Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Z e k a t & İ n f a k  (Okunma sayısı 5560 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 26, 2010, 05:16:24 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

Siz demediniz zaten ben diyorum,ibadet Allah için yapılmaz ve  İmam-ı Azam 'ın görüşleri de aynen bu yöndedir ve birçok alanda bu şekilde mantıklı fikirlerinden dolayı diğer fıkıhçılar tarafından lanetlenmiş bir kişiliktir.


Ağustos 26, 2010, 06:38:17 ös
Yanıtla #11
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın martı haklı...

İbadeti,Tanrı için yaptığını düşünen sadece kendini aldatır.

Bütün ibadetler,beşerin kendi iç huzurunu(cennet halini)temin edebilmesi için,dinler tarafından yapılan telkinlerden ibarettir.

İnsan tavsiye edilen bu ibadetleri,kendi arayış süreci içerisinde keşfettiği usullerle de değiştirebilir;buna itiraz eden Tanrı adına konuşmuş olur ki,buda şirktir.

Nitekim,dikkat edlirse rahatlıkla görülecektir ki,ibadetlerin usulleri kutsal metinlerde açıklanmamıştır.

Yani...Kısaca demek istiyorum ki:Sen tekamül yolunda,Tanrı'yla vuslat için bir yol(Din)mu arıyorsun?...

Peki...Gayet güzel...Sen,seni sana götüren yolu araştır,telkinlere dikkat et;ama baktınki sana daha yakın görünen özgün birtakım usuller keşfettin...Yolun açık olsun!...Rahat ol.

Zaten,orada burada aradığın,sana şahdamarından daha yakındır.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 26, 2010, 06:39:09 ös
Yanıtla #12
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

"Dediğiniz gibi ibadet,zekat Allah için değildir."
''Kızıl elmada buluşalım''


Şubat 15, 2011, 12:00:29 ös
Yanıtla #13
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Ebuzer’in dostu Ebu’l Kasım der ki;
Müstevrid İbnu Şeddad (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bize memur olursa, kendine bir zevce edinsin. Hizmetçisi yoksa bir de hizmetçi edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin."Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle buyurdukları bana haber verildi: "Kim bunun dışında bir şey edinirse, bu kimse haindir, hırsızdır." [Ebu Davud, Harac 10, (2945).]
Kuran’ın her sayfasında vurgulanan bir kelime söz konusudur. ‘’Namaz’’.
Farsça kökenli olan bu kavram, Kuran’da ‘’salat’’ görünen yere yapıştırılır. Bu yolla, ‘’salat’’ kavramının anlam derinliği maalesef görünmez hale getirilir.
Özellikle de, Arap Krallarından milyon dolarlar alınarak yazılan meallerde bolca rastlanan bu katliam, vahyi tahrif etmek dışında bir şey midir ?
Bence değildir!
Salat kavramının hangi anlamlara karşılık geldiğini görmek için dilerseniz Kuran’a göz atalım;
Salat’ı ikame edin, Zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin (Bakara Suresi 43. Ayet)
Daha önce de belirttiğimiz gibi, salat; saly ve salv köklerinden gelir. Anlamı ‘’ateşten korunmak için uylukların hareket etmesi/eylem üretmek’’ biçimindedir.
Zekat ise, arınmak, temizlenmek manalarında kullanılan; mal vermek biçiminde karşılık bulan bir kavramdır.
Kuran’da kullanılan rüku, rakea kökünden gelen (Lisan’ül Arab, Rakea mad.); zenginin fakirleşmesi manasında kullanılan bir kavramdır.
Ve kavramların özgün anlamları ile ayeti okursak, zekat ile rüku arasındaki ilişki göze çarpar. Bu ilişki; fiili bir eylemi tanımlayıcı özellik ihtiva etmektedir.
İbadet ile Nüsuk birbirinden ayrı değerlendirilmelidir. Salatın ibadeti; yaşamın içinde; sokaktaki ateşin etrafında yaşanırken, nüsuku ise namaz olarak uygulanır.
Yani Salat, salt anlamda bir nüsuk değildir.
Mesela Hacc Suresi 41. Ayette salat, zekat vermek ve iyiyi önerip kötüden uzak tutmak ile eşitlenir. Tıpkı yukarıdaki ayette; zenginin/üsttekilerin, malını dağıtarak fakirleri/alttakileri kendi konumuna yükseltmesine eşitlendiği gibi.
Ve çarpıtılan en önemli kavramlardan biri de bu anlamda ‘’yetim’’ kavramıdır.
Araplarda yetim, tek başına, eşsiz gibi anlamlara gelir. Babasını yitirenler için kullanılan bu kavram; ‘’tek başına kaldı, eşsizleşti’’ anlamından dolayı bu anlamı kazanmıştır.
Ki Kuran’ın yetimi; yaşam mücadelesinde yalnız kalan herkestir.
İsrailoğullarından şöyle bir söz almıştık ; Allah dışında hiçbirşeyin kulu olmayın, anneye, babaya, yakınlara, terk edilmiş-yalnız kalmışlara-yetimlere ve yoksullara iyilik edin. İnsanlara sözün güzelini söyleyin, bunun için salatı ikame edin/ayağa kaldırın ve zekatı verin. Sonra siz pek azınız hariç döndünüz. Hala da yüz çevirip duruyorsunuz (Bakara Suresi 83. Ayet)
Bu minvalde salat, nüsuku itibari ile; ihram toplumuna/sınıfsız topluma yönelmek, bunun için kenzden uzak durmak/mal biriktirmemek, rüku etmek/zenginin fakirleşmesi, secde etmek ve bu şekilde davranarak Allah elçisini desteklemektir (Ahzab Suresi 56. Ayet).
Efendim diyorlar ki, malın 1/40’ı zekattır.
Haşa! Sümme Haşa!
Gördünmü o yüz çevireni
Malından az verip, çoğunda cimrileşeni! (Necm Suresi 33-34.ayetler)
1/40 uygulaması, Mekki bir uygulamadır. Velid bin Muğyi; hali hazırda malının 1/40’ını veriyordu. Allah elçisi Muhammed (a.s.) ile temel sorunu, malının çoğunu vermek istemeyişi idi…
Dolayısı ile, Kuran’ın hiçbir yerinde geçmeyen bu oran, kitabi değildir. Kuran’da yoktur.!
Aslolan, malın ihtiyaçtan artanın tamamını dağıtmaktır;
Sana ne dağıtacaklarını soracaklar, Deki; kazancın ihtiyaçtan artanının tamamını (Bakara 219. Ayet)


Duha suresini iyi okumalı;
Sure bir kasem ile başlar, kuşluk vaktine ve geceye kasem/yemin eder…
Ardından, Rabbin sana darılmayacak şeklinde devam eder. Birçok ayette bu bölüm, geçmiş zaman olarak çevrilir. Ancak Kuran’da geçmiş zaman ile ifade edilen ‘’belirsiz hadiseler’’ geleceğe yöneliktir.
Bir koşul gerekir, yani bu belirsizlik; sure içinde bir koşula bağlanır…
Yani, ne yaparsan Rabbin sana darılmayacak ?
6. Seni yetim bulup barındırmadı mı ?
7. Seni yol bilmez bulup bir yola iletmedi mi ?
8. Seni yoksul bulup zenginleştirmedi mi ?
9. Öyleyse sende yetimi ‘’horlama’’
10. İsteyeni de tersleme
11. Rabbinin nimetini anlat da anlat!
İşte yapılması gereken budur.
Kuran’ın genel söylemi itibari ile, tüm insanlık ‘’yetimdir.’’
Çünkü, insanlık; kemalat yolculuğunda ‘’mutlak anlamda yalnızdır.’’
Ve Allah şunu söyler; Allah nasıl sana yardım etti ise, sen de muhakkak senin gibilere aynı şekilde yardım ederek bu işi sürdüreceksin!
Bu bir emir sigasıdır. Farziyet taşır.
Yani sokakta yanan ateşin ışığı ile okuduğunuzda şu manaya gelir;
Yeryüzündeki bütün bu nimetleri size kim verdi ?
-Allah.
Bunun için bir karşılık, para, mal istedi mi ?
-Hayır.
O halde, siz de karşılıksız olarak; size verilenlerin ‘’ihtiyaçtan artanını verin.’’
Bu yolla, Allah’ın kullarından olun…
Yani ‘’salat edin.’’


Salat’ın uygulandığı yer mesciddir. Mescid, secde edilen yer manasına gelir;
Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar. (TEVBE suresi 107. ayet)
Şunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun. Dini yalnız O'na özgüleyerek O'na yakarın. Tıpkı sizi ilk yarattığı gibi O'na döneceksiniz." (A'RAF suresi 29. ayet)
Peki secde nedir ?
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde sacid/secde edin/ olun" (SÂD suresi 72. ayet)
Secde, boyun eğmek, itaat etmek anlamına gelir. Ve Allah; kendi isim ve sıfatlarına secde ettirerek; secdenin yönüne işaret etmiştir. Ancak dikkat edersek; secde etmek için o isim ve sıfatların, mutlak anlamda açığa çıkması gerekir…
Yani, adaletin, esenliğin ve Allah’ı tanımlayan isim ve sıfatların çoğunun açığa çıktığı her ilke ve prensibe uyulur. Bu secdedir.
Salat ise, bu isimleri açığa çıkartma adına hayata geçirilen pratiktir. Eylemsel duruştur.
Namaz’da bu duruşun nüsukudur. Ritüelidir.
(BAKARA suresi 195. ayet) Mallarınızı infak edin; vermeyerek kendinizi tehlikeye atmayın. Güzel düşünüp güzel işler yapın. Çünkü Allah, güzellik sergileyenleri sever.
İnfak olmayan toplumda ‘’kenz baş gösterir.’’
Toplum, hızla kapitalize olur ve sermaye araç olmaktan amaç olmaya yüz tutar. Allah’ı tanımlayan isim ve sıfatlar, birer sermaye aracı olarak kullanılmaya, yetimler ve yoksullar çoğalmaya başlar. Dolayısı ile tamamen güvensiz, yani İslamsız bir toplum oluşuverir.
Bu minvalde, infak etmeyen herkes tehlikededir. Çünkü infak etmedikleri için, toplum dejenere olur, mal ve mülk çoğaltma yarışı; mutlak anlamda en zengininden en fakirine; herkes için bir tehtid haline dönüşür.
Malı arttırmak için savaş çıkartmaktan tutun da, insan ticaretine, uyuşturucudan, zulme her anlamda yıkılmış bir beyt/bina kalır geride…
İşte salat, dini; yani bu durumun tam zıttına hareket eden insani ve evrensel ilkeleri ayakta tutmaktır. Bunun için ;
Kıyam etmek; Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi vermek.
Rüku etmek; Tevazu ile davranmak, meselelere eğilmek, zenginin fakirleşmesi.
Secde etmek ; Bu ilkelere itaat etmek, ayakta tutmak, yaşatmak.
Bu, salatın ‘’kulluk/ibadet’’ programıdır. Namaz ise salatın ‘nüsuku/ritüelidir.’ Daimi hatırlatıcısıdır.
Bugün yaşanan ise; salatın tamamen namazlaştırılıp ritüelize edilmesi; akabininde; vermeyenler, kenzolar üreten tapınakların inşa edilmesidir.
Belirttiğim gibi, mescid ‘’sokaklardır.’’
Ve bir beldede, açlıktan ölen bebekler varken; gösterişli tapınaklar inşa etmek haramdır. (Eren Erdem )

IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
« Son Düzenleme: Şubat 15, 2011, 12:04:33 ös Gönderen: dogudan »
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......