Bu başlık altındaki birçok söze diyeceğimi dedim. Eksiğini arayacak değilim. Sonrasına bakmak daha iyi.
Üstelik gerekli.
Sayın Hacamat özellikle mi böyle tersine gidiyor gerçeklerin anlayabilmiş değilim doğrusu. İyi niyetle ama bilgi noksanıyla yazmış olduğunu varsayıyorum.
Bu kez de iş 33. derece konusuna geldi.
Bu dereceden söz edince sanıyorum Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nden söz ediyoruz, değil mi? Memfis-Mizraim ya da Karma Rit falan değil.
Bu ritin egemen organına da Yüksek Şûra ya da Süprem Konsey dendiğini biliyoruz değil mi? (Ben bazen Yüksek konsey diyorum; ikisinin ortası olsun diye.)
Ritin ilk yüksek konseyinin ABD'nde Charleston'da 1801 yılında, ikincisinin Fransa'da 1804 yılında kurulduğunu biliyoruz, değil mi?
Bu ritin bizim ülkemizdeki ilk yüksek konsayinin 1861 yılında Şurayı Aliyi Osmani adı altında kurulduğunu, her ne kadar o sıralarda sürekli bir çalışma yapamamışsa da ritin dünya çapındaki oluşum ağacında hayli eski bir tarihte kurulmuş olduğu için özelliklihatta saygın bir yer ututtuğunu da biliyoruz, değil mi?
Osmanlı Masonluu ilk ulusal kimliğini kazanırken, Maşrık- Azam-ı Osmani'den önce Şurayı Aliyi Osmani'nin yeniden kuruluş sağladığını, Cumhuriyetin ilanıyle birlikte Türkiye Yüksek Şurası adını aldığını da biliyoruz, değil mi?
Türk Masonluğ'nun uyku dneminden sondrra 1948 yılında Yüksek Şura'nın simgeisel derecelerde çalışan locaları da çatısı altına aldığını ve bir süre yönettiğini, bunun birçok soruna yol açtığını da Türk Masonluğu'nun tarihinden biliyoruz, değil mi?
Türk Masonluğu'nun en hoşnutsuz dönemlerinden biri olan 1965 yılında en büyük sorunun da Yükksek Şuranın tutumundan ileri geldiğini ve sonfunda o Süprem konsey adını alırken ikinci bir yüksek şura kurulduğunu da biliyoruz, değil mi?
Bier yüksek konseyde 33. derecede en çok 33 mason bulunduğunu ancak bunlardan birinin devlet başkanına ayrıldığını da biliyoruz, değil mi?
Böyle olunca şu anda Türkiye'de 60 dolayında 33. derecede mason olması gerek. Bunlar sadece 33. derecede etkin üye durumunda olan masıonlar. Bir de 33. derecede agreje üyeleri var kuşkusuz. Böylece, kesin bir şey diyemem ama herhalde toplam sayı 100'e yaklaşır. O kadar olmasa bile 80 rahat vardır toplam olarak.
O zaman Sayın Hacamat acaba "33 derece masonluğa yükselen bir tane Mason Türk olmaması bunun ispatıdır. Eyer varsa o hem tek dir hem de göçmendir. Kimliğinde sadece Türk yazıyordur." sözüyle ne demek istiyor?
Kuşkusuz şu benim sözünü ettiğim 33. derecedeki masonların hepsinin adını bilemeyiz. Ancak Hakim büyük Amir ya da Gran Komandör olanların adlarını biliyoruz. Bakalım bunların arasında göçmen niteliği taşıyan kim var?
1- Prens Halim Paşa: Tamam. Mısırlı olduğu için onu göçmen sayalım.
2- Aziz Hasan Paşa: Tamam. O da öncekinin oğlu zaten. Onu da o fasıldan sayalım.
3- Josef Sakakini: O da tamam. Azınlıktandır. Türk sayılmayabilir.
4- Mithat Şükrü Bileda (1914)
Bundan sonrakilerin hepsi öz be öz Türk. Pardon, Türk deyince ne denilmek isteniyor? Bu farklı bir anlama çekileabilir mi? Şöyle diyeyim: 1923 yılına kadar Osmanlı, sonra TC vatandaşı.
Durum böyle olunca sanırım Sayın Hacamat aslında başka bir şey demek istedi de ben anlamadım o hep tarsinden giriyor diye ön yargılı düşünerek (özür dilerim) ve boşuna yazdım tüm bunları.