Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kim Demiş ki Tarih Sıkıcıdır Diye...  (Okunma sayısı 7071 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 16, 2007, 04:42:02 ös
  • Ziyaretçi

Tarihi Gerçekler

Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse, eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.

1500'lü yıllarda, İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:

İnsanların çoğu, haziranda evleniyordu çünkü, senelik banyolarını
Mayıs ayında yapıyorlar; Haziranda henüz çok kötü
kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için,
gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla, ellerinde
bir buket çiçek taşıyordu.

Banyolar, içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir
fıçıdan meydana geliyordu.

Evin erkeği, temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.
Ondan sonra, oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra
çocuklar ve en son olarak da bebekler, aynı suda yıkanıyordu.
Bu esnada, su o kadar kirli hale
geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.

İngilizcedeki
"Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın" (Don't throw the
baby out with the bath water) deyimi, buradan gelmektedir.

Evlerin çatıları, üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor; kamışların
altında tahta bulunmuyordu. Burası, hayvanların
ısınabilecekleri tek yer oldu�u için, bütün kediler, köpekler ve
diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler)
çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman, çatı kayganlaşıyor ve bazen
hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizcedeki "Kedi *****
yağıyor"(It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek
hiçbir şey yoktu.

Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine
düşmesi, büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve
üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar, buradan gelmektedir.

Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini, topraktan
başka bir şeyten yapılmıştı. "Toprak kadar fakir"(dirt poor) tabiri,
buradan çıkmıştır.

Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı.
Bunlar, kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için,
yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu.
Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca, saman dışarıya taşıyordu.
Buna mani olmak üzere, kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki
bunun adı "threshold"(saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.

Yemek pişirme işlemi, her zaman ateşin üzerine asılı
durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve
kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor; et pek
bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse, artıklar kazanda bırakılıyor;
geceboyunca soğuyan yemek, ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu.
Bazen, bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak,
bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük" (Peas porridge hot, peas
porridge cold, peas porridge in the pot nine days old)
tekerlemesinin menşei budur.

Bazen, domuz eti buluyorlar; o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse,
domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birinin eve
domuz eti getirmesi, zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça
keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ
çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu.

Parası olanlar, kalay-kurşun alaşımından yapılmış
tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler, kurşunu çözerek
yemeğe karışmasına sebep oluyor; böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu.
Domatesler, buna sık sık sebep olduğu için, bundan sonraki yaklaşık 400 yıl
boyunca, domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.

Çoğu insanın, kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun
yerine, tahta tabaklar kullanıyorlardı. çoğu zaman bu tabaklar bayat
ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman
kullanılabiliyordu. Bunlar, hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu.
Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında, "tabak ağzı" (trench mouth) denen
hastalık ortaya çıkıyordu.

Ekmek, itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler, yanık olan alt kabuğu;
aile, orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırlardı.

Bira ve viski içmek için, kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim,
insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen
insanlar, bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyorlardı.

Bunlar, birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor; aile,
etrafına toplanıp yiyip içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu.
Buna, "uyanma" nöbeti deniyordu.

İngiltere, eski ve küçük bir yerdi; insanlar, ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı.
Bunun için, mezarları kazıp tabutları çıkarıyor; kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve
mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında, her 25 tabutun birinde,
iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece, insanların diri diri
gömüldükleri ortaya çıktı. Buna çözüm olarak, cesetlerin bileklerine bir ip
bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana dolamaya başladılar.

Bir kişi, bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna, mezarlık
nöbeti (graveyard shift) denirdi. Bazıları, zil sayesinde kurtulmuş (saved by
the bell); bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.

Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.


Mayıs 16, 2007, 04:57:25 ös
Yanıtla #1

İlginç bilgiler. Çağımızın nimetleri ile kıyaslarsak geçmiş çok ilkel kalıyor ki bu geçmiş 1500 lerin İngiltere 'si ise.


Mayıs 16, 2007, 05:00:54 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

O dönemin Avrupa'sı gerçekten böyleydi üstelik bide kilisenin basıkıcı üstünlüğü vardı ve bu kişiler o dönem bize barbar diyordu. :) Oysaki bizde yaşam çok daha üst seviyedeydi, ayrıca savaşlarda da hep onlar kaybederdi. :)


Mayıs 16, 2007, 05:06:51 ös
Yanıtla #3

Ünlü Roma Hamamlarından haberleri olmaması ilginç , ben Roma Total War oyununda onlara Hamam yapıyorum ama isyan ediyorlar! kıymet bilmezler ne olacak  :) ;) ;D


Mayıs 16, 2007, 05:47:00 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Ünlü Roma Hamamlarından haberleri olmaması ilginç , ben Roma Total War oyununda onlara Hamam yapıyorum ama isyan ediyorlar! kıymet bilmezler ne olacak  :) ;) ;D
:D


Mayıs 16, 2007, 09:40:38 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi



Mayıs 16, 2007, 09:47:49 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

ya bende simdi osmanlidaki seyler hakkinda boyle bir yaziyim diyecem ama hemen saldiriya gecersiniz. iste ayrimcilik bu oluyor :)

osmanlida olunca yalan yada iftira olur. ingilizlerde dogru oluyor.


Mayıs 16, 2007, 09:52:23 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

ingilizlerde boyle seyler yoktur demiyorum. bu yazdiklariniz dogrudur tamamende inaniyorum ama osmanlidada vardir kesin boyle seyler, kabul etmek lazim diyorum.


Mayıs 16, 2007, 10:06:04 ös
Yanıtla #8

Genel geçer gerçeklere kimsenin itirazı olmaz diye düşünüyorum. İstediğin konu ve millet hakkında yaz yeterki yanlı kelimeler ve ispatlanması uzak görüşler olmasın sevgili Hamlet. ;)


Mayıs 16, 2007, 10:14:29 ös
Yanıtla #9

Size bir olay anlatıyım konumuzlada alakalı sayılır.
İslam Tarihi Hocamız ders bitiminde odasından çıktı bir kaç kişi gittik odasında oturuyoruz. Adam başladı Araplar şöyle ..... eleştiriden çıktı olay artık neredeyse saldırıya geçti. Ben ''gıcık yaptı'' modunda öksürüyorum , Hoca farkında değil. En son hocam aramızda Arap arkadaş var biraz ayıp oluyor dedim! Hoca bir kıvırdı başladı Türkler de eski dönemlerde atının eğerine et saklar, kurutulmuş et bozuk mozuk demez koparır koparır yer muhabbetlerine baktım sinirle güldüm geçtim. Kıvır Hocam kıvırda iğne ile çuvaldız yine milletlere kaçtı! Her toplum , millet , klan vs... iyi insanlarıda kötü insanlarıda barındırabilir. Bize düşen başkalarının eksik yada kaba yönlerini yüzlerine çarpmak değil kendimize çekidüzen vermektir, kendi eksiklerimizi görüp onları tamamlamaktır.


Saygılarımla.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
3818 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 19, 2007, 07:05:20 öö
Gönderen: Sebnem
7 Yanıt
6176 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2009, 08:09:12 ös
Gönderen: Mozart
5 Yanıt
4173 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2008, 11:56:40 ös
Gönderen: BILGI
9 Yanıt
4474 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 23, 2008, 09:00:26 ös
Gönderen: Mozart
5 Yanıt
4799 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2010, 04:10:14 ös
Gönderen: amurdad
6 Yanıt
6883 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2012, 09:04:20 ös
Gönderen: tcorbaci
2 Yanıt
4371 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2010, 01:43:47 ös
Gönderen: Maledictum
21 Yanıt
9597 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2014, 12:22:03 ös
Gönderen: propulsion
1 Yanıt
2533 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2014, 01:14:01 ös
Gönderen: aydın didim
2 Yanıt
2265 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2015, 07:19:56 ös
Gönderen: Risus