Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ahuramazda Böyle Dedi …. 8  (Okunma sayısı 3199 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 11, 2012, 06:54:50 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu kitabı aktaracağımıza ilişkin bir sözümüz vardı değil mi?

Ben unutuyorum. İlgilenenler lütfen hatırlatsın.



5 -
Zerdüşt, Zerdüşt!.. İnsanlar, binlerce yıldır; «Kendini bil!» öğüdünü dinleyip dururlar; ben size, kendinizi unutun, derim. Bu güne kadar kaç kişi kendini bilme başarısını gösterebildi? Ve kendini bildiğini zannedenler ne kazandılar? Başkalarının da kendileri gibi olduğunu mu? Böyle olsaydı, vicdanlarınız, ötekilere dil uzatan bir yılan ve inançlarınız, bana sırıtan bir maymun olur muydu? Kendini bil!.. Hayır, sen kendini değil, başkalarını ve senden olmayanları bil!.. Ancak o vakit hayatın ve insanın senden istediği görev ve inancın ne olması gerektiğini anlayabilirsin. Ancak o vakit seni seyredenler karşısında kamçı zoruyla hüner gösteren bir yaratık olmaktan kurtulur ve başkalarının gönüllerinde depremler yaratan bir zalim olmaya son verirsin ...

6 -
Kendini bilmeye, özenecek kadar uyuşuk ve beceriksiz olanlar benden uzaktırlar. Yıldızların arkasında ne arıyorsun ki, oraya başka yıldızlar ve onların arkasında da, daha başka güneşler vardır; kendi benliğin de öyledir.Sen arka arkaya sıralanan ve hiçbiri bir diğerini tanımayan birçok benlerin maskesisin. Kendini bilemezsin; bilmek de istemezsin; bilirsen evrene sığamazsın ve ancak bilmeyenler mutludurlar. Sırtındaki küfede neler taşıdığını bilmeyen hamal, bilenden daha az yorulur.

7 -
Dünyanın büyük işleri, kendini bilenlerin değil, bilmeyenlerin eseridir. Büyük varlıklar, kendilerini bilmeye tenezzül etmezler ve onu düşünüp öğrenmeye de vakitleri yoktur. Kendini bilenler, bu bilginin zincirlerinden kurtulamayan kölelerdir. Onlar, başkalarını ve başka şeyleri bilmedikleri için, başkalarının zafer bayramlarında kurban edilirler. İnsanlar, bütün gayretlerine rağmen, kendilerini pek az bildikleri halde, başkalarının pek çok tanıdıklarını zannederler; kendilerini gerçekten bilmiş olsalardı, böyle bir sanıya, kapılırlar mıydı?..

8 -
Kendinden daha sonsuz, daha derin bir uçurum var mıdır sanıyorsun? Ona bakmaya özenmiş olanların başları dönmüş ve gözleri kararmıştır. Böylece benliklerinin uçurumuna yuvarlanmış olanlar, orada ben olmayan
bin bir çeşit ben dikenleri ile yaralandılar. İnsan kendini sonradan bilemez; ya bilmiş olarak dünyaya gelir; onun bütün hamuru, mayası ve hücreleri bilgiden yoğrulmuştur; yahut da ebedî bir bilgisiz olarak dünyaya gelir; kıskanç, kibirli ve soysuz insanlar bu türdendirler. Kendi hakkındaki bilgilerini itiraf edebilecek kadar bilgili ve geniş yürekli kim vardır?.. İşleriyle düşündükleri, bildikleriyle yapabildikleri birbirine denk olan kutsal adam nerede? Beni tasdik ederken bile içinden yadsımıyor musun? Kendini bir küçük âlem zanneden insan, bütün büyüklükleri kendine az gören bir iki yüzlü değil midir? Kendini unutup büyük davalar peşinde koşan insan, uludur; kendini unutup başkaları uğruna kendilerini feda edenler mutludur; onları seviyorum ...

9 -
İnsanlar iki şeyi unutmazlar: işledikleri suçların hatıraları; uğradıkları haksızlıkların üzüntüsü. Can verinceye kadar beni unutmamak isteyenlerin korkusunda türlü hakaretler gizlidir; bir şeyin büyüklüğüne akıl erdiremeyenler, daha büyük zannettikleri gerçeklerin arkasına düşerler. Kendini öğrendiğini zannedenler, gerçeğin bundan ibaret olduğuna inanarak başka sırlara karşı göz yumarlar. Ahuramazda, kendisini, gönüllerinde bir cinayet veya haksızlık hatırası gibi saklayıp duranlardan uzaktır; Ahuramazda, kendisini bir kambur gibi ruhlarının omuzlarında taşıyıp duranlardan uzaktır. Beni ve adımı işlerinize karıştırmayın!.. Zira, ben, hiçbir varlığın ve yaratığın işine karışmam; dünyanın nimetleri, bunlara lâyık olanlarındır ve acı, bunu çekebilecek olanların el arabasıdır.

10 -
Büyük mesele, bana inanmak veya inanmamak değildir; büyük mesele, beni işlerinize karıştırıp karıştırmamaktır. Ne ben sizin emirleriniz altına girebilecek kadar güçlüyüm; ne de sizler, bana muhtaç olacak kadar zayıf ve yetersizsiniz...

11 -
Zerdüşt, Zerdüşt! .. Yıldızları, sırma saçlarından bir ölçülemez uzaklıktaki çengellere asıp boşluğun sonsuzluğunda, bir sarkaç gibi sallayan güçle, sana benim katıma sokulma cesaretini veren güç, birbirinden başka şeyler değildir. Bütün gördüklerin, düşünüp öğrendiklerin ve düşünebildiklerin... kendi varlık ve yapılarının terkibinde saklı olan bir zembereğin boşalmasından başka bir şey değildirler. Bu âlemde, kendilerinden hoşnut olunması gerekenler, beni veya kendilerini bilenler değil, görevlerini, başkalarını ve ötekilerini bilenlerdir.

Ahuramazda böyle dedi ve bir an içinde sanki daha evvel hiç kimse konuşmamış ve doğa, hiçbir ses işitmemiş gibi sonsuz sağırlığın sessizliğine uzandı.

Havariler, öteki dünya âleminden bu dünyaya geri dönmüşler gibi ölümlülüklerinin ağırlığını hissettiler.

Ahuramazda’nın derin anlamlı sözlerinden, akıllarında bir kelime bile kalmadı; yalnız Zerdüşt, bir şeyler hatırlıyor gibiydi. Başkalarından öğrenmiş olduğu ve derinden inandığı düşüncelere benzemeyen bu sözlerin, gerçekten mi Ahuramazda’dan geldiğini bir an için düşünmek istedi; fakat, havarilerine söz vermiş olduğu mucizeyi göstermiş olduğu için hissettiği sevinç ve gurur, bu isteğini önledi.

Havarilerden gençliğini anımsamayacak kadar ihtiyarlamış olan biri: Hazretim, dedi, o konuşan kimdi?.. ve nereye gitti?

Kim ve nereye gibi deyimler, sınırlı ve ölümlü varlıklar için kullanılır; Ahuramazda, bu sıfatlardan uzaktır; o gitmez, gelmez ve asla vazgeçmiş de değildir.

Öyle ise nedir? Aklım bu bilmeceyi çözecek kadar ayık ve anlamak istemeyecek kadar sönük değildir, hazretim...

Zerdüşt, eski bir metni ezberden okuyormuş gibi: Tarif edilemez ve ölçülemez bir yücelikle büyüklüğün ne olduğunu sormak küfürdür; biz ölümlüler, onun ne olduğunu değil, ancak ne olmadığını bilebiliriz. Aklınızı ruhunuzun kulakları ile dinlediğiniz gerçeklerin anlamıyla doldurunuz... O, nurdur, nurludur, nurdandır... O, ateştir, ateştedir ve ateştendir; dedi.

Bu esnada ışığın yavaş yavaş uzaklaşıp küçüldüğü ve gök gürültüleri ile sekiz on baykuşun aynı uyumla ötüştükleri işitildi; yıldırım ve şimşekler arasından şiddetli bir yağmur boşandı.

Kendilerini dünyada yapayalnız kalmış zanneden havariler, ormanı süslemek için dikilmiş heykeller gibi şaşkın ve korkak bakışlarla ışığın kaybolduğu noktaya daldılar; parıltılar ve yağmur daha hızlandı; havariler, ıslanmanın ve korkunun verdiği bir üşümeyle kendilerine gelir gibi oldular; birbirine baktılar; bir arada olduklarını anlayınca Zerdüşt’e sokuldular.

Koyunlar, çobanların görüp, köpeklerinin sesini işittikleri vakit, nasıl emniyet içinde olduklarını hissederek otlamaya devam ederlerse, bunlar da başlarında Zerdüşt’ü gördükleri için rahat bir nefes olarak, eskiden ezberlemiş oldukları bazı duaları gevelemeye başladılar.

Her şimşek çakışında, yüzlerinde silik ve cansız bir balık gözünün madenleştiğini sezen Zerdüşt, artık konuşma sırasının kendisine gelmiş olduğunu anladı:



Burada duralım. Bundan sonra Zerdüşt’ün uzun bir tiradı var.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 29, 2016, 12:42:09 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

Her gün öğrenilen şeyler, yeni bir görüş sağlıyor. Kitapta Ahuramazda'nın dediği gibi bildiğim noktayı belirleyip, gerçeği aramayı bırakırsam, olduğum yerde kalırım. Sanırım önemli olan gerçeğin peşine düşmek ve hiç bırakmamak. Sokrates'in dediğine geliyoruz galiba; "Bir şey bilmediğim dışında başka bir şey bilmiyorum.", "Fazilet, ruhun güzelliğidir. Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir."
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
9617 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 31, 2013, 12:20:11 ös
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
3729 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 07, 2013, 06:12:30 ös
Gönderen: Samuray
0 Yanıt
2873 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 21, 2012, 06:17:00 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3916 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2016, 11:57:02 öö
Gönderen: kurt
0 Yanıt
2413 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2012, 09:16:55 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3481 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2016, 12:12:38 ös
Gönderen: kurt
4 Yanıt
3362 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2012, 05:55:46 ös
Gönderen: ruzber
0 Yanıt
2743 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2012, 02:36:29 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2678 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2012, 01:54:26 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2453 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 20, 2012, 10:11:57 öö
Gönderen: ADAM