Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine-5  (Okunma sayısı 3847 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 27, 2016, 01:04:32 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Özgün, alışılmadık hatta ölümsüz fikirlere sahip olmak için kişinin birkaç dakikalığına dünyaya ve eşyaya, en alışıldık nesneler ve en bilindik olaylar bütünüyle yeni ve yadırgatıcı görünecek derecede yabancılaşması yeterlidir.

Bu yabacılaşma sayesinde eşya ve hadisenin gerçek tabiatı aşikâr olacaktır. Fakat burada gerekli olan, talep edilen şey için yalnızca güç ve zor demek yeterli değildir. Tam tersine böyle bir şey bizim gücümüz dahilinde değildir; burası tam da dehanın yurdudur.

Bir kadın kendi kendisine ne kadar çocuk doğurabilirse deha da kendi başına o kadar özgün düşünceler üretebilir. Bu yüzden dehanın bir şey doğurabilecek şekilde verimli olmasını sağlamak için dış koşulların da deyiş yerindeyse baba olarak ortaya çıkması gerekir.

...

Lal taşı kıymetli taşlar arasında ne ise deha da diğer insanlar arasında odur. Lal taşı kendi ışığını yayar; halbuki diğer taşlar ancak aldıkları ışığı yansıtırlar.

Aynı şekilde denilebilir ki dehanın diğer insanlar karşısındaki durumu elektrik üreten cisimlerin elektrik ileticilerinin karşısındaki durumu gibidir. Bundan dolayıdır ki bilginlere kelimenin gerçek anlamında dâhi denemez, nasıl ki elektrik ileticilerine elektrik üreten cisimler denilemez ise. Çünkü bunlar hayatlarını, öğrendiklerini başkalarına öğreterek geçirirler. Bunun dışında başka meziyetleri yoktur.

Tam tersine dehanın bilgin diyebileceğimiz kimseler karşısındaki durumu bir güftenin notalar karşısındaki durumu gibidir. Bir bilgin pek çok şey öğrenmiş bir kimsedir. Bir dâhi insanların kendisinden çok şeyler öğrendiği kimsedir. Ama o, bunları hiç kimseden öğrenmemiştir. Bu yüzden belki yüz milyonda bir tesadüf edebileceğimiz büyük kafalar insanlık için şimşek değerindedir.

Onlar olmasaydı, insanlık en berbat yanlışlıkların ve ahlâksızlıkların uçsuz bucaksız denizi içinde kendisini kaybederdi.



NOT: METİNDE GEÇEN "LAL TAŞI" AYNI ZAMANDA "NAR TAŞI" OLARAK DA BİLİNİYOR. METİNDE BELİRTİLEN ÖZELLİK DIŞINDA, FİZİKSEL GÖRÜNÜMÜNÜN KALP ŞEKLİNDE OLUŞU DA OLDUKÇA DİKKAT ÇEKER.



« Son Düzenleme: Haziran 27, 2016, 01:14:22 öö Gönderen: İNSAN »


Haziran 27, 2016, 06:57:01 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Ben hala bir sey anlamadim. Yani simdi bu insan kimden bahsediyor, kimi bize tanitmaya calisiyor?

Isa´yi mi, Musa´yi mi , Muhammed´i mi kast ediyor yoksa dogrudan, yani günümüzdende bir örnek verebilirdim ama bu konuyu baska yerlere götürebilir diye vermiyorum.

Tam bunlari düsünürken birden su cümleyi tekrar tekrar okudum.

Alıntı
Bir kadın kendi kendisine ne kadar çocuk doğurabilirse deha da kendi başına o kadar özgün düşünceler üretebilir. Bu yüzden dehanın bir şey doğurabilecek şekilde verimli olmasını sağlamak için dış koşulların da deyiş yerindeyse baba olarak ortaya çıkması gerekir.
Ve de arkadaslar ben bu cümleden sunu anladimki, sayin Schopenhauer´in en büyük "dehasi ve secilmisi" dahi dis kosullar uygun degilse hic bir seydir.

Acaba benmi yanlis anladim??????


Haziran 27, 2016, 07:23:55 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Hatta birden aklima sey geldi, hani su "dis kosullar" diyince, müslümanlarin peygamberi ile ilgili bir olay.

Sanirim Ahzab suresi olacak, söyle yazar:
Alinti, "bir de hatırla o vakti ki, o kendisine hem allah'ın nimet verdiği, hem de senin iyilik ettiğin kimseye: "zevceni kendine sıkı tut ve allah'tan kork!" diyordun da allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanları sayıyordun.
oysa allah, kendisini saymana daha layıktı. sonra zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri eşlerini nikahlama hususunda müminlere bir darlık olmasın. allah'ın emri fiile (pratiğe) çıkarılmış bulunuyor."
not: kur'an ayetleri diyanet çevirisi dir. Bitti.

Evet gördügümüz gibi Allah peygamberin daha rahat peygamberlik yapabilmesi icin o´nun "dis kosullari"ni uygun hale getiriyor ve o´nun kendisinin ( peygamberin) evlatliginin karisiyla evlenmesi icin ayet indiriyor.

Degilmi ama!!!?


Haziran 27, 2016, 07:35:42 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Ve de arkadaslar ben bu cümleden sunu anladimki, sayin Schopenhauer´in en büyük "dehasi ve secilmisi" dahi dis kosullar uygun degilse hic bir seydir.


Dış koşullar uygun olmayınca, dâhi kişinin meziyetleri hiçbir şey değildir demek yerine şöyle desek daha doğru olur:

Dâhi kişinin, dehasının işe yaraması için uygun koşulların da var olması gerekir.

Bu iki cümle aynı gibi olsa da, vurguları itibari ile birbirlerinden farklılar. Mesela doğa zekası çok ileri düzeyde olan kişi, dehasını boş bir odada; görsel-uzamsal zekası da çok iyi olan biri bu dehasını soğan tarlasında kullanamaz. Bazıları, deha eğer gerçekten deha ise bu koşulları da kendi başına oluşturabilmelidir diyor ama, bu işin romantik tarafı. Herkes kabul etmeli, soğan tarlasında otomobil yetişmez. Kimse de boş odasını gökyüzüne çeviremez. 

Siz dünyanın en iyi santur çalabilecek kişisi olarak doğmuş olabilirsiniz. Bunu bilmiyoruz. Ama bunu keşfedebilmemiz için o enstrümanı hayatınızda en az birkez görmeniz ve ona daha önce bir kere dokunmuş olmalısınız. Öyle olmayınca da o özel kaslarla donanmış parmaklarınızla kürek tutacak ve onununla toprağa gömüleceksiniz. Ve siz de dâhil kimsecikler bunu bilmeyecek.

Bu sebepten dolayı deha, dış koşullardan mahrum kalmamalı,onlarla iç içe olmalı, ama yeri geldiğinde de kendini onlardan uzak tutabilmeli, ona yabancılaşabilmelidir.

İlk iki paragraf ne diyordu, hatırlayalım :

Özgün, alışılmadık hatta ölümsüz fikirlere sahip olmak için kişinin birkaç dakikalığına dünyaya ve eşyaya, en alışıldık nesneler ve en bilindik olaylar bütünüyle yeni ve yadırgatıcı görünecek derecede yabancılaşması yeterlidir.

Bu yabacılaşma sayesinde eşya ve hadisenin gerçek tabiatı aşikâr olacaktır. Fakat burada gerekli olan, talep edilen şey için yalnızca güç ve zor demek yeterli değildir. Tam tersine böyle bir şey bizim gücümüz dahilinde değildir; burası tam da dehanın yurdudur.
...


« Son Düzenleme: Haziran 27, 2016, 08:18:28 ös Gönderen: İNSAN »


Haziran 28, 2016, 12:53:36 öö
Yanıtla #4

Hatta birden aklima sey geldi, hani su "dis kosullar" diyince, müslümanlarin peygamberi ile ilgili bir olay.

Sanirim Ahzab suresi olacak, söyle yazar:
Alinti, "bir de hatırla o vakti ki, o kendisine hem allah'ın nimet verdiği, hem de senin iyilik ettiğin kimseye: "zevceni kendine sıkı tut ve allah'tan kork!" diyordun da allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyor ve insanları sayıyordun.
oysa allah, kendisini saymana daha layıktı. sonra zeyd o kadınla ilişiğini kestiğinde biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıklarının ilişkilerini kestikleri eşlerini nikahlama hususunda müminlere bir darlık olmasın. allah'ın emri fiile (pratiğe) çıkarılmış bulunuyor."
not: kur'an ayetleri diyanet çevirisi dir. Bitti.

Evet gördügümüz gibi Allah peygamberin daha rahat peygamberlik yapabilmesi icin o´nun "dis kosullari"ni uygun hale getiriyor ve o´nun kendisinin ( peygamberin) evlatliginin karisiyla evlenmesi icin ayet indiriyor.

Degilmi ama!!!?

Sayın Tij;

Konu ile pek alakalı olmayan bu yazınıza; konu ile hiç alakası olmayan bir cevap verme gereği duydum.
Hz.Muhammed; bildiğimiz gibi tüccarlık ile uğraşan bir şahıs idi.Gezdiği diyarlardan bir cok bilgi edin di.Bu bilgilerden biri Ana,oğul, kutsal ruhtur.Evet!!! aslı: Baba, oğul, kutsal ruhtur.bilginin ilk kaynağı kölesi zeyd, dir.Bu yanlışlık sonucu bir takım alaylamalar baş göstermiştir.Bu sebepten,sonraki ayetler daha esnek bir dil ile inmeye başlamıştır.

Kurān-ı kerim; yazıldığı tarih itibarı ile bile, bir değer taşır.İçin de çok değerli kayıp bilgiler barındırır.
Biraz da "O" dönemin çalkantılı politik havasını yansıtır.
Ufak yaştan beri tüccarlık mesleğini icra etmiş olmasına rağmen, nasıl olur da okuma yazma bilmez...orası ilginçtir.

Kuran daki kilit bilgiler; inançsız gözler için bile bir değer taşır; nazarımca.
Sen Özelsin


Haziran 28, 2016, 01:48:31 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Konu murdar olmadan araya gireyim.



Sayın Tij;

Konu ile pek alakalı olmayan bu yazınıza; konu ile hiç alakası olmayan bir cevap verme gereği duydum.


Bunu ben diyecektim ama, kimse incinmesin diye demedim.

Ama sağolsun Sayın zig-zag içimden geçen bu şeyi kendisi söylemiş.

Üstelik kendisinin de konuyla hiç alakalı olmayan bir cevap vereceğini söyleyerek yapmış bunu.

Korkarım bu böyle giderse konu ile yine alakası olmayan  bir yere çıkacağız.



« Son Düzenleme: Haziran 28, 2016, 02:08:52 öö Gönderen: İNSAN »


Haziran 28, 2016, 08:57:37 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Peki öyleyse söyle bir soru sorayim, belki bu soruyu daha önce sormam lazimdi ki yukardaki paylasimi kendimce bu " dis kosullardan " cikardigim anlamlardan bazilarina dayanarak yazdim.

Soru su: Burda düsünürümüzün bahsettigi dis kosullar nelerdir?


Haziran 29, 2016, 02:51:28 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Peki öyleyse söyle bir soru sorayim, belki bu soruyu daha önce sormam lazimdi ki yukardaki paylasimi kendimce bu " dis kosullardan " cikardigim anlamlardan bazilarina dayanarak yazdim.

Soru su: Burda düsünürümüzün bahsettigi dis kosullar nelerdir?


Bence iç koşullara değinirsek belki dış koşullar kendiliğinden ortaya çıkar.. İç koşullar denince aklıma temel birtakım faktörler geliyor. Zeka, Yetenek, İlgi, Tutum, Çaba vs. Yani seçkin olmaya aday kişinin özellikleri burada devreye girer.

Dış koşullar da genelde, sosyo-ekonomik düzey, toplum, eğitim gibi şeyler olur.

Ama asıl önemli olan şey, bu iç ve dış koşulların birbirlerini destekler nitelikte olmaları ve birbirlerinin gücünü kırmamaları. Yani iç koşullardan gösterdiğimiz yetenek ile dış koşullardan gösterdiğimiz eğitim birbirini desteklerse  seçkin kişinin doğumu ve yaşamı kolaylaşır.. Ancak desteklemezse de seçkin olacak kişi kendine hareket alanı bulamaz ve kısa zamanda sıradanlaşır.

Bunlar dışında aklıma gelmediği düşünülen veya ıskaladığım şeyler olmuşsa lütfen hatırlatılsın, konuşalım.

...



« Son Düzenleme: Haziran 29, 2016, 03:16:53 öö Gönderen: İNSAN »


Haziran 29, 2016, 03:28:00 öö
Yanıtla #8
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Aklıma gelmişken ek olarak iki soru da ben sorayım:

"Ben mason olabilecek durumdayım,ama çevremde hiç mason yok, ne yapmalıyım" diyen kişinin durumu iç ve dış koşulların neresinde yer alır ve felsefî açıdan bu  kişinin durumu nasıl yorumlanmalıdır?

Bir de, buna karşılık:

"Eğer sen gerçekten mason olabilecek kişi isen, yakınında muhakkak mason birileri vardır" diyen kişinin iç ve dış koşulları algılayışı nasıldır, nasıl değerlendirilmelidir?


« Son Düzenleme: Haziran 29, 2016, 03:37:25 öö Gönderen: İNSAN »


Haziran 29, 2016, 11:08:13 öö
Yanıtla #9

Aklıma gelmişken ek olarak iki soru da ben sorayım:

"Ben mason olabilecek durumdayım,ama çevremde hiç mason yok, ne yapmalıyım" diyen kişinin durumu iç ve dış koşulların neresinde yer alır ve felsefî açıdan bu  kişinin durumu nasıl yorumlanmalıdır?

Bir de, buna karşılık:

"Eğer sen gerçekten mason olabilecek kişi isen, yakınında muhakkak mason birileri vardır" diyen kişinin iç ve dış koşulları algılayışı nasıldır, nasıl değerlendirilmelidir?

Muazzam bir bakış acısı...
Sen Özelsin