Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ezan ve Çan sesi  (Okunma sayısı 7272 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 21, 2009, 03:37:31 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Arkadaşlar dostlar,

Ezan ve çan sesi dinlerin gereğimidir? Ezan okunmasa ve çan çalmasa eksilen ya da yarım kalan ne olacak? Kulağım ikisine de alıştığı için beni rahatsız etmiyor, ama kulağım alıştığı için. Belki bir kilise ya da caminin çok yakınında ikamet etsem, beni çok rahatsız edecek. Din devleti olmayan bir ülkede neden dini çağırışımlar yapan sesler, yüksek tonda herkesin özellikle duyması amacıyla çalmaktadır-okunmaktadır.
Mesela yolda yürüyorum ve önemli bir telefon geldi açtım, o arada bangır bangır ezan okunmaya başlandı, düşünebiliyormusunuz. Bu olay herkesin başına gelmiştir.

Şimdi bazılarıda diyecektir ki; "Manyakmıdır nedir, Türkiye karanlığa gidiyor, açık açık din devletine dönüştürülmeye çalışılıyor, M.Akyol'da neden söz ediyor."

Diğer bir konud;a bazen ben de özgürlükçülere "özgürsünüz ne istiyorsunuz, dilediğiniz yapıyor ve söylüyorsunuz" diyorum. Ama ben ezan okunurken, Fatih veya Eminönün'de ezandan rahatsız olduğumu belirtsem, bu ne ya böyle kim böğürüyor desem, ne olur acaba. Demek ki mahalle baskısı var, kafalarda gecenkondular oturmuş, örümcekler ağ yapmış.

Nereye gidiyoruz...

saygı ve sevgi sizinle olsun


Ağustos 21, 2009, 05:39:43 ös
Yanıtla #1

Sayın M. Akyol,

Özgürlük, kanımca insanın en önemli değerlerinden biridir, bu konu tüm insanlığın müşterek olduğu tek konudur. Benim dinim için biri savaşmaz, ben de başkasının devleti için savaşmam, ama her birey özgürlüğü için savaşır.

Özgürlük konusunda bir kural vardır. Küçük bir kural, özgür insanın nerede özgür olmadığını belirleyen...

"Bir insan, bir başkasına ve doğaya zarar vermedikçe, istediği şeyi yapmakta hürdür".

Bunu aklımızda tutalım, ve ezan ve çan sesine gelelim.

Ezan İslam kültüründe vardır. Ancak burada insanın sorunu ezan değil. Sizin sorununuz da ezan değil. Tanımlama yaparken biraz acele ediyoruz. Sorunumuz "hoparlörle okunan ezan", ezanın kendisi değil. İslam'da ezan vardır, zorunluluk değildir ama okunması bir gelenektir. Kimseye zarar vermeyen bir gelenekse sürdürülmesinde de bir sakınca yoktur. Ancak İslam kültürüne hoparlör 20.yy'da girmiştir. Ve hoparlör, insanı rahatsız eder. Bu nedenle yasaklanması gereken ezan değil, hoparlördür.

Din devleti olmayan bir ülkede dini sesler çıkmayacağını mı zannediyorsunuz? Laik ülke demek, dini ve dini yaşantıyı yasaklayan bir ülke demek değildir. Laik ülke, kararlarını din ekseninde vermeyen ülke demektir. O ülkede hukuka uymak kaydıysa isteyen istediği dine inanır, onu yaşar ve cemaat olarak toplanır. Türkiye de bir laik ülkedir. Dolayısıyla laiklik ile dini kültür yanyana yaşayabilir. Ortada bir çelişki yoktur.

Alıntı
Diğer bir konud;a bazen ben de özgürlükçülere "özgürsünüz ne istiyorsunuz, dilediğiniz yapıyor ve söylüyorsunuz" diyorum. Ama ben ezan okunurken, Fatih veya Eminönün'de ezandan rahatsız olduğumu belirtsem, bu ne ya böyle kim böğürüyor desem, ne olur acaba. Demek ki mahalle baskısı var, kafalarda gecenkondular oturmuş, örümcekler ağ yapmış.

Beni yukarıdaki özgürlükle ilgili bilgiyi yazmaya iten de biraz bu satırlarınızdı. Ezandan rahatsız olmanız çok doğaldır, çünkü sizi rahatsız eder. Ama "ben de özgürlükçülere özgürlüklerini kullandıklarını hatırlatıyorum, ama bazen hakikaten benim de yasaklayıcı olasım geliyor" imasını yapan bu paragrafınızı beğenmedim. Çünkü rahatsız olduğunuz olguyu, siz "din özgürlüğünü yasaklamak" olarak algılıyor, ve herhalde suçluluk duyuyorsunuz. Suçluluk duymamanız gerekirdi. Burada yüksek desibel bir ses, fiziki hasar veriyorsa, insan da belli şiddetteki seslerden rahatsız olabilir, ve bunun yasaklanmasını isteyebilir. Bu onun hakkıdır.

Türkiye'deki İslamcılarla, onların koruma içgüdülerini kaşıyarak değil, derdinizi anlatarak anlaşırsınız. "Bu kim böğürerek ezan okuyor" derseniz, hayatınızı riske atmış olursunuz. Hoşgörü göstermemeyi tercih etmek, tehlike ile karşılaşma sorumluluğunu üzerine almak demektir. Sizin orada "bu ezanın bu kadar yüksek sesle okunmasına gerek yok" demeniz gerekirdi. Şikayet üzerine aşağılama katmak, hoşgörüyle bağdaşmaz. Belki sizi normal yolla anlayabilecek birini, bu aşağılama ile "savunma" davranışına yöneltirsiniz.

Sözler ve kelimeler önemlidir.


Sizi tenzih ederim ama, "mahalle baskısı" dedikleri şey, biraz da bu muhafazakar kesimi tanımadığı halde onları aşağılamakta bir sorun görmeyenler yüzünden çıkıyor.

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 21, 2009, 06:31:26 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay popperist

Siz benim yerime karar vermişsiniz ancak onu düzeltelim ve başkasının adına konuşmamayı öğrenmeniz gerekir. Benim derdim ne ezan ne de çan. Benim rahatsızlık duyduğum laik, din devleti olmayan, bir dinin üstünlüğü olmayan bir ülkede, zarzavatçı gibi dini çağırıştıran terimlerle seslenilmez ya da çan çalınmaz. Hele hele hopörlör eşliğiyle bu iş hiç olmaz.
Müslümanlar misyonerlere kızıyor ama Müslümanlar bunu 5 vakit yapıyor. İslam kültüründe ezanın var olması din devleti olmayan bir ülkede de olucak anlamına gelmez. Dünyada bir çok din var, ülkemizde çok farklı dini yaşayan ya da inanmayan insan var hepsinin istekleri oluyormu, hayır.

Kimseye zarar vermediğini belirttiğinizi kendinize göre yorumluyorsunuz, rahatsız olup olmadığını nerden biliyorsunuz, halka sordunuz mu? Böyle bir bilgi varsa istatisliki bilgiler ortaya koyarmısınız.

Ayrıca yazımı öncelikle doğru okumalısınız, laik ülke demedim, din devleti olmayan ülke dedim. Ayrıca din devleti olmayan ülkede din unsurlarının sokağa, halka bağıra bağıra sunulmaması gerekir. Öncelikle dikkatli okumanız gerekir yazıları.

İslamiyette ezanın gelenek olduğunu belirtiyorsunuz, dinde gelenek olur mu:) Siz dinde gelenek var derseniz, dini kültürleştirmiş olursunuz. Bu yanlışınızıda şöyle düzeltelim; Ezan dediğiniz Hz. Muhammed zamanında namaza çağırmak için yapılan uygulamadır. Yılın kaç olduğunu biliyorsunuz, 2009'dan çıkartın bakın kaç sene geçmiş. Bir de bazen Tv kanallarında altta şuna mesaj at, ezan saati hatırlatma msjı gelsin gibi uygulamalar var. Eğer vaktini kaçırıyorsanız buna üye aolursun, bir sorun kalmaz. Yok para vermeyeceğim derseniz telefonuzun alarmını kurun bu da bir uygulama yöntemi olabilir.


Ağustos 21, 2009, 07:04:32 ös
Yanıtla #3

Sayın Akyol, asıl siz beni yanlış anlamışsınız. Siz beni doğru okuyamamışsınız.

Birincisi ben Ezanın hoparlörle okunmasının insana rahatsızlık verdiğini belirtmeme rağmen, siz aksini iddia ettiğimi, yani "hoparlörün rahatsız etmediğini" savunduğumu anlamışsınız. Burayı düzeltmem gerek.

İkincisi konunun başlığı "ezan ve çan sesi" olmasına rağmen "benim derdim ne ezan ne çan" diyorsunuz. Sonra "Benim rahatsızlık duyduğum laik, din devleti olmayan, bir dinin üstünlüğü olmayan bir ülkede, zarzavatçı gibi dini çağırıştıran terimlerle seslenilmez ya da çan çalınmaz." Diyerek sorunu tekrar ezana ve çana getiriyorsunuz. Lütfen.

"Zerzevatçı gibi dini çağrıştıran terim" nedir? Ezan mıdır bu terim? Zerzevatçılık ezanın neresinde? "Allahu Ekber"inde mi? "La ilahe illallah"ında mı? Bunu biraz açar mısınız?

Ezan'ın misyonerlikle bağı nedir? Misyonerlik, bireyi ilgilendiren bir uğraştır. Ezanın bir gayri müslimi dine ikna etme gibi bir amacı yoktur. Siz de belirtmişsiniz, ezan namaz ibadetini bildiren bir usuldür.

Alıntı
İslam kültüründe ezanın var olması din devleti olmayan bir ülkede de olucak anlamına gelmez. Dünyada bir çok din var, ülkemizde çok farklı dini yaşayan ya da inanmayan insan var hepsinin istekleri oluyormu, hayır.

Evet. İslam'da ezanın olması, din devleti olmayan bir ülkede olacak anlamına gelmez. Yani arada böyle mantıksal bir bağ yoktur. İsterse bu devlet, ezanı yasaklayabilir. Siz de ezanın yasaklanması yönünde propaganda, argüman geliştirebilirsiniz. Bu yönde bir politika oluşturabilirsiniz. Peki ne ile? Demokrasi ile. Bu ülkede ne yazık ki sizin düşüncenize katılmayan bir çok insan olduğundan, hiç bir hükümet, bu zamana kadar "ezan"ı kaldırmaya uğraşmadı. Tam aksine ülkede müslüman bir çoğunluk olduğu için ezanın okunması isteniyor. Ne ile? Demokrasi ile. Kimseye zarar vermeyen bir olguyu ne diye yasaklamak isteyesiniz? Unutmayın, ezan değil, hoparlör zarar veriyor ve hoparlörün yasaklanması konusunda zaten sizinle hem fikirim ben.

Azınlık dinlerinin istekleri hukuka uyulduğu sürece oluyor. Kimseye zarar vermiyorsa neden olmasın? Buna rağmen olmuyorsa, taleplerini devlete iyi bir şekilde iletemiyorlar demektir. Haberdar olursam ben de onların taleplerini savunurum. Bunda bir sorun görmüyorum. Tüm iş politika işi. Ancak Türkiye'de her din yaşanabilir. Din devleti olmamak, insanlarına tüm dinleri yasak etmek anlamına gelmez.

Alıntı
İslamiyette ezanın gelenek olduğunu belirtiyorsunuz, dinde gelenek olur mu:) Siz dinde gelenek var derseniz, dini kültürleştirmiş olursunuz.


İslam'da iki asli unsur vardır; farz ve sünnet kavramı. Farz, olması gereken, zorunlu şeylerdir. Sünnet ise, peygamber'in davranışlarıdır. Bunlara uyup uymamak size kalmıştır. Ezan, islamda zorunlu, mutlak bir olgu değildir. O bir gelenektir. Bugün ezan okunmayan yerler var ve orada da insanlar islamı yaşayabiliyorlar. Dediğiniz gibi alarmlarını kuruyorlar. Eğer ezan bir zaruret olsaydı, müslümanlar orada namaz falan kılamazdı. İslam, getirdikleriyle bir kültürdür. "islam bir dindir, kültür değildir" demek sizin "kültür" tanımınıza neleri soktuğunuza bağlı. Siz "din" ile "kültür"ü birbirinden ayırabilirsiniz. Ama ben Kültürü çok kapsamlı kullanıyorum. Din de bir kültürdür. İslami kültür, Hristiyan kültürü, Yahudi kültürleri vardır, ve bu kültürlerin içinde olan "her şey" kitaplarında "yazılı" değildir. Çoğu şey, sonradan gelmiş gelenekler, alışkanlıklar vb.. olgulardır. Örneğin aşure gününde aşure pişirmek bir din gerekliliği, zorunluluğu değildir. Buna ben kültür derim, gelenek derim.

Alıntı
Ayrıca yazımı öncelikle doğru okumalısınız, laik ülke demedim, din devleti olmayan ülke dedim. Ayrıca din devleti olmayan ülkede din unsurlarının sokağa, halka bağıra bağıra sunulmaması gerekir. Öncelikle dikkatli okumanız gerekir yazıları.


Laik ülke demediniz, din devleti olmayan ülke dediniz. Ee? Ne değişti? Laiklik din devleti (teokrasi) düzenine karşı bir sistem değil midir? Laiklik de "din devleti olmayan ülke" anlamına gelmez mi? Kaldıki Türkiye anayasasında kendini "din devleti olmayan, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak değil, "laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlıyor. O halde eğer "din devleti olmayan" ile "laik ülke" farklı şeylerse, benim tanımım doğru olanıdır. Bu iki kavramın farklı olduğunu hala iddia ediyorsanız, bana bu farkı bildirmenizi rica ediyorum.

Din unsurlarının sokağa "bağıra bağıra" okunmaması konusunda sizinle hem fikirim. Daha estetik bir sesle okunabilir.


Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 23, 2009, 09:51:53 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Laiklikle ezanın ortadan kaldırılması konusunu hiç bağdaştıramadım.Bunun özgürlüklerle olan ilşkisinede ikna olamadım.Bu nasıl bir zihniyet....Ozaman;düğünleri,havai fişekleri,politikacıların meydanlarda attıkları nutukları,insanların haklarını aramak adına düzenledikleri mitingleri,açıkhava konserlerini,fuarları,festivalleri,şenlikleri vb.onlarca şeyi de yasaklamak gerekir.Öyle ya.....Bunlardan da rahatsız olan birçok insan var.Bu mu özgürlük,demokrasi,laiklik......Lütfen ama lütfen samimi olalım....Saygı bekleyen,özgürlüğe odaklanmış,saygınlığı hak ettiğini düşünen insanların,öncelikle saygılı olması gerekir diye düşünüyorum.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 23, 2009, 03:41:40 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 211
  • Cinsiyet: Bayan

Değerli Üyelerimiz ,

Bu son derece hassas konuda , sıkıntı yaratan ve özellikle son 5-6 yılda belirginleşen bir hal alan bazı noktalara değinmek isterim. Dünya görüşüme göre , laiklik prensibinin esas alındığı topraklarda elbette manevi alanla ilgili faaliyetler yasak kapsamında olmamalıdır. Ancak burada meselenin kilitlendiği noktalar bulunmakta.

Ezanın ,bildiğiniz üzere çok önemli bir püf noktası vardır :Ezan sadece "halihazırda müslüman" olan ahaliyi namaza davet etmekle kalmaz . " Hayye ales salah" (Haydi namaza) ifadesi müslümanları namaza davet etmektedir. Ancak bunu izleyen "hayye alel felah" ifadesi , dilimizde "haydi kurtuluşa" demektir ve sadece müslümanlara seslenmez ,  ayrıca gayrı müslim topluluklara "İslam'a giriş" için bir davettir. Ezanın en mühim esprisi , pek bilinmemekle beraber budur. Çok "imanlı" olmakla övünen kitleler bunu dahi bilmezler . Ancak , ezan okunması bir usul veya gelenek olarak kabul edilse dahi , hem arap ülkesi OLMAYAN ülkemizde arapça olarak hem de özellikle son yıllarda anormal yükseklikte ses düzenekleriyle okunmaktadır. Ezanın aşırı yüksek sesle , arapça olarak , hem de usulüne ve makamına uygun olmayarak okunuyor olması , bazı müslüman  kitlelere ciddi huzursuzluk verebilir bir hal almıştır. Bu konuda , ezanın ne anlattığını soran gayrı müslimler ise , nazik olmaya çok özen göstererek ne yazık ki bu biçimde okunan bir ezanın davetine ve çağrısına riayet etmenin "güç" olduğunu , bir "davet" değil bir "ültimatom" (!) algıladıklarını , dinlediklerinde kendilerine "ürkü" verdiğini ifade etmektedir.

Artık 1300-1400'lü yıllarda yaşamıyor olmamız günümüz insanına farklı sorumluluklar , yükümlülükler de getirmiştir. Bazı örnekler de sunmak isterim: Erkenden işbaşı yapıp çılgınca çalıştıktan sonra , akşam da iş çıkışı yüksek lisans yapan ve bu nedenle eve tam bir tükenmişlikle dersten çıkıp gece 23.00 'de dönebilmiş bir insanı , sabaha karşı 4 buçuklarda kabul edilemez yükseklikte hem de arapça ifadelerle zorla ve tacizkarca uyandırmaya hiç ama hiç kimsenin hakkı yoktur diye düşünüyorum. Konuya lütfen bir de bu açılardan bakılsın. Bu kişi sabah dört buçukta deyim yerindeyse "tepe sersemi" olarak tersyüzü uyandırıldıktan sonra yeniden uyuyamamakta , sabah 06.00'da tekrar kalkıp o halde işe giderek yüksek verim ve efektivite sunmak zorunda olan bir insandır.  Benzer durum evinde zarzor uyutulabilmiş küçük bebeği olan ve bir de çalışan insanlarımız veya evinde hastası olan vatandaşlar için de geçerlidir.

Bu şayet bir "gelenek" ise , çağın "teknolojik getirilerini (4x4 araçlar, 3G avantajları, Kabe manzaralı kameralı villalar, ve televizyonda izlediyseniz mimarlara talimat verip  tavana gömdürttükleri uzaktan kumandalı mobil namaz platformları v.b.) çok sıkı takip eden belli bazı islamcı çevreler" , inanıyorum ki daha düşük volümle ve daha zarif okunabilecek bir ezan sesini , başuçlarına koyacakları bir dijital saatle de rahatlıkla destekleyebilirler.

Sözün özü , bana göre rahatsızlık veren nokta , bu kişilerin o ezana riayet etmeleri değil , buna riayet etmeyen/edemeyen kitlelere de zorla ve faşizanca dinlettirilmesidir. Kişiler istedikleri kadar gayrımenkul danışmanına "çok erken kalkmak zorunda olduklarını , olanaklı ise camiye bir parça uzak" bir lokasyon tercih edeceklerini belirtsinler , artık plansız olarak her 50 m.'de bir açılan camilerin o aşırı yüksek sesli ezanından kurtuluş ve dinlenebilmiş biçimde işe/okula gidebilme olanağı ve olasılığı kalmamış durumdadır. Bu durumun bir diğer yansıması ise , normal ve kabul edilebilir bir yükseklikte ,rahatsız etmeyecek biçimde okunacak bir ezanla hiçbir sorunu olmayan kesimlerin dahi son 5-6 yılda ezandan, Kitap'dan ve genel itibarıyla menaviyattan dahi soğumaya başlamış olmaları gerçeğidir.

Özgürlüklere elbette evet , kim ne arzu ediyorsa dua mı namaz mı oruç mu , serbesttirler  dilediklerini kendileri için , evlerinde ve ibadethanede uygulasınlar ama baskıya, empoze etmeye , zorla uyandırılmaya , kendi kabullerini faşizanca dayatmaya kesin olarak HAYIR diyorum.

Saygılarımla   
Quality has no fear of time ..


Ağustos 23, 2009, 09:32:51 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Kur ' an ' da olmayan , Abdullah bin Zeyd tarfından yazılıp ve 622 ' de ilk kez Bilal -i Habeşi tarafından

okunan bu şiirin, insan sesiyle okunması taraftarlarındanım...Sadece ezanlar değil selaların da mikrofon

kullanmadan yani yatalak bir hasta veya uyuyan bir bebek veya yorgun birini rahatsız edecek

yükseklikteki bir sesle okunmaması gerektiğini düşünüyorum...

Ancak toplumumuzda paylaşılmış hezeyanlar olduğu gibi paylaşılmış histeri nöbetleri de yaygın

olduğundan herşey illaki putlaştırılır...Başörtüsü , namaz , ezan , sünnet ameliyatı , oruç , Arapça dua ve

sure ezberlemek , Kur ' an kursları vs. , vs..... bu putlardan sadece birkaçıdır. Artık bu putlar Tanrı ' ya

ulaşmak için araç olmaktan çıkmış , kitleleri kontrol altında tutma sisteminin parçaları haline

gelmiştir...



Saygılarımla


Ağustos 24, 2009, 01:01:48 öö
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Din devleti olmayan bir ülkede, ibadet alanının içinde ezanın okunması ve çanın çalması sınır olmalıdır, bundan daha fazlası misyonerliğe ve insanları rahatsız etmeye girer.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
41 Yanıt
23105 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 03, 2010, 01:19:48 ös
Gönderen: Prenses Isabella
15 Yanıt
11502 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2008, 08:09:04 ös
Gönderen: tuana
0 Yanıt
2776 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2009, 03:36:06 ös
Gönderen: Mozart
18 Yanıt
11228 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2011, 04:20:45 ös
Gönderen: Mozart
0 Yanıt
2203 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2013, 10:09:30 ös
Gönderen: Melina