Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Felsefeyi yıllarca sevimsiz kıldılar..  (Okunma sayısı 3055 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2008, 08:52:57 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bu ülkede felsefe yıllarca sevimsiz kılındı..insanımızın derin düşünme,boyutlu,sorgulama kültürü oluşturma yönündeki gelişimi engellendi..bunlar bilinçli çabalardı ve sonunda meyveleri de alındı tabi..
bugün eger sıg düşünen ya da amerika avrupa merkezli kişilik geliştirme vb bir sürü zırva egitim programları ile daha da çerçeveci ve bireyci,popüler kültür düşkünü,moda trendcisi,meta fetişisti bir gençlik ortaya çıktı ise,bunun kaynagını geçmişten bugüne olan biteni bir iyice algılamaktan geçiyor...


bu arada,metafizik bir felsefe degildir sevgili arkadaşım,idealist felsefenin bir yöntemidir ve başka bir anlamı da yoktur,oluşturulamaz da...eger samimi olarak felsefe ile ilgilenmek istiyorsanız,bütün bir dünyanın üzerinde döndügü idealist ve materyalist felsefe kamplarında ne dendigine bir iyice bakmanız gerekiyor..uzak dogu felsefeleri zaten çogunlukla idealist felsefenin versiyonları şeklindedir,konunun temeline inmeniz halinde,sizin de ufkunuz açılır,sonrası sadece tercihinize kalır..


bence bu forumda felsefenin temel sorunsallarına girilerek bir tartışma zemini oluşturulmalı ve bir konu başlıgı bitmeden digerine geçilmemelidir..bu da moderatörün yönetmesi gereken bir şeydir...

örnegin çelişki çatışma nedir gibi..ilk başlık bu olmayabilir,bir örnektir sadece...

Eflatun'dan...

Eflatun'a iki soru sormuslar. Birincisi ;
"insanoglunun sizi en çok sasirtan davranislari
nedir ?"

EFLATUN tek tek siralamis :

- Çocukluktan sikilirlar ve büyümek için acele
ederler. Ne var ki çocukluklarini özlerler...

- Para kazanmak için sagliklarini yitirirler. Ama
sagliklarini geri almak için de para öderler...

- Yarindan endise ederken bugünü unuturlar.


Dolayisiyla ne bugünü ne de yarini yasarlar. - Hiç
ölmeyecek gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamis gibi
ölürler...


Sira gelmis ikinci soruya ; "Peki sen ne
öneriyorsun?"


Bilge yine siralamis ; - Kimseye kendinizi
"sevdirmeye" kalkmayin! Yapilmasi gereken tek sey,
sadece kendinizi "sevilmeye" birakmaktir ...


- Önemli olan; hayatta "en çok seye sahip olmak"
degil, "en az seye ihtiyaç duymaktir"

                           Saygılar............
« Son Düzenleme: Aralık 11, 2008, 04:56:03 öö Gönderen: Anatolic »


Mart 16, 2008, 09:00:15 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

M. Schlick «Felsefede Dönüm Noktası”nı Açıklıyor


1930-31 yıllarında, Erkenntis (Bilgi) dergisinin ilk cildi yayınlandı. Editörlüğünü R. Carnap ve H. Reichenbach ’ın üstlendikleri dergi bizim akımımızın başlıca sözcüsü oldu. Derginin ilk sayısı Schlick'in kaleme aldığı «Felsefede Dönüm Noktası» ile başlıyordu: Bu yeni akımdaki iyimserliğin derginin de anahtarı haline geldiğini söylemek için oradan şu satırları aktarıyorum.

Schlick şöyle diyordu:

“Felsefede her yönüyle keskin bir dönemecin ortasında bulunduğumuz kanısındayım. Sistemler arasındaki kısır çekişmelere sonu gelmiş gözüyle bakabilirim. Bizim çağımız artık bu tür çekişmeleri gereksiz kılan yöntemlere sahiptir. İş artık bu yöntemleri kararlılıkla uygulamaya kalıyor.”

Schlick aynı yıl (1930) yayınladığı “Kişisel Yaşantı, Bilgi, Metafizik” adlı makalesinde şöyle diyordu:

“Varlıkların bilgisi ilk olarak özel bilimlerin kendi yöntemleriyle elde edilmektedir. Varlığın bunun dışındaki her hangi bir yöntemle bilgisini edinmek boşuna laftır. Metafiziğin hiç bir olanağı yoktur, çünkü metafiziğin amaçları kendi aralarında birbiriyle çelişmektedir.

Eğer metafizikçilerin kişisel yaşantıya özlemleri varsa bunu şiirle, sanatla yapabilirler. Bu özlemlerini yaşamın kendisiyle giderebilirler. Ama transandant(aşkın) olan şeyleri kişisel olarak yaşamaya, denemeye girişmek istediklerinde yaşamla bilgiyi birbirine karıştırırlar, yaptıkları iş hayâlet kovalamaktır.”

Schlick'e göre, Bilgi, dünyadaki olguları birebir olarak gösteren bir simgeler sistemi inşa etmektir, kişisel yaşantıdan temelden farklı oluşu da bu nedenledir. .

Bu pek iyimser tutum ruhbilimsel açıdan ancak bir dönemeçte yaşanabilen bir duygudur. Bir arabayı çok hızlı sürebilirsiniz hızını değiştirmediğiniz sürece hiç bir şey fark etmeziniz. Ama bir dönemece girdiğinizde ya da ivme değiştiği zaman büyük bir tepkiyle karşılaşırsınız.

Mantıksal Pozitivist Akım bugün artık o kadar göze batmıyor. Ama felsefede bir dönüm noktası oluşturduğu bellidir. Bu felsefe sonraları yeni, üstelik düz bir yol tutturdu. Burada, mantıksal pozitivizm diye anılan akımın yandaşı sayamayacağımız bir filozofun C.West Churchman 'den şu alıntıyı yapmak isterim.

“Pozitivist akımın. sorgulama biçimlerini sağlıklı biçimde ele aldığına hemen hcmen kimsenin kuşkusu yok, düşünce akımlarını birbirinden kesin çizgilerle ayırdı. Ve de- neysel yöntem yandaşlarının reaksiyoner akımlara karşı mücadele verebilecekleri bir zemin yarattı. Bugün pozitivizm öncesi görüşlere geri dönmek artık bilim-öncesi görüşlere dönmek demek oluyor. Demokrat görüşlü birinin gözünde tanrının tartışılmaz gücünü savunan bir reaksiyoner anlamına geliyor bu tutum.”

Metafiziği bir anlamda temize çıkarmaya çalışan F S. C. Northrop 'un son kitabında da buna benzer bir tutumla karşı karşıyayız. Kendisi, bütün yazılarında daima en bağımsız çizgiyi tutturmuş, bilimin temellerine olduğu kadar bilim felsefesi ile kültürel ortam arasındaki karşılıklı bağımlılığa da dikkatleri çekmiş bir yazardır ve şöyle yazmaktadır:

Gerçekten de, mantıksal pozitivizmin tarihçesine bakarsak, «bilimsel dünya anlayışı»nın bu durumu hep koruduğunu görürüz. Hele Schlick 'in «Uzay ve Zaman»da yakındığı tutumu düşünürsek bu daha iyi belli oluyor. Bilimsel kavramları, onların tümdengelim yoluyla özgül biçimde formüllendirilmiş`bir teorinin postülatlarında bilim adamlarınca verilmiş tanımlarını bir yana bıraksak bile, mantıksal pozitivizm ana amacına ulaşmış. gözüküyor. Mantıksal pozitivistler'in amaçladıkları «operasyonlarla sınama veya doğrulama hedefine her şeye rağmen varılabiliyor. Çağdaş mantıksal pozitivistlerin artık bu duruma geldiklerini gösteren bir çok kanıt var.

Mantıkçı pozitivizmin çizdiği dönemecin ne kadar keskin olduğunu kestirmek içiıı onu, gelenekçi felsefe görüşleri arasında gerek espri gerekse zaman bakımından kendine en yakın düşeni karşılaştırmak yararlı olur. Bu karşılaştırma için H.Vaihinger’in «Sanki Felsefe»sini seçiyorum Zamanında geniş yankılar uyandıran bu kitap, Geleneksel felsefe’nin veni-Kantçılar tarafından parçalanması diyebileceğim akımın tipik bir örneğidir. Vaihinger, fizikte (noktasal kitle ile özdeş tuttuğu) atom kavramının, mantıksal bakımdan kendisiyle çelişse bile, aslında yararlı bir uyduruk kavram olduğunu göstermeye çalışıyor ve diyor ki:

Hem uzaygenliği (uzayda-yayılabilirliği Y.Ö.] olmayacak. hem de kuvvet sahibi bir töz olacak... Böyle bir şey' kendisine bir anlam yüklemenin olanağı olmayan tözcüklerin kombinasyonundan başka ne olabilir ki... Ancak «basit atomlar»ın maddesel bir şey olması gerektiği halde bunlar yine fiilî birer nesne değildir. Buna rağmen, fıziksel kurgular yapabilmesi için fizikçinin atomlara ihtiyacı var. Peki, nasıl çözeceğiz bu çelişkiyi? Bilimi bu ikilemden nasıl kurtaracağız?...



Mart 16, 2008, 09:08:26 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Doğa Bilimlerinde Pozitivizm-Philipp Frank –çev: Yılmaz Öner-Spartaküs Yayınları

-------------------------------------

- Metafizik bir yöntem değil; bir felsefe dalıdır ve sadece idealist anlayış içinde yer almamıştır. Daha sonra açılımları ve felsefe tarihi boyunca etkilerini ekleyeceğim.

- Bu ülkede bir bilim ya da sanat etkinliğini, etkinliğin gerçek sahipleri "sevimli" kılma çabasından çok, anlamlı,yararlı ve etkin bir hale getirme çabası taşımaktadır. Aksi anlayış popüler görüşlerin gölgesindeki anlayıştır. sevimli kıldığınız şeyler daha sevimlileri ile yok olup gitmekte, trend kurbanı olmaktadır.

- Felsefe alan mezunu olarak "hobi" alanı değil uğraşı alanı olarak fetkinliği görmek gerektiği kanısındayım, uğraşmak ile ilgi duymak arasında önemli bir fark vardır. Aksi tutum asıl metalaşmaya  götüren ve yozlaştıran bir tutumdur.

- Aslında idealist felsefe görüşü Doğu Felsefesi etkisindedir. Felsefe tarihi örneklediğiniz Antik Yunan ( Aristoteles ve öncesi döneminden ) öncesinde Hint, Çin ve Mısır - Mezopotamya'da bilimsel ve felsefi düşünce pratikte de yönelim kazanmıştır.

- Whitehead'in dediği gibi felsefe tarihi Platon felsefesine düşürülen diipnotlardann ibarettir. ama dipnotları anlamak için Platon'dan da öncesine gidilmek gerekir.

- Felsefenin temel sorumsalları için "temel kavramlar"ının irdelenmesi gerekmektedir. Görüş karşılıklı diyaloglar ve görüşmeler ile temel kazanmıştır.




Mart 17, 2008, 09:45:50 öö
Yanıtla #3

Felsefe'yi en çok '' Soru Sorma Sanatı '' olduğundan çok severim. Çünkü Yaşamımızda Arayış Ortamına bilindiği gibi Soru Sormaya başladığımız an gireriz. Ancak Kaliteli Sorular, beraberinde Kaliteli Cevaplar getirecektir.

Metafizik bağlamında Soyut Bilgiler Kazanmak, Yaşamsal açıdan da önemli bir Değişikliği de sağlamakla birlikte Maneviyatı ciddi ölçüde güçlendirmektedir. Maneviyatın zenginleşmesi Felsefi Görüş Açısına sahip olmakla mümkün olacağından Felsefeyi başlı başlına Hayatımıza aksettirmek gereklidir, diye düşünüyorum.

Hayat Felsefesini Kazanmak Felesefeyi Sevmekle Başlar. ;)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Aralık 10, 2008, 09:29:25 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

koyma suyu ile degirmen donmez ise koyma suyu birak kendi damla damla dolsun  dolsun ki hissetsin ne oldugunu daha iyi anlasin dusunce evreninin zenginligini ve degerini ve kendine sorsun "neden" diye. gorunmeyen dunyanin gizemi sarsin butun kalbini  ancak boyle anlar icinde bulundugu dunyanin sistemini. haliyle severde sayarda yasarda onu kendi evreninde.
yokmu o benim lisedeki felsefe ogretmenim omrumu yedi omrumu :) yillarimi caldi


Aralık 11, 2008, 04:58:56 öö
Yanıtla #5
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Shemuel,

paylasiminiz icin tesekkür ederim.

Felsefe insanin kendisini gelistirmesini saglayan en önemli araclar tanimidir. Felsefe sanati ile ilgilenenlerin yogun oldugu topluluklarda elde edilen güzel sonuclar, tüm topluluklar icin örnek olmustur ve olmaya devam edecktir.

Sevgi ve Saygilarimla



Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany


Aralık 11, 2008, 05:00:58 öö
Yanıtla #6
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Sayin semih_tatar,

yorumunuz ve paylasimiz icin tesekkür ederim.

Fakat cümleya baslarken ilk harf büyük olmak üzere, virgül ve noktalari dogru koymaya özen gösterirseniz sevinirim.

Sevgi ve Saygilarimla
Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany