Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gerçeklik ve Zihinsellik Üzerine  (Okunma sayısı 6924 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 23, 2020, 05:29:48 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 312
  • Cinsiyet: Bay

"Her şey zihindir, evren zihinseldir"

Bir doğruyu veya gerçeği sizin için gerçek veya doğru yapan şey nedir? Son söz her daim zihnimizde değil midir? Örneğin: hayalet gördüğünü öne süren bir insanın yalan söylediği ya da hasta olduğunu düşünmemize neden olan şey aslında çeşitli sebeplerle verdiğimiz kararın zihnimizi şekillendirmesidir. Siz canınız acıdığını söylerken karşı tarafın acımadığını söylemesinde gerçek nedir? Zihnimiz nasıl şekillenirse bizim dünyamız öyle şekillenir. Bugün "gerçek" diye düşündüğümüz şeylerin aslında istenilen geçerliliğe sahip olup olmadığı sorusunu size bırakıyorum. Nihilizm ufakken bana çok dar bir görüş gibi gelirdi ama neden çok konuşulduğunu şimdi anlıyorum.

Saygılar ve sevgiler...
« Son Düzenleme: Şubat 23, 2020, 05:33:42 ös Gönderen: Novayst »


Şubat 23, 2020, 06:18:10 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 64
  • Cinsiyet: Bay

   Söze tekil varlık üzerinden bakarsak kendi içerisindeki mantığın nasıl oluştuğunu anlayabiliriz. Ancak çoğul olarak düşünürsek birlikte veya karşılıklı düşünce-davranışların farklılıklar içerdiğini hatta varlıkların münasebetinde birinin davranışının diğerine absürt gelmesi veya tahmin edilemez olması , bu düşünce sisteminin zayıf yanıdır ve savunulması bu alanda kolay olmayacaktır. Sonuç olarak; bu düşünce sisteminin bireyin iç dünyası yani bilinç ve bilinçaltına yönelik şekillendiğini görüyoruz.
   Eğer her şey zihinde olsaydı yapılan davranış birey için şok etkisi oluşturmaz, beklentilerini karşılardı. Dar bir görüş değil ancak belirli alanları geçtikten sonra savunulması güçleşen bir teori olduğunu düşünüyorum. Hatta bence bu düşüncenin ortaya çıkması , kişinin hayatındaki derin hayal kırıklıkları sonucu olmuş olabilir. Nitekim zıt kuvvetler birbirini sürekli takip eder ve etki, tepkiye neden olur.
Saygılarımla...
"Rehber olarak erdemi değil talihi seçenler aklın ışığından yoksun kalır, özgürlük bilincini yitirerek başkalarına kul olur."
Lucius Annaeus Seneca


Şubat 23, 2020, 07:24:28 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 312
  • Cinsiyet: Bay

Eğer her şey zihinde olsaydı yapılan davranış birey için şok etkisi oluşturmaz, beklentilerini karşılardı

Zihin halüsinasyonu üretirken bile benliğimize bu planı doğrudan vermez. Haliyle halüsinasyon gördüğü zaman şok etkisi yaşanması oldukça normal bir durumdur. Zihin dediğimiz şey benliğimize "Ben bu filmi daha önce izledim, şunlar olacak..." demez veya sürekli olarak sürprizbozan(spoiler) aktarmaz.

Hatta bence bu düşüncenin ortaya çıkması , kişinin hayatındaki derin hayal kırıklıkları sonucu olmuş olabilir

Doğru bir tespit, ezberdeki çoğu şeyin yanlış olabilirliğini fark etmek kadar derin bir hayal kırıklılığı düşünemiyorum ben.  :)
« Son Düzenleme: Şubat 23, 2020, 08:16:03 ös Gönderen: Novayst »


Şubat 24, 2020, 01:13:23 öö
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 64
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Zihin halüsinasyonu üretirken bile benliğimize bu planı doğrudan vermez.

Peki zihinde oluşan sanrılar daha önceden mi oradadırlar yoksa taklit(deneyim ve benzetme) ile mi oluşturulmuşlardır ? Benim görüşüme göre taklit ile sanrılar oluşur. Sanrılar oluşması için taklit gerekiyorsa , taklit edilmesi gereken bir şeyler olması gerekmez midir ?
    Eğer taklit ile bilgi kazanılmıyorsa yani zihindeyse bile burada bir zıtlık vardır. Zihinde olan ve bilinen olgular şok etkisi yaratması fikri mantıksal izahtan uzaktır. Zihin gördüklerini birleştirebilir, değiştirebilir ama yoktan var edemez. Sizin deyişinizle "bu filmi daha önce izledim..." diye düşünür demiyorum ,bu örnek eş sanrıların varsayılmasıdır benim bahsettiğim benzer veya o kökten gelen sanrılardır.

    2. alıntının amacını iyi veya kötü yorumlamıyorum ancak Sn.Novayst bilmeniz gerekir ki bu konu başlığı altında kendi düşüncelerimi sunuyorum ve ezberle ilgili herhangi bir ifade kullanmadığım gibi tutucu bir yaklaşım da benimsemediğimi, bahsettiğim olgularla ilgili kendi tecrübelerim olduğunu da şuanda ek olarak söylemek gereksinimi duydum.
                                             
   "Platon'a göre, gerçekten bilginin konusu varlıktır. Tam manasıyla varolan tam manasıyla bilinir. Hiçbir şekilde varolmayan ise hiçbir şekilde bilinemez. Düşüncenin zaten bir şeyin düşüncesi olmamasına imkan yoktur. Hiçbir şeyi düşünmek, düşünmemektir. " Francis Bacon-Novum Organum
Bu konuyu ilk kez biz tartışmadığımız gibi anlaşılan son da olmayacağız.
Saygılarımla...
"Rehber olarak erdemi değil talihi seçenler aklın ışığından yoksun kalır, özgürlük bilincini yitirerek başkalarına kul olur."
Lucius Annaeus Seneca


Şubat 24, 2020, 01:56:25 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 312
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Zihin halüsinasyonu üretirken bile benliğimize bu planı doğrudan vermez.

Peki zihinde oluşan sanrılar daha önceden mi oradadırlar yoksa taklit(deneyim ve benzetme) ile mi oluşturulmuşlardır ? Benim görüşüme göre taklit ile sanrılar oluşur. Sanrılar oluşması için taklit gerekiyorsa , taklit edilmesi gereken bir şeyler olması gerekmez midir ?
    Eğer taklit ile bilgi kazanılmıyorsa yani zihindeyse bile burada bir zıtlık vardır. Zihinde olan ve bilinen olgular şok etkisi yaratması fikri mantıksal izahtan uzaktır. Zihin gördüklerini birleştirebilir, değiştirebilir ama yoktan var edemez. Sizin deyişinizle "bu filmi daha önce izledim..." diye düşünür demiyorum ,bu örnek eş sanrıların varsayılmasıdır benim bahsettiğim benzer veya o kökten gelen sanrılardır.

    2. alıntının amacını iyi veya kötü yorumlamıyorum ancak Sn.Novayst bilmeniz gerekir ki bu konu başlığı altında kendi düşüncelerimi sunuyorum ve ezberle ilgili herhangi bir ifade kullanmadığım gibi tutucu bir yaklaşım da benimsemediğimi, bahsettiğim olgularla ilgili kendi tecrübelerim olduğunu da şuanda ek olarak söylemek gereksinimi duydum.
                                             
   "Platon'a göre, gerçekten bilginin konusu varlıktır. Tam manasıyla varolan tam manasıyla bilinir. Hiçbir şekilde varolmayan ise hiçbir şekilde bilinemez. Düşüncenin zaten bir şeyin düşüncesi olmamasına imkan yoktur. Hiçbir şeyi düşünmek, düşünmemektir. " Francis Bacon-Novum Organum
Bu konuyu ilk kez biz tartışmadığımız gibi anlaşılan son da olmayacağız.
Saygılarımla...

Sn. St-Further inanın kötü niyetle yazmadım 2.alıntıyı, orada kast ettiğim şey gerçekliği etrafımızdaki şeylerle koşullandırmamız olan algının, aslında zihin vasıtasıyla ortaya çıkan şeylerden ibaret olduğunu örnek göstermekti. Örneğin ben bu yaşıma kadar hep doğa kanunları, Fizik kanunları diye düşündüm ama dün gece hayat ağacı üzerine üzüntü içinde bir inceleme yaparken hoş bir yorum gördüm ve şaşırdım. Bunu sizde biliyorsunuzdur ki bilimde de bu tip gelişmeler olabiliyor ve bunun en büyük örneğinin Kuantum Fiziği olduğunu düşünüyorum. Süper pozisyon prensibi için ne kadar "Yanlış" diyebilirsek bence bu düşünceye de o kadar "Yanlış" diyebiliriz. Çünkü bizim için doğru ve yanlış olmak üzere iki seçenekte olsa, yüz seçenekte olsa tek bir seçenek hiçbir zaman yoktur ama tüm seçeneklerden biriyle senaryoyu doldururuz. "Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir" hem birbirine benzerliği ve hem sonsuzlukla-sonluluğu örnekleyen bu Hermetik prensibi de yazmayı gerek gördüm bu yorumum üzerine.

Benzetme ile yeni bir görüntü oluşturma konusunda açıkçası net bir cevabım yok, güzel bir tesbit fakat kaynağa doğru ilerleyip dalın kökünü aradıkça bolca paradoks ile karşılaşacağımızdan eminim. Sanırım Paradigma evreni bizim için güzel kılan en önemli şey  :) :)

Benim hiçbir türlü "Benim düşüncem gerçek, sen körsün" gibi bir amaç uğraşım yok lütfen yanlış anlamayın. Sadece sorgulama işini sizin gibi hoş örnekler katan dostlarla birlikte sürdürüp beyin fırtınası yapmak istiyorum. Unutmayalım ki bir konunun aslı değil, aslının arayışı geliştirir bizleri.

Not: Nihilizmi konuya kattığım için özür dilemek istiyorum, aslında benim hayat ağacı üzerine yaptığım çalışmada edindiğim sonuçlar Gnostik bir düşünceden yana daha çok ama sanırım farklı persektifleri de deneyimlemek için bu kısmı böyle ucu açık bıraktım.

Saygılar, sevgiler...


Şubat 24, 2020, 12:48:07 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 64
  • Cinsiyet: Bay

   Öncelikle nezaketiniz için teşekkür ederim, özürlük bir durum olmadığını düşünüyorum sadece açıklık getirmenizi arzulamıştım, benim bir kusurum olduysa ben özür dilerim.
   Felsefe ile bilim arasında ilişki vardır. Bilimin tıkandığı yerde felsefe başlar. Bilim, deney ve gözlem yaparken belirli etkenleri sabit tutup bazı etkenleri değiştirerek sonuca ulaşıyor. Felsefe ise birçok kavramı herhangi bir sabit olmadan karmaşa içinde harmanlıyor , felsefenin bu tarzı hem çıkmazlara yol açıyor hem de yeni sorular ortaya çıkarıyor. Oldukça keyifli olmasının yanı sıra can sıkıcı yanının olduğu da bir gerçek!
   Benim düşüncem, her nesneyi kendi doğal ortamında değerlendirerek onun belirlenen kurallarının o çevrede geçerli olduğunun genel kabulü ile o nesnenin farklı ortamlarda farklı kurallara tabi olduğunda kendi tabiatının farklılıklarının da görülebileceğinin kabul edilmesinin doğru olduğudur. Şuanda bildiğimiz kadarıyla 3 boyutlu ve sabit-süreğen zamanlı bir evren var. Peki ya bizim farkında olabildiğimiz gerçeklik bu kadarsa ? İşte bu noktadan sonrası felsefedir ve şuan için bilinmezdir.
   Bizim "gelişmiş dünyamızda" kemiklerin sadece dışında değil iç kısmında da bir damar ağı olduğu yaklaşık 1 sene önce ortaya çıktı. Demek ki teknolojimiz daha kendimizi dahi tanıyabileceğimiz kadar iyi değil. Evren sonlu veya sonsuz olabilir bunu da bilemiyoruz ama sadece boyut olarak büyümüyor aynı zamanda evren küçülüyor (mikro seviyelerde ,bu da bir çeşit büyüme)  olabilir, yalnızca biz göremiyoruz.
   Özetle; doğrular ve yanlışlar oldukları ortama göre değişebilir. Doğruluklarını belirleyen aslında sabit tutulan diğer etkenlerdir.
Sevgi ve saygılarımla...
"Rehber olarak erdemi değil talihi seçenler aklın ışığından yoksun kalır, özgürlük bilincini yitirerek başkalarına kul olur."
Lucius Annaeus Seneca