Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İNSAN MAYMUNDAN DEĞİLDİR  (Okunma sayısı 89219 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 07, 2012, 10:07:42 öö
  • Ziyaretçi


Delil 1 - ''Allah yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayandır''. Es Secde Süresi ayet 7.

Allah Teala Zülcelal Hazretleri El- Bedi,El- Fatır ve El- Basıt isimleriyle tecelli ederek , bunca kainatı, numünesiz, yoktan var etmiştir. Bunların bir kısmını cins, bir kısmını nevi' olarak yaratmıştır. Her bir nev'in diğerinden ayrılması için fasıllar yaratmıştır...

            Bunlardan ferd-i kamil olarak cins-i insanı; üstün,ulvi ve seçkin yaratmıştır. Her şeyi o yaratmış;güzel yaratmış ve güzel süret vermiş;
İnsana en güzel süreti vermiştir. kendisi yaratıcı olarak ''İnsanı yaratmaya da çamurdan başlayandır.'' buyurmuştur. Mesela, her bir hayvan cinsini müstakil olarak yarattığı gibi,insanı da müstakil bir cins ve diğer cinslere nazaran  bir ferd-i kamil olarak yaratmıştır; ona şeref vermiştir;

           '' Andolsun hakikaten Biz insanı şan ve şerefli kıldık...'' El İsra Süresi ayet 70.

İnsanın sair mahluktan şerefli olması ;Allah Teala'nın ona vermiş olduğu beden güzelliğine, bedendeki ahenkli eklemlere, el göz kulak gibi organların faaliyetlerinde  daha becerikliliğe , iradeye, akla ve birçok manevi  ahlaka sahib olmasındandır.
Maalesef birçok ehli ilim , hatta müslümanlardan da Ferid Vecdi gibi, vakitsiz öten birçok horozlar; insan cinsinin maymun cinsinden... şundan, bundan... derken bir tek hücreden meydana geldiğini söylemişlerdir. bunların yanılmasının sebebi , iki husustur:

a- Nevi'lerin - mesela amip,aslan, insanın-,cins-i esfelde - mesela hayvanda-;orta cinslerin- mesela hücre=RNA ve DNA şeritlerinin-,cins-i a'la'da - mesela cisim ve cevherde- birleşmesine nazaran dediler ki:Bütün canlılar RNA ve DNA şeritlerinden meydana gelmiştir. Bunlar bunca mahlukun tek hücreden gelişinin imkansızlığını görmediler... Zira canlılardaki hücrelerin de her biri, müstakil bir cinstir. o cinsin nevi'leri de, cinsine mahsus nevi'ler olur . Mesela, hayvan nevi'lerinden kedinin hücresi, kediye; atın hücresi ata; maymunun hücresi maymuna mahsustur. insanın hücresi de insana mahsus ve üstün hücredir. şimdi, kansız bir adamın damarlarına kedinin, köpeğin veyahud maymunun kanını zerkedersek , kansızlığı gider mi; yoksa kan hücreleri kavga edip birbirini yer mi?. Tabii ki, yer.. Görülmez mi, cinste, nevi'de birleşen insanın birçoğunun kan hücreleri birbirini tutmaz.

b- Bunlar tesadüfe hükmettikleri için, ezeli bir Halık'ın varlığını idrak edemediler. Cevheri de, ezeli zannettiler. Bundan dolayı Halık'la mahluk meselelerini birbirine karıştırdılar. Nakş ile Nakkaş; resimle ressam hiç bir nokta da  birleşmedikleri gibi , ezeli olan yaratıcıyla ezeli olmayan mahlukta hiç bir noktada birleşemez.

Delil 2- İnsanla herhangi bir hayvanın arasında hiçbir münasebet yoktur. insan, nesil bakımından hayvanlardan çok farklıdır. farklar cisim nahiyesinden başlar; ahlak , ilim, fikir,idrak,konuşma,irade ve sair şeylere kadar terakki eder. insanı, insan mertebesinden çıkarıp, hayvanlaştırmak ve dinden uzaklaştırmak için, '' insan maymundan meydana gelmiştir '' diyen Darwin'in nazariyesine bakılmaz. Mukaddes kitaplar ve Kur'an, insanın aslının çamurdan olduğunu beyan ederler. Darwin'in fikirlerini tatbik eden Valdıs der ki: '' insanların maymundan türeme oluşu , tabii kanunların çıkış ve yükselmesiyle tasdik edilemez.elbette insan kendi başıyla yaratılmış demeye mecburum.''

           Maddecilerden Ferho: ''Bize öyle ayan ve aşikar oluyor ki insan ile maymun arasında çok farklar vardır. Bizce=tabii kanunlarca, insanın maymun neslinden olmasına hüküm etmek mümkün değildir. Bunu araştırıp tabiatten koparmak da iyi bir şey değildir.'' der.

Delil 3- Maddeciler diyorlar ki: Birleşme sebebiyle insan ve maymunun araların da bir münasebet bulunur. Birbirine benzeyişle beraber yeşil üşneler( yosun ) , sarı üşnelerden olmadığı gibi, gözler, kulaklar, eller arasında zahiri görünüşte benzeyiş olsa da, insanda maymundan değildir.  Hatta insanlar, cinste, nevi'de, fasılda, ırkta birleştiği halde, birisin parmak ucu dahi, diğerinden ayrı olur. Demek benzeyiş, birbirinden çıkmayı gerektirmez. parmaklar birbirine benzer Fakat ''şunun parmağı, bunun parmağından çıkmıştır'' diye iddia batıl değilmidir?Benzeyiş, asıl ve dal'ın delili değildir; birleşmekde öğle...

''Parmak uçlarını'' dedik; çünkü buda kur'an'ın mucizelerinden biridir.Nitekim el Kıyame süresinin 4. ayetinde Allah Teala buyuruyor: Biz parmak uçlarını bile derleyip diriltmek için tekrar toplayarak biraraya getirmeye güçlüyüz.''.. Parmak uçları buyurmuştur. her ne kadar insanın parmakları görünüşte aynı şekilde olursa da, tıbbi bakımdan bir değildir. Aynı zamanda iki kişinin parmak ölçüleri değişiktir. Binaenaleyh her birinin sıfatı, hassasiyeti de ayrıdır. Kaldı ki hayvan ve nebat ve insan aralarında irtibat...!

Evet insanlar ile hayvanlar arasında çok fark vardır. Hayvanlar arasındaki terkibler de ayrıdır. insan terkibi, değil ki maymun, hatta bütün hayvanlardan ayrıdır. Ayrıca yahudileştirmek için veya semavi kitapları kaldırmak için bazı tasavvufçulara malederek '' İnsan şimdiki hayata kadar,nebattan hayvana... hayvanlardan da maymuna... ve maymundan da süzülerek tekamül etmiştir'' diye herkesin beyinlerini uyuşturmuşlardır.

Eğer biz dersek ki: '' Şu tarlaya filan tohum ekilmiştir''; nihayet ekme ve biçme zamanı muayyendir. hem de desek ki; '' Filan fabrikadan filan madde çıkacaktır''; elbette madde meydana gelinceye kadar muayyen bir zaman vardır .Binaenaleyh filanca insanın ruhu ve hayatı başladığı noktadan şimdiki hayata kavuşuncaya kadar, sefer mesafesi muayyen ise , neden tesbit edilmiyor?.. Çok şeyler vardır ki ,yüz milyon seneden beri gelip geçiyor , Mesela senenin dört faslında , şu kadar zaman da şu mahsul geliyor denildiği zaman, zamanında söz konusu mahsulü bulamazsak, diyenin sözü doğru olurmu? Şimdi yetmiş bin senede bir hücrenin diğer hücreye naklolması  muayyen bir mesafedir. Bu takdirde milyar seneyi aşkın zamandır, hangi hücre hangisine naklolmuştur? hangi cevizden,hangi badem;hangi reyhandan, hangi nergis; hangi maymundan hangi insan çıkmıştır?!.

İşte bu sorulara cevap veremeyen bazıları da çıkmaz sokağa girerek şöyle der: Aslında hayat yıldızlardan, zerre şeklinde dünyaya gelmiştir.Demek istiyorki: Hayat, yıldızlardan ayrılışından dünyaya varıncaya kadar, seferinde telefe uğramamış, fezada pek çok zaman kaldıktan sonra arza inip karar etmiştir.Sonra hayat zerrelerden bize teselsül etmiştir.

Halbuki gördüğümüz; canlılarda, dirilmenin veraset kanunlarında asla böyle kanun yoktur. Fezanın sıfır derecesinde bu zerre nasıl diri kalır?Onun emsalini öldüren kesafetli ışıkların dalgalarından nasıl kurtuldu?... Ki fizikçilerin tesbit ettikleri ışıklarda bazı cisimler, rastlamış olduğu her hangi bir cismi yutup yok eder. o ışık dalgalarından zerre nasıl kurtuldu?.. bununla beraber, o maddeyi canlı takdir edersek , nasıl kendine yer buldu?... Mesela kedinin hücresine can olacak zerre veya madde köpeğe geçmeyip de sahibini nasıl buldu?... Ta ki şimdiki hayata, doğurma kudretine vardı?... Hadi bunların hepsini kabul ettik . fakat şu soru cevapsız kalıyor: Yıldızlardaki hücrede yahud zerrede nasıl böyle bir hayat başladı?!.

         Hayat levazımlarından , fidanlanmak, teneffüs, muayyen hararet, çoğalma, bölünme, hareket, teessür, ifraz, insanların ictimai hayatına tesir eden kaynaşmak gibi tesirler,nereden temin edildi?... Nadiren tasdik edilecek Bohder'in fikri tesadüf olmuştur. Diyor ki:            Her b... ka batmak mümkün . fakat hayatın başladığı ilk küredeki hayatın oluşu asla kabul edilmez ve biliinmez bir akiddir. Hayatın başladığı küreyi ve o kürede hayatın oluşunu bilmek , bugünkü imkan , ilim ve sanatlarla imkansızdır. çünkü , zerre ve kürenin,doğrusu asıllarının oluşması bilinmiş değildir. Haddi zatında zerre ve küre, kendileri dahi, terkib ve hareket cihetiyle çok nizam ve intizama sahibdir. Artık bugünkü hayatın,cansız bir cevher yahud birçok cevherlerden meydana gelmesi muhaldir.Diğer ifadeyle, o sonsuz cevherlerin asıllarının oluşması dahi ilmi bir mu'cizedir. Binaenaleyh hayat sahibinin proteinden terkiblenmiş bir hücresinin  oluşması bilinmemektedir.
       
       Artık zerrelerin terkib ve te'lifleri bilinir. Lakin hayat sırrı bilinmez bir mevzudur; Darwin fikri üzere bina edilmez.
Darwin fikriyle İslam fikri arasında , ölüyle diri kadar fark vardır. itiraf edelim ki, ruh ve hayat ilahi bir sırdır. Eserinden haberdarız; hakikatinden haberimiz yoktur...


  Saygılarımla...


Ağustos 07, 2012, 10:40:49 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

İNSAN MAYMUNDAN DEĞİLDİR

Kim demiş maymundan olduğunu ?

Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ağustos 07, 2012, 11:08:25 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




İnsan elbette maymundan gelme değildir. Canlıların dış görünüşü yanıltıcı olabilir. Zaten “maymun” dediğiniz hayvanın yüzlerce türü var ve bunların bazıları birbiriyle bağlantılı iken bazıları tümüyle ayrı.

İnsanın maymundan olduğunu ileri süren, aslan ya da kaplanın kediden, kurt ya da sırtlanın köpekten olduğunu ileri sürebilir. Bunlar basit düşüncelerdir.

Nitekim insan ile maymun değil ama goril, orangutan ve şempanze arasında birtakım benzerlikler vardır. Düşünün ki insanın da türleri vardır ve bunların kimisi birbirine benzer ama kimisi pek farklıdır.

İnsanın bir de biyolojik olarak değil de kafaca arklı olanları var. Zaten tüm sorunu o kafaca farklı olanların geri kalmışları yaratıyor. Sonra da yakınıyorlar kafaca ileri olanlar hep kendilerini düşünüp egemenci ya da emperyalist eğilimlerle davranıyor diye…

Biz insan ile maymun sorununa dönelim.

Bunların hepsini Zooloji denilen bilim açıklar. Bu bir dinsel felsefe konusu değildir. Bilim konusudur. Bunun nasıl olduğunu, niçin öyle olduğunu dinsel felsefeyle çözemezsiniz.

Charles Darwin 19. yüzyılın bilim adamıdır. Onun zamanından günümüze bir yüzyıldan çok daha fazla zaman geçmiştir. Özellikle 20. yüzyılda gerek Zooloji, gerek Biyoloji, gerek Antropoloji gerekse Genetik alanlarında çok önemli gelişmeler yaşanmış, önceye oranla çok ileri aşamalara varılmıştır; fakat sonuna gelinmemiştir henüz... Nitekim bu geçen yüz yıl içinde özgün Darwin Kuramı'nın doğruları kadar yanlışları da saptanmıştır; arkasına bir soru işareti konarak bilimsel araştırmaların sonuçlarının beklenmesini gerektiren türden öğeleri hepsinden daha fazladır.

Darwin Kuramı birçok ilerici insanın, özellikle öğretmenlerin başına dert açmıştır. Bu derdi açan ise temelde bağnazlıktır ama bundan sıyırmak için onları mahkum edenin "toplumun genel yargısı" olduğu ileri sürülmüştür. Bunların en iç burkucu olanlarından biri de ABD’nde 1929 yılında J.J. Scopes adlı öğretmenin başına gelenlerdir. (Merak eden internette arasın; eminim bulur.)

Darwin Kuramı ile en çok uğraşmış olan din Hıristiyanlıktır, Yahudi ya da İslam Dini değil. Ön sırayı Katolik Mezhebi alır. Zaten İslam Dünyası'nda Darwin Kuramı'na karşı çıkışlar, hep bu bağlamda Katolik Kilisesi'nin ileri sürüşlerini, papaların yayınladığı bildirgeleri izler; bire bir kopyalamalar da görülür.

Türkiye’de şu ün edinmiş Adnan Hoca ya da Harun Yahya var ya hani yıllar boyu saçma sapan iddialarıyla Türkiye'de Masonluğu yıpratmaya çalışmış olan şarlatan... Yayınladığı kitaplardan biri de "Evrim Aldatmacası" başlığını taşıyordu yanılmıyorsam. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, dinsel felsefeyi bile tam olarak gözetmeyi becerememiş, sadece dinsel dogmalardan yanaymış gibi görünen doğru bilgiden yoksun görüşlerle üretilmiş ve insanları kandırmaya çalışan bir kitap.

Oysa tam anlamıyla bilimsel bir nitelik taşıyan çok kitap var böyle uydurmacalara yüz vermeyen. Örneğin Dr. Vurat Yiğit'in "Evrimin Öyküsü" adlı kitabı, bu konuda uzman olmayan, sıradan herkesin anlayabileceği sade bir dille yazılmış. Öneririm. İyi yabancı dil bilenler için önerebileceğim başka kitaplar da var. Ancak tüm bunlar, öncelikle bilime güvenmeyi ve kafalarını çalıştırmayı emel edinmiş, bilgi noksanını böylece gidermeye çalışan meraklı kişiler için geçerli.

Bu kitapları dogmacılara da öneririm. Dogmalarını daha sağlam dayanaklara bağlayarak savunabilmeleri için, bilimsel bilginin ne olduğunu öğrenmeye gereksinmeleri var.

Vatikan, son zamanlarda bilimsel buluş ve gelişmelerin, yüzyıllardan beri ileri sürdüğü dogmaları birer ikişer yıkışından usandı. Otoritesi zedeleniyor; giderek taraftar yitiriyor. Yıkılan dogmalar sadece Hıristiyanlığa özgü değil elbette. Zaten Vatikan tüm Hıristiyan Dünyası'nı temsil edemez. Ancak bu rahatsızlık diğer Hıristiyan mezheplerinde de vardı zaten. Vatikan'ın özelliği bir de teokratik nitelik taşıması... Bunun için de bilim adamları, tıp doktorları ve teoloji uzmanlarından oluşan bir bilimsel araştırma örgütü oluşturdu, kendi içinde alt komisyonları olan... 

O bilimsel araştırma kurulu çalışıyor; Vatikan’a öneriler sunuyor. Kardinaller Kurulu bunları değerlendiriyor. Ara sıra papa bir bildirge yayınlıyor. İşte bu bildirgelerden biri de şöyle:

“Darwin Kuramı Hıristiyanlığa aykırı değildir.”

Şimdi tutun kelin perçeminden.

Bu kuram zaten Doğu dinlerine aykırı değildi. Batıdaki adını çok kişinin bilmediği bazı dinlere de aykırı değildir. Göksel dinlerden Hıristiyanlık da bunu teyit etti.

Bakalım sıra kimde?

Bu bilimsel işler öyle kutsal kitaplarda yazılanlarla falan olmuyor. Bu işler bilim ile oluyor. Bilim başka din başka. Bunların niçin başka olduğunu bilmeyen ama öğrenmek isteyen varsa, ona da Abdülhak Adnan Adıvar'ın "Tarih Boyunca İlim ve Din" adlı kitabını öneririm.

Konuyu ille de İslam ile bağdaştırmak isteyenler, bir zahmet Cemil Sena Ongun'un "Hazreti Muhammedin Felsefesi" adlı kitabını okusun dikkatlice...



   



     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 07, 2012, 12:04:13 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Bunların hepsini Zooloji denilen bilim açıklar. Bu bir dinsel felsefe konusu değildir. Bilim konusudur. Bunun nasıl olduğunu, niçin öyle olduğunu dinsel felsefeyle çözemezsiniz.

Aynı görüşü paylaşıyorum.

Ayrıca İslami bilginlerin yaradılış olgusunu kendi idraklerinde canlandırdığı senaryolarının bir eleştirisini

yapmak istiyorum.

Öyle bir yaratılış senaryosu canlanıyor ki bir anda insan belli bir hacimde bir anda oluvermiş.

Evren bir anda olmuş gezegenler ilk anda tüm hacmi kaplayıp devinmeye başlamış ....

Apaçık nedenselliği inkar eden düşünceler.

Bu düzende nedenselliği inkar etmek Yaratanı inkar etmektir çünkü nedensellik bağları

Allaha ulaşan yollardır.

İnsan maymundan gelip gelmediği konusunda bilimsel olarak hiçbirşey söyleyemem

çünkü bu konuda derinlemesine bir bilgim yok. Ancak şunu söyleyebilirim ki evrim konusunda da islam

bilginleri ayetlerin tasavvuru konusunda yanılgıya düşüyor olabilirler.

Bir diğer boyutta ;

Ayrıca bu bilimsel bir meseledir. Ataistlerin "bakın evrim var kutsal kitaplarınız yanlış" demesi gibi

"bakın kutsal kitaplarımız bunu söylüyor evrim yanlış" demek o kadar yanlıştır.

Çünkü bilim doğruyu arar yani aslında ataistlerinde tek tanrılı dinlerinde istediğini arar.Bu bir süreçtir.

Sürecin ortasında hüküm vermek hatalıdır.

Saygılarımla


Ağustos 07, 2012, 01:09:03 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

İnsan ve Evrim
     Evrimin tanımı bilim dünyasında mevcut. Nedir bu tanım. ''Canlıların yaşadıkları yere uyum sağlamak için fiziksel bazı özellikler kazanması veya bazı özelliklerini kaybetmesi'' şeklinde tanımlanır. Tanım bu olunca İnsanın evrim geçirmediğinide anlıyoruz. Fiziksel olarak dünyaya uyumlu hale gelmediğimiz ortada. Hepimiz ilaçlar kullanıyoruz,aşılar oluyoruz,üşüyoruz vs. Dolayısıyla evrim geçirmiş olsaydık, tıpkı diğer canlılar gibi dünyaya uyumlu olurduk. Dünyaya uyumsuz olarak bizden başka evrimleşen canlı varmıymış o halde. Kutup ayısı beyaz kürkünü sırtına çekmiş. Kutup ayısı sade bir derisiyle kutupta tirtir titrer şekilde evrimleşmemiş. Sayı ADAM ın dediği gibi mevzunun dinle bir alakası yok. Tamamen bilimsel. Hatta dinlere bakarsanız İnsanın evrim geçirdiğini görebilirsiniz. Şöyleki ''Adem ve Havva yasak meyveden yediklerinde mahrem yerlerini gördü'' der dini kaynaklar. Burada evrimden bahsediyorda ola bilir. Biz bilimsel olarak mevzuya baktığımızda, Evrimin şartının doğaya uyum sağlama süreci olarak diye bakarız.Dolayısıyla insanda bir uyum sağlama söz konusu değil. O halde insanın evrimi denildiği gibi olmadığı sonucuna varabiliriz.
     
   
Saygılarımla


Ağustos 07, 2012, 03:46:49 ös
Yanıtla #5

Sayın Nemeçek...,

Bu konuyla ilgili pek az bilginiz olduğu aşikar. Zira evrim teorisine göre insan maymundan gelmemiştir. İnsan ile maymunun atası ortaktır. Ortak atalardan ağaçlarda yaşamaya karar verenler bugünkü maymunları, yerde yaşamaya karar verenleri bugünkü insanları oluşturmuştur.

Evrim teorisi bilimsel bir konudur. Pek çok fosille defalarca güçlü kanıtlara sahip olmuş/olmaya devam ediyor, günümüzde evrim teorisini çökertebilecek bir kanıt da çıkmış değildir. Bilimsel bir konudan bahsederken, bir takım kutsalları kanıt diye ortaya süremezsiniz.

Sayın ADAM'ın da belirttiği üzere, uzun yıllar boyunca kilise, evrim teorisine karşı çok büyük kampanyalar başlatmış fakat bunlardan zararla çıkmıştır. Zira her geçen gün evrim teorisi güçlenmiş, kilisenin iddiaları havada kalmıştır. Sonra ne olmuştur? Kilise evrim teorisinin doğruluğunu kabul etmiş ve bu konuyu bir daha açmamaya karar kılmıştır. Bizde ise evrim teorisi üzerine yeterli bilgisi olan din adamları vardır. Bunların pek çoğu İslam'ı korumak adına, evrim teorisinin kuranda anlatıldığını iddia etmektedir.

Yazınızda dikkatimi çeken bir diğer unsur ise, insanı yüce ve şatafatlı olarak gösterirken, maymunu sefil ve aşağılık bir canlıymış izlenimi uyandırmanızdı. İnsan, maymun yahut bir bitki; hiçbiri bir diğerinden üstün ya da aşağı değildir. Eğer ki Tanrı yarattıkları arasında böyle bir hiyeraşi yapmış, kendi yarattıklarından bir kısmını aşağılar olarak nitelemişse, ne yazık! Elbette insan zekası ile diğer canlılar arasında ön plana çıkar. Ama bu diğer canlıları aşağı yapmaz.

Evrim teorisiyle ilgili kaç kitap okudunuz? Kaç bilimsel belge incelediniz? Nasıl bir biyoloji bilginiz var? Tüm bilimsel iddialara, kutsallarla mı karşı çıkacaksınız?

Sizce eğer bir gün, insanın maymundan geldiği tam anlamıyla kanıtlanırsa; İslamiyet çökecek mi? Hayır. Aynı şarlatanlar, kuranın evrim teorisini zaten anlattığını söylemeye başlayacaklar. Ve tıpkı siz gibi gelip, burada ayetler paylaşmaya devam edecekler. "KURAN EVRİM TEORİSİNİ YILLAR ÖNCEDEN SÖYLEMİŞTİ" diye. "Aşağılık maymunlar olun dedik" gibi ayetleri paylaşacaklar.

Zanımca din, bu bilimsel konulara fazla burnunu sokmamalı. Yoksa bir gün bakarsanız yarısı dinsiz bir ülkeniz oluvermiş. Örnekleri Avrupa'da olmadı mı? Hoş, insanlık tarihinin altı binden ibaret olduğunu iddia eden dinlerin, bilim karşısında hiç şansı yoktu/olmayacak.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 07, 2012, 03:54:33 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Evrim denen olgunun bugünden yarına oluştuğu kanısına kapılmayalım bu süreç binlerce yılın sonunda oluşuyor
Kör saatçi adlı kitabı tavsiye edebilirim.Tübitak yayını.
Saygılarımla
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ağustos 07, 2012, 04:04:57 ös
Yanıtla #7

Sayın Nemeçek...'in 3 iletisini incelediğimizde, garip bir izlenim ile karşılaşıyoruz. Zanımca sayın Nemeçek... burasını bir İslam forumu, buradaki herkesin de ille de inançlı insanlar olması gerektiğini sanıyor. Kanıt diye de kendince kutsal saydığı bir kitabın içeriğinden parçalar sunuyor bize. Ve bu kutsalların tarafımızca kanıt olarak kabul edilmeyeceği söylendiğinde de, sinirleniyor ve "siz kafirler biz inançlılar..." diye başlıyor.

Sayın Nemeçek..., burası Mason forumudur. Burada herkes istediği inanca sahip olabilir. Aramızda Müslüman da var Hristiyan da Musevi de Ateist de Deist de. Dedik ya, çünkü burası İslam forumu değil. Lakin bu söylediklerimizden sonra sakın Sayın Nemeçek..., Masonlar dinsizlerdir deyip işin içinden çıkmasın? Genelde öyle olur.

Saygılarımla.

• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 07, 2012, 05:36:20 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Yazınızda dikkatimi çeken bir diğer unsur ise, insanı yüce ve şatafatlı olarak gösterirken, maymunu sefil ve aşağılık bir canlıymış izlenimi uyandırmanızdı. İnsan, maymun yahut bir bitki; hiçbiri bir diğerinden üstün ya da aşağı değildir. Eğer ki Tanrı yarattıkları arasında böyle bir hiyeraşi yapmış, kendi yarattıklarından bir kısmını aşağılar olarak nitelemişse, ne yazık! Elbette insan zekası ile diğer canlılar arasında ön plana çıkar. Ama bu diğer canlıları aşağı yapmaz.

sn.peacewings

Allah yarattığı hiç bir varlığı aşağılık yaratmamıştır buna şeytanda dahil bu yazıdan bu ıkarım yapılmaz.Elbetteki eşittir lakin alıl fıtratından dolayı biri diğerinden üstündür vurgusu yapılan benimde anladığım budur.

saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 07, 2012, 06:59:03 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

   

   Sayın peacewings , buranın ne oldunu ben biliyorum  ama zorunuza gitmiş olacakki insanı şatafatlı değil şereflidir sizinde nasıl bir anlayışınız varki maymunu aşağılamadık insanın üstünlünü ortaya koyduk burda dediğiniz gibi her inançtan olan var ayrıca insan inandığını söyler; siz  baya bir zorlanmışsınızki , kaç kitap okudun  falan sorular yazık yazık size ilk önce saygı duymasını öğrenin sora tartışmak kolay sadece bir konu açılmıştır o konuya yorum yaparsın  kişileri eleştiremessin


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
9116 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 05, 2015, 10:05:41 ös
Gönderen: ali osman
0 Yanıt
3326 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2010, 09:07:29 öö
Gönderen: ceycet
26 Yanıt
9614 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2016, 11:41:26 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
2924 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2010, 09:19:37 öö
Gönderen: ceycet
5 Yanıt
5561 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2011, 01:36:57 ös
Gönderen: smyrnali
0 Yanıt
2915 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 09:06:08 öö
Gönderen: lucifer
2 Yanıt
8192 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 20, 2010, 02:44:50 ös
Gönderen: Mozart
1 Yanıt
4088 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 12, 2014, 12:54:17 öö
Gönderen: Melina
İNSAN

Başlatan cerberus Insan

1 Yanıt
3304 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2012, 12:16:16 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
6669 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 09, 2012, 07:25:19 ös
Gönderen: asimov