Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluk ve Rütbe  (Okunma sayısı 13453 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 15, 2010, 12:50:50 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Masonların, hayatta geldikleri yerlere baktığımızda açıkçası ilginç bir tabloyla karşılaşırız. Kimisi ABD Başkanlığı yapmış kişilerdir. Kimisi büyük yazarlar, şairlerdir. Kimisi dünyada farklı ülkelerde başkanlık yapmış, kimisi ülkemizde bakanlık yapmış veya bir sürü başka görevlerde bulunmuşlardır. Bu gözle görülen bir gerçektir.
   Bu durumda ilk akla gelen ya da ilk akla gelmesi gereken soru şu olur: Bu kişiler, bu görevlere gelmeden önce mi masonluğa adım atmışlardır, yoksa belli bir rütbeye yükseldikten sonra mı masonlukla tanışmışlardır? Neil Armstrong'dan Harry Truman'a kadar? Bir kısmı sonradan mason olmuş olsa bile diğer kısmı, bu rütbelerini kazanmadan önce çoktan masondular...
   
   İnsan bunları duyduktan sonra aklına ilk gelen şu oluyor. "Bu masonlukta vardır elbet bir iş!" Elbette öyle. Var masonlukta bir iş. Peki "Ne iş?"
   Masonlar bunu şöyle nitelendireceklerdir: "Masonluk; kişiyi benliğinin varlığıyla bilinçlendirir, kişiye benliğini buldurur, iyi insanı daha da iyi bir insan yapar, kişiye erdem ve olgunluk katar ve daha nicesi..." Sonra da eklerler. "Bu özelliklere sahip birisinin hayatında böyle rütbeleri kazanması ne derece yanlış?"
   Biz de şöyle bir düşünürüz. Aklımıza yatar. "Aslında doğru!" deriz. Ama sonradan aklımıza gelir dünyanın bu kadar toz pembe olmadığı. Bu sitede Emin Çölaşan'ın Üstad-ı Azam Prof. Doktor Orhan Alsaç ile bir röportajı var. O röportajda Prof. Doktor Orhan Alsaç, herhangi bir terfi durumu olduğunda ve bu terfide söz sahibi kişi bir masonsa asla mason kardeşine öncelik tanımaz. Sadece rakibiyle bütün şartlar eşitse mason kardeşini tercih edebilir şeklinde bir ifadece kullanmış. Veya buna benzer bir ifadeydi.
   Peki... Düşünelim. Buna benzer kaç kurum var? Yani Masonluk gibi böylesine üst düzey üyelere tarihte sahip olmuş ve olmaya da devam eden kaç kurum var? (Belki Kuru Kafa ve Kemikler diyebiliriz. Ama onun da sadece dünyanın seçkin üniversitelerinden birinden üye kabul ettiğini varsayarsak bu kurumlardan ayrılır.) Yok! Masonluk bu konuda bir numara.
   Peki... Nasıl? Gerçekten Prof. Doktor Orhan Alsaç'ın belirttiği gibi midir durum? Üstad-ı Azam bu konuda gerçekten doğruları paylaşıyorsa bizlerle, büyük çelişkiler çıkmaz mı ortaya? Elbette ki çıkar? Nasıl sorusuna verecek hiç bir cevap kalmaz. Masonların dediği erdemli, olgun vb. sözleri de bu tezi hiç bir şekilde desteklemez. Çünkü biliyoruz ki bakanlığa, başkanlığa, şairliğe veya yazarlığa giden yol bu erdem ve aydınlanmışlıktan geçmez. Çok daha karmaşık ve maddi güç gerektiren yollardan geçer.
   Google'a "ünlü m" yazdığınızda hemen altta "ünlü masonlar" diye en çok arananlarda çıkıverir. Ama başka hiçbir harfte bir kurum adı çıkmaz. İsterseniz deneyin. (ünlü a, ünlü k, ünlü l...) Bütün alfabeyi deneyebilirsiniz. Masonluğun bu konuda yeri ayrıdır. Bambaşkadır.
   Lafı daha fazla saptırmadan konuyu toparlayayım. Masonluk -kim ne derse desin, hiç şüphesiz- insanın hayatta belli bir noktaya gelmesine yardımcı olur. Belki masonların dediği gibi "erdemle, aydınlanmışlıkla, farkındalıkla, olgunlukla..." belki Prof. Doktor Orhan Alsaç'ın açıklamasının tam tersi bir şekilde belki de benim bilmediğim çok daha farklı bir sistemle... Şöyle ya da böyle bu olur. Kim ne derse desin...
 
  Bu konuyu "Bana göre masonluk." bölümüne mi yoksa "Anti-Masonluk" bölümüne mi yazmam gerektiğini düşündüm ve buraya yazmam gerektiğini düşündüm. Çünkü bu yazıda mason karşıtlığı hiçbir değerlendirme olduğunu sanmıyorum. Hatta aksine masonluğun güzel yanı bile diyebilir. Sonuçta bir davaları var ve bunu bunu gerçekleştirmek uğruna bazı şeylerin yapılması gerekir. Bu da onlardan biri diye düşünüyorum.
   Saygılar...
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 15, 2010, 08:57:16 öö
Yanıtla #1
  • -M-
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 357
  • Cinsiyet: Bay

Sn MMT

Masonluk bir is kurumu degildir. Dolayisiyla saydiginiz isimler kendi basarilariyla o rutbelere ve mertebelere ulasmistir. Masonlarin masonluktan aldiklari tek sey felsefe, inanc ve dogmalardir ve bu unsurlarda onlara hayattaki basarilarinda isik olmustur. Bu arada Neil Armstron Mason degildir. Aya giden mason astronotun adi Buzz Aldrin'dir.

Saygilar

-M-
İmza -M-


Eylül 15, 2010, 10:32:03 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın MMT'nin bu yazısı üzerine ben de bir yanıt vereceğim ama benim vereceğim yanıt biraz uzun olacak ve onu ayrı tutmak istiyorum.

Önce Sayın Sirius'ün yanıtında gözüme çarpan bir noktaya değinmek istiyorum. Dolayısıyla bu yanıt Sayın Sirius'a.

Sayın Sirius, masonların Masonluktan aldığı tek şeyin felsefe, inanç ve dogmalar aldığını söylemiş.

HAYIR. YANLIŞ!

Şayet Sayın Sirius'un Kanada'da üyesi olduğu mason kuruluşunda üyelere felsefe, inanç ve dogmalar veriyorlarsa, ona bir diyeceğim olamaz. Demek ki orada Masonluk böyle fanrklı bir şekilde değerlendirilip uygulanıyor. Bu olabilir. Ben yeterince bilmiyorum Masonluğun Kanada'da nasıl uygulandoğını. Eyaletler ve büyük localar arasında  farkklar var; örneğin Montreal'deki  ve Ottowa'daki tutum birbirine benzese de çelişir.

İşin özeline değil, geneline bakalım.

Masonlukta hiçbir masona inanç verilmez; telkin edilmez. Hiçbir masonun inancına karışılmaz. Bu, masoınların kendi vicdanları uyarınca kendi bilecekleari bir konudur.

Masonlukta dogma kesinlikle verilmez çünkü Masonluğun pratikteki uğraşılarından biri dogmalara karşı çıkmak ve tüm masonların bu bağlamda uğraşı vermesine olanak yaratmaktır. Masonlukta birtakım kurallar, yöntemler, gelenekler, düşünce biçimleri, uyarmalar, önermeler vardır ki masonlar bunlardan esinlenerek kendi dünya görüşlerini oluştursun, geliştirsin, evrimselleştirsin. Bunların tümüne ara sıra "öğreti" dendiği de olur. Öğreti sözcüğünün bir karşılığı doktrindir. Doktrin ise dogmadır. Masonluk şayet öğretisinin hiçbir zaman değişmez ve değiştirilemez, tam ve yetkin olduğunu ileri sürerse, işte o zaman kendisini bir dogmaya bağlamış demektir. Bu da 21. yüzyılda öyle bir masonik anlayışın çağın gerisinde kalmış olduğunun göstergesidir. Kendisini geliştiremeyen, değiştiremeyen, çağın gereklerine ayak uyduramayan ve evrimsel doğrultuda ilerlemeyi beceremeyen her kurumun gelecekte karşılaşacağı olgu eninde sonunda ya bir devrimsel değişiklik yaşamak ya da varlığını yitirmek , en azından bir başka kuruma dönüşmektir. Ancak bu evrensel nitelikli Masonluğun tümünün karşılaşacağı bir olgu değildir çünkü öyle olmayan, kendilerini çağın gereklerine uyarlayan, evrimsel doğrulüuda gelişme ve değişim göstermeyi öngören mason kuruluşları da vardır.

Kaldı ki, günümüzde Sayın Sirius'un sözünü ettiği gelenekçi ya da tutucu nitelikli bir Masonluk anlayışını benimsemiş ve bunu bugüne kadar sürdürmüş olan mason kuruluşlarının birçoğu da, şimdilerdoe geçmişte kendi kendilerine vurmuş oldukları bu tutsaklık zincirinden nasoıl kurtulacaklarını kara kara düşünmekte, bir çıkar yol aramaktadırlar.

Bu bağlamda diyeceklerim bu kadar. Sayan MMT'nin sorgulamasına ayrıca yanıt vereceğim.

   

     

 


 

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 15, 2010, 10:35:22 öö
Yanıtla #3
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Katiliyorum. Her ne kadar bircok farkli yerde (genellikle antimasonik kaynaklarda) kisinin Mason oldugu idda edilsede, bagli oldugu Locaya yada uyeligine dair bir kanit sunulamamistir. Kisinin babasi bir Masondu.  Belkide onyarginin ve karisikligin nedeni budur.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Eylül 15, 2010, 11:19:30 öö
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın MMT yazısının antimasonik olduğundan kuşkulu gibi ama kendisinin de belirttiği üzere hiç de öyle değil. Masonluğu bir açıdan sorgulayan düşüncelerin aktarımı bu. Yaptığı çok doğru. Masonluk sorgulanmalı. Masonluğu anlamanın en iyi, en doğru yolu sorgulamadan geçer.

Önce kavram üzerinde duralım.

Biri “ünlü masonlar”, öteki “mason ünlüler”.

Bu ikisi aynı şey değil. Pek ender olarak özdeşleştikleri görülebilir ama onlar bir istisnadır.

Masonluğun tarihindeki en ünlü kişi, günümüzde bile adından en çok söz edilen kişi James Anderson’dur. Onun adını masonik yazın dışında hiçbir yerde bulamazsınız.

Bir diğer Ünlü mason Jean Théophile Désaguliers’dir. Ondan “çağımızdaki Masonluğun babası” olarak bile söz edilmiştir. Ansiklopedilerde adına rastlayamazsınız. Masonik yazında geçer.

Tarihsel bakımdan daha yakınlara gelelim: Albert Pike, George F. Gould, Harry Carr, Henry Wilson Coil, Daniel Ligou, Jean Pierre Bayard…. Daha sayayım mı? Belki buraya yüzlerce ünlü masonun adını yerleştirebilirim. Hepsi de Masonlukta dünya çapında ünlü kişilerdir ama siz adlarını bile duymamış olabilirsiniz.

Mason olan ünlüler elbette vardır. Hem çoktur. Onlar mason oldukları için ünlü değildir. Ünlü oldukları için mason da değildir. Ün sahibi oluşları ayrı mason oluşları ayrıdır. O bir dolu ünlünün masonik yazında adı bile geçmez. Onların adı badece üyesi oldukları loca ve büyük locanın arşivinde kalmıştır. George Washington bile örnek olarak gösterilmiştir ama değildir; Masonlukta hiç de önemli bir kişi değildir; sadece şurada burada masonik giyimiyle çekilmiş resimleri görülür, o kadar. ABD başkanları arasında daha birçok mason vardır onun gibi.

Her iki bakımdan ünü özdeşleşenlerden bir örnek vereyim: Benjamin Franklin.

Türkiye’ye gelelim mi?

Belki en ünlü mason Mim Kemal Öke’dir. Antimasonik yayınlarda onun hakkında bir dolu yaygara koparılmış olmasaydı, Atatürk’ün yakın arkadaşı ve özel doktoru olduğunu bilemeyebilirdiniz.

Türk Masonluğu tarihinde çok önemli kişiler vardır: Muhittin Osman Omay, Ahmet Salih Korur, Enver Necdet Egeran gibi… Masonluk gündemde olmazsa, belki onları da bilmezdiniz. Ancak Orhan Hançerlioğlu elbette bildiğiniz bir kişidir ama onun ünü Türk Masonluğu’nda önemli bir yer tutuşunun yanı sıra kültürümüze en geniş çapta sözlük ve ansiklopedileri kazandırmış oluşundandır.

Birçok politikacımız, devlet adamımız, düşünürümüz, bilim adamımız, yazarımız, sanatçımız vardır mason olan. Ancak masonik açıdan hiç de ünlü, yer tutmuş, ses getirmiş kişiler değildirler.

Türkiye’de daha da güncelleşelim. Çok sayıda masonik yapıtları olan Tamer Ayan, Tanju Koray,  Murat Özgen Ayfer gibi kişiler toplumumuzda sıradan birer yurttaştan ileri değildir.

Emin Çölaşan’ın bir zamanlar röportaj yapmış olduğu Orhan Alsaç, onun ODTÜ’deki hocalarından biriydi. Bir ara rektör yardımcılığı da yapmıştı. 1988-1991 yılların arasında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın büyük üstadıydı. (Üstad-ı âzamı değil: Bu çok eskilerde kalmış bir terimdir ve günümüzde kullanılmasının sürdürülmesi yanlıştır.) Aynı üniversitenin yurdumuz çapında pek ünlü rektöre Kemal Kurdaş ise mason değildi. En azından ben bilmiyorum Masonluk ile bir bağlantısı olup olmadığını. Bilemem çünkü masonik açıdan herhangi bin ünlenmişliği yok.

Şayet Süleyman Demirel yaşamında mühendisliği ve öğretim üyeliği ile yetinip kalsa, 1964 yılında politikaya burnunu sokmamış olsaydı, bunu bir yana bırakın o tarihte onu gözden düşürebilmek için dehşetli bir patırtı koparılmamış olsaydı, biz onun bir zamanlar masonluğa girmiş olduğunu bilemeyecektik.

Çoğu masonlar bu kuruma 30-40 yaş arasında girer. Daha genç girenler de geç kalanlar da azınlıktadır. Bu yaş dilimindeki kişilerin pek azı toplumda şu ya da bu bakımdan ünlenmiştir. Onların Masonluğa girişi bu kurumun ışığından yararlanmak içindir; ün kazanmak, köşe dönmek, bir koltuk kapmak falan değil. Aralarından öteki türlü olanları da çıkar ama işte onlar Masonluğun ışığından kendilerine pay çıkarmasını bilemeyen, kendi çıkarları peşinde koşmak uğruna Masonluğu kullanmaya kalkışanlardır.

Toplumlarında şu ya da bu bakımdan üstün bir düzeye gelmiş olan kişiler de sonradan Masonluğa girebilir. Orada tüm o “haricî” denilen dünyadaki nitelikleri sona erer. Masonlukta öyle “Pnof. Dr.”, “General”  gibi rütbeler yoktur ve kendi toplumsal yaşamlarında bu unvanları edinmiş olanlar Masonlukta sadece sıradan birer masondur. Masonlar onlara, diğerleri gibi “kardeş” der. Sadece o kadar. Onların da arasından bu kardeşliğin değerini bilen, Masonluğun ilkelerini benimseyerek amaçları doğrultusunda çaba gösterenler çıkar.

Şayet Türkiye’deki gelmiş geçmiş tüm mason olan ünlüleri sıralayıp bunların masonik bakımdan ne gibi görevler almış olduklarına bakacak olursanız, bunların arasında üyesi olduğu locada üstad-ı muhterem olarak görev yapmış bulunanları bile ancak parmaklarınızla sayarsınız. Çünkü onlar masonik çalışmalara öylesine geniş zaman ayıramaz; başka işleri ve başka görevleri vardır. O işleri ve görevleri yerine getirirken “mason” olduklarını da anımsarlarsa, o zaman Masonluğa da hizmet ederler.

Şunu sakın göz ardı etmeyin. HİÇBİR ÜNLÜ KİŞİ, ÜNÜNÜ, MASON OLDUĞU İÇİN, BU SAYEDE KAZANMAMIŞTIR.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 15, 2010, 03:41:45 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

    Sn. Sirius
  Ben yazımda Neil Armstrong'dan Harry Truman'a kadar derken kayıtlı belgelere daynarak yazmadım. İddialara dayanarak yazdım. Neil Armstrong'un mason olduğu iddialarına her yerde rastlayabilirsiniz. Sanıyorum bir yanlış anlaşılma olmuş. Olayın Buzz Aldrin'le ne alakası var anlayamadım. Sanıyorum sadece bilgi vermek istemişsiniz. Neyse bir de şuna değinmek istiyorum:
   Sizin vereceğiniz cevabı (ki çoktan verdiniz o cevabı) daha önceden tahmin ettiğime, verilen cevabın her zaman aynı olduğuna yazımda değindim.
     Saygılar...
   
   Sn. ADAM
   Peki bunlar tesadüf mü? Bir sürü örnek vermişsiniz. Masonluk diğer kurumlardan bu konuda bariz bir şekilde sıyrılıyor. Evet, belki o kişiler masonlukta önemli yerlere gelmiş kişiler değiller. Zaten gelmeleri de çok zor. Nasıl gelsinler ki? Sizin de dediğiniz gibi masonik çalışmalara geniş yer ayıramazlar. İyi de Masonluk diğer kurumlardan nasıl böylesine bariz şekilde sıyrılıyor. Ben düşünüyorum ki; yazımda da değindiğim gibi bu işler bambaşka bir sistemle çalışıyor. Masonlukta üst kademelere gelmeyle alakalı değil bence bu durum. Zaten bakarsak bugüne kadar sadece 2 tane ABD Başkanı 33. dereceye ulaşmıştır. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama böyle bir sistemin varlığına inanıyorum. İnanmadığım şey ise bunca tesadüf. Umarım düşüncelerimi anlatabilmişimdir.
   Saygılar...
   
   
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 16, 2010, 09:56:02 öö
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu işin içinde öyle tesadüf falan yoktur. Kendi toplumlarında şu ya da bu nedenle ileri düzeylere varmış olan birtakım kişilerin ayrı zamanda mason olması hiç de rastlantı (tesadüf) değildir. Öyle olması gerektiği için öyledir. Bunun öyle olmasının gerekmesi de Masonluk değil, o kişilerin karakterleridir. Birkaç istisnayı bir yana bırakatacak olursak, onlar, karakterleri ve dünya görüşleri bakımından masonluğa yatkındır. nun için masondurlar. Diğer masonların da toplumlarında onlar gibi ünlü olmayışları bir şey değiştirmez.

Peki sadece onlar mı masonluğa yatkın?... Daha birçok ünlü ve toplumlarında üst düzeylere çıkmış olan kişi var; onlar niçin mason değil? Onlar masonluğa yakışmıyor mu? Karakterleri elverişsiz mi? 

Hayır, kesinlikle hayır. Onlar da mason olabilmeliydi; olmalıydılar. Nitekim masonlar loca çalışmalarında bir önlük taktıkları için onları "önlüksüz mason" olarak nitelendirir. Onları da kendilerinden sayarlar ama onlar localarda ritüelik çalışmalarda bulunmakta değildir; tek fark bu.

Peki onlar niçin mason olmamış ya da olamamış?

İşte asıl rastlantı (tesadüf) burada. Tersine bir rastlantı. Denk düşmemiş. Zamanı ya da ortamı uygun olmamış. Kendi uğraşıları arasında bir de masonik çalışmalara katılamayacaklarını öngördükleri için bunu ertelemiş ve sonra çok geç kalmış olanlar da var. Ancak geç kalmış saymak bir engel sayılmaz elbette; Goethe 82 yaşındaymış Masonluğa girdiğinde. bi arada Masonluğa girmeyi istememiş olanları da var elbette. Hele Türkiye'de... Şunu unutmayalım ki Türkiye'de antimasonik etkinlikler, Masonluğu yanlış tanıtmalar, masonları kötülemeler hiçbir zaman eksik olmamıştır. Üstelik bu etkinlikler toplumun insanlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Mason olan ünlülerden birçoğu bu kurum ile olan ilişkilerini gizli tutmak zorunda kalmıştır. Ne kadar gizli tutarlarsa tutsunlar, birtakım kaynaklardan edinilen bilgilerle Türkiye'deki masonların adlarının listesini yayınlamak, bu arada ünlü kişiler varsa onları koyu ve iri harflerle yazıp okuyanların güzünün içine sokmak olağan hale gelmiştir. Durum böyle olunca birçok kişi de Masonluğa girmek istese de bireysel bakımdan ve kendini konuma kaygısıyla, haklı olarak bundan kaçınmıştır. Şimdi ister buna rastlantı deyin, ister bir sosyolojik olgu.

Yurdumuzda Masonluğun adının bu dediğiniz bağlamda çok fazla ortaya çıkışının nedeni de yurdumuzda Masonluğa benzer nitelikli bir başka ezoterik kurumun bulunmayışıdır. Örneğin Rozkruacılar, Tapınakçılar gibi kurumların örgütleri yok Türkiye'de. Kimileri olduğunu söylüyor. Varsa da herhalde çok sınırlı bir ölçüde çalışıyorlar ve pek az üyeleri var ki henüz etkinlikleri basına ve medyaya yansımadı. Oysa gelişmiş Batı ülkelerinde böyle kuruluşlar var. Dolayısıyla kimi ünlüler mason değil ama öyle bir kuruluşun üyesi. Hem o gelişmiş Batı ülkelerinde bir ünlünün mason ya da Masonluğa benzer bir kuruluşun üyesi olması hiç de yadırganan bir olgu değil. Yadırgama bizim ülkemize özgü.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 16, 2010, 10:34:03 öö
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

Anladığım kadarıyla ya da Sn. ADAM'ın söyledikleri doğrultusundan görüşlerimi değerlendirecek olusak; sanıyorum ki bende oluşan bu yargı Türkiye'de anti-masonik düşüncenin yaygın olduğu çevrelerin masonlukla fazla uğraşmalarından kaynaklanıyor olsa gerek. Yayın organlarının veya bazı kişilerin, kişileri kötülemek veya başka amaçlarla "işte bu gördüğünüz adam/kadın masondur!" şeklindeki ithamlarından ve bu konudan bahsediş biçimlerindeki çirkinlikten dolayı Masonluk'tan haberdar olan halkın (en azından adını duymuş olanlar) %80'i veya daha fazlasının bu yargıyı taşıyor olduğu inancındayım.
   
   Başta Sn. ADAM olmak üzere herkese teşekkür ederim. Bu konu hakkında düşüncelerime yön verdiniz.
   Saygılar...
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 16, 2010, 10:43:12 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Evet!...

Canım ülkemin canım insanları çok sever farklı olanı yadırgamayı...

Önce yadırgarız,sonra yadsırız.

Ama güçsüz olduğuna ve bize zarar veremeyeceğine ikna olduklarımızı yadırgarız.

Güçlü,anadandoğma şehrin sokaklarında dolaşsa"Vardır bir bildiği"deriz.

Çoğunluğun yadırgadığını,sebebini bilmesekte yadırgayıveririz.

Masonluk kötüdür nidalarını çok duyduk.

Sebebi?...

Onlar siyonist!...Siyonizmin ne olduğunu bilmeden,tanımadığımız insanları sırf birileri öyle dedi diye karalayıveririz.

Çocukluğumuzda bizleri ürkütmek için kullanılan ve sırf buyüzden dost olma şansını yitirdiğimiz "Öcü"ler gibi.

Neticede,birey olma yetisinden mahrum insanlar topluluğuna millet demek zorunda kalırız.Çağdaş ülkelerin seviyesine geleceğiz umuduyla oyalanırız.

Sorumlusu?...

Hepimiz...

Çocuklarımızı,bizi yetiştirenlerin yöntemleriyle yetiştirmeye devam ettiğimiz sürece de,bu böyle olacak.

Benim bir oğlum var;25 yaşında.Benim düşüncelerime katılmadığında,benimle tartışabildiğinde,kendi doğrularını savunduğunda onunla gurur duyuyorum.

Çocukluğundan buyana neyi sorsa,yanıtını bulabileceği kaynağı önermekle yetinirim.

Bırakalım;akıllarını kullanmayı,kendi doğrularını inşa etmeyi daha sonra sorgulamayı,hata yaparak öğrenmeyi,gelişimin değişmez şartının değişim olduğunu kendileri öğrensinler,isterim.

Bu yazının yeri burası olmamalıydı;ama sayın ADAM'ın son cümlesine böyle bir yorum eklemeden edemedim.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Eylül 16, 2010, 07:01:52 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Bilgiler için teşekkürler


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
7455 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2007, 03:52:13 öö
Gönderen: nietzsche
7 Yanıt
10188 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 12, 2007, 12:57:53 öö
Gönderen: paragon
7 Yanıt
12715 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2007, 06:57:09 ös
Gönderen: paragon
43 Yanıt
24191 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 21, 2012, 01:20:01 ös
Gönderen: Trismegistus
Masonluk degerleri

Başlatan Siempre « 1 2 » Turkiye`de Masonluk

17 Yanıt
17070 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2014, 08:01:18 ös
Gönderen: ozgurppp
AZERBAYCANDA MASONLUK ?

Başlatan vusual « 1 2 3 » Evrensel Masonluk

23 Yanıt
33962 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 10, 2008, 04:02:48 ös
Gönderen: Retheos
8 Yanıt
18512 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2016, 06:51:04 ös
Gönderen: Tesla
1 Yanıt
9741 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 27, 2008, 02:54:49 ös
Gönderen: Isis
MASONLUK VE GUL

Başlatan bilmeliyimgalilei Evrensel Masonluk

2 Yanıt
9161 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2008, 01:22:06 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
29 Yanıt
28304 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2011, 04:18:47 öö
Gönderen: Waldow