Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Felsefe => Konuyu başlatan: Mozart - Aralık 13, 2008, 01:08:35 öö

Başlık: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Mozart - Aralık 13, 2008, 01:08:35 öö
Ve Tanrı Filozofa dedi ki:

-Ben senin efendinim, senin tanrın ve iyi olan herşeyin kaynağıyım. Hala, neden senin laik ahlak felsefen, beni görmezden geliyor?

Ve Filozof tanrıya dedi ki:

-Bunu yanıtlamadan önce birkaç soru sormama izin ver. Sen, bize iyi olan şeyleri yapmamızı buyuruyorsun. Peki bunlar, yapma emri senden geldiği için mi iyiler, yoksa sen, bunlar zaten iyi olduğu için mi yapmamızı buyuruyorsun?

"Tövbe de" dedi tanrı. "Ben onları yapmanızı buyurduğum için onlar iyidir."

-Malesef yanlış cevap kudretinden sual olunmayan! Eğer bir şey sadece sen öyle yapılmasını buyurduğun için iyi olursa, sen dilersen, bir bebeğe işkence etmek de iyi olur o zaman, öyle değil mi?

"Şüphesiz" dedi tanrı. "Seni denedim ve sonucundan memnunum, sorunun öteki yanıtı neydi?"

"Sen bir şeyin yapılmasını, o şey zaten iyi olduğu için buyuruyorsun. Fakat bu açıkça gösteriyor ki, iyilik hiç de sana bağlı değildir. Bundan dolayı da, Tanrı üzerinde düşünmeden de, iyilik üzerine kafa yorabiliriz.

Kaynak: Platon, Euthyphro diyoloğu. Mö:300, Julian Baggini
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Prenses Isabella - Aralık 13, 2008, 02:03:10 ös
Güzel ve Değerli bir Paylaşım :)

Şu Dünyada ne öğrendim biliyor musunuz Sayın Akyol; Doğadaki herşeyin bir Hakkı bulunduğunu,

Evrende yaşayan herşeyin bir yaşama hakkı olduğunu,

Bu Dünyaya geliyorsak, yerdeki bir Karıncayı bile incitmememiz gerekiyor. Buna hakkımız yok ki..

Farklı Inançlar, Düşünceler, Mezhepler vedevamı.. Birbirine karşıt biçimde oluşmuşsa hangisinin doğru olduğunu araştırmak yerine neden Varlıklarını Kabullenmiyoruz?

Insanlığı yok eden tek şey Kötü Güç'tür. Kötü Enerji, Aklını Kötü Yönde kullanma isteği ve bunun genellikle Farkındalığı yüksek kişilerce yapılması şimdiye dek kendi egosu, menfaati ve çıkarı doğrultusunda Insanları kullanma yöntemi, kullanılan Insanlara karşı bir haksızlık değil midir?

Burdan kendime bir pay çıkardım aslında :) Insan olarak Evrende bulunan her Cism'e Saygı gösterip, Onu bağrıma basmayı Kabullenmektir. Farklılıklar olsun, bu tam tersine Doğayı ve Bizi renklendiriyor. Sadece Kabullenmek! Bu Dünyada gelip geçici olduğuma göre bir Insanı kırıp, incitmektense Varolanı Kabullenmek, bence bana göre en Huzurlu şeydir. Varolanı değiştirip de ne Kendimi huzursuz ederim, ne de Başkalarını! .. Hele bu Hayat almaksa kusura bakmayın ama Insan olmak çok zordur ve gördüm ki Insanlığını Korumak daha zormuş!   

Not: Düşüncelerim konusunda Kimseyle tartışmak istemiyorum. Doğruyu ya da yanlışı belirleme gibi bir haddim yoktur. Severek ve isteyerek ortaya koyduğum fikirlerim hususunda da Herkesin Düşüncesine ve Fikrine Saygım Sonsuzdur. Eleştiri mahiyetinde düşünülmesin Lütfen :)

Saygı ve Sevgilerimle,     
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Mozart - Aralık 13, 2008, 03:17:57 ös

Bayan Isabell Benim hayat felsefem daha farklı sizinkinden,

Öncelikle bir bilgiyi duymuşsam irdelerim okurum,araştırırım yani ben çok meraklı bir adamım.Eğer bilgi yanlış ise sizin dediğiniz gibi dünya gelip geçiçi olarak görmem çünkü kim demiş gelip geçici diye,ruhlar nezamandır ölüyor,tam insan olamazsak tekrar dünyaya gelmeyeceğimiz ne malum,ayrıca yanlış olanı niye kabul edeyim ki.Ailem söylese yine kabul etmem.Annemin, babamın çok yakınlarımın söylediklerini bile ben irdelemeden özümsemem.Bazen görüyorum adam babasından 2 çift laf duymuş onu söylüyor o bilgi doğrumu onu bile araştırmıyor koyun olduğu için.

Ama benim düşüncemin temelinde her bilginin değişebileceği yatmakta olduğu için ve hiç birşeye körükörüne bağlanmayacağım için,inaklara karşı olduğum için bakarsınız bugün böyle düşünürüm yarın daha doğru bir bilgiyi yakaladığımda onu düşünürüm.
Ama herşeyin bilimsel olması gerekiyor,varsayımlardan hoşlanmıyorum.
Zaten hiçbirşeyin kesin doğrusu yoktur farkında olan, sorgulayıcı olan insanlar doğrunun peşinde koşarlar.

saygılar
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Prenses Isabella - Aralık 13, 2008, 04:45:04 ös
Tabiki :) Hayat görüşlerinin birbirinden farksız olduğu düşünülemez. Haklısınız.

Bununla birlikte bir örneklem sunmak  isterim, müsaadenizle tabi; Bir karıncayı öldürürsünüz çünkü gücünüz yeter - bu kesinlikle doğrudur, doğru bir varsayımdır - ama karıncayı öldürdükten sonra bir tane öldürürsünüz ancak giderek çoğalır [ Doğanın Kanudur. Karşımızdakini ( ne olursa olsun, bir cisim ya da başka birşey ) yok saymaya- yok etmeye devam ettiğimiz sürece Kendimizi yok saymaya - yok etmeye devam ediyoruz anlamına gelir ]. Bin karınca olur ve bu durumda da hepsinin bir araya gelip de Sizi sarmaladıklarını düşünün (!) O zaman ne olur? Soruyorum şimdi, olaya ya da Evrene hatta Insan'a bakış açımız negatif yönde mi yoksa pozitif yönde mi olmalıdır? 

Bu arada söylediklerinize tamamen Katılıyorum. Insanoğlu, Doğru'yu ancak Kendisi arar ve bulur. Bunun için de salt Kendi Ebeveynlerinin söylediği Doğru'dur, hatasına asla düşmemeliyiz. Başkalarından olduğu gibi almak uygulamak da hatadır. Önemli olan Kişi'nin hangi görüşe sahip olursa olsun Akılcı ve Mantıklı olmasıdır.

 Saygılar,
 
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Prenses Isabella - Aralık 13, 2008, 05:13:10 ös
Aslında bir de şuna açıklık getirmek isterim : Dünyada gelip geçici olduğumuzu vurguladım. Bu, bir bakıma doğrudur ama bir bakıma da yanlıştır. Herşeyde olduğu gibi birşeyi salt tek yönde düşünmek Insanı yanlışa sürükler. Mantık hatası, burada kendisini göstermektedir. Özellikle de dar açıdan anlamak, algılamak ve düşünmek! Bunun için de yapmamız gereken tek şeyin, konuşulanların ya da herhangi bir şeyin mahiyetini geniş çapta ele almak gereklidir. Hangi Dil'de telaffuz edersek edelim, sorun değil ama dikkatli bir şekilde Kendimizi ifade edemediğimiz taktirde ( bunun acısını bazan çok kötü yaşabiliyorum, üzgünüm ) ne yazıkki anlaşılamamanın sancılarını ağır bir şekilde yaşama zorunluluğuna girmiş bulunuyoruz. İster istemez.

Gelip geçiciyiz, çünkü Geçiş Gezegenindeyiz. ( Başka bir alana girmekte ) Kalıcı hiçbirşeyin olmadığı şahsi görüşlerim de bunu kesinlikle belirttiğim ve gözlemlediğim kadarıyla gerçekliğini ve doğruluğunu taşımaktadır. Ancak buna rağmen sırf gelip geçiciyiz diye de boşvermek ya da sözümona sorumluluk sahibi olamamak gibi üzüntü verici şeylerden de şiddetle uzak kaçınmamız gerektiğinin de bir o kadar Bilincindeyim. Ruhsal olarak Kendimizi yükseltmeye çalıştığımız bağlamında Söylediğinize aynen Katıldığımı belirtmeliyim.
     
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Waldow - Mart 13, 2009, 05:23:04 ös
Nitekim Tanrı İbrahimede cocugunu kurban etmesi emrini vermisti!
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Prenses Isabella - Mart 13, 2009, 07:47:37 ös
Bunda bir yanlışlık var gibime geliyor. 
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: ceycet - Nisan 10, 2009, 11:45:15 öö
Ve Tanrı Filozofa dedi ki:

-Ben senin efendinim, senin tanrın ve iyi olan herşeyin kaynağıyım. Hala, neden senin laik ahlak felsefen, beni görmezden geliyor?

Ve Filozof tanrıya dedi ki:

-Bunu yanıtlamadan önce birkaç soru sormama izin ver. Sen, bize iyi olan şeyleri yapmamızı buyuruyorsun. Peki bunlar, yapma emri senden geldiği için mi iyiler, yoksa sen, bunlar zaten iyi olduğu için mi yapmamızı buyuruyorsun?

"Tövbe de" dedi tanrı. "Ben onları yapmanızı buyurduğum için onlar iyidir."

-Malesef yanlış cevap kudretinden sual olunmayan! Eğer bir şey sadece sen öyle yapılmasını buyurduğun için iyi olursa, sen dilersen, bir bebeğe işkence etmek de iyi olur o zaman, öyle değil mi?

"Şüphesiz" dedi tanrı. "Seni denedim ve sonucundan memnunum, sorunun öteki yanıtı neydi?"

"Sen bir şeyin yapılmasını, o şey zaten iyi olduğu için buyuruyorsun. Fakat bu açıkça gösteriyor ki, iyilik hiç de sana bağlı değildir. Bundan dolayı da, Tanrı üzerinde düşünmeden de, iyilik üzerine kafa yorabiliriz.

Kaynak: Platon, Euthyphro diyoloğu. Mö:300, Julian Baggini





          İyinin,gerçekten iyi olduğuna hükmedecek anlayışı veren muktedir Tanrı,"O"nun eyleme dönüştürülmesini sağlayacak fırsatları oluşturan ve bunun sorgulanabilmesine izin veren Tanrı'dır.Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: seteney - Nisan 13, 2009, 04:07:05 ös
"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??





Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: ceycet - Nisan 13, 2009, 04:14:56 ös
"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??


"İYİ"diyebilmek için olabilir mi...?





Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: de_hund - Nisan 13, 2009, 10:19:20 ös
"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??







Tanrı yukarıdaki bazı arkadaşların da söylediği gibi 'iyi' veya başka özellikler taşımaz. O sadece oluşturur.kendi halinden memnun bir şahit gibidir desek yanlış olmaz. Karar vermesi,olayları  yönlendirmesi ve belirlemesi ise onun diğer özellikleridir. İnsanı temel almaz. Herşeyi temel alır. ve tayin eder. Arada telef olanların ise değeri yoktur. Herkes eşittir onda. İnsan eşitlik ve değeri yanyana koyduğu için bu tarz inanışlar bölünmüştür ') ve bundan pişmanlıkta duymaz. biz onun gibi olamadığımız için çeşitli duygular yaratmışız o kadar. tanrıyı kaba koymak ona hakarettir. ve oluşturan şey tanrıdır.

İyi olmak değil; gelişmiş olmaktır hemde arınmış bir gelişmiş olmaktır. kötü duyguların üstünden de gelişmiş olunur. iyi neyse kötü de odur... eşit uzaklıkta.Herşey 'yaşama' ölçüsünde belirlenir bir oranda.

bu arada ceycet mesajın kutunun içinde kalmış ') tuttum seni punch  ') hem senle biz akşam konuşcaz diye anlaşmıştık,ama önemi de yok, hiç offline gibi durmuyorsun ')
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: ceycet - Nisan 14, 2009, 10:42:48 öö
"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??







Tanrı yukarıdaki bazı arkadaşların da söylediği gibi 'iyi' veya başka özellikler taşımaz. O sadece oluşturur.kendi halinden memnun bir şahit gibidir desek yanlış olmaz. Karar vermesi,olayları  yönlendirmesi ve belirlemesi ise onun diğer özellikleridir. İnsanı temel almaz. Herşeyi temel alır. ve tayin eder. Arada telef olanların ise değeri yoktur. Herkes eşittir onda. İnsan eşitlik ve değeri yanyana koyduğu için bu tarz inanışlar bölünmüştür ') ve bundan pişmanlıkta duymaz. biz onun gibi olamadığımız için çeşitli duygular yaratmışız o kadar. tanrıyı kaba koymak ona hakarettir. ve oluşturan şey tanrıdır.

İyi olmak değil; gelişmiş olmaktır hemde arınmış bir gelişmiş olmaktır. kötü duyguların üstünden de gelişmiş olunur. iyi neyse kötü de odur... eşit uzaklıkta.Herşey 'yaşama' ölçüsünde belirlenir bir oranda.

bu arada ceycet mesajın kutunun içinde kalmış ') tuttum seni punch  ') hem senle biz akşam konuşcaz diye anlaşmıştık,ama önemi de yok, hiç offline gibi durmuyorsun ')


"Öte"de bir Tanrı kavramı,bütün yolları çıkmaza sürükler.Ateistlerin ve dincilerin(dindarlar değil)uzlaştıkları bu yegane yanlış,iki tarafın yandaşlarının çözemedikleri en önemli saplantı olmaya devam edecektir.Tanrı,"Tek"ve"Herşey"dir.Canlı,cansız hiçbir nesne,ondan ayrı birşey değildir.

Bu arada akşamları bilgisayar başında olamıyorum.Üzgünüm...
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: de_hund - Nisan 14, 2009, 02:00:03 ös
"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??







Tanrı yukarıdaki bazı arkadaşların da söylediği gibi 'iyi' veya başka özellikler taşımaz. O sadece oluşturur.kendi halinden memnun bir şahit gibidir desek yanlış olmaz. Karar vermesi,olayları  yönlendirmesi ve belirlemesi ise onun diğer özellikleridir. İnsanı temel almaz. Herşeyi temel alır. ve tayin eder. Arada telef olanların ise değeri yoktur. Herkes eşittir onda. İnsan eşitlik ve değeri yanyana koyduğu için bu tarz inanışlar bölünmüştür ') ve bundan pişmanlıkta duymaz. biz onun gibi olamadığımız için çeşitli duygular yaratmışız o kadar. tanrıyı kaba koymak ona hakarettir. ve oluşturan şey tanrıdır.

İyi olmak değil; gelişmiş olmaktır hemde arınmış bir gelişmiş olmaktır. kötü duyguların üstünden de gelişmiş olunur. iyi neyse kötü de odur... eşit uzaklıkta.Herşey 'yaşama' ölçüsünde belirlenir bir oranda.

bu arada ceycet mesajın kutunun içinde kalmış ') tuttum seni punch  ') hem senle biz akşam konuşcaz diye anlaşmıştık,ama önemi de yok, hiç offline gibi durmuyorsun ')


"Öte"de bir Tanrı kavramı,bütün yolları çıkmaza sürükler.Ateistlerin ve dincilerin(dindarlar değil)uzlaştıkları bu yegane yanlış,iki tarafın yandaşlarının çözemedikleri en önemli saplantı olmaya devam edecektir.Tanrı,"Tek"ve"Herşey"dir.Canlı,cansız hiçbir nesne,ondan ayrı birşey değildir.

Bu arada akşamları bilgisayar başında olamıyorum.Üzgünüm...

oluşturanın tekliğinin 'herşey' olduğuna katılıyorum.
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Tebriz - Nisan 25, 2009, 01:38:14 ös
Tanrıya yönelik soruların her birinin cevabını insanlar vermişse, bu nasıl Tanrı ve insan dialogu oluyor anlamadım. )))
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Mozart - Nisan 25, 2009, 08:27:05 ös
Bayan seteney
"Muktedir Tanrı" kavramını açarmısınız.

"Muktedir Tanrı" iyi olmayanı ,bunun eyleme dönüşmesini niye yarattı ve bunun sorgulanmasını  da elbette??
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Texan - Nisan 20, 2010, 12:10:29 ös
Sayın Mozart (sizi tenzih ederek söylüyorum) biraz komik bir paylaşım olmuş. Komik olma konusunun birini Tebriz isimli üye  dile getirmiş zaten : "Tanrıya yönelik soruların her birinin cevabını insanlar vermişse, bu nasıl Tanrı ve insan dialogu oluyor anlamadım. )))" şeklinde; oldukça doğru; diğer taraftan şu alıntıya yer vermek isterim:

"Tanrı birdir. Bütün varlıklar ondan doğmuştur. Onun varlığında anlayış, hikmet meydana gelmiştir. Hikmet baba, anlayış ise anadır. Bunlardan oğul olarak ilim doğmuştur. Akıldan Azamet ile Kudret meydana gelmiştir. Bunlar Tanrı'nın iki kolu mesabesindedir. Tanrı bunların birincisiyle hayatı doğurur: İkincisiyle onu yok eder. Kabbala tefekkürüne göre, Tanrı hiçbir çıkar düşünmeden sevmek (aşk) ve kalp nuru aracılığıyla, ruh kendi benliğinden tecerrüt eder, aslına kavuşur. O zaman Tanrı'nın irade ve tefekküründen başka kendisinin irade ve düşüncesi kalmaz. İnsan için böyle bir İlahi Aşka malik olmak büyük nimettir."


Ayrıca ; "O’ndan başkası yok” diye yazar ki, bu; dünya üzerinde ona karşı durabilecek yetenekte herhangi bir güç olmadığı anlamına gelir. Ve insanın gördüğü, açıkça, bunu inkâr edecek mihraklar olacaktır, çünkü O öyle ister."


Özetle; boş işler bunlar.. tabii anlayana... :)


(alıntılar için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kabbala - http://www.kabbalah.info/turkishkab/Makaleler/khm/ondan_baskasi_yok.htm )
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Korhan - Ağustos 09, 2010, 01:02:50 öö
İyilikler Tanrı için değil, insanlık için yapılmalıdır.
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: java - Ocak 08, 2012, 08:37:59 öö
İyilikler Tanrı için değil, insanlık için yapılmalıdır.

Sükür ise Tanriya
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Tebriz - Ekim 02, 2012, 09:40:22 ös
İyilikler Tanrı için değil, insanlık için yapılmalıdır.

eyer insanlığı Tanrı yaratdıysa, yaptığımız emellerin cevabını Ona veriyorsak, mükafatı ya da cezayı yinede O veriyorsa, o zaman Onun için yapılıypr sonuçta
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: gnothi - Ekim 04, 2012, 01:51:00 öö
Akl'edilmiş değil nakledilmiş bilgi üzerinden felsefe yapmak, felsefe disiplinini bilimsel olmaktan çıkardığından dolayı, felsefe olmaktan da çıkarır. Bu bağlamda tanrı ile konuşan kişi de filozof olmaktan çıkmakta, kul sıfatına bürünmektedir.

Bilim ve inanç tamamen ayrı kulvarların mensuplarıdırlar, aynı diyalektik içinde yer almaları zaten mümkün değildir. Bu nedenle örneğin aklıma geldiğinden, evrim-yaratılış meselesi bile aslında var olmayan bir tartışmadır, dile getirilmesi anlamlı olmayacağından, absürddür. Buna şöyle bir örnek verebiliriz; "Türkiye Kralı bugün başkent Kayseri'de senato önünde konuşma yaptı" önermesi içerdiği donelerin gerçel varlıklarının imkanı bulunmadığından "absürd" bir önermedir. Bu nedenledir ki "düşünülemeyen hakkında susmalı" demiş Wittgenstein.

Yani kısacası yine örnek üzerinden konuşmak gerekirse evrim teorisi bilimsel bir tartışmadır, yaratılış teorisi inançsal bir tartışmadır. İkisinin de ayrı yeri ve değeri bulunmaktadır.

Filozofun tanrıyla konuşmasının hafsalamda meydana getirdiği anlık kurander de gerçekten enteresan oldu :/

Sevgi ve saygılarımla.


Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: symbol - Ekim 22, 2012, 06:14:26 ös
Euthyphro ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyalogunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hıristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.
Sokrates ile diyalogunda Euthyphron ilkin soruyu anlamaz, Sokrates soruyu biraz daha açar. Euthyphro önce birinci seçeneği kabul eder, girdiği çıkmazları Sokrates’in soruları sayesinde farkedince, diğer seçeneği benimser, orda da çıkmazlara girip, Sokrates’in sıkıştırması üzerine acil işleri olduğunu söyleyip tartışmadan kaçar.[1]

Sokrates Euthyphro ile pious'un (Grek. τὸ ὅσιον) (İng. pious, Alm. fromm) doğası üzerine tartışır. Sözcük Türkçede "iyi"den daha çok dindar, kutsal, erdemli, zahit anlamlarına geliyor. Bu tartışmada Euthypro "tanrıları memnun eden şeyin kutsal olduğunu" söyler. Ona göre bir eylemin kutsal olmasının kriteri onun tanrılar tarafından istenmesidir. Sokrates bu argümanı yeterli bulmaz çünkü tanrılar bir şeyin kutsal olması konusunda aralarında anlaşamayabilirler. Bunun üzerine Euthyphro argümanını revize eder. Kutsal olanın tanrıların ittifakla anlaştıkları şey olduğunu ileri sürer.

Bu noktada bir ikilem ile karşılaşılır. Sokrates, bir şeyin bizatihi kutsal olduğu için mi tanrılar tarafından sevildiğini, yoksa tanrılar tarafından sevilen birşey olduğu için mi kutsal sayıldığını sorar. Sokrates ve Euthyphro önce birlikte birinci seçeneği kabul ederler. Birinci seçeneği seçmek, Sokrates'e göre, bizi ikinci seçeneği reddetmeye zorlamaktadır ve bu durumda birşeyin neden kutsal olduğunu açıklanamaz. Her iki argüman da doğru olsa, bizi şöyle bir çıkmaz döngüye sokar: Bir şey kutsal olduğu için tanrılar onu sever, tanrılar onu sevdiği için kutsal olur. Bu durumda gerçekte kutsalın doğası üzerine bir sonuca ulaşamayız.

Sokrates'in meşhur ikilemi bir miktar değişiklikle tek tanrılı dinlerde de tartışılan bir konu olmaya devam etmiştir. Musevi, Hıristiyan ve İslam teolojilerinde bu tartışma hala sürmektedir. Leibniz ikilemin bir versiyonunu şu şekilde ifade etmiştir: "Genellikle Tanrının emrettiği şeylerin iyi ve adil olduğu kabul edilir. Fakat geriye şu soru kalır: Birşey Tanrı emrettiği için mi iyi ve adildir, yoksa iyi ve adil olduğu için mi Tanrı tarafından emredilmiştir, başka bir ifade ile iyilik ve adalet Tanrının keyfi bir seçimi midir, yoksa iyilik ve adalet şeylerin doğasına ait zorunlu ve ebedi gerçekler midir?"?[2]
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: symbol - Ekim 22, 2012, 06:16:16 ös
İkilemin yarattığı sorunlar ;

 "Bir şey Tanrı emrettiği için ahlakidir" seçeneğinin yarattığı sorunlar

    Mantıksal nedensellik sorunu: Bir şeyin Tanrı emrettiği için ahlaki olduğu önermesi bir mantık önermesi olarak kendi başına doğru sonucu vermez, çünkü önerme aslında şöyledir:

Tanrı x'i istiyor
Öyle ise x iyidir.

Önermenin doğru sonucu vermesi için bir başka önerme eklemek zorunluluğu ortaya çıkar. Yani
Tanrı x'i istiyor
Tanrı'nın istediği her şey iyidir
Öyle ise x iyidir

Bu durumda doğru bir nedensellik ilişkisi ile x'in iyi olduğu sonucuna varılabilir, ancak bu sonuç teolojik bir önerme olan birinci önermeye değil (Tanrı x'i istiyor), ahlaki bir önerme olan ikinci önermeye(Tanrı'nın istediği her şey iyidir) dayanır. Önermeyi kabul ettirebilmek için araya sokulmuş olan ikinci önerme ise bizi Tanrının ve ahlakın tanımı ve bu önermenin doğruluğuna nasıl ulaşılacağı üzerine yeni tartışmalara götürür.[4]

    İlahi emirlerin keyfiliği sorunu: Bu seçeneğe yapılan en önemli eleştirilerden biri ahlaki bir çerçeveden geliştirilmiştir. "Tanrı neden x'i değil de y'yi emrediyor" sorusuna verilen cevap bu seçenekte "Çünkü Tanrı öyle istiyor" olduğu için Tanrının iradesinin gelişigüzel şekilde ortaya çıktığı sonucuna varılacaktır. Eğer Tanrı keyfi şekilde emirler veriyorsa teorik olarak adam öldürmeyi yada yalan söylemeyi de emredebilirdi. Ockham ve Gazali, Tanrının iradesinin sorgulanamayacağını ileri sürmüşlerdir ve böyle emirler vermesinin olanaklı olduğunu söylemişlerdir. İbrahim'in oğlunu (müslümanlara göre İsmail'i, Musevi ve Hıristiyanlara göre ise İshak'ı) kurban etmeye götürmesi örneği gibi örnekler verilse de asıl olarak böyle bir ihtimalin olması eleştiri konusu olmuştur. Kierkegaard ise İbrahim'in oğlunu kurban etme girişimini etiğin aşılması ve ondan daha yüce bir amaç için etiğin askıya alınması olarak değerlendirmiştir.[4]

    Olgu-değer problemi: Olgu-değer problemi[7] David Hume'un ortaya attığı bir felsefe ve mantık sorunudur. David Hume bulgusunu şöyle açıklar: "Şimdiye kadar karşılaştığım bütün ahlak sistemlerinde şuna tanık oldum. Ahlakçı, belli bir yere kadar normal bir biçimde akıl yürütmeye koyulmakta fakat sonunda Tanrının varlığına veya insani faaliyetlere ilişkin bir dizi yargılara varmaktadır. Burada insanı hayrete düşüren bir husus vardır. Şöyle ki, varılan sonuçlara ilişkin ifadelerde “…dır” (is) veya “değildir” (is not) gibi yer alması gereken bağlantılar yerine zorunluluk ve ödev bildiren ifadeleri ("meli" veya "malı" takılarıyla ifade edilen fiilleri) görmekteyiz. Son derece önemli olan bu değişikliğin nasıl olduğunu açıklamak mümkün değildir. Her şeyden önce bu değişiklik yeni bir ilişkiyi dile getirmektedir. Bunun bir gerekçesi olmalıdır. Bu yeni ilişki, kendisinden tam anlamıyla farklı olan yargılardan nasıl doğmaktadır?"[4][8] Konumuz açısından probleme baktığımızda önerme şu biçimi alır

Tanrı x'i istiyor
O halde x'i yapmalıyım

Bu önermede Hume'un belirttiği gibi olgudan değere geçiş söz konusudur. Hume kanunu veya Hume Giyotini de denilen bu problem bizi safsatalarla boğuşturmaktadır. Hume’un ifadelerinde de vurgulandığı gibi, bir olgu hükmünden değer hükmüne geçişte "keyfilik" olduğu düşüncesi N. Smith, K. Nielson, Antony Flew ve A.C. Ewing gibi düşünürler tarafından da kabul görmüştür. Ancak Hume'un aksine olgudan değer üretilebileceğini ileri süren John Searle gibi düşünürler de olmuştur.[4]
"Bir şey ahlaki olduğu için Tanrı emretmiştir" seçeneğinin yarattığı sorunlar

    Tanrının kudretinin sınırlanması sorunu: Eğer Tanrının emirlerinden bağımsız olarak bir takım ahlaki kurallar varsa, tanrının hakimiyeti sınırsız değil demektir. Tanrının da uymak zorunda olduğu bazı ahlak kuralları vardır. Bu durumda Tanrı herşeyden bağımsız değildir.[9] Bu seçeneği kabul eden 18. yüzyıl filozoflarından Richard Price "Ahlak"ı zorunlu ve değişmez bir şey olarak kabul edip "Tanrıdan ayrı, ondan bağımsız, eşit derecede ebedi ve zorunlu olarak kurulmuş olabilen" bir şey olarak tanımlamıştır.[10]

    Ahlak kurallarının koyanın kim olduğu sorunu: Eğer Tanrının emirlerinden bağımsız olarak ahlak kurallarının varlığından söz ediyorsak bu kuralları koyan birileri de olmalı. Bu fikir ise herşeyi yaratanın Tanrı olduğu şeklindeki temel teist argümanla çelişki taşır.[11]

    Tanrısız bir ahlakın varlığı sorunu: Eğer ahlak kuralları Tanrıdan bağımsız olarak varlarsa, Tanrı olmasa bile ahlak kurallarının olacağı anlamına gelir. Bu durumda insanların ahlaklı olmaları için Tanrının varlığını kabul etmeleri gerekmez, ki bu da teizmin temel argümanlarından birinden vazgeçmek anlamına gelir.[11]

Vikipedi  den alıntıdır...

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Filozof ve Tanrı'nın konuşması
Gönderen: Tij - Ekim 22, 2012, 09:56:18 ös
Alıntı
Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir


Heriki ihtimaldede tanri faka basabiliyor.
Tabi ücüncü bir ihtimal daha olabilir.

Saygilar