Batı ülkelerinde 19. yüzyılda uygulanan tüm teknik önlemlerin alınmış olduğunu söylemiş.
Doğru, yapılacak başka bir şey yok! Bundan sonrası Allah'a kalmış.
-
Yazacak birşey bulamadım, düşünmeme rağmen. Çok üzgünüm.
-
Açıkçası şu an hissettiklerimi nasıl ifade edebileceğimi ben de bilmiyorum.
Ebediyete göç eden madencilerimiz ışıklar içerisinde uyusunlar...
Yakınlarına ve ailelerine sabır temenni ediyorum...
PEKİ !!!
Sorumluları ceza alacak mı? Hayır
Bunun sorumluluğunu içerisinde hisseden birileri istifa edecek mi? Hayır
Bu olaydan ders çıkarıp, maden kazlarını gelişmiş ülkelerdeki seviyeye düşürebilecek miyiz? Hayır
En fazla bir ay sonra olanların hepsini unutacak mıyız? Evet
Gördüğünüz gibi sadece temennide bulunabiliyoruz...
Saygılarımla
-
Hiçbir şeye üzülmem Taner Yıldız ve Faruk Çelik in olumlu tutumlarına rağmen, hatta muhalefetin yapması gerekirken yapamadığı konuşmayı Faruk Çelik in yapmasına ve yine muhalefetin yapması gereken özeni Taner Yıldız ın göstermiş olmasına rağmen, bu 2 bakan üzerinde yoğunlaşan tepkilere üzülürüm.
Hiçbir şeye üzülmem, Yılmaz Özdil in sözde "ironi" yapıyorum edasıyla yapmış olduğu gereksiz ve saçma konuşmaya sadece Yılmaz Özdil laik, kemalist diye tepki veremeyen sözde demokratların sessizliklerine üzülürüm.
Sadece kendi düşüncemizde diye bir insanın hatalarını görmezden gelmek ve sadece karşı düşünce de diye iyi işleri ve bu iyi işleri yapanları görmezden gelmek. Demokrasinin Türkiye sürümü olarak adlandırılabilir.
Eminim ki,Taner Yıldız ve Faruk Çelik in göstermiş oldukları tutumları yabancı bakanlar göstermiş olsalardı. Bugün görsel ve yazılı basında bu 2 bakan örnek olarak gösterilirdi.
Ve yine eminim ki, Yılmaz Özdil in sözde "ironi" si Almanya da katledilmiş "Yahudiler" veya Amerika da hor görülmüş ve yıllarca 2. sınıf insan muamelesi görmüş "Afro-Amerikalılar" için yapılmış olsaydı. Bu sözleri sarfeden kişi yerden yere vurulur ve işini kesin kaybederdi.
Ama bizim ülkemizde, bizim düşüncemizde olanlar şartsız şekilde, bir yüce varlık, hatasız kul olarak nitelendirildikleri için ne hatayı ne hatayı yapanları , ne de iyiyi ve iyiyi yapanları görebiliyoruz.
Ölen insandır, ölen candır. Ağlayan bir oğuldur, ağlayan bir annedir, ağlayan bir eştir. Oğlunu, kocasını, babasını, ağabeyini toprağa veren de yine bir insandır. Cenaze üzerinden ne ironi yapılır ne de ağlayanla birlikte ağlayana dil uzatılır.
Ama "at gözlüklü demokrasi" maalesef sadece görsel faaliyetlerimizi değil düşünsel faaliyetlerimizi de kısıtlıyor.
Saygılarımla
-
Sayın sundance doğru söler;
1- Rescue Chamber (kaçış yaşam odası) olmayan üç ülkeden biriyiz, diğerleri de Pakistan ve Afganistan. Bunları almak tabii muhalefetin ve Yılmaz Özdil'in görevi
2- Madenlerin içine girmeden denetleme yapan kişiler de muhalefete ve Yılmaz Özdil'e bağlı
3- O madenlere taşeron sistemini de muhalefet ve Yılmaz Özdil getirdi
4- 20 gün önce verilen Soma araştırma önerisini de reddeden muhalefet ve Yılmaz Özdil
5- 19 yaşında madende ölen gencin 3 yıldır o madende çalışıyor olması da muhalefetin ve Yılmaz Özdil'in suçu
6- Soma'daki kriz masasının başında da muhalefet ve Yılmaz Özdil olduğu için 5. gün sonuna kadar orada kaç işçinin mahsur kaldığını belirleyemediler
7- Soma'daki kriz masasının başında da muhalefet ve Yılmaz Özdil olduğu için cenazeler yanlış yerlere gömüldü
8- 12 yıldır iktidarda muhalefet ve Yılmaz Özdil olduğu için, maden kazalarımız halen devam ediyor
Daha bunlar uzar gider..
İki bakanın ne suçu var ki onlara yükleniyorsunuz, adamlar masum, ülkeyi yöneten muhalefete ve Yılmaz Özdil'e yüklenin. Madenler de onlara bağlı zaten, sosyal güvenlik de onlara bağlı.....
BENCE SAYIN SUNDANCE SİZ GÖZÜNÜZDEKİ AT GÖZLÜKLERİNİ ÇIKARIN.....
-
Haklısınız Sayın Caliper,
300 can gittikten sonra ahkam kesmek. O maden ile ilgili haber yapıp, söylenen bilgilerin doğruluğunu kontrol etmemek. Soru önergesi verip, reddedildikten sonra susmak. Tek bir madencinin evine kazadan önce gitmeyip, kazadan sonra gitmek. Gazeteciyim diye geçinip, o maden de kaç kişinin çalıştığını dahi öğrenememek. Öncesinde ülke de kaç madende kaçış odası olduğu üzerine haber yapmamak. Kaçış odası neden zorunlu değil diye soru sormamak.
Kazadan 2 gün sonra bölgeye gidip, madenci yakınlarının elini sıkmak, sizinleyiz demek. Sonra ortadan kaybolmak...
Çok haklısınız Sayın Caliper . Olan olup, ölen öldükten sonra konuşmaktır zaten muhalefet ve gazetecilerin işi.
Çünkü öncesinde aldıkları cezalardan hayıflanıp, sadece soru önergesi verip "ben görevimi yaptım daha ne yapabilirim" demekle meşguldürler.
Gerçekten haklısınız Sayın Caliper, ölümleri fıtrata yoranları eleştirdikten sonra "müstehak"tır diyebilmektir yüksek demokrasi ve bunu diyebilene denir demokrat.
Öncesinde ne bir selam ne bir merhaba. Sonrasında yanınızdayız ve anlıyoruz..... Haklısınız Sayın Caliper
Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır. Şems
Saygılarımla
-
Siz bu iki bakanın niye istifa etmesi gerekir ki diye sordunuz, ben de niye istifa etmeleri gerektiği yazdım. Ne yazık ki, kazadan sonra iki bakanın orada çok iyi çalışmış olmaları bu kazada öleneleri geri getirmiyor. O bakanlar 300 can gitmeden önce oraları denetlemesi gerekirdi. Şimdi, üstlerindeki sorumluluğu atmak için orada ağlamalarının timsah gözyaşlarından farkı yok
Ya bir bakan kendine sormaz mı, "rescue chamber olmayan 3 ülkeden birisiyiz, alsak kazalar sonrasında insanları kurtarabilir miyiz acaba" diye.
Veya
Bir bakan sormaz mı kendisine " biz denetlesinler diye müfettiş gönderdik ama onlar kendi işlerini iyi yapıyor mu" diye
Lütfen haberleri okuyunuz, Faruk Çelik işçiler sorunlarını ve olanları anlattıktan sonra "vah vah bunları bilmiyorduk" diyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın bu olanları bilmemesi normal midir sizce?
Evet şu noktada haklısınız, bu kazadan herkes sorumlu, iktidar da muhalefet de, belki biz de..
Ama bu tedbirleri almak hükümetin görevidir. Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz.
Ayrıca her iki muhalefet partisi de aynı o bakanların yaptığı gibi göstermelik olarak görevlerini yerine getirmişlerdir. Ben burada uzun uzun yazmayayım siz haber sitelerinden bulursunuz.
Ayrıca Yılmaz Özdil'in söylediklerine katılmıyorsanız, o sözlerle ilgili bir başlık açın, orada herkes istediğini paylaşsın, tartışsın. Herkes burada kazayı ve sorumlularını tartışıyor, taziye bulunuyor. Bu başlık altında yapılan bütün paylaşımlara baktım, ne muhalefeti öven var, ne de iktidara dil uzatan. Ne başbakanın yumruğundan bahseden var ne de iki polisin yerde tuttuğu adamı tekmeleyen başbakan müşavirinden. Herkes sorumlular cezalandırılsın diyor. Acaba hemen niye bakanları ve hükümeti savunmaya geçtiniz anlamadım.
Ben yazımda muhalefeti savunmadım, sadece iktidarın hatasının, hedef saptırılarak farklı hedeflere yönlendirildiği ifade etmeye çalıştım.
Ama zannedersem iktidarın eleştirilmesi siz çok derinden yaralamış...
-
Bu acı günümüzde bayramımızı coşkuyla kutlayamıyoruz. Herkezin Atatürk ' ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum.
Dilerim Atatürk ' ün kurduğu bu ülkede böyle kahredici olaylar birdaha yaşanmaz ve laik bir devlet düzeni içerisinde yaşarız.
Saygılarımla
-
Muhalefet etmek sırf muhalif olmak ve içindeki öfke ile muhalif yazmak ise ortaya çıkan sonuç Yılmaz özdil oluyor,insanların içerisinde biriktirdikleri şeyin adı kin ve öfkedir bunların ortaya çıkışı çeşitli fırsatlarla olur.Tartışmacı 2 arkadaşında doğru söylediği yerler var ama işin tarafı olmak gerek ise sn.sundance bana göre daha net söylemiş.Ben işin partizanlığında değilim lakin ülkemdeki muhalefetin bu çizgide olması ,yaptıkları ve yapabileceklerinin sınırlarının bu kadar olabilmesi öncelikle muhalefet partilerinin aciz,pısırık ve basiretsiz yöneticilerinin olması,iktidarında bunu kendin bir başarı saymasından kaynaklanıyor.İktidar öncelikle çok şanslı böyle pısırık ve iş bilmez muhalefete sahip olduğu için yoksa bu seçim başarıları kesinlikle sadece kendilerine ait değil.O yüzdendirki muhalefetin aciz ve pısırık kaldığı yerlerde bu tip gazeteciler aradada olsa saçmalama görevlerini kendilerine iş ediniyorlar doğaldır.
Sorun bu madende daha öncede söyledim 40 tl yevmiyedir.Suçlu arayacaksanı bir yönetici bulursunuz devam edin zaten ama sorun nedir ve nerededir nasıl çözelim diyorsanız sistemi sorgulayın ,sistemi sorgulayınca sömürüyü göreceksiniz,sömürüyü görünce o insanların insanlık dışı yaşamlarını göreceksiniz bunu görüncede sistemin bu insanlara nasıl birer fare diye baktıklarını göreceksiniz.İnsanların acziyetlerini kendi menfaatleri için kullanan her sistem adidir bu böyle biline .Sistemin gerçek sorunu ile uğraşmayıpta ona buna saldıran insanlar ise gözümde birer hiçtir.
karahan
-
Sayın karahan, anlamadığınız nokta şu; "suçlu" ile "sorumlu" kelimeleri farklı manalar taşımaktadır. Bu kazadaki suçluların yanı sıra bunun olmasına yol açan, hataları görmeyen, eksikleri gidermeyen, denetlemeyen, kişilerin de hesap vermesi gerektiğinden bahsediyoruz.
Güney Kore'deki feribot kazasında, başbakan suçlu muydu ki istifa etti? Hayır ama sorumluydu.
Letonya'da çöken çatının suçlusu da Letonya başbakanı değildi, ama sorumlu olduğu için istifa etti.
Kısacası "suçlu olmak" ve "sorumlu olmak" iki farklı kavramdır.
Bu maden Enerji Bakanlığı'nın kontrolünde, işçilerin güvenliği ve sosyal hakları da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın sorumluğundadır.
Saygılarımla
-
Bu arada Güney Kore'yi geçelim...
Kuzey Kore hükümeti, çöken binada ölenler için kısmi sorumluluğu kabul etti ve resmi özür yayımladı.
EVET YANLIŞ DUYMADINIZ. KUZEY KORE HÜKÜMETİ BİLE ÖZÜR DİLEDİ!
İlgili link: http://www.independent.co.uk/news/world/asia/north-korean-government-issues-uncharacteristic-apology-after-building-collapse-leaves-hundreds-dead-9391673.html (http://www.independent.co.uk/news/world/asia/north-korean-government-issues-uncharacteristic-apology-after-building-collapse-leaves-hundreds-dead-9391673.html)
-
Gazetelerde çıkan haberlere göre Başbakanın örnek verdiği ABD'deki meden kazasında ölenler için kişi başı 1.5 milyon dolar tazminat verilmiş. Ayrıca hükümet maden kazasında sorunluluğu kabul etmiş. Rapora "kaza önlenebilirdi" yazılmış.
Demek ki gelişmiş ülkelerde böyle kazalar "kader" ile geçiştirilmiyor. Bu olayların bilimsel nedenleri ve sonuçları vardır. Umarım ülkmize bir nükleer santral kurup kontrolü de bize bırakmazlar.
-
2014'de gerçekleşen bir katliama
1860'lardan örnek verenlerin yönettiği bir ülkede yaşamaktan utanıyorum,
başımız sağolsun..
-
Dünyada bu tür kazalarda, şans eseri yaşamlar yitirilirken,
Ülkemde bu tür kazalarda, şans eseri hayatta kalınıyor...
Ne yaman çelişki...
-
Sayın canayhan, çelişki gibi gözükse de aslında çelişki değil bir zaafiyettir bu. Zira geri kalmış toplumlarda her felakette olduğu gibi fatura yine "takdire "kesilir. Yani "takdişri ilahi" denilip konu geçiştirilir. Bence bu kadar büyük bir felaketten bile hala ders alınmamıştır. Hiç istemem, temenni etmem hatta çok üzülürüm ama, yakın bir gelecekte bua benzer başka müessif kazalar olursa ben şaşırmayacağım. Bu günkü bu "takdiri ilahi" anlayışını şiddetle reddediyorum.
Saygılar-sevgiler