Forum alanındaki tüm yazılarımda asıl Siyonizmin bugün tanımlandığı gibi olmadığını, bunun Prieuré de Sion adlı örgüt ya da organizasyonun ülküsü olduğunu, Yahudilerin politik ülkülerine ise sonradan “Siyonizm” adının konduğunu ve böylece ortaya bir kavram karışıklığı çıktığını ileri sürmüşümdür.
Şimdi ise Yahudilerin o politik ülküsü doğrultusundaki girişimlerin nasıl başladığını anlatacağım. Bu yüzden bu ülküye “Yeni Siyonizm” demek istiyorum.
19. yüzyıl ortalarında, Yahudi asıllı Rotshild ailesi, Batı Avrupa’nın en varlıklı ailelerinden biriydi. Kimileri Paris’te, kimileri Londra’da, kimileri Viyana’da otururdu. Gene Yahudi asıllı olan birçok aile ile, akraba ya da hısım olmasalar bile yakın ilişkileri vardı.
Dışarıdan bakıldığında, aralarında Montefiore ile Disraeli ailelerinin önde geldiği söylenebilir.
19. yüzyılda Avrupa’da, 18. yüzyıla oranla büyük ve önemli değişiklikler baş göstermişti. Yüzyıllardan beri dünyanın hemen her yerine dağılmış, özellikle Hıristiyan toplumlarına karışmış Yahudiler, kendi aralarında birlik ve bütünlük oluşturma gereksinmesini duyar oldu. Üstelik Hıristiyan toplumlarında tırmanış gösteren Antisemitizm akımı, topluca korunma önlemleri almalarını gerektiriyor, bu bağlamda birtakım kurumsal girişimlerde bulunmalarını âdeta zorluyordu.
Ancak Yahudiler arasında birlik ve bütünlük sağlanabilmesi de öyle kolay bir iş değildi. Bunun birçok engeli vardı. Belki de en önemlisi, ülkelerde hâlâ birbirinden hayli farklılık gösteren politik rejimlerdi.
Bunu aşmanın çaresi bulunurdu; yeter ki para olsun!... Yahudi ailelerinin ya bir araya gelerek bir maddi birikim oluşturması ya da bu işi zaten varlıklı olan ailelerin finanse etmesi gerekiyordu.
Orta halli Yahudiler, böyle yüce bir amaçla olsa bile ellerini ceplerine zor atardı. Olay lafta kaldığı sürece hiçbiri mangalda kül bırakmazdı ama iş eskilerin deyişiyle “kuvveden fiile” geçeceği zaman her biri kendisine bir saklanacak delik arardı. Avrupa’da hepsinin parmağı, o tarihlerde bankacılık yapmakta olan Rotshild ailesine işaret ediyordu.
Ailenin en büyüğü sayılan Edmond Rotshild, buna karşı değildi. Kesenin ağzını açardı açmasına ama bir koşulla: Bu iş kendi ailesinin yönetimi altında, onların belirleyeceği bir stratejiye uyularak yürütülürse... Ayrıca Rotshild ailesi, böyle bir girişimin başında görünmek hatta bunun için finansman sağladıklarının bilinmesini de istemezdi.
Açıkça belirtmiş olmasalar da, geri planda kalıp görünmemek isteyişlerinin gerekçesini kestirmek zor değildir: Bundan ötürü Antisetizim rüzgarına kapılıp bir zarara uğramamak... Bu işi, politikayı iyi bilen, toplum içinde de saygınlığı olan, özellikle ticaret yapmayan birisi yürütmeliydi.
Öyle bir kişinin bulunması pek zor olmadı: Adolphe Crémieux.
1860 yılında, “Alliance Israélite Universelle” (Evrensel İsrail Birliği) adı altında bir örgüt kuruldu. Gerekli finansmanı Rotshild ailesi sağladı. Adolphe Crémieux örgütün başına getirildi ama elbette düdüğü, parayı veren çalıyordu.
Adolphe Crémieux, dört yıl bu örgütün başkanlığını yaptı. 1864 yılında ayrıldı. Nedeni bilinmez. Birçok yorum yapılabilir. Yapılmıştır da... Birtakım spekülasyonlar bile üretilmiştir. İşin özü, kişiliğinin Rotshild ailesinin öngördüğü tarzdaki çalışmalar ile uyum göstermemesidir. Zaten onun aslında “iyi bir Yahudi” sayılıp sayılamayacağı bile sorgulanabilirdi. Koyu bir Karl Marx yandaşıydı Adolphe Crémieux; ancak Marx’ın Yahudi asıllı oluşundan ötürü değil. Politikada sağlam bir yeri vardı. 3. Napoléon’a önce olağanüstü destek vermiş ancak o da imparatorluğunu ilân edince düşmen kesilmişti.
Elbette, ne kadar önemli ve değerli biri olursa olsun, tek bir kişinin terk edişi ile örgütün varlığı sona ermez. Alliance Israélite Universelle adlı örgütün varlığı ve çalışmaları, onun ayrılmasından sonra da sürdü. Ancak ortaya elle tutulur, gözle görülür hiçbir şey çıkmadı. Yahudilerin tarihteki asıl önemli etkinliği, bundan 30 yıl kadar sonra başladı.
O başlangıcı izleyen bölüme bırakalım.
Ancak buraya bir de not koymak isterim: Adolphe Crémieux hakkında söyleyeceğim birkaç söz daha var. Bunun için ise Masonluktaki Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti ile bağlantılı birtakım anlatımlara yer verdiğim yazı dizisinin 42. bölümüne bakmak gerekecek.