Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Evrensel Masonluk => Dunya Masonluk Tarihi => Konuyu başlatan: MASON - Eylül 25, 2006, 02:55:56 ös

Başlık: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Eylül 25, 2006, 02:55:56 ös
Dünya'da Masonluk
Masonluğun kökenlerini, Masonluk tarihinden elde ettiğimiz belgelerden çıkarıyoruz. Bu belgeler Pitagor’a kadar dayandırılıyor. Pitagor’un Kroton Okulu dağıldıktan sonra, öğrencileri Orta Doğu ve Avrupa’da, bilhassa Roma’da çok sayıda Pitagor okulları kurdular. Kollegia adı verilen ve içinden Yeni-Pitagorculuğun çıktığı bu okullar yetiştirdikleri sanat üstadı mimarlar sayesinde Roma’da saraylar, mabetler, binalar inşa ederek sanat harikaları yaratmışlar ve bilhassa Sezar ve Romanın ilk imparatorlarının koruyuculuğu altında gelişerek, gerek okul, gerekse üye sayısı itibarı ile kısa sürede gelişmişlerdir. 476 yılında, Roma İmparatorluğunun yıkılışından sonra ortaya çıkan kaos içinde Kollegia üyesi inşaatçılar yaşamlarını sürdürebilmek için tüm Avrupa'ya dağıldılar ve çeşitli ülkelerin şantiyelerinde iş bulabildiler. Mimari bilgileri ve Pitagorun ezoterik görüşlerinden öğrendikleri Allaha iman, ahlaklı olma, karşısındakine sevgi ve saygı ile yaklaşma gibi özellikleriyle, Orta Çağda bugün herkesin hayranlıkla seyrettiği Gotik sanatın kiliselerini, saraylarını, şatolarını inşa ettiler. Halk bu kişilere inşaatçı anlamına gelen “Mason” adını vermiştir.
Masonları göç ettikleri ülkelerde örgütlenmeye iki faktör zorlamıştır. Birincisi; Masonlar çalıştıkları şantiyelerin değişmesine bağlı olarak sık sık yer değiştirmek zorundaydılar. Bu nedenle birbirlerini tanımak için özel işaretler gerekli olmuş ve bunlar nesilden nesile taşınmıştır. İkincisi; şantiyelerde çalışanların tümü Mason değildi. Bu nedenle, diğer işçiler arasında örgütlenebilmek için şantiyelerde gruplar oluşturmak zorunda kalmışlardır. Başka bir deyişle Masonları şartlar zorlamamış olsa bir kuruluş haline gelemeyeceklerdi. Kısaca, Roma İmparatorluğunun yıkılışından sonra çeşitli ülkelere göç etmek zorunda kalan sanatkarlar, gittikleri yörelerde bir araya gelmeye çalışmışlar ve 11. ve 12. Yüzyıllardan itibaren el emekçilerinin bir araya toplandığı “Kardeşlikler” adı altında özgür topluluklar kurmuşlardır. Bunlar zamanla gereksinmeler sonucu birbirlerini koruyan ve yardım eden Kardeşlik toplulukları durumuna geldiler ve birbirlerine kenetlenmenin gücünü arttırıcı kurallar geliştirerek gerçek profesyonel gruplar oluşturmayı başarabildiler.
Free-Mason (Hür-Mason) sözcüğüyle ilk defa 1376 yılında, sanatkâr, kaliteli (yetenekli) inşaatçı anlamında karşılaşılıyor. “Ham taşı yontma becerisi olan” anlamı doğru gibi görülüyor. Bunun yanında operatif (el sanatkârı) masonlar krallardan aldıkları yetkiyle tüm Avrupa da pasaportsuz dolaşabilirlerdi. Sahip oldukları bu özgürlük anlamı da teknik anlam üzerine eklenmiş bulunuyor. Bunların yanında Masonlar bir sanat eserinin inşasını kabul ederken, inşaatın yeri ve biçimine kendi özgür iradeleriyle karar vermeyi şart koşarlardı.
Mason örgütünün varlığını ilk defa 1350 yılında Kral III. Edward’a atfedilen bir genelgeden öğreniyoruz. Masonların hep birlikte en önemli davranışları, altını çizerek söyleyebileceğimiz Allah’a olan imanlarıydı. Ayrıca, bulundukları ülkenin Krallarına ve Bölgesel yöneticilere de hep sadık kalmışlardır. Diğer masonlara kardeş gibi davranmışlar ve ahlak kurallarına uymaya büyük özen göstermişlerdir.
Profesyonel Operatif Masonluğun yüzyılların getirdiği deneyimler sonucu oluşturduğu dayanışma, ahlaklı olma ve ağırbaşlı davranma kuralları 18. Yüzyılda Spekülatif Masonluk kurulurken çok uygun görülmüş ve bu kurallar operatiflerin eski yazılı belgelerinden ayıklanarak Masonluğun düzenini oluşturmak için hazırlanan Anayasada Eski Yükümlülükler ve Landmarklar halinde kodlanmıştır. Yani düşünsel Masonluğun yönetimsel gelenek ve düzeni büyük ölçüde operatif masonluktan aktarılmıştır.
Ancak günümüz Spekülatif (düşünsel) Masonluğunun kuruluşundaki en önemli faktör, “Hür ve Kabul edilmiş” adı altında, özgür düşünceli ve doğru davranan ahlaklı kişilerin Operatif Mason localarına kabul edilmesidir. Sözcüğün kökeni, sanatkar olmayan kişinin Operatif Masonluğa kabulü anlamınadır ve başlangıç tarihi saptanamasa da, çok eski tarihlerden beri Operatif Mason localarına sanatkar olmayanların kabul edildiği biliniyor. Örneğin 1459 da Ratisbonne bildirgesi adıyla yayınlanmış genelgede; “Masonluğa saygı ve sevgi duyan ve kutsal hizmete katılmayı arzu eden sanatkar olmayan kişileri, aralarına kabul edeceklerinden, fakat bu kişilerin operatif çalışmalara katılamayacaklarından” bahsediliyor.
Kabul edilmenin başlangıcı İskoçya’ya ve Kral V. James’e (1513-1542) dayanıyor. Marie Stuart’ın babası olan bu Kral, İskoç ve İtalyanlardan oluşan bir Loca kurmuştu. 5. James’in torunu, VI. James 1603 de I. James ünvanıyla İngiltere Kralı oldu. Kral İngiltere’de mimari gelişime çok önem vermiş ünlü ve kültürlü kişilerle iletişim kurma gereğini duymuştur. İngiltere’deki Devrimden sonra ise Masonlar çeşitli yörelere dağılmışlar ve buna bağlı olarak Localardaki spekülatif sayısı hızla artmaya başlamıştır.
Kısaca “Kabul Edilmişlik” Spekülatif Masonluğun kökenidir ve 1717 yılında ilk Spekülatif Loca olan Londra Büyük Locasının kurulmasındaki en önemli faktör, İngiltere’de önceden kurulmuş olan düşünsel topluluk üyelerinin mason localarına girerek, buralarda etkinlik kazanmalarıdır. İngiltere’deki bazı mason localarının 17. Yüzyılda meslekten olmayanları onur üyesi biçiminde kabul ettiği 1619 yılında ‘London Mason’s Company’ (Londra Mason Birliği) nin ‘Kabul Edilmişler’ için hazırladığı genelgede de açıkça görülüyor. Genelgeye göre, giriş ücretinin iki katını ödeyen spekülatifler localara adaylık için başvurabileceklerdi. İlk kabul edilen masonlardan Elhias Ashmole ve Dr. Robert Moray aynı zamanda ‘British Royal Society’ (Britanya Kraliyet Akademisi) üyesiydiler. Bu dernek günümüzdeki TÜBİTAK gibi, devletin desteklediği ve koruyuculuğu altına aldığı bilimsel ve düşünsel bir kuruluştur.
Spekülatif masonluk, Batı ülkelerinde Rönesans ve Reformdan sonra oluşan aydınlanma çağının, toplumda özümlenmesiyle, orta çağın dini baskısına karşı, akıl çağının nasıl yönlendirileceğini düşünenlerin toplumda giderek artmasının bir sonucudur. Örneğin; 1645 yılında yayımlanan Bacon’un ‘Mutlular Adası’ kitabında, bugün kurmayı amaçladığımız insanlık mabedi anlatılır. Bu fikrin Bacon’la ortaya çıkmadığını, çok daha öncesinden, aydınlanma görüşünü savunanların zamanla, içinde Dekart ve Bacon’ında bulunduğu ‘Görünmeyen Kolej’ topluluğunu oluşturduklarını ve bunların bir bölümünün 1666 da İngiltere de, Kralın maddi ve manevi desteklediği, ‘Royal Society’yi (Kraliyet Akademisi) kurdukları kesindir. Akademi üyelerinin büyük bölümü aşağıda söylediğim gibi, aynı zamanda Mason Localarına da üye idiler.
Neden? Çünkü Masonik gelenek ve görenekler bir taraftan bilgi ve düşünceye saygıyı gerektiriyordu, öte yandan Masonik bir ilke olan ‘Tesviye’ İnsanlık Mabedine etkin hizmetleri kolaylaştırıyordu. Locaları oluşturan, çok değişik yerlerden gelmiş çeşitli mevkideki kardeşlerle , tolerans ve söz özgürlüğü içinde konuşma, tartışma ve bu kişilerin çevresindekilere edindiği pozitif görüşleri anlatma ve uygulama olanağı doğuyordu. Soylular, yüksek düzey devlet adamları, din adamlarıyla, başka hiç bir kuruluşta beraber ve tesviyede eşit olma ayrıcalığı bulunamazdı. Ayrıca masonların bilgin kişilere olan saygısı ve geleneklerden gelen alçak gönüllülükleri, ‘Kraliyet Akademisi’ üyelerinin Loca yönetimlerine geçirilmelerini sağlamış ve sonunda, kardeşlerin İnsanlık Mabedi inşası yolunda daha etkin, daha düzenli ve uyum içinde çalışma arzusu 1717 yılında ilk spekülatif Büyük Loca olan Londra Büyük Locasının kurulmasını sağlamıştır.

1717 de kurulan spekülatif (düşünsel) Masonluk devrin aydınlanma görüşünün topluma yansıtılmasını amaç edinmişti. Bu durumda yapılacak ilk uygulamanın ise, birlikteliği güçlendirmek için operatiflerin geleneklerinden yararlanma, eski yükümlülükleri bir araya getirerek bir anayasa hazırlamaktı. Çünkü orta çağdan beri kurulmuş tüm örgütlenmeler yıkıldığı, dağıldığı halde, operatif masonluk; koyduğu yönetimsel kurallar, Allah’a inanç ve bağlılık, gerekli erdemleri özümleterek oluşturduğu ağırbaşlı ve vakarlı kişilikli üyeleriyle varlığını sürdürebilmişti. Bu nedenle Oxford da Felsefe ve Deneysel Bilimler Profesörü olan Désagulier ve papaz olan Anderson operatiflerin eski yükümlülüklerini toplayıp, düzenleyerek oluşturdukları Anayasa ile düşünsel bir kardeşlik topluluğu kurabilmişlerdir. Bu kişiler önce İngiliz toplumuna, daha sonra da tüm dünyaya o zamana kadar görülmemiş bir felsefi prensip sunmuşlardır. Bu kişiler, devrin temel mistik metinlerine saygı göstererek çevrelerini etkilemişler, soyluları, burjuvaları, din adamlarını, bilim adamlarını, filozofları bir araya getirebilmeyi başarmışlardır. Hazırladıkları Anayasa kurallarıyla çeşitli güçleri tesviyede birleştirerek, örgüt içinde yerli yerlerine yerleştirebilmişlerdir.
Ancak, çok çeşitli eğitim ve yörelerden gelenlerin oluşturduğu kuruluşun amacı doğrultusunda ilerleyebilmesi için, bu girişimlerin yeterli olamayacağı açıktı.
Çünkü Masonluğun; amacı doğrultusunda üyelerine kulluktan çıkıp, asıl kimliği olan birey sıfatını kazandırmayı, yani insanı insan yapan ahlak ve erdem öğretiminin yanında, gerek bireysel, gerekse toplumsal bazlarda özgürlük ilkesinin öğretimini de üstlenmesi gerekiyordu.
Çünkü; Masonluk en başta gelen kavram ve ilkesi olarak akıl ve bilime değişmez iki unsur olarak öncelik vermeli ve insanlığın yücelmesi için gerekli tüm erdemleri bu kapsamda vazgeçilmez kriterler kabul etmeliydi. Çünkü; Masonluğun doğrudan hedefi birey, dolaylı amacı toplum ve evrensel boyutta tüm insanlık olmalıydı. Ve Masonluk pratik olarak siyasetin dışında kalarak, fakat insan özgürlüğü ve onurunu hiçe sayan modellerin karşısında durarak, kişisel ahlak, toplumsal erdem ve evrensel kardeşlik sevgisi ilkelerine dayanan özgün bir karizmaya sahip olmalı ve bunu sürdürmeliydi. Ve; insanlığın mutluluğu için gereken fiziksel ve ruhsal olgular arasında sağlanacak uyumlu denge Masonluğun öğretisinin baş konusu olmalıydı.
Çünkü Masonun kendini toplumda kabul ettirebilmesi için ağırbaşlı ve vakarlı olması, liderlik vasfı kazanması, bunun için de tüm felsefe, bilim ve dinlerin içeriklerini çok iyi özümlemesi gerekliydi.
Çünkü Masonun insanlığın yücelmesi için yapacağı girişimlere gönülden inanması ve özverili bir biçimde, hiçbir şeyden yılmadan girişimlerde bulunması gerekiyordu.

 
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Mart 11, 2008, 12:37:45 ös
Çünkü; Masonluk en başta gelen kavram ve ilkesi olarak akıl ve bilime değişmez iki unsur olarak öncelik vermeli ve insanlığın yücelmesi için gerekli tüm erdemleri bu kapsamda vazgeçilmez kriterler kabul etmeliydi. Çünkü; Masonluğun doğrudan hedefi birey, dolaylı amacı toplum ve evrensel boyutta tüm insanlık olmalıydı. Ve Masonluk pratik olarak siyasetin dışında kalarak, fakat insan özgürlüğü ve onurunu hiçe sayan modellerin karşısında durarak, kişisel ahlak, toplumsal erdem ve evrensel kardeşlik sevgisi ilkelerine dayanan özgün bir karizmaya sahip olmalı ve bunu sürdürmeliydi. Ve; insanlığın mutluluğu için gereken fiziksel ve ruhsal olgular arasında sağlanacak uyumlu denge Masonluğun öğretisinin baş konusu olmalıydı.
Çünkü Masonun kendini toplumda kabul ettirebilmesi için ağırbaşlı ve vakarlı olması, liderlik vasfı kazanması, bunun için de tüm felsefe, bilim ve dinlerin içeriklerini çok iyi özümlemesi gerekliydi.


Amacımız Masonluğu Öğrenmek ;) Sayın Mason; yukarda çok açık bir şekilde ifade edilmiş ve anladığım kadarıyla Masonlar bu şekilde Topluma/Toplumlara bir Yön vermiş oldukları anlaşılmaktadır. Kendi çapımda algılayış biçimimde tabi,

Yalnız sorum şu olacak; Masonluk Özsel Anlamda böyle bir Yapıya sahipken bundan hareketle yola çıkarak edindiğim ve çoğu zamanda Tarafınızdan derin bir şekilde ifşa edilen açıklamalarınıza istinaden Devletin Üst Kurumlarında yer alarak Önemli Görevlerde bulunmaları icabıyla şimdiye dek İnsanlığı ne yöne doğru götürmeleri Amaçlanmıştır?

Masonluğu Özel Kılan Etmenlerin başında gelen şey bu olsa gerek;)

Masonluğu, Dünyadaki Değişimin Temel Faktörü olarak tanımlayabilir miyiz Sayın Mason ?

Saygılarımla,

Not: Lütfen Sorularım Askıda Kalmasın Lütfen ;)
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Mart 11, 2008, 12:58:11 ös
Alıntı
Yalnız sorum şu olacak; Masonluk Özsel Anlamda böyle bir Yapıya sahipken bundan hareketle yola çıkarak edindiğim ve çoğu zamanda Tarafınızdan derin bir şekilde ifşa edilen açıklamalarınıza istinaden Devletin Üst Kurumlarında yer alarak Önemli Görevlerde bulunmaları icabıyla şimdiye dek İnsanlığı ne yöne doğru götürmeleri Amaçlanmıştır?

Masonluk insanligi, kendi ogretilerini baz alarak olusturdugu dogru yolda goturmeyi amaclar. Tek bir cati altinda esit haklar uzerine kurulu, ahenk icerisinde barinan dengeli bir duzen amaclanir.

Alıntı
Masonluğu, Dünyadaki Değişimin Temel Faktörü olarak tanımlayabilir miyiz Sayın Mason ?

Hayir. Fakat Masonlari Dunyanin degisiminde temel faktor olarak tanimlayabilirim.

Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Mart 11, 2008, 01:14:00 ös
Alıntı
Masonluğu, Dünyadaki Değişimin Temel Faktörü olarak tanımlayabilir miyiz Sayın Mason ?

Hayir. Fakat Masonlari Dunyanin degisiminde temel faktor olarak tanimlayabilirim.



Açıklamanız için Teşekkür Ederim Sayın Mason; Masonluğun Kendi Öğretileri Derken?

Belirlenmiş ve Nesilden Nesile Aktarılan, özellikle de hiçbir biçimde değiştirilemeyen bir tür Dinsel ya da Hukusal Doktirinler gibi mi?   

Saygılar;)
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Mart 11, 2008, 01:20:53 ös
Sayin Sevil Hanim,

Bana dair yazmis oldugunuz mesajlarin son kisimlarina goz kirpma simgesi eklemenizden rahatsiz oldugumu iletmek isterim.

Masonlukta verilen ogretiler hakkinda detay veremem. Ancak yuzyillardir devam eden, ezoterik duzene bagli yarini daha guzel bir gun yapma amaci tasiyan ogretiler oldugunu soyleyebilirim.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Mart 11, 2008, 01:27:40 ös
Sayin Sevil Hanim,

Bana dair yazmis oldugunuz mesajlarin son kisimlarina goz kirpma simgesi eklemenizden rahatsiz oldugumu iletmek isterim.

Saygilarimla

Özür Dilerim Sayın Mason :) Uyardığınız için Teşekkür Ederim. Uyarınızı dikkate alacam.

Masonlukta verilen ogretiler hakkinda detay veremem. Ancak yuzyillardir devam eden, ezoterik duzene bagli yarini daha guzel bir gun yapma amaci tasiyan ogretiler oldugunu soyleyebilirim.

Anladım.  

Fakat Masonlari Dunyanin degisiminde temel faktor olarak tanimlayabilirim.



Ne açıdan bunu dile getirdiniz Sayın Mason?

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Mart 11, 2008, 02:46:46 ös
Alıntı
Ne açıdan bunu dile getirdiniz Sayın Mason?

Tarih boyunca Dunyanin degisiminde rol oynamis bircok kisinin Mason olmasi nedeni ile bunu dile getirdim.
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Mart 11, 2008, 03:27:46 ös
[Tarih boyunca Dunyanin degisiminde rol oynamis bircok kisinin Mason olmasi nedeni ile bunu dile getirdim.

Teşekkür Ederim Sayın Mason;

Sevgilerimle
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: blossom - Mart 11, 2008, 11:57:35 ös
Sayın MASON,

Günümüzde opeartif Masonlar var mıdır? Daha doğrusu spekülatif  Masonlar mı daha çoğunluktadır?

Mesleği mimarlık olan bir erkek Mason olduğu vakit operatif Mason olarak mı kabul görüyor kardeşleriniz arasında? Günümüz koşullarında bir Masonun operatif Mason olarak anılması için şartlar nelerdir? Tabii ketumiyet ilkesini aşmıyorsa sorum.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Mart 12, 2008, 09:45:19 öö
Sayin blossom,

Elbette gunumuzde operatif masonluk mevcuttur. Fakat gunumuzdeki operatif masonlugun, spekulatif Masonluk ile bir bagi yada baglantisi yoktur. Operatif masonluk artik sadece bir is dali olarak bulunmaktadir.

Meslegi mimarlik yada operatif masonluk olan kisiler biz (spekulatif Masonlar) tarafindan farkli bir saygi gormez. Normal bir harici ne ise, bir mimar yada operatif masonda aynidir.

Bahsedilen bag ve koken yuzyillar once mevcuttu. Gunumuz sartlarinda bir kisiye operatif mason denilmesi onun mesleginden dolayidir. Fakat bizler ile bir bagi, iliskisi, baglantisi yada ortak calismasi mumkun degildir.

Bir hafta once basima gelen bir olayi anlatmak isterim:
Sklikla gordugum fakat samimi olmadigim bir kisi ile o andaki konusmamiz gittikce derinlesiyordu. Kendisine ne isle mesgul oldugunu sordum:

A- Tile flooring, masonry (Yer dosemesi ve duvarcilik)
M- How nice. So you are a Mason? (Ne guzel. O zaman sen bir Masonsun?)
A- I am. (Oyleyim)

Daha oncede bircok kez acikladigim gibi kisilerin kendilerini Mason olarak gormesi onlari Mason yapmaz. Hickimse kendi kendisini Mason ilan edemez. Masonlar sadece diger Masonlar tarafindan kabul edilir. Bu nedenle Muntazam Masonluk "Hur ve Kabul Edilmis" tir.

Konusma sona erdiginde ben konu hakkinda kendisine bir yorumda bulunmadim.

Saygilarimla

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: blossom - Mart 12, 2008, 10:54:20 öö
Sayın MASON,

Demek istediğinizi ziyadesiyle anladım, böylelikle kafamdaki bir soru daha çözüldü. Nezaketiniz ve bilginizi paylaşmak adına teşekkür ederim size...

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Barbaros - Ekim 15, 2008, 01:48:13 ös
Sayın MASON,
Masonluğun haçlı seferlerinde bulunan tapınak şövalyeleriyle bir bağları var mı acaba?
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Ekim 18, 2008, 08:55:29 ös
Sayin Barbaros,

Evet var. Hacli seferlerindeki Sovalyeler, Tapinak Sovalyelerinin kokenlerini olusturmaktadir. Tapinak Sovalyelerinin tarihine (arama yaparak) baktiginizda aradaki baglantiyi kolaylikla gorebilirsiniz.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Ekim 18, 2008, 08:59:30 ös
Sayin Barbaros,

Evet var. Hacli seferlerindeki Sovalyeler, Tapinak Sovalyelerinin kokenlerini olusturmaktadir. Tapinak Sovalyelerinin tarihine (arama yaparak) baktiginizda aradaki baglantiyi kolaylikla gorebilirsiniz.

Saygilarimla

Aciklamanizdan anladigim kadariyla Sayin Mason; Tapinak Sovalyelerinin kurulus nedeni ile yapilan Hacli Seferlerinin amacinin ayni oldugu anlasilabilinir mi?

Saygilarimla,
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: MASON - Ekim 18, 2008, 09:08:01 ös
Hayir.
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Prenses Isabella - Ekim 18, 2008, 09:08:36 ös
Hayir.

Anlasildi. Tesekkur Ederim.

Saygilarimla,
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Karakam - Kasım 23, 2008, 01:20:38 öö
      Tapinakcilar hakkinda yazilan bir cok kitap var, ancak ne kadari gercekci bu supheli ! Bakiniz bilinmesi gereken onemli bir konu da su; hacli seferlerini duzenleyen Roma Kilisesi, saldiriya destek verenler fransa ve ingiltere kralliklari ile kutsal rome imp. sovalyelik kurumlari, tapinakcilar, teton ve hospitaller. ne var ki zaman icinde templar ve batiniler(hasan sabbah ve tarikati) ile iletisime gectiklerinde ne olyorsa ondan sonra oluyor ve kilise ile beraber diger tum hacli muttefikleri tamplier e karsi savas ilan ediyorlar. simdi sefere cikarken muttefik olunan bu kurumla zaman icinde niye dusman olunsun. Gorunen sebep tapinakcilarin batinilerle irtibata gectikten sonra musluman olduklari ne var ki her gorunen sebepin arkasinda olan asil sebep ise (templar) zenginliginin elde edilmesi. Kovusturma basladiktan sonra sirasiyla fransada, germanyada ve ingilterede templara karsi operasyonlar cok kisa surede baslatilmistir. evet tapinakcilar batinilerden ezoterik konularda bir cok feyiz aldiklari dogrudur ve ogretiler onlara yapilan saldirinin kilifini olusturmustur. tabiiki kilise o zaman musluman dogudan alinan bu dusuncelerin ronesans ve reformla beraber endustri devrimini de beraberinde getirecegini bilseydi, herhalde mallarini mulklerini ele gecirmek icin bir kilif olarak kullanmak yerine topyekun yokedisi temel hareket tarzi olarak benimserdi.
       Her hayrin altinda bir ser, her serrin alrinda da bir hayir vardir. Bilimsel dusunceli Muslumanlara dusmanlik icin doguya gelen tapinakcilar, bagnaz dusuncedeki kiliseye dusman olarak batiya geri donmuslerdir.

      Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: naacal - Kasım 23, 2008, 01:31:12 öö
tapınakçılar bu saldırı sonrası bir kısmı kıbrıs adasına, bir kısmı marsilya'ya bir kısmı, Anadolu'ya kaçıyor. Hasan Sabbah ile olan ilişkilileri sonrası öğrendikleri şeyler Anadolu topraklarında batınililerle dahada fazla yoğruluyor. Hatta bu etki sonrasında islam tasavvufu üzerinde etkili oluyor. Bazı araştırmacılar islam tasavvuf yapısının kabala kültüründen geldiğini söyleyerek bu yapının sonrasında Anadolu'ya hakim olduğunu anlatır. Bu ilişkiler ve temel yapıyar karşılaştırıldığında bu benzerlikler göze çarpıyor. Ezoterik Yunus Emre yada Mevlana örneği Mason yapısın Anadolu'daki etkileşimi midir? tabiki tartışılır ama benzerlikler göz ardı edilemez diye düşünüyorum.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Karakam - Kasım 23, 2008, 01:50:51 öö
      Tamamen katiliyorum. Binlerce yildir dogunun teorik ezoterizmi hacli seferleri ile batinin masonik kurumsalligi ile butunlesti. Binlerce yildir dogunun ezoterik akimlari daha cok islamin yayilmasindan sonra muhalif kanat siilik icinde kendi terminolojisini yeniden tanimlayarak varligini kontra orgutlerle korumaya calismistir. bu ezoterik islam terminolojisinin bayraktarlari sirayla once ismaililer, karmatiler, fatimiler, nizariler ve en sonunda tamamen Turk kultur patentli yesevilik onculugunde tasavvuf tarikatlari olmustur. ancak bu zaman zarfinda dahi koklu kurumsal yapidan ziyade kisisel beveriye dayanan bir yayilma soz konusu iken, hacli seferleri ile beraber islami kavramlarla yeniden tanimlanmis olan ezoterik felsefe, tapinakcilar sayseinde kendi kavramlari ile yeniden yorumlanarak ilk kurumsal temele dayanan ezoterik yapilanmayi gerceklestirmislerdir. Bu gerceklik gunumuze kadar Mason Kardesligi olarak tarihteki yerini almistir.

      Saygilarimla
Başlık: Ynt: Dunya Masonluk Tarihi
Gönderen: Fraternis - Kasım 23, 2008, 03:03:04 öö
Kamil İnsana ulaşma prensibi pek çok ekolün ortak amacı. Tapınakçıların İslam coğrafyasındaki karşılıkları Ahilik ve Fütüvvet organizasyonlarıyla benzerlik gösteriyor. Kabala ve mistisizm Muhiddin Arabi (Endülüs) gibi düşünürlerin etkisi ile yayılmış olabilir.  Hasan Sabbah'tan edindikleri herhalde hücre tipi yapılanma modeli olabilir, ben çokta ilişkili görmüyorum. Ortak düşman Türkler ve Abbasi Halifesi'ne karşı işbirliği yapmış olabilirler. Tapınakçıları(özellikle kurucu 9 kişi) savaşçı bir topluluk olarak görmekte zor daha çok tüccar ve tefeci-banker grubu gibi çalışıyorlar denizaşırı ülkelere farklı ürünler satıyorlar. Dan Brown'un anlattığı temada kiliseyi korkutacak bir döküman taşıdıklarını zannetmiyorum. Kilise en güçlü döneminde defalarca Haçlı Orduları toplamışken Gnostik İncillerden korkmaz gibi geliyor. Yalnız soy meselesi ilgi çekici Kudüs Tahtı'nın ''yasal'' varisi olabilecek birileri var ve bu sır korunuyorsa, yüzyıllar içinde bu soy Avrupa Krallıkları'nın aile soy ağacına işlenmişse ve yine bu dönemde kimin tahta çıkacağına Kilise onay veriyorsa işte bu noktada sorunlar yaşanmış olabilir. Kutsal Kan Kutsal Kase adlı kitapta bu yazıma referans olan tez anlatılmıştır.
Eski Mısır'da tahta çıkacak kişinin rahipler tarafından inisiye edilmesi tahta çıkan yolun rahiplerden geçmesi bu sınıfın önemini arttırmıştır. Papa elinden taç giyme törenleri bunlarla benzerlikler gösteriyor. Tanrısal özün dışarı aktarılmaması için Firavunlar ensest ilişkiye girip kardeşleri ile evlenebiliyordu ya da yakın akrabalarıyla bu açıdan bakarsak Avrupa Krallıkları'nda da benzerlik bulabiliriz. Peki bu gelenek ve tanrısal özün bozulmaması düşüncesi nereden gelmiş? Bu noktada ''Tanrının seçilmiş halkı'' ile bir bağlantı söz konusu olabilir. Bu da neden Kudüs'te bir Prenslik kurulduğunu ve bu Prensin neden Tapınakçılara özel haklar tanıdığını konusunu bir parça da olsa anlatabilir.