Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bilim ve Dogma  (Okunma sayısı 18299 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 03, 2012, 09:06:19 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

Din atom bombası gibi tehlikeli bir kavram. Dinin tehlikesini ümmetçilik çatısı altında insanların birbirini acımasızca öldürmelerinden çıkarım yapabiliriz. Sadece din değil ulusalcılık da bu açıdan tehlikeli olarak değerlendirilebilir. Ermenilerin karabağda yaptıkları, bir ermeni bilim adamının bir çocuğa işkence yaparak kaç saat dayanabileceğini bilimsel açıdan ölçmeye çalışması, yeni acı ve işkence metodları yaratma çabası  ve hala bu yaptığından zerre kadar  vicdanen rahatsız olmadığını belirtmesi de ulusalcılığın tehlikeli boyutunu özetleyebilir. Bu sözlerimden sadece Ermenileri aşağılamak algılanmasın benzer katliamları Türkler ve müslümanlar da yaptılar.

Bilim de dini ve ulusal dogmalardan nasibini almış savaş sanatları için bilim insanları harıl harıl silah üretmeye devam etmektedirler. Yani bilim insanları da çok masum değildir.

Demek istediğim din, ulus kavramı, bilim aslında masum kavramlardır. İnsan eline düştüğünde tüm bu kavramlar kırmızı renge bürünmektedir.

Bu 3 değişkeni ele alıp tek tek ortadan kaldırsaydık yani örneğin dünyada din diye bir kavram olmasaydı da dünya tarihinde bir değişme olmayacaktı. Veya uluslar olmasaydı.... Bilim hiç ilerlemeseydi ise belki de insan nesli salgın hastalıklara karşı çıkar yol bulamayıp yok olabilirdi. Bilimin insan ırkını yok edebilme ihtimali de yok değildir. Çok fazla bilinmeyenli denklem olduğu için bu konunun içinden çıkmak da imkansız gibi duruyor.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Haziran 03, 2012, 09:24:55 ös Gönderen: Masor1976 »


Haziran 04, 2012, 07:17:04 öö
Yanıtla #11
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Karahan'a hep saygım olmuştur düşüncelerinden ötürü.

Onunla hiç uyuşamamışızdır şu forumda. Fakat aramızda birbirimize karşı saygısızlık olmamıştır.

Bana göre Sayın Karahan tanımları yanlış kullanır kimi zaman.

Diğer düşüncelerine karışmak istemem bu aşamada ama "Din Allah sözüdür." deyince olmadı.

Allah sözü diye bir şey varsa eğer, -ki ona göre var- o din değildir. Allah sözü başka, din başka.

Allah sözü inanç bile değildir. O bir sözdür sadece; inancın bir öğesi olabilir. Fakat kimi inançlarda Allah sözü yoktur.

Kişi Allah'ın sözünün doğruluğunu benimserse, Allah sözünü içeren bir inanç oluşur. Fakat kişi benimsemez, başka şeyi doğru bulursa o da bir inançtır.

Kişi bu benimseyiş ve doğrularını hiçbir zaman değiştirilemez, kesin ve son sayarsa o inanç bir dogma olur.

Daha dine gelmedik. Gelelim.

Bir topluluk ayrnı inacı, aynı dogmayı benimser, böylece inanç kurumsallaşırsa din oluşur. Din kendiliğuinden oluşmaz, onu kişiler bir topluluk ile bütünleştirerek oluşturur.

Bir diğer deşyişle Allah insanlara bir din getirmemiştir. Din bir insan icadıdır. Amacı da toplulukları ayrı inanç ve dogmalar bütününü çerçevesinde toplamaktır. (Bundan sonra devam eder o icatlar.)

Din işte budur. Allah sözü belki oınun içeriğinde bir yerdedir.

Şimdi diyeceksiniz ki, "Bu o kadar önemli mi? Sayın Karahan burada sözcüğü yanlış kullanmış olamaz mı?"

Yanıtım evet.

Sayın Karahan sözcüğü yanlış kullanmış, belli. Fakat bu önemli.

Çünkü Sayın Karahan sıradan biri değil. Sayın Karahan'ın kendine göre tezi önemli. Değerlendirilmeli. Fakat yanlış sözcük kullanınca, kavramları yerli yerine oturtmayınca, deyişi çok zayıflıyor. Böylesine yanlış içeren bir değerlendirme üzerine tartışma yapılmaz oluyor. Ha saçma sapan laflar edilmiş, ha kavramlar yanlış kullanılmış; arada çok fark yok.

Umarım Sayın Karahan bu yazısını düzeltip yeniden yazar da üzerinde tartışma olanağı buluruz.

Çünkü bir başlık olarak "Bilim ve Dogma" Masonluk açısından da çok önemli... Bu sitenin adını unutmayalım. Burası sıradan bir forum değil.

   
« Son Düzenleme: Haziran 04, 2012, 07:28:17 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 04, 2012, 09:35:33 öö
Yanıtla #12
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Sizinde katılımınızı dört gözle bekliyor idim düşüncelerinize oldukça saygım vardır biliyorsunuz.Zaten herşeyimiz uyuşsa idi çok sıkıcı olurdu hatta tartışacak konu bulamazdık,üstelik birimizede gerek kalmazdı.


şu sözünüzü biraz daha açarsanız daha rahat cevap verme şansım olur


Allah sözü diye bir şey varsa eğer, -ki ona göre var- o din değildir. Allah sözü başka, din başka.

Allah sözü inanç bile değildir. O bir sözdür sadece; inancın bir öğesi olabilir. Fakat kimi inançlarda Allah sözü yoktur.


hem açıp hemde size göre nasıldır cevaplarsanız düşündüklerimi yazabilirim.

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Haziran 04, 2012, 10:53:25 öö
Yanıtla #13
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Burada benim Sayın Karahan ile bağlantılı dediğim sadece kavramların tanımıdır, başka bir şey değil.

Önce tanımlar üzerinde uyuşalım.

Din kavramı Mason Sözlüğü'nde şöyle tanımlanmış:  Doğaüstü tasarımlara ilişkin inançların belirli kurallara, kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla oluşan toplumsal sistem.

Bu tanımı kabul edersek, Allah sözü bir toplumsal sistem midir. Bu söz inançların belirli kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla mı oluşmuştur?

Benim buradaki derdim bu... Birtakım dinlerde, örneğin Şinto'da "Allah sözü" diye bir şey yoktur. Şu halde Din = Allah Sözü değildir. Din başka bir kavramdır, Allah sözü başka.

Allah sözü var mıdır, yok mudur, onu bu başlık altında "Bilim ve Dogma" çerçevesinde tartışalım;bir yere koyabileceksek koyalım; o ayrı bir fasıl. Hani önceki yazımda "varsa" demişim, onu çizelim şimdilik.

Din nedir? Allah sözü nedir? SBayın Karahan bunların tanımını yapsın bize isterse.



Not: Bir yanlışlık yapılmışsa, bundan dönmek kişiyi küçültmez. Fakat yanlışlıkta diretmek ya da sözü geri almamak kişiyi hayli yıpratır.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 04, 2012, 02:56:50 ös
Yanıtla #14
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Konuyu okurken bir an için forumda dile getirilen 'yazılardaki mantık hataları' ile ilgili bir konuyu anımsadım.

Alıntı
Diğer düşüncelerine karışmak istemem bu aşamada ama "Din Allah sözüdür." deyince olmadı.

Allah sözü diye bir şey varsa eğer, -ki ona göre var- o din değildir. Allah sözü başka, din başka.

Mantık kurallarına göre "din Allah sözü "ise Allah sözü din olmayabilir. Yani sayın Karahan`ın düşüncesi "Allah sözü dindir"

önermesine denk değildir.

(İlk düşünüşte bende yanıldım o yüzden mesajımı değiştirdim.)

Sayın Karahan "Din Allah sözüdür" diyerek Allah sözü olmayanları dinden çıkarmanız söz konusu.

Sayın ADAM ın bu konuda haklı olduğu nokta bu bence.

Alıntı
Bir topluluk ayrnı inacı, aynı dogmayı benimser, böylece inanç kurumsallaşırsa din oluşur. Din kendiliğuinden oluşmaz, onu kişiler bir topluluk ile bütünleştirerek oluşturur.

Bir diğer deşyişle Allah insanlara bir din getirmemiştir. Din bir insan icadıdır. Amacı da toplulukları ayrı inanç ve dogmalar bütününü çerçevesinde toplamaktır. (Bundan sonra devam eder o icatlar.)

Din işte budur. Allah sözü belki oınun içeriğinde bir yerdedir.

Ben bu düşüncenin örneklerin çürütülmei yoluyla sentezlenmiş bir bilgi değil altında bir felsefi nedensellik yattığından şüphelenmekteyim.

Sayın ADAM bu düşüncelerinin dayanaklarını altında yatan felsefeyi ve nedenselliği daha açık ortaya koyarsa bence konu daha yararlı bir

noktaya gelebilir.

Saygılarımla
« Son Düzenleme: Haziran 04, 2012, 03:09:10 ös Gönderen: neumann »


Haziran 04, 2012, 03:45:13 ös
Yanıtla #15
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Bugün bir ateisti ahlaksız olmakla(etik değerler), cehennemlik olmakla, hayatın anlamını anlamamakla suçlayabilirsiniz. Ateist bir öğretmen tehlikelidir toplumların gözünde. Ateiste hakaret suç sayılmıyor. Peki faaıl say örneği. Laik kanunlar neden dini koruyor. Neden dine karşı olanları cezalandırma eğiliminde. İşte sayın adam'ın ifade ettiği dinsel mantık bu. Dini insanlar ve onların algısı oluşturuyor. Allah'ın sözü olmadığı yerlerde içdiat yapıyorlar. Bu anlamı ile Tanrı inancı ile din aynı key değildir. Din bir yorumdur.
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Haziran 04, 2012, 07:40:50 ös
Yanıtla #16
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.adam

Diyanete göre din

"Din" kavramı; "d-y-n" kökünden türeyen bir isimdir. Arap dilinde çok geniş bir anlamı vardır. Aynı zamanda bu kelime zıt anlamlı kelimelerdendir. Sözlükte "cezâ/mükafat, âdet/durum, itaat/isyân, hesap, zül, inkıyad, hüküm/kaza, galebe, kahr, isti'lâ, mülk, ferman, tevhît, ibâdet, millet, şeriat, vera', takva, hizmet, ihsan, ikrah" gibi anlamlara gelir. Hamdi Yazır, "din" kelimesini tanımlarken "siyâset" anlamını da zikretmiştir.
Terim olarak "din"; akıl sahiplerini kendi arzuları ile bizzat hayırlara sevk eden ilâhî bir nizam, Allah tarafından konulmuş ve insanları O'na ulaştıran bir yoldur. Îmân ve amel konusu olarak akıl ve ihtiyara (iradeye), teklif olunacak hak ve hayır kanunlarının bütününe denir.
Din kelimesi ve türevleri Kur'ân'da 95 defa geçmiş ve; "din", "dinu'l-hak" (hak din), "dinü'llah" (Allah'ın dini), "dinü'l-kayyîm" ve "dini kıyem" (doğru din), "dinü'l-hâlis" (halis din), "dinü'l-melik" (hükümdarların kanunu), ve "yevmü'd-din" (din-hesap günü) şeklinde yalın ve terkip olarak; ceza (sevap ve ikap) (Fâtiha, 1/4), hüküm, kanun (Yûsuf, 12/76), tevhit (A'râf, 7/29), din edinmek (Tevbe, 9/29), itaat (Nahl, 16/52), hesap, sayı (Tevbe, 9/36), şirk dini, ehl-i kitap dini, hak din, batıl din gibi meşhur manasıyla din (Kâfirûn, 109/6; Nisâ, 4/171-172; Âl-i İmrân, 3/19) anlamlarında kullanılmıştır.
Din olgusu ilk insandan beri var olagelmiştir. Yüce Allah, hak dinin ilkelerini, ilk insan/ilk peygamber, Âdem (a.s.)'dan itibaren bütün insanlara "vahiy" yoluyla bildirmiştir. Allah, insanları "hak dine" zorlamadığı için (Bakara, 2/256) "hak dini" kabul eden de, hak dinden sapan ve "hak dini" tahrif eden insanlar da olmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)'e Kur'ân verilmeye başlandığı zaman Hicaz bölgesinde "şirk dini", Hristiyanlık ve Yahudilik dinleri vardı. Haniflerin (Allah'ı bir olarak kabul edenlerin) sayısı azdı. Müşrikler, Allah'ın varlığını, yaratıcı ve rızk verici olduğunu kabul ediyorlar (Yûnus, 10/31), fakat Ona başka ilahları ortak koşuyorlar (Nisâ, 4/51) ve âhireti inkâr ediyorlardı (A'râf, 7/45).
Din kavramı, îmân ve uygulamadan oluşan bir bütündür: "Eğer (müşrikler şirkten) tevbe (edip îmân) ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse onlar da (ey müminler!) Sizin dinde kardeşlerinizdir..." (Tevbe, 9/11) âyeti bu gerçeğin ifadesidir. (İ.K.)



Mason sözlüğünde sizin belirttiğiniz üzere

Din
Doğaüstü tasarımlara ilişkin inançların belirli kurallara, kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla oluşan toplumsal sistem.



yine diyanete göre din kavramı


İslâm inancına göre dini vahiy yoluyla bildiren Allah'tır; bütün gerçek dinler Allah'tan gelmiş ve safiyetlerini korudukları sürece yürürlükte kalmıştır. İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir ve kendisine bildirilen din de tevhid dinidir. Allah'ın varlığı ve birliği ile nübüvvet ve âhiret inancı bütün ilâhî dinlerde değişmez ilkeler olarak yer alır. Bundan dolayı Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e kadar bütün peygamberlerin getirdiği hak dinlerin ortak adı İslâm'dır. Ancak tarihin akışı içinde insanlar hak dinden uzaklaşmış ve beşerî zaaf neticesinde yanlış yollara, bâtıl inanç ve yaşayışlara yönelmişler, dinde meydana gelen bu bozulma ve farklılaşma sebebiyle Allah peygamberler göndererek insanları ya eski dinlerini aslî şekilde öğrenip uygulamaya çağırmış veya yeni bir din ve şeriat göndermiştir.
Bu bakımdan İslâm'ın insan ve din telakkisi, insanın ve dinin evrim iddialarıyla bağdaşmaz. İslâm'a göre insan başlangıçta en güzel bir kıvamda yaratılmıştır (et-Tîn 95/4). Hz. Âdem'den itibaren bütün insanlar, Allah tarafından gönderilen tevhid dininin esaslarını kavrayıp benimseyecek ve hayatlarını bu esaslara göre düzenleyecek seviyede zihnî, ruhî ve bedenî kapasiteye sahip kılınmıştır. Allah'ın başlangıçtan itibaren insanlara bildirdiği dinin tevhid dini olduğu ve onların bu dini benimsemeye yatkın bir fıtratta yaratıldığı belirtilmiştir (er-Rûm 30/30).



Sn.Adam  aslında beni en güzel yerinden uyardı tanımları yeteri özende tanımlayamamak bunu tam ortaya koyamadığınızda anlatmak istediğinizde oturmuyor.

Ben din allah sözüdür derken dayanağım başlangıçta kurandada geçen kün sözüdür.Sadece ol demesi yeterli herşey allahın istemesi ve dilemesi ile oolmuştur dini tanıma göre bu formülü yazan ve böyle olmasını anlatan allahın anlattığı herşeye ben söz diyorum belki benim uydurmam gibi durdu ama ama ben onun ol emri sözü üzerine yaratıldım.

Din asllahın sözüdür derken en büyük dayanağım ise herşeyin kaynağı olarak onu görmemdir.Dine ne gözle baktığınız önemli.


Doğaüstü tasarımlara ilişkin inançların belirli kurallara, kurumlara ve tapınma şekillerine bağlanmasıyla oluşan toplumsal sistem. Mason sözlüğünde geçen bu tanıma göre allah tanımı doğa üstü bir tasarımcı yada kaintın ulu mimarı olarak tasvir ediliyor.

Buradaki doğaüstü tanımı insanlara inanma sınırı getiriyor aslında bir yerdede,yani inanıp inanmamak serbest aslında doğaüstü bir güce ne kadar inanılması gerekiyorsa herhangi bir şart yok.

Bu anlatımda sadece eksik kalan sezidir ve insanlar her daim inanç isteği içinde olmalarıdır.

Din insanın Tanrı, diğer insan ve varlıklarla münasebetlerini düzenleyen ve hayatına yön veren, onlarla ilgili davranışlarına esas olacak kurallar bütününe verilen addır

şimdi bana göre dinin tanımı ve mahiyeti budur peki bunu düzenleyen kim allah bize iletiş biçimi vahiy ve ben tüm bunlara bütünsel olarak baktığımda din allah sözüdür diyorum.



Umarım farkı tam anlatabilmişimdir

saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Haziran 06, 2012, 07:20:47 öö
Yanıtla #17
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bir-iki gündür başka konulara bir daldık, bu başlığı ihmal ettik.

Bu başlık forumun yanlış bir bölümünde açılmış; belki onun için gördüğü ilgi az.

Fakat öyle de olsa, masonlar.org sitesinin sadece buradaki katılımcılarla kalmadığı, dışarıdan da izlendiği ve üstelik çok da ilgi gördüğü göz önünde tutularak, bu başlık altındaki tartışmanın devamı gerekiyor.

Burada bilim ve dogma konusunu tartışmalıyız. Başlık sahibi olarak Sayın asimov’un getirdiği o…

Fakat Sayın Asimov bu konuya din ve ahlâk kavramlarıyla başladı, ardından din üzerine bir giriştik ve oradan çıkamadık; dogma belki bununla ilgili ama bilim nerede?

Derken Sayın karahan ile din kavramı üzerinde tartışır bulduk kendimizi. Son olarak da Sayın Karahan bizim Diyanet İşleri’nin etimolojik açıklamalarını alıp önümüze getirdi.

Bir kere iş Diyanet İşleri ile olmaz çünkü her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda bu ülkenin laik olduğu belirtiliyorsa da bu devlet kurumu din konusuna sadece İslâm açısından bakıyor. Zatken Sayın Karahan da sadece İslâm açısından bakıyor. Hadi Sayın Karahan’ı toleransla karşılayalım ama Diyanet İşleri’nin dinlerin tümü karşısında kesinlikle yansız olması gerekir. Olmuyor. Neden? Efendim Türkiye’nin yüzde doksan bilmem kaç küsuru Müslüman da ondan? Eh, kimlik belgelerinden din bölümünün kaldırılmadığı, serbest cenazeye izin verilmeyen, dahası meslek okulları adı altında olağan liselerin bile İmam-Hatip Lisesi’ne döndürüldüğü,  kızların lisede de türban giyebilmesi için giyim kurallarının özellikle kaldırıldığı bir ülkede elbette böyle olur.

Arapçayı bırakalım. Öteki dillere bakalım. Türkçede din dediğimiz şu sözcüğün Batı dillerindeki karşılıklarının birçoğu “religion” ya da ona benzer. Bu sözcüğün bir kavram olarak açıklanmasında, o Diyanet İşleri’nin anlatımlarının hiçbiri yok. Mason Sözlüğü’ndeki basit tanım hepsinden daha iyi, daha gerçekçi, daha evrensel.

Din denilince belki Sayın Karahan’ın ve onun gibi saygın bir inancı olan kişilerin aklına hemen ve öncelikle İslâm geliyor ama şunu da bilmeliyiz ki bugün yeryüzünde neredeyse yüz kadar farklı din var. Bunlardan bazıları dünya nüfusunun çoğunluğunu elinde tutuyormuş; bu bir şey değiştirmez.

Dolayısıyla din=Allah sözü olmadığı, dini yaratmış olmanın insan oluşunu bir yana koyalım, din=İslâm da değildir. Dikkat edin… Burada din sözcüğünü küçük harfle yazıyorum. Fakat Allah ve İslâm büyük harfle. Standart bir dil bilgisi aradaki farkı kavramaya yeter.

Şimdi Sayın Asimov’a soralım tekrar bu başlığa dönerse:

Bu konuya yani Bilim ve Dogma karşılaştırmasına devam edecek miyiz, yoksa bu kadar mı?

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 06, 2012, 08:58:36 öö
Yanıtla #18
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,
Ben bu konuyu çok önemsiyorum. Özellikle ülkemizin şu an içinde bulunduğu ortam, siyasal gelişmeler, Atatürk ilkeleri, bilimsellik ve çağdaşlıktan sapılarak dogmatik düşünce ve akımların egemen kılınmaya çalışılması bu konunun önemini daha da arttırıyor.

Evet Bilim ve Dogma dlye başlık attım. Ama Din ve Ahlak ile ilgili bir sözle başladım. Burada aslında din dogma ile, ahlak ise Bilimle eşdeğer tutulmuş oluyor. Zaten dinsel bir ahlaktan bahsedeceksek o zaman kabul edilmiş kutsal kitaplar ve Allah'ın sözlerinin egemen olduğu bir ahlaktan bahsederiz.

Sonuçta evet yine bilimi, bilimsel düşüncenin önemini tartışamadan yine dine kaymış olduk. Sonuçta bu katılımcıların yönlendirmesi ile gerçekleşiyor.

Bu konu başlığı bir yönü ile masonluk ile de ilgili. Çünkü daha öncede masonluğun düşünce sisteminde dogmaların olmaması masonluğun benim açımdan en ilgi çekici yönü.  Acaba masonluğun ortaya   çıkışında da toplumların veya en azından bireylerin bu ihtiyaçları mı etkili olmuştur?

İşte belki bu konuyu açmamdaki temel amaçta buydu. Ama konu yine dine kaydı.

Bilim tarihi konusunda sorun yok. Çünkü bilimsel düşüncenin gelişimi, din ile olan karşılıklı ilişkileri ve mücadelesi özellikle yabancı kaynaklarda çok güzel bir şekilde ortaya konmuştur.

Sonuç nedir? Sanıyorumki veya umuyorum diyelim, hepimiz dogmalardan arınmış, dünyayı anlayabilen, dinsel kuralların toplum yaşamında egemen olmadığı, baskıdan uzak, özgür bireyler ve toplum istiyoruz. Umarım öyledir.

Bu nedenle bu başlık masonluğu ve aydın bireylere kendilerini ve çevrelerini sorgulamak için bir fırsat veriyor.

Saygılarımla
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Haziran 06, 2012, 10:51:54 öö
Yanıtla #19
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Çok güzel bir başlık güzel bilgi paylaşımları...

Ancak konunun ayrıntılarına gelince her ne kadar bilimsel felsefeyi,nedenselliğini,amaç ve güdümünü anlamış olsakta cümlelerimizde bu yer bulmuyor.

Alıntı
Sonuç nedir? Sanıyorumki veya umuyorum diyelim, hepimiz dogmalardan arınmış, dünyayı anlayabilen, dinsel kuralların toplum yaşamında egemen olmadığı, baskıdan uzak, özgür bireyler ve toplum istiyoruz. Umarım öyledir.

Dogmalardan arınmak ne demektir ? Dogmaların tezlerini ispatlamak/çürütmek midir? yoksa dogmaları göz ardı etmek hiç yokmuş gibi davranmak mıdır?

Bilimsel falsefe varsayım,bilgi,deney seçiciliği yapamaz.Çünkü bilim kapsayıcıdır.Her bilgide doğrunun olabileceği varsayımıyla yaklaşır.

Eğer böyle olmasaydı ,eğer bilimsel düşünüş kapsayıcılıktan uzak kalsaydı;

Einstein ın madde ve enerji denkliği , kütle çekiminin uzay-zaman eğriliği denkliği olabilirmiydi,

Acaba esir ortamının çürütülmesine J.C.Maxwell gibi öncülerin şahane çalışmaları dururken Michelson-Morley deneyi gibi girişimler söz konusu olup esir ortamının olmadığı doğrulanabilirmiydi,

Evrenin düzeninin olduğunu göz ardı edebilen Newton kendi adıyla anılan yasaları ortaya koyduğu "Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri" kitabını yazabilir miydi

Öklit postulatlarıyla yani dogmalarıyla oluşturduğu öklit geometrisini kendi dogmalarını göz ardı edip oluşturabilirmiydi

Peki ya Max Planck kara cisim ışımasının doğasını yapığı varsayım yani yaptığı dogma olmadan çözebilirmiydi acaba nükleer teknolojiden lazerlere kadar kullanılan quantum fiziğinden söz edebilirmiydiniz

....

Tabiki bu gelişimler aslında dogmanın rahatsız ediciliğinden kaynaklanıyor.Bende dogmaların varlığından rahatsız oluyorum.
Nedensel olmayan olguların bilimde olmasından rahatsız oluyorum.Ancak eğerki bu bir kapsayıcılık içerisinde olursa ,ki aslında bilimsel
felsefe kulaklara bunu fısıldar , ortada benim açımdan bir sorun kalmaz.

Bu demek değildir ki dogmalar kesin doğrudur.Doğal olarak bilimde bu dogmaların nedensel bilgiye evrimi sürekli gerçekleşecektir.

Tüm dogmaları birde bu yönüyle düşünürsek aslında dogmaların nedensiz olarak reddi yada göz ardı edilmeside bilimsel felsefeye aykırıdır.

Saygılarımla


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
morals and dogma

Başlatan arteizm Sorular

2 Yanıt
9316 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2008, 10:53:00 ös
Gönderen: Genius Loci
0 Yanıt
5021 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 05, 2009, 12:06:37 öö
Gönderen: arte
31 Yanıt
38145 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2015, 05:15:38 öö
Gönderen: Risus
4 Yanıt
28391 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 07, 2012, 01:30:37 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
4457 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2012, 02:04:32 ös
Gönderen: karahan
9 Yanıt
6433 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2013, 06:28:48 ös
Gönderen: Samuray
1 Yanıt
3385 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 16, 2013, 06:27:39 ös
Gönderen: ceycet
6 Yanıt
4164 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 07:22:24 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
2870 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 01:15:12 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4227 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2015, 07:21:08 ös
Gönderen: propulsion