Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Karakter doğuştan mı gelir ?  (Okunma sayısı 21445 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 17, 2011, 05:48:22 ös
Yanıtla #10
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bu başlık altında yazılanları okuyorum da...

Biraz şaşırıyorum.

Herkes "kendine göre" olanı söylüyor. Elbette kendine göre olanı söylemeye hakkı var. Kimse durduramaz.

Fakat bu başlık ile bağlantılı olmak üzere "bana göre" olandan önce "benim bildiğimce" gelmeli.

Bu diğer deyişle bu konu üzerinde görüş üretmeden önce konunun bilgisini edinmeli.

Nereden?

Bir bilimsel bilgi kaynağından hatta doğrudan o bilimin kendisinden.

Nedir o bilim?

Öncelikle psikoloji; biraz da  genetik.

Bu arada işin içine birazcık da astroloji karışabilir ama o henüz bir bilim dalı olma olanağını elde edemedi.

İşin ilginç yanı şurada ki, bu bağlamdaki bilimsel anlatılarda konu öncelikle ve kabaca ikiye ayrılıyor. Bunlardan biri "kişilik", diğeri "karakter".

Kusura bakmayın. Bu benim marifetim değil. Bilim adamları öyle yapıyor.

İnsanın yaklaşık yedi yaşına kadar oluşanı kişiliktir. Bunda genetik transfer etkisi kısmen vardır ama doğumdan çok önce daha yumurtanın döllenme anında başlayan manyetik alan etkisi onlardan çok daha güçlüdür. Bu noktada astrolojiden yardım almak gerekir. (Kimileri parapsikoloji üzerinde duruyor yoğunca.)

Karakterin oluşumu daha sonra başlar. Kimi bilim adamları kişilik oluşumunu on yaşına kadar uzatırken kimileri de karakter oluşumunun başlangıcını dört yaşına kadar indiriyor. Bir örtüşme dönemi var anlaşılan.

Hepsi de bilim. Hepsi de bilimsel yönteme dayanıyor. Bilimsel yöntem de veri toplamayı, sonra bunları irdelemeyi, hipotez oluşturmayı, deneye vurmayı, yeterli bir güvenilirlik düzeyinde doğrulamayı, standart sapmayı olabildiğince azaltmayı gerektiriyor.

Öyle yapılıyor ama bu bağlamda bilim çok genç; daha alınması gereken çok yol var.
 
Üstelik bunlarda bir de coğrafyanın, topoğrafyanın, bitki örtüsünün ve iklimin de etkisi var; hem de azımsanamayacak etkiler bunlar. Öyle ki belli bir ülkede kurulu olan teori, bir başkasında birçok yönden geçersiz olabiliyor.

Özellikle karakterin oluşumu bakımından toplumun yaşam tarzı, inançlar ve gelenekler... İşte o bir başka âlem.

Forumda tüm bunları iyi bilen bir bilim adamı olsaydı da özetle anlatsaydı... Biz de özetle okuyup öğrenseyduk... Sonra görüşlerimiz yenrine bilgilerimizi aktarsaydık birbirimize.

Dolayısıyla, görüş üretmeden önce biraz bilgi edinmek için okumanın yararlı olduğunu düşünürüm. Örneğin acaba Özcan Köknel'in "Kişilik" adlı o güzelim kitabı hâlâ piyasada bulunabiliyor mu?...  O bulunamasa da eminim onun yerine okunabilecek ve bilgi alınabilecek popüler bilim kitapları vardır.

Belki siz bu konuda benim de bir görüş belirteceğıimi sandınız. Üzgünüm, yanılmışsınız öyle sanmışsanız. Bu konu üzerinde bence bilgi ile tartışmak gerek, görüş ile pek olmuyor bu işler çünkü görüşler ya da kanılar, bir temeli olmayınca bilimsel bilgiyi izlemeyebiliyor hatta aykırı bile düşebiliyor.

Ancak siz benim dediklerime bakmayın. Görüşlerinizi tartışmayı sürdürün.

 

« Son Düzenleme: Ekim 17, 2011, 05:55:27 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 17, 2011, 08:07:41 ös
Yanıtla #11
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM`ın sitemkar ve bilimsel bilgi ile görüşlerin inşa edilmesini belirten güzel mesajından sonra
bir cevap üretme gerekliliği gördüm.

Sayın ADAM bu giriş cümlesini okurken büyük olasılıkla söylediklerinin anlaşılmadığını ve temeli bilgi olmayan görüşlerin belirtildiğini düşünüyordur.
Tabiki doğruluk payı var.Sayın ADAM ın bilgi ve tecrübesini hiçe sayamayız.Değerli görüş ve bilgisi her zaman dikkatle izlenmesi gereken forum üyesidir kendileri.

Ancak salt edinilen bilgilerin bir "DATA" vari bir kişiden kişiye yada uzmandan topluma aktarımı ne kadar mantıklıdır?

Eğer bu bilginin salt doğruluğu tüm toplum tarafından kabul edinilip onaylanmışsa (hani bir tabir vardır bilimsel çevrelerce geçerliliği kabul edilmişse) zamanın doğru bilgisi olarak "kullanılabilir" kişinin görüşü ve düşünüşü nispetinde.

Ancak konunun spekülatif alanlara kayması dolayısıyla ayrıca elimizde saf niceliksel ölçüm metodu olamayacağına göre burada bilimsel bilgiye başvurmadan düşünebileceğimizi öne sürüyorum.

(Konu dışı : Her zaman kapsayıcı bir açısının doğru olduğu kaçınılmazdır.Bu yüzden saf bilgiye verilen önem kadar (ben nedenselini tercih ederim) düşünce yoluyla elde edilende önemlidir.)

Bilgi ile yada düşünce ile nasıl olursa olsun peki bu sorunun cevabını bulmanın eşitliği nedir ?

Kişisel olarak şunu mu diyeceğiz : Şu olaylar karakterimi şekillendiriyor şu alana ağırlık vermeliyim bu alandan kaçmalıyım ....
yada bir insanın karakterini "değiştirmek" istiyorsak bu zaten doğuştan boşuna uğraşmayayım...

Son cümlelerin evrensel insan değerleri ile çeliştiği her yerden okunabiliyor.

Peki bu sorunun bizim gibi psikoloji yada genetik gibi bilimlerin uzmanı olmayan kişiler için önemi nedir ?
Burası büyük bir boşluk

Ayrıca sayın ADAM ın hoşgörüsüne güvenerek şunu da belirtmek isterim.Burada her birey düşüncesini belirttiğine göre bu düşünce kendisi ile çelişmiyordur. Demek ki her düşünce birer veridir.Biri çıkıp istatiksel oranlama yapabilir.Buradan bunun bir bilimsel bilgi ve veri olduğu ortaya çıkabilir.

Sevgi ve saygılarımla



Ekim 18, 2011, 08:50:12 öö
Yanıtla #12
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Neumann'a övgülü sözleri için teşekkür etmek isterim.

Ben onun görüşlerini toleransla karşılarım. Görüşlerinin tümüne katılamam. O da bunu hoşgörür.

Ancak asıl önemli olan nokta atlanmış durumda.

Hani şu çocukların yaşları var ya, kimine göre 4'e kadar inebilir, kimine göre ise 10'a kadar çıkabilir dediğim... Bunun ortalamasını alalım; diyelim ki 7.

Şimdi bu işin bilim adamlarına göre, bir çocuğun kişiliği 7 yaşına kadar oluşur ve ondan sonra değişmez. Buna göre, gerek ana karnındaki radyasyıon etkilenmesi gerek genetik aktarma kişilik üzerinde etkili oluyor.

Dikkat: KİŞİLİK... Karakter değil.

7 yaşından sonra artık o kişinin kişiliği oturmuştur: karakterinin oluşumu başlar.

Dikkat: Bundan sonrası KARAKTER. Artık kişilik değil.

Şimdi....

Forumda bu başlık altındaki tüm tartışmalarda başından beri bu ayırım yapılmamış durumda. Karakter sözcüğü her ikisi için de geçerli sayılmış durumda. Oysa bunlar aynı şey değil.  Birbirinden farklı. Oluşumları da birbirinden farklı. Kişilik çoğunlukla alt bilinç katmanlarında oluşuyor, karakter ise çoğunlukla üst bilinç katmanlarında.

Nitekim bu nedenle bir insan karakterini değiştirebiliyor isterse ama kişiliğine dokunamıyor. Kişiliğini sınırlı bir ölçüde değiştirebilmek, ancak bu bağlamda özel yetenekleri bulunan pek ender kişilere özgü.

Başa döneyim: Demeye getirdiğim, kişilik ve karakter birbiriyle ilintili ama birbirinden ayrıdır. Bu konu üzerindeki değerlendirmeler, yorumlar yapılırken en azından bu bilimsel bilgiyi göz önünde tutmak gerekir.

Yanılıyor muyum?
 
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 18, 2011, 12:50:35 ös
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

Ayırt edici özelliğin tamamen doğuştan olduğunu düşünüyorum. Çevre faktörünün karakter üzerindeki etkisi / etkisizliği; aynı çevrede büyüyen iki kardeşin karaterinin tamamen farklı olabilmesiyle kendini gösterir.


Ekim 18, 2011, 01:52:30 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 319
  • Cinsiyet: Bay

Mizacımız doğuştan, karakterimiz yaşamdan gelir. Kişiliğimiz ise hem mizacımız hem de karakterimiz doğrultusunda oluşan yaşantımızdır.

Şu durumda;
Mizaç = Kader
Karakter = Yaşam
Kişilik = Yaşamak

Yaşam kadar gerçek olup yaşamak gibi sahte suratlar ne kadar da çok öyle değil mi?

Bu konu hakkında kitap yazılsa yeridir.


Ekim 18, 2011, 02:16:22 ös
Yanıtla #15
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Benim bu konudaki bilgim bu kadar olduğu için bundan sonrasında susmalıyım.

Ben bilmediğimi biliyorum.

Bilenler devam edebilir.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 18, 2011, 02:32:40 ös
Yanıtla #16
  • Ziyaretçi

Karakter ve kişilik kelime anlamları için TDK'yı baz aldığımızdan; karakter şu yaşa kadardır, kişilik bu yaşa kadar önermesini yanlış görmemizde ve bu bilgiyi yok sayarak devam etmemizde sakınca göremiyorum.


Ekim 18, 2011, 02:38:21 ös
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM ,

Haklısınız bu ayrımı göz önüne almamız gerekiyor.Ancak şöyle ufak bir internet araması yaptığımda kavramların birbirine karıştığını görebiliyorum.
Özellikle benim gibi sosyal bilimlerle uğraşmayanlar için iş iyice karmaşıklaşıyor.

Ancak kabataslak gördüğüm kadarıyla sizin bahsettiğiniz ayrım olmakla birlikte ilk olarak gelişen karakter daha sonra gelişen kişilik gibi bir izlenim oluştu bende sizin kullandığınız kavramların tam zıttı ? (incelediklerimi sizin aktardıklarınızla birleştirerek söylüyorum)

Bu konuda bilgili olan forum üyelerine konuyu havale ederek bende bu konudan çekiliyorum.

Sevgi ve saygılarımla


Ekim 19, 2011, 04:38:00 öö
Yanıtla #18
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Bilgili değilim, fakat düşüncemi paylaşmak isterim açıkca.

karakter ve kişilik den bahsediyoruz fakat birde huylarımız var. Bu huylar insanın karakterinden mi? yoksa kişiliğinden mi geliyor?
İnsan sokakta dileniyor. Maddi durumu belkide yerinde,fakat dileniyor. Bu huy olmuş artık o insanda,illa el açıcak. Fahişelik de huy sanki. Toplumda yaşıyan insanların garip garip huyları var.
Bakın Modern yüzyılda yaşıyoruz. yeni çıkmış piskolojik yönden birtakım hastalıklarda (değişim)mevcut. Şu an yaşarken henüz keşvedilmemiş olabilir fakat ilerde bunlar ortaya konacak bir bir.

100 sene önceki yaşıyan bir insanın karakteriyle ,günümüzde yaşıyan bir insanın karakteri bir olur mu?
kişiliğide katalım bunun içine. Bu sorunun yanıtı belkide bizi cevaba götürür...
Saygılarımla


Haziran 06, 2013, 05:48:52 ös
Yanıtla #19
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Karakterin doğuştan geldiğini düşünmüyorum. Karakter, küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanan toplumun değer yargılarının benimsenmesi ile şekillenir. İnsan, benimsediği,  değerleri ilgili durumlarla karşılaştıkça kendine özgü biçimde uygular.
Adequatio intellectus et rei


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
4307 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 13, 2008, 07:08:47 ös
Gönderen: enes34
5 Yanıt
3978 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2007, 09:28:07 öö
Gönderen: Prenses Isabella
2 Yanıt
8886 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 28, 2007, 01:42:54 öö
Gönderen: shemuel
13 Yanıt
12479 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2008, 08:58:39 ös
Gönderen: blossom
Karakter Analizi

Başlatan blossom « 1 2 3 » Psikoloji - Ruh bilimi

27 Yanıt
12217 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2008, 05:46:02 ös
Gönderen: blossom
1 Yanıt
6140 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2009, 02:10:28 öö
Gönderen: hiram
40 Yanıt
22770 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 11, 2011, 01:56:55 ös
Gönderen: Hacamat
0 Yanıt
1776 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2015, 04:42:02 öö
Gönderen: GOASISG