Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Aydın Kişi ve Mason... 21  (Okunma sayısı 1917 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 10, 2013, 06:03:38 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


 

Başka konularla uğraşarak zaman yitirmek yerine, şu değerli çalışmanın aktarımına devam edelim:

Aydın İhaneti

Aydının temel işlevi, bilgi toplamak, üretmek ve yaymak olmanın yanı sıra, bu bilgileri yaşama geçirmek, onlara hayatiyet kazandırmaktır. Bu, her dönemde aydının temel işlevi olmuştur. Aydın’ın bu işlevini somut ve açık bir biçimde ortaya koyabilir isek, “aydın ihaneti” denilen olgunun da üstesinden gelebiliriz.

Nedir bu aydının ihaneti?

Kısaca, bilge, bilgin, düşünür, fikir insanı, mütefekkir, münevver adına her ne dersek diyelim, aydının, eylemsel olarak görevlerini yapmaması, bilgisini de eyleme dönüştürmemesidir “aydın ihaneti”...

Günümüzde, bâzı aydın geçinen bireyler, yönetimlere sözde “aydın” konumuyla doğu kapısından Adem Baba gibi çırılçıplak girerken, 3-5 yıl sonra koltuğu batı kapısından mutlu ve muzaffer olarak, karun gibi terk etmenin adıdır, “aydın ihaneti”!..

 Batının bilimini, ışığını getirerek devleti ve toplumu geri kalmışlıktan kurtarmak Türkiye Cumhuriyetini de kuran başta Atatürk olmak üzere ancak cumhuriyet sonrası aydınların görevi ve işlevi olmuştur. İşte Türkiye özelinde asıl üzerinde durulması gereken konu, Cumhuriyetin sonraki yıllarında aydınlarımızın bu görevi ne ölçüde yerine getirdikleridir. Bu görevin yerine getirilemediği bellidir. İşte asıl aydın ihaneti diye vurgulanan olgu da buradadır.

Aydınlar çeşitli dönemlerde ve toplumlarda farklı özellikler göstermişlerdir. Başlıca ortak özellikleri toplumdaki yenilikleri sağlayan bir kesim olmalarıdır. Bir anlamda değişmenin gerçek mimarıdırlar. Toplumumuzda ideoloji üreten aydından ziyade uzmanlara daha çok ihtiyaç vardır. Sürekli değişik ideolojilerle halkın kafasını karıştıranları ve değişik guruplar oluşturarak çatışan ortamı oluşturanları toplum istememektedir. Artık uzmanlaşmış kimselere, bilime ve sanata değer veren, uğraşan insanlara ihtiyaç vardır. Aydın yaşadığı toplumla barışık kalabilmeli ve toplumda meydana gelebilecek zararlı ayrımlara engel olmaya çalışmalıdır.

Gerçek aydın, hayır demesini bilen kişidir. “Evet” demek, herkesin kolayca yapabileceği bir iştir, “hayır” demek yüreklilik ister. Bu yüzden, pek çok kişide ahlâk, ikiyüzlü bir yapı ortaya koyar. İnsanlar çok zaman kendi ahlâk değerlerini kalın ve sırıtkan bir maskenin arkasına gizlerler ve genelgeçer ahlâkın yaptırımlarını, istemeyerek de olsa benimserler. 

Bu noktada ahlâkın ahlâksızlığı kendini gösterir. Büyük ahlâklılar ve hatta büyük ahlâkçılar çok zaman büyük ahlâksızlar arasından çıkarlar. Kendi ahlâk değerlerini oluşturamadığı için, genel geçer ahlâk kurallarını benimsemiş olan kişiye, ahlâksız diyemeyiz ama kendi ahlâk değerlerini sakıncalı görerek genel geçer ahlâk değerlerini benimseyenlere, rahatça ahlâksız diyebiliriz.

Kendi ülkemiz gerçekleriyle bağlantılı olarak, bu ihanetle ilgili Yakup Kadri’nin bir değerlendirmesini bu arada vurgulamak isterim:

Ahmet Celal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun “Yaban” adlı romanının kahramanıdır... O roman, Kurtuluş Savaşı'mızın hemen öncesinde bir İç Anadolu köyünü ve bu köye sığınmış Ahmet Celal'i anlatır. Roman kahramanı Ahmet Celal, 1. Dünya Savaşı'nda, bir kolunu kaybetmiş bir subaydır. Ancak; Ahmet Celal köyde aradığı, düşündüğü hiçbir şeyi bulamaz.

Türk aydını ilk kez Anadolu gerçeği ile karşılaşmıştır. Bu yoksulluğun, cahilliğin, çaresizliğin bir nedeni, bir suçlusu olmalı diye düşünür Ahmet Celal.

Sonunda şöyle bir yargıya varacaktır: “Bunun nedeni Türk aydını yine sensin! Bu viran ülke, bu yoksul insan kütlesi için ne yaptın? Anadolu halkının bir ruhu vardı nüfuz edemedin. Bir kafası vardı aydınlatamadın. Bir vücudu vardı besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı işletemedin. Onu cahilliğin, yoksulluğun, kıtlığın elinde bıraktın. O, kara toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi elinde orak buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabi ayaklarına batacak...

İşte her yanın dilim dilim kanıyor. Sen acıdan yüzünü buruşturuyorsun, öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana acı veren bu şey senin kendi eserindir, senin kendi eserin...”

Bugün değişen nedir? Cumhuriyet Ahmet Celal'den sonra dünya çapında bilim sanat, kültür, siyaset alanında nice güzel aydın yetiştirdi. Amma onların pek esamisi okunmadı da, her dönemde varsa yoksa şarlatanlar ve aydın, okumuş adam dediğimiz sahibinin sesleri el üstünde tutulur oldular.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, o ülkenin yetiştirdiği siyasetçi ve aydın namlı insanlar, bizimkiler kadar ülkelerine ihanet etmemişlerdir. Oysa Ahmet Celal'in onlardan istediği sadece şuydu: “Ol güzelim halkın ruhuna gir, kafasını aydınlat, vücudunu besle, üstünde yaşadığı bu toprağı işlet. Onu cahilliğin, yoksulluğun, kıtlığın elinde bırakma.”Bu kadar basit ve açık...

Emre Kongar ise bu tür ihanet içinde olanlara kendine özgü bir ad takmıştır. “Aydınlanmamış Aydın”.  Bakın nasıl değerlendirmekte bunları:

Bizdeki "Aydınlanmamış Aydın", okumuş-yazmıştır... Diplomalıdır... Ama eşitlik ve adalet ilkelerine, bireyin kendi yazgısına egemen olma hakkına önem vermez...

Bağımsız, özgür ve sorgulayıcı kişilik ve bu kişiliği geliştirici kurumlar, bilim ve demokrasi onun için önemli değildir...

Onun için önemli olan cemaatçilik, dogmatizm ve iktidar dalkavukluğudur...

Sürekli bir “kıble” arar...

Moskova çökünce, Washington'a döner, Brüksel'e döner, Mekke'ye döner... Döner babam döner...



Evet, döne döne başımız döndü. Ne yapacağımızı, nereye bakacağımızı bilemez haldeyiz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2744 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2013, 03:45:14 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
3183 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2013, 12:49:41 öö
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
1718 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2013, 01:17:15 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2097 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2013, 10:36:28 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2606 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2013, 10:25:05 öö
Gönderen: asimov
1 Yanıt
2477 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2013, 11:34:35 öö
Gönderen: asimov
1 Yanıt
2001 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2013, 09:06:37 öö
Gönderen: asimov
1 Yanıt
1802 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2013, 08:15:24 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
2126 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2013, 05:58:43 ös
Gönderen: asimov
0 Yanıt
1769 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 07, 2013, 04:07:09 ös
Gönderen: ADAM