Ben bir mason değilim. Fakat şöyle düşünüyorum, Masonluk ile söz konusu dogmaların, o dogmalara mensup kişilerce nasıl uzlaştırılabildiği konusu aslında cevabı içinde bir sorudur. Gerçek şu ki, locadaki üç kutsal kitabın üçü, kronolojik sıra ilerlediğinde zaten diğerlerini sert bir şekilde eleştiren, zıtlaşan kitaplardır. Özellikle Kuran'ı Kerim'in, mevcut İncil ve Tevrat'taki dogmaların çoğuyla ciddi derecede zıt öğretileri mevcut. Yani bırakın masonik prensipleri, ortada bir masonik prensip olmasa dahi o üç kitap herhangi bir yerde bir arada bulunması imkansızdır. Masonik prensiplerle çelişene kadar, birbirleriyle çelişen din kitapları daha acil bir sorundur.
Örneğin İslam'da tek tanrı inancı varken, İncil'de teslis vardır. Kuran'da İncil'deki bu tutum sert bir şekilde eleştirilir. Alev Alatlı'nın dinler arası diyaloğun imkansızlığını açıklarken kullandığı ifadeyi aynen almak gerekirse, "bir kadının mahrem yerinden doğan bir tanrı kavramı ile, İslam'ın muhalefetün lil havadis sıfatına sahip (Allah'ın hiçbir varlıkla benzeşemeyeceği) tanrısına inanan birinin ortak bir yolda yürümesi imkansızdır".
Yani masonluk şöyle kalsın, Hristiyanlık ve İslam'ın nasıl uzlaştırıldığı zaten başlı başına bir sorundur.
Her ne kadar forumun farklı yerlerinde bu sorunun cevaplandırıldığı söylense de, bu durumun samimi bir açıklaması olacağını düşünmüyorum. Adeta matematiksel denecek bir eşitsizlik var. Burası kesin.
Fakat ben şöyle düşünüyorum; masonluk, bu üç kitabı yan yana koyarak, zaten tam da bu çelişkiyi, alegori olarak, bir sembol olarak kullanabilir, ve aslında şunu demek isteyebilir "biz de tam bu çelişkiyi göstermek istiyorduk".
Bu durumda bu çelişkiyi göstermek istemekle, masonluğun, üç kitabı yanyana koymakla, aslında üç kitabı tümüyle bir "boş küme" olarak ele aldığı düşünülebilir.
Yani şunu demek istiyor olabilir; "üç din de, özünde birdir, farklılıkları olmaması gerekir, ve masonluk, kendi deistik öncülüyle (nitekim bir tanrının varlığına inanmayan mason olamaz) bu üç dinin farklı bir yorumunu benimser".
Bu farklı yorum da kaçınılmaz olarak deizm oluyor. Yani tek tanrıcılık. Bundan sonraki tüm ihtilafları ve ihtilaf konusu olan tüm uygulamaları reddediyor. Ortaya iyice ayıklanmış bir tevhid inancı çıkıyor.
Burada da kalmıyor.
Derecelerin ilerledikçe, yeni prensiplerin üzerine eklendiğini görüyoruz. Özellikle Sayın Adam'ın yazısında söylediği şeyler bunlar. İçeriği nedir ben bilmiyorum. Ama böyle bir şey şayet varsa, ki Sayın Adam'dan var olduğunun ipuçlarını alıyoruz, masonluk, tek tanrıcılığın içine kendi prensiplerini koymaya başlıyor, ve haliyle bu prensipler de, ayıklanmış ibrahimi dinlerle doğal olarak bir çelişki oluşturuyor. Ve masonluk böyle yapmakla, aslında kendi din anlayışını oluşturuyor.
Peki inançı Hristiyan mason, veya Müslüman, Musevi mason tüm bunları kendi diniyle nasıl uzlaştırıyor?
Tabii ki uzlaştıramıyor. Uzlaştırmasının mümkün olmadığını söylemek için çok araştırma yapmaya gerek yok. Üç kitapta yazılanlar ve masonik derecelerin kendi öğretileri zaten durumu açıklıyor.
Peki uzlaştıramayınca ne yapıyor? Masonluktan ayrılıyor mu? Binlerce masonun hala mason olarak kaldığını gördüğümüz için, ayrılmıyor diyebiliriz. Peki napıyor?
Bence pek işin üstüne gitmiyor. Bu durumu dert edinmiyor. Zaten ben çoğu masonun, masonik prensipleri hayatına uygulamak için mason olduğunu düşünmüyorum. Çoğu mason, bir sosyal statü ve güç elde etmek için masonlukta kalıyor, eğer gerçekten Hristiyan'sa, zaten masonlukta ettiği yeminleri tutmuyor, masonik prensiplere gönül vermiyor. Locadaki 3 kitaptan birine inanmaya içten içe devam ediyor. Derece atladıkça ezberleyip okuduğu masonik unsurları formalite icabı kabul ediyor. Aslında herkes, kendi işine gücüne bakıyor. Veya gerçekten masonsa, bu gerçekten hristiyan veya müslüman olmadığı, masonik yorumları tercih ettiği anlamına geliyor. Bu sefer o üç kitabın üçüne de inanmıyor, ve masonluğun, yani yeni dinin yolunu benimsiyor.
Mu?
Bilmiyorum. Ben burada kendi çözümlememi, varsayımımı yazdım. Bu sorunun gerçek bir cevabı varsa da bilmek istiyorum.
Saygılar