Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hırslar-Tutkular- İhtiraslar (III)  (Okunma sayısı 8361 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 04, 2019, 08:30:44 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu bölüme bir Anadolu Efsanesi’ne değinerek başlamak isterim. (Kimileri buna Yunan Efsanesi der ama hayır, safkan Anadolu Öyküsü’dür bu. Mitoloji falan da değildir.)

Kahramanımızın adı Herostratus… Birçoğunuz duymuştur. Hatta birçoğunuz bu öyküyü okumuştur. Ola ki onun adını duymamış, öyküsünü okumamış olanlar da vardır. Ayıp ya da noksanlık değil bu… Hiç kimse her şeyi bilemez.

Burada öyküyü kendi tarzımızla özetleyelim.

M.Ö. 4. yüzyıl ortalarında yaşamış olan Efesli Herastratus, hiç kimsenin adam yerine koymadığı, önemsemediği, zavallının tekidir. Derttir bu durum ona. Nasıl olmasın ki? Kendini yüze çıkarmak, ünlenmek, adını dillerde dolaştırmak ister. Bunun yolu da bir şeyler yapmak, bir şeyler oluşturmak, yaratmaktır. Ne var ki o Efesli ünlü çağdaşları gibi ne mermere hükmedebilmektedir, ne sese ne de söze... İçinde bir saplantıya dönüşen ünlenmek, ölümsüzleşmek isteği vardır. Sonunda şöyle bir düşünceye varır: “İnsan, bir şey üreterek, yaratarak nasıl ölümsüzleşiyorsa bunun karşıtını yaparak üretilmiş, yaratılmış olanı yok ederek de ölümsüzleşebilir.”

İlginç felsefe değil mi?

Uzun süre bu düşünceyi kurar, kurgular. Sonunda karar verir: Dünyanın yedi büyük harikasından biri sayılan, Tanrıça Artemis adına yapılmış o ünlü tapınağı yakacak, böylece ünlenecek, ölümsüzleşecektir. (Bundan dört yüzyıl sonra Roma İmparatoru Neron ondan esinlenmiş olabilir mi?)

Düşündüğünü gerçekleştirir Herostratus; bir gece yakar tapınağı. “Ben yaptım, ben yaktım tapınağı!” diye korkusuzca, övünerek herkese anlatır.

Zaten internette onun adını girin. Hemen, öncelikle böyle, bu olay ile anılır.

Böylece adını kalıcı kılmış, ölümsüzleşmiş midir Herostratus?

Bu tutku üzerine çok şeyler söylenmiştir. Neron’dan yüz yıl kadar önce bir başka olağanüstü tutkulu İmparator Julius Caesar’a mal edilen şu söz, ne de güzel betimler bunu: “Roma’da ikinci olacağına köyde birinci ol!”

Çünkü ikinciler her zaman birincilerin buyruğundadır. Birinciler her zaman efendidir; ikinciler ise köleleridir onların.

Bunun içindir ki üstünlük kurma, kendini konumların doruğuna yerleştirme yönelimi, iktidar tutkusu diye de nitelendirilmiştir.

Şimdi bu noktada biraz duralım yine. Nedeni, kaynak olarak aldığımız çalışmada bunun devamının bir başka biçimde ele alınmış oluşu.

Ona tıpatıp uymak zorunlu mu?

Değil ama madem böyle başladık öyle devam edelim.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.