Sayın Alşah'ın bu yaptığı ne biliyor musunuz?
Bir bireysel saldırı.
Şahane bir bireysel saldırı.
Forumdaki bireysel saldırıların hepsi keşke böyle olsa.
Ben bu saldırıya bayıldım.
En sonundaki lafa daha da bir bayıldım.
Şimdi saldırıya yanıt verelim ama bu yanıta yanıt gerekmez çünkü yanıtta saldırı olmayacak.
Şimdi daha iyi anlaşıldı Sayın Alşah'ın ne demek istediği. Eskiden buna "tebeyyün etti" derlerdi her nedense.
Kimileri Masonluk kavramını öyle değerlendiriyor. Konuyu somuttan soyuta geçiriyor yani örgütlenmeyi bir yana bırakıp, Masonluğun amaç, ilke ve ritüelik öğreti kapsamına bakıyor. Böyle olunca varsayımsal Süleyman Tapınağı'ndan bu yanası (üç bin yıl) bile yetmez. Tüm antik misterlere girersiniz, Hermetizmde yüzersiniz, onunla yetinmez Doğu'ya uzanırsınız... Dolaşır da dolaşırsınız. Nitekim masonlar da simgesel olarak bu kurumun başlangıç tarihini M.Ö. 4000 diye vermiyor mu? Bildiğimiz yazının icat ediliş tarihinden de önce; Tevrat'ta anlatılan düşüş olayından da önce.
Konuyu öyle alırsanız öyledir.
Fakat bugünkü Masonluk o günlerin Masonluğu değildir. Bugünkü Masonluk bu çağın Masonluğudur. Şu içinde yaşadığımız dönemin koşul, yaşam tarzı, kültür, toplumsal yapı, ekonomik düzen gibi etkenlerinin Masonluğudur. Bu bakımdan 19. yüzyılın hatta 2. Dünya Savaşı öncesinin Masonluğundan bile farklı bir Masonluktur.
Bu bir değişim sürecidir. Bu değişim evrimsel doğrultudaki bir gelişimdir. Sürecektir. Yarının Masonluğu bugünün Masonluğundan farklı, daha ileri olacaktır. O fark, o gelişim, o evrim olmazsa masonluğun kendisi olmayacaktır.
Masonlukta simgeler (semboller) günümüzün koşulları altında bir anlam ve değer taşıyorsa yaşar. Bu anlam ve değer, yüzyıllar hatta binyıllar öncesinin anlam ve değeri olabilir ama şayet o anlam ve değer o günlerden bugünlere dek bir değişim göstermemişse. Değişim göstermişse yeni anlam ve değerlerle donanmıştır. Hiçbir anlamı hiçbir değeri kalmamışsa zaten çoktan terk edilmiştir ve biz onu bir masonik simge olarak bile görmeyiz.
Masonluktaki kimi simgeler ise sonradan oluşturulmuştur; öyle derin ve eski tarihsel geçmişleri yoktur. bunlar bugünkü Masonluğun örgütsel yapılanmasıyla birlikte gider. Şimdi siz benden bu bağlamda bir örnek de isteyebilirsiniz. Vereyim: Eldiven. Bu, bir masonik giyim öğesi oluşunun ötesinde çok önemli bir simgedir. Kimileri bu simgeyi zorlamalarla Operatif Masonluk denilen Avrupa'nın Orta Çağ ve sonra inşaatçılık mesleği ve zanaatını bağlamaya girişir. Hayır!... Yanlış!... Oradan gelmekte değildir. Ne zaman kullanılmaya başlandığına bakarsanız, nereden gelme olduğunu da anlarsınız. (İpucu: O tarih 1717'den sonradır.)
Peter Blackstock adlı araştırmacı yazarı tanımıyorum. Eskiden simgelerle bağlantılı çalışmalarım ve araştırmalarım sırasında adına rastlamamış olmam ilginç. Eğer kişi Sayın Alşah'ın dediğini belirtiyorsa, onun da örüşü anlaşılıyor demektir. Fakat bir ya da birkaç kitabı yayınlanmış olan bir kişinin her dediği doğru olmayabilir. O da kitaplarına kendi öznel görüşlerini yerleştirmiş olabilir. Başka araştırmacı yazarlar da var; isterseniz adlarını ve kitaplarını listeleyeyim; onlar öyle demiyor. Fakat öyle diyenler de var. Bu işin doğrusu hangi açıdan ve hangi mercekle baktığınıza bağlı.
Bence ünümüzdeki Masonluğun geçmişi olsa olsa üç yüzyıl. Ondan öncesi masonluğun esinlenme kaynaklarıdır. Üstelik ünümüzde birbirinden farklı olan Masonlukların da yeğlediği farklı esin kaynakları var.
Ne yazık ki forum olanakları Masonlukta nasıl ritüelik değişimlerin olduğunu burada göstermemize yetmiyor. Fakat Halep orada ve arşın buradayken niçin bir diretmedir sürdürülüyor ritüellerin hiç değişmediğin, bunu anlayamıyorum. Hangi büyük locanın, hangi jürisdiksiyonun ritüelleri yüzyıllardan beri hiç değişmemiş? Örneğin adından çok söz ettiğimiz İngiltere Birleşik Büyük Locası’nı alalım mı örnek olarak… Bırakalım bu büyük locanın bile tek bir ritüeli olmayıp uygulanmasına izin verdiği farklı ritüeller oluşunu, 1815 yılında Emulation Ritual kabul olunduktan sonra bile onun üzerinde değişiklikler var. Üstelik bunun bir de otoriter organı var: Emulation Committee.
Bunları bilmek için mason olmak gerekmiyor. Bunları bilmek için araştırma-inceleme yapmak gerekiyor. Nitekim birçok mason, belki masonların çoğunluğu bu bağlamda yapılmış olan araştırma ve incelemeleri okumak zahmetine katlanmadıkları, ilgilenmedikleri için bunları bilmiyor. bu forumdaki hariciler ve bu forumu dışarıdan izleyenler çok şanslı çünkü bu forumda yazan, bu forumun üyesi masonlar var bu konuların hepsini çok iyi bilen… (Kendilerini pohpohlanmış olarak kötü hissetmesinler diye adlarını vermiyorum ama zaten bilenler biliyor.)
Sayın Alşah’ın yanıldığı bir nokta var: Batı ülkelerindeki Masonluğun durumunun Türkiye’den daha ileri olduğu kanısında ya da sanısında… Bir bakıma doğrudur. Rakamsal olarak öyledir. Kurumsal olarak öyledir. Toplum içindeki nüfus oranına göre durumları öyledir. Toplumlarındaki tanınmaları bakımından öyledir. Fakat ne yazık ki Türk masonları kafa yapıları ve yaptıkları düşünsel çalışmalar bakımından onlardan kat kat üstündür. Çünkü Batı ülkelerinde locaların oturumlarında sadece ritüelik ve yönetimsel nitelikli işlemler ile ilişkiler gündem konusudur. Türkiye’deki mason localarının oturumlarının büyük bölümü ise düşünsel nitelikli çalışmaların sunulup irdelenmesi ile yüklüdür. (Bunu belki forumda apayrı bir başlık altında ortaya sermek çok daha doğru olur.)
Sonuç: Savunmam bu kadardır.