Örneklemek gerekirse,
Bir fundammentalist asla ve asla doğru olanın karşısındakinin dini inancı olduğu fikrini aklından geçirmeyecektir. Doğuştan (ailesinden gelen özelliklerden) inandığı din, onun için tek doğrudur. Üstün olan, sadece bu dindir.
Bu açıdan, sorgulamadan belli bir dine, sırf belirli bir coğrafyada doğmuş olmaktan ötürü inananları samimi bulmuyorum.
Belirtmem lazım ki bu kişiler de muhakkak kendi dinlerine, samimi bir şekilde inanıyor, bunun gereklerlerini yerine getiriyorlardır. Bu onların inandıkları Tanrı / Tanrıça ya da Yaratıcı ile kendi aralarındadır. Samimi bulmadığım bu kısım değil, karşısındakine bakış açılarıdır.
Dini bir tartışmada, sırf kendi dininden başka bir dine inanıyor diye (hatta semavi diye tabir edilen dinler için toparlarsak - biraz monist bir yaklaşım olacak ama- tek bir yaratıcıya farklı şekilde inanıyor diye) aşağılayarak yaklaşan, karşısındakinin dinini yok sayan, komik vs... tanımlar ile dalga geçen ve hatta yaşam hakkını elinden alabilen insanların diğer insanlara yaklaşımıdır benim samimi bulmadığım.
100 metre öte mahallede doğsa o dinin fanatik bir militanı olacakken, 100 metre bu tarafta doğup, bu dinin fanatiği kesilen, ömr-ü hayatı boyunca inançlarını hiç sorgulamamış, inancını bu sorgulama ile pekiştirmemiş olanlara.
Umarım anlatabilmişimdir.