Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: NEDİR ŞU YAHUDİLİK DENİLEN?  (Okunma sayısı 3976 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 12, 2010, 04:32:11 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Korkarım Yahudilik konusunda çoğumuzun bildikleri kulaktan dolma, biraz da üstünkörü, üstelik ön yargılı birtakım kişilerin anlatımlarına dayanıyor.

Sanırım forum alanında bu bağlamda doğrular da anlatılmıştır. Doğrusunu isterseniz, araştırıp incelemedim. Öyle yapsaydım, bana göre yanlış olan birtakım eski anlatımlara yanıt vermek zorunda kalabilirdim. Bunun yerine, iyisi mi, kendi birikimlerimde bulunanları kendi yazım tarzımla aktarayım dedim. Elbette bu aktarımların tam ve kesin doğru olduğunu ileri sürecek değilim. Hiç bilmeyip merak edenlerin bir şeyler öğrenebileceğini, az bilenlerin bilgilerini geliştirebileceğini, benden çok daha iyi bilenlerin ise yanlışlarımı giderip, konuyu bütünlemek üzere katkıda bulanacaklarını düşündüm. Umarım öyle olur.

Konuya bu başlık ile girişiyorum ama bu bölümde yazacaklarım bu başlıktan ibaret kalmayacak. Yaptığım bu giriş, bu bölümde bundan sonra yazacaklarımın hepsi için geçerli olacak.






Din sosyolojisi ve dinler tarihi araştırmalarında kullanılan Hıristiyan ve Müslüman sözcükleri, bir ulus ya da ırksal kökeni değil, belli bir inanca bağlı olanları belirtir. Bu, Yahudi sözcüğü için geçerli değildir.

Yahudi sözcüğü ile hem belli bir inanca bağlı hem belli bir ırktan olan kişi amaçlanır. Örneğin bir Hıristiyan Arap ya da Müslüman bir Hintliden, Müslüman bir Alman ya da Hıristiyan bir Türkten söz edebiliriz. Oysa, pek ender ve özel durumlar dışında, Yahudi sözcüğü ile genel anlamda Yahudi ırkından gelen ve Yahudi inancına bağlı bir kişi belirtilir.

Aslında Yahudilerin bir ulusu mu, bir dini mi yoksa her ikisini birden mi temsil ettiği yüzyıllarca tartışılmıştır. Bu durum özellikle 17-18. yüzyıllarda gelişen özgürleşme eylemleri sırasında daha da önem kazanmıştır. Yahudilere, yaşadıkları ülkelerdeki diğer halklar gibi bazı hakların verilmesi tartışıldığı sıralarda, konunun ağırlığı giderek artmıştır. Bu tartışmalara dindar Yahudiler kadar Yahudi karşıtı olan kişi ve gruplarca da şiddetle karşı çıkılmış, buna bağlı olarak da Yahudi karşıtı (Antisemitist) eylemler doğmuştur.

Antisemitizmden söz edince elbette önce Semitizmden söz etmek, dolayısıyla bir sözcük olarak Semitizmin türetildiği “Sami” sözcüğünün kısa bir açıklamasını yapmak gerekiyor.
   
Kutsal Kitaba göre Sami adı, Nuh’un üç oğlundan en büyüğü olan Sam ya da Shem’den gelir. Bu ad, Helence ve Latince çevirilerde “Sem” biçimine dönüşmüştür. Gene Kutsal Kitaba göre Nuh tufanıyla birlikte neredeyse tümünün yok olduğu insan toplumları, Nuh’un üç oğlundan yani Shem, Ham ve Yafet’ten türemiştir. Üç ana ırksal grubun, adlarını ataları olan üç oğuldan aldığı düşüncesi daha sonraki dönemlerde öncelikle Yahudiler, sonra Hıristiyanlar ve bir ölçüde de Müslümanlarca benimsenmiştir.
   
Bu değerlendirme ya da yoruma göre; Ham, Afrika’nın koyu derili halklarının, Shem İbranîler ile Arapların atasıydı. Yafet ise Medler, Persler ve Helenlerin, yüzyıllar sonra da Arî olarak adlandırılacak halkların atası oldu.
   
   Kutsal Kitap kaynak alınınca, Nuh’un iki oğlu daha olmadığı için ya da Tanrı o sıralar kızıl ve sarı ırkları yaratmadığından Kızılderililer ile Doğulu Sarıderililer bir bakıma “atasız” kalmıştı. Ancak biz onları zaten konu dışı olduklarından bir yana bırakalım da ne şiş yansın ne kebap!
   
   Semitizm sözcüğü ile aslında Sami ırkından gelme kişilere karşı duyulan yakınlık, sempati ya da tolerans gösterme amaçlanır. Antisemitist kişilerce ise Semitist sözcüğü bu ırktan gelenlere sevgi duyma, onları her eylemlerinde destekleme gibi bir anlam kaydırmasına uğramıştır. Kuşkusuz bu sözcük tüm Sami ırkı için kullanılmak amacıyla ortaya çıkmıştır ama sonraları Arap soyu ve ardından diğer birçokları bundan ayrılarak, Semitizmi yalnızca Yahudiler için geçerli olmak üzere kullanır olmuştur. Antisemitizm de bunun tam karşıtıdır; sırf Yahudi oldukları için Yahudilere karşı duyulan nefreti ve düşmanlığı belirten bir anlamda kullanılagelmiştir.
   
   Antisemitizmin ortaya çıkış tarihi hayli yeni olmakla birlikte, kökleri eski çağlara kadar uzanır. Özellikle Orta Çağda haçlı seferleri ile yaşanan olaylar, başta İber Yarımadası olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde engizisyon aracılığıyla yapılan baskı ve kıyımlar, Antisemitizmin tipik örnekleridir. Antik Çağ Roma İmparatorluğu’nun Yahudilere karşı giriştiği kıyımlar ise, din ve ırksal kökenli olmaktan çok politik, askeri ve ekonomik nedenlere dayanır.

   
   
   
   
Bu özetten sonra Yahudi dininin ortaya çıkışına geçmek isterim. Ancak ona girmeden önce bazı sözcükleri, kavramları açıklamak gerektiği görüşündeyim. Bu biraz uzun sürebilir. Onun için bir diğer başlığa bırakacağım.
   
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 13, 2010, 02:26:32 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Bu soru benimde uzun zamandır aklımı kurcalayan bir soruydu aslına bakarsanız. Öncelikle şu sorular aklıma takılıyor, genel kabulü ele alarak söyleyelim (ki bundan başka bir şeyi de düşünmedim şu ana kadar) "millet" kavramı bizim bildiğimiz anlamda ilk defa Fransız Devriminden sonra ortaya çıkmamış mıdır?

Bu durumda İsrael veya Yahudi kelimeleri nasıl olup da tek bir milleti tarif edebilir? O zaman böyle bir millet bilinci mi vardır?

Bu sorulara benim bulabildiğim cevap burada "millet" kelimesinin aynı dine inanan kişileri tarif etmekte kullanıldığıdır. Şöyle bir alıntı yaparsak:

Bilindiği gibi, dinin bir manası da millettir. Dine Millet denilmesinin sebebi; insanlar onun üzerinde ictima ettikleri içindir. (Mir’atü’l İslam (İskilipli Atıf Hoca) Sh: 1-2, İST/ 1332)

Burada Yahudi milleti de diyebileceğimiz gibi İslam milleti de pekala diyebiliriz diye düşünmekteyim.

Birde şu "İsrael" kelimesini incelersek, Tanrıyla güreş tuttuktan sonra Yakup'un adı İsrael olmuştur ki Tanrıyla güreş tutan anlamındadır.

Eğer şu alıntıyı yanlış anlamıyorsam (Din sosyolojisi ve dinler tarihi araştırmalarında kullanılan Hıristiyan ve Müslüman sözcükleri, bir ulus ya da ırksal kökeni değil, belli bir inanca bağlı olanları belirtir. Bu, Yahudi sözcüğü için geçerli değildir. ) sayın ADAM, siz de benimle bu konuda aynı fikirdesiniz. Bilmiyorum aslında yukarıda da söylediğim gibi benim kafam bu konuda biraz karışık, İsrael'in, Yahudi'nin sadece tek bir millet ismi olduğundan yola çıkmak YHVH'yı kabile ilahı seviyesine indirmek gibi geliyor bana biraz.

Neyse ben daha fazla bu konuyu bulandırmadan susuyorum.Böyle bir konu hakkında yazdığı için sayın ADAM'a teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Saygılar.


Mart 13, 2010, 08:18:02 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Şimdi ben derim ki... Burada sözcüklere takılıp kavram uyuşmazlığına düşmeyelim. Millet = ulus kavramı, bugün anladığımız çerçevede elbette çok daha sonraki bir dönemin, Batı'da en erken 18. yüzyıl sonlarının ürünüdür.  Ancak Tevrat'a bakacak olursak, birçok yerde Yahudi olmayanlar için milletler (gentiles) teriminin kullanıldığı da görülür. Bugünün kavraümlarıyla bakılınca o da yanlış. Aslında belki "toplum" demek çok daha doğru. Fakat eskiden toplum denilince, anlaşılan onun kapsamı çok daha sınırlı; sanki bir köy ya da kent toplumu olabilir de bir ülke ya da din toplumu olamaz, çok genişleyip yayıldığında ona millet denmesi gerekir gibi... 

Sayın AEyn'a katılımı ve katkıları için teşekkürler... Ancak şu başlık altındaki konuyu önümüzdeki günlerde biraz daha ilerletelim bakalım.  Sanırım bunun üzerinde çok olumlu ve karşılıklı yararlanmalı tartışmalar yapabileceğiz.

Sevgiler.

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 13, 2010, 08:20:56 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Bende bu konuda kendi öngörüşümü sunmak istiyorum, Yahudiliğin doğuşu ile sümerlilerin yazıyı keşfetmesi yaklaşık aynı yıllara tekabül ediyor. Sümerlilerden veya Musa'dan önce dinler yokmuydu gayet tabi vardı, bu durumda neden Yahudilik bu dinlerin arasında popüleritesi arttı derseniz benim görüşüme göre tek tanrılı dinlerin ilk adımlarından birini atan Musa'nın yazının bulunmasından dolayı şansının olmasıdır ve yazı sayesinde çok geniş kitlelere daha kolay ve hızlı bir şekilde yayılmıştır. Gerek İncil, gerek Kuran , gerekse Tevrat'ın yazılı olması dinlere güç vermiştir. Tahminimce Tevrat'tan öncede Tanrı kavramı hatta bazı bölgelerde tek tanrılı dinler vardı ama kendi sosyal toplululukları dışına bu kavramlar çıkamadığı için ve gerek Tevrat'ın sert tutumundan dolayı diğer dinler varlığını koruyamamışlardır. Ayrıca Yahudilikte soyun anne'den gelmesi diğer dinlere göre bu dini biraz daha muhafazakar yapmıştır. Sayın Adam'ın bu yazı dizisini merak ile takip edeceğim.
Saygılar.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
10941 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 16, 2007, 02:18:21 öö
Gönderen: shemuel
8 Yanıt
6035 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2008, 10:37:40 ös
Gönderen: Isis
2 Yanıt
8455 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2016, 05:25:22 ös
Gönderen: Hacamat
0 Yanıt
2536 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2010, 10:19:12 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8257 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2978 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2010, 11:57:46 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3657 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2010, 12:45:03 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
22510 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 24, 2010, 12:41:08 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3081 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2010, 11:42:29 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4270 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 18, 2015, 12:38:45 öö
Gönderen: MEDUSA