Sitem etmemin sebebi, ben bunun cevabını ilk yazımda vermiştim demek içindi. Yoksa elbette benim görüşlerimden farklı görüşler olabilir, olmazsa zaten bir yerlerde bir yanlışlık var demektir.
Fakar Sn. Adam ile verdiğimiz cevaplar korkarım aynı durumu ele almıyor. O zaman ben yazdıklarımı 2'ye ayırarak bir daha anlatayım.
1- Başlıkta "muntazamlık" ibaresi yer aldığı için, bir Masonun bu konuyu etkileyen uyuşmazlığı: Muntazam kelimesini ne anlamda kullandığımı ilk yazımda anlatmıştım, tekrara gerek yok. O zaman, akla gelen farklar arasında öne çıkan 2 başlık var. Bunları da örneklerle anlattım aslında.
Çok kısa tekrarlamak icap ederse, bir Mason zaman içerisinde Tanrı inancını kaybetmişse (bunun baştan beri böyle olması farketmez), gereğini yapıp ayrılması gerekir.
Muntazamlığın koşulları için "ya deveyi güdersin, ya da gidersin" demek mümkün. Esas olan BL'nın muntazam olması, kabul edilmesidir. Bunun kuralları da her yerde aynıdır.
2- Sn. Adam'ın cevapladığı karar, kural, uygulama gibi konularda Mason BL'dan farklı düşünüyorsa: Doğrudur, kendi doğrularını anlatmak için gayret etmek esastır. Muntazamlık kurallarının akisne, idari kurallar eleştirilebilir, değiştirmek için çaba sarfedilebilir. Yapılamayacak tek şey "karşı durmaya" çalışmaktır. Yani "bu karar bence yanlış, tanımıyorum, bildiğimi yaparım" demek. O durumda yine gitmek icap eder.
65 olaylarından bahsetme sebebim de bu gitmeyi anlatmak içindi. Haklısına haksızına girmeyi benim de hiç sevmediğim, içimi acıtan olaylardır. Sadece sonuç kısmı yukarıda anlattığım duruma örnektir. "BL kararlarını tanımıyoruz, o zaman gidiyoruz".
Saygılarımla.