Masonlar.org - Harici Forumu
Inanc => Inanc Uzerine => Konuyu başlatan: Ares - Kasım 17, 2012, 03:21:33 ös
-
Herkese Yeniden Merhabalar...
Yazıma başlamadan önce forumda bir kaç hata niteliği taşıyan konularım yada cevaplarım oldu. Heyecanıma yenik düşmüş olabilirim ve affınıza sığınarak sizlerden özür diliyorum.
Not: Diğer Devam niteliği olan başlangıç yazısını okumadan, okuma eylemine kalkışmayınız....
______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
En son yazımda tanrının egoist ürünleri olarak başladığım yazının devamı bir takım tutucu düşünceleri kızdırabilir ve beni içten içe yargılayabilir.
Tanrının var olduğu ile yola çıktığım bu makale bakalım nasıl sonuçlanacak ? Emin olun ki bu sorunun cevabını ben bile bilmiyorum...
Tanrının bizi var etme sebebini değişik kaynaklardan yola çıktım. Bunlar Kur'an-ı Kerim ve İncil olmak üzeri sağlam kaynaklar. Tanrının en güçlü olduğunu belirten bu kaynaklar bizlere bir savaşın var olduğunu belirtiyor.
Tanrı ve Şeytanın savaşına hoşgeldiniz...
Tanrının düşünebilen bir kavram olduğunu varsayarak onu yüceltmek mümkün kıvama geliyor. Tanrı galiba bizim korku düşüncelerine kapılmamız için şöyle bir yol izlediğini anlamak mümkün ;
Tanrı ----- Aracı ( Melek, Ses, İletişim yolu ) ----- İleti ( kitap,kaynak )
Tanrı her şeyin kolayı varken yaşama biraz cilve katıyor ve akılları karıştırarak küçük bir tebessüm atıyor. Bizleri İnançlarımız ile yarıştırması bu işin cabası niteliğini taşıyor. Diğer yandan Şeytanın kavramına bakacak olursak. Şeytanımız halen bir dilsiz olarak hüküm sürüyor. Kutsal kaynaklarda belirtilmek istenen ; Şeytan düşüncelere girip insanları yoldan saptırmayı amaçlıyor ve bunun içinde elinde ki tüm kredileri kullanarak Tanrıyı karşısına alıyor. Şeytanın da önceden bir melek olduğunu kabul edersek Tanrı dan bir kaç şey öğrendiğini unutmamak gerekir.
Olayı biraz daha derinleştirirsek Cehenneme gidiyoruz ve orada acı çekip sonradan cehenneme gidiyoruz belirtileri bizi içten içe kemiriyor. Şeytanın savaşı da çok anlamsız oluyor. Cennete gel benim askerim ol, Cehenneme gel benim askerim ol seçeneklerinin olması da büyük bir olasılık. Demek ki öbür alemlerde süren bir savaş var. Dünya ise bir kışla ve asker üretmekte.
İnanç kavramı eğer İslam mı ? Hristiyanlık mı ? olarak düşünür iseniz bu amaç için savaşmaktır. Birde asıl inanç kelimesinin vurguladığı Şeytan mı ? Tanrımı ? Kavramı asıl vurgulanmak istenendir.
İnançla olan ve insan gücünün yenik düştüğü bu savaş hep seçenekler ile geçmekte. Ama İnancı olan birisine sunuldu 2 seçenek mevcut. Bu seçenekler sadece Tanrı tarafından vaat ediliyor.
A) Cennet
B) Cehennem
Cennet her şeyin en güzeline kavuşacağımız bir mekan olarak nitelendirilmekte. Cehennem en kötü şeylerin yaşanacağı bir mekan olarak nitelendirilmekte. Fakat belirtildiği Cehennemde yaptıklarımız kötülüklerden arındıktan sonra Cennete geçiş yapacağımızdır. Yani Cehennem şeytanın mekanı olarak görülmemesi gerekir. Cehennem bir yıkanma ve durulanma yeri olarak nitelendirebilir. Tanrının cehennemi var ettiği o zaman açık bir görünümdür. Sen kötülük işlersen Cennete gelemezsin, ilk önce cehenneme gidip bir güzel arın sonra Cennete gel...
O zaman Cehennem Tapulu bir mülkiyeti. Peki burada şeytan nerede ? Onun düşünceleri, onun askerleri, onun izinden gidenleri ?
______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
Devamı Gelecektir...
-
Sayın Ares'in kutsallığı atfedilen metinlerden yaptığı aktarımların tamamı alegoriktir.
Dolayısıyla,kabukçular gibi başka anlam yüklü oluğu öngörülmeden okunan ve yorumlanan metinlerin içinden çıkmak mümkün olamaz.İnsanın kafasını karıştırır ve aklını kullanma yetisini engeller.
Unutmayalım,bu konularda görünenler örtülü ve başka anlamlar yüklü olabilir.Yorum yaparken bunu göz önünde bulundurmalıyız.
-
Evrenin yasaları gereği ' önceden belirlenmiş ' bir inanç sistemi var, evet. Fakat bu sistem kişinin öz seçimine bırakılmış yani, kimse kimseye baskı yapamaz bu anlamda.
-
Sayın melina, maalesef sözlerinize katılamıyorum. İyi incelediğiniz takdirde, bir çok inancın zorlamalar ve baskılar sonucu kabul ettirildiğini görürsünüz.
Saygılar-sevgiler.
-
Elbette ki katılmayabilirsiniz. Evet, hiçbir inancın yine şahıslar tarafından kişilerin hür iradesine bırakıldığını düşünmüyorum ki zaten.