Okumak kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir. Fakat kişinin kendi kendine düşünmesi tutarlı bir bütünü, bir sistemi geliştirmek için çabalamasıdır. Ve bunu başka hiçbir şey, sürekli olmak sûretiyle, başkalarının düşüncelerinin cereyanını güçlendirmek kadar engellemez. Değişik değişik kafalardan çıkan bu düşünceler, farklı sistemlere ait olmaları, farklı renkler taşımaları nedeniyle, hiçbir zaman kanaat birliğine ulaşamazlar. Tersine kafayı Babil Kulesi ile doldururlar.
Yabancı düşüncelerle tıka basa dolan kafa neticede vuzuh ve sarahatten, açık ve berrak bir anlayıştan yoksun kalır ve belki de bir adım sonraki akıbeti çözülüp dağılmadır.
Hayatlarını okuyarak geçirenler ve bilgeliklerini kitaplardan elde edenler, bir ülke hakkındaki tam ve doğru bilgiyi seyyahların anlattıklarından elde etmeye çalışanlara benzer.
Bu insanlar birçok şey hakkında bir yığın şey söylerler. Ama aslında ülkenin gerçek durumu hakkında açık, belirgin, doğru ve tutarlı bir bilgiye sahip değillerdir. Fakat hayatlarını düşünerek geçirenler, o ülkeyi gezip görmüş, orada bizzat yaşamış olanlara benzerler; sadece bunlar onların anlattığı şeyin ne olduğunu gerçekten bilirler, oradaki şeylere dair kendi içinde tutarlı ve kapsamlı bir bilgiye sahiptirler ve onların özüne vâkıftırlar.