Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: GDO'LAR: İNSAN VE HAYVAN SAĞLIĞINI NASIL ETKİLİYOR?  (Okunma sayısı 4694 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 13, 2010, 05:14:16 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

GDO'LAR: İNSAN VE HAYVAN SAĞLIĞINI NASIL ETKİLİYOR?

Aşağıda genetiği değiştirilmiş gıdaların, hayvan ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini, belgelere dayalı olarak gösteren örneklerinden bir kısmını bulacaksınız.

1) GDO'lu Patatesler Sıçanlara Çeşitli Zararlar Verdi.
Sıçanlar, kendi böcek öldürücü ilaçlarını üretmek üzere, genetiği programlanmış patateslerle beslendi. Sindirim sistemlerinde potansiyel kanser hücreleri gelişti. Beyin, karaciğer ve testis gelişimi engellendi, karaciğerin bir kısmı köreldi, pankreas ve bağırsaklar genişledi. Ayrıca bağışıklık sistemi zarar gördü. Sebep, böcek öldürücü ilaç değildi, genetik mühendisliği işlemlerinden kaynaklanıyordu.

Bu araştırma, İngiltere'nin önde gelen araştırma enstitülerinden olan Rowett Institute'de çalışmalarını yürüten Macar asıllı bilim adamı Arpad Pusztai tarafından yürütülüyordu. GDO'lu patateslerin, sıçanlar üzerindeki etkisini test eden bu bilim adamının, genetiği değiştirilmiş patateslerin tehlikesini ortaya çıkarması sonucu, yaptığı araştırma durduruldu ve işini kaybetti.

2) GDO Domateslerle (Patentli Adı Flavr Savr) Beslenen Sıçanların Midelerinde Kanama Gerçekleşti ve Bir Kısmı da Öldü.
Flavr Savr
Sıçanlar, 28 gün boyunca genetiği değiştirilmiş Flav Savr ticari adı ile piyasa sürülmüş olan domateslerle beslendi. 20 sıçandan 7 tanesi, mide kanaması geçirdi; 40 sıçandan 7 tanesi ise, iki hafta içerisinde öldü.

Calgene isimli biyoteknoloji firması tarafından Flav Savr patentli adı ile üretilen bu domatesin, haftalarca taze kalabilmesi için genetiği değiştirildi ve Amerika'da onaylanan ilk GDO'lu domates oldu. Ancak daha sonra piyasadan çekildi. Bu domatesin FDA'dan onay alamamasından ötürü, diğer firmalar, FDA'ya ayrıntılı bir GDO test raporu sunmaktan kaçındılar.

3) Bt Toksini(Bacillus thuringiensis adı verilen gram (+) bir bakterinin zehri) Üreten Pamuklara Maruz Kalan İşçilerde Alerjiler Ortaya Çıktı.
Hindistan'da 6 köyde, Bt toksini üreten pamuğu toplayan ve yükleyen tarım işçilerinin göz, deri ve üst solunum yollarında bir takım reaksiyonlar gerçekleşti. Gözlerde yanma, kızarma, fazla gözyaşı, burunda akıntı, deride kızarıklık, kabarma, kaşıntı ve lezyonlar belirdi. Bir kısmının yüzünde cerahatler oluştu ve yüzlerinin rengi neredeyse siyaha döndü. Bazıları çalışamayacak kadar kötü hale geldi ve hastaneye kaldırıldı. Ayrıca pamuk ayıklama fabrikasında çalışan işçilere, her gün antihistaminik (alerjik durumlarda kullanılan ilaçlar) verildi. Bir doktor, 250 pamuk işçisini tedavi etti. İşçilerden hepsi eskiden pamukla çalışmışlardı ancak geçmişte böyle şikayetleri olmamıştı, ta ki böceklere karşı Bt zehri üretilmesi için tasarlanan Bt pamuklarla çalışıncaya kadar. İşçilerin tarlada çalışma süreleri arttıkça, semptomlarda da artış ve şiddet gözlendi.

Pamuk, giyimde çok fazla kullanılan bir hammadde. Ayrıca yara bantları, bebek bezleri, kadın pedleri gibi temasın direkt olduğu alanlarda da kullanıldığından Bt ve diğer alerjen testlerinden geçirilmeli, aksi takdirde geniş insan kitlelerini tehlikeler beklemektedir.

4) Hindistan'da Bt Pamuk Tarlasında Otlayan 549 Koyun Öldü.
Bt pamuk üretilen tarlalarda düzenli olarak koyun sürüsü otluyordu. Bir hafta içinde 2.168 adet koyundan 549 adedi (neredeyse %25'i) öldü. Yapılan otopsi sonucu, bu ölümlerin toksik reaksiyonlar sonucu gerçekleştiği ortaya çıktı.

Bu vaka, pamuk-çekirdeği yağının ne kadar güvenli olduğu konusunda kafalarda bazı sorular uyandırmaktadır. GM pamuk ile beslenmiş hayvanların etlerini yiyen kişilerde risk altındadır.

5) Bt Toksini Üreten Mısır Poleni İnsanlarda Hastalıkları Tetikliyor.
2003'de Filipinlerde, Bt mısır yetiştirilen bir tarlaya yakın oturan yaklaşık 100 kişide; etrafa yayılan mısır polenlerinden dolayı, deri, solunum, bağırsak reaksiyonları ve başka semptomlar gelişti. Bunlar arasında baş ağrısı, baş dönmesi, şiddetli karın ağrısı, kusma, göğüs ağrısı, ateş ve alerjiler de var. Kan testi yapılan 39 kişide, Bt-toksinine karşı antikor tepkimesi bulundu. Aynı semptomlar, 2004 yılında aynı mısır türünün ekildiği diğer dört köyde, tekrar ortaya çıktı. Ayrıca köylüler, çeşitli hayvan ölümlerini de bu mısıra bağladılar.                                   

6) Çiftçiler, GDO'lu Mısır ile Beslenen İnek ve Domuzların Kısırlaştıklarını Rapor Etti.
GDO'lu mısırın, çiftlik hayvanlarında ve insanlarda bir takım üreme problemlerine yol açtığı gözleniyor.

7) Almanya'da Bt Toksinli Mısırla Beslenen On İki İnek Gizemli Bir Şekilde Öldü.
Tek bir genetiği değiştirilmiş mısır varyetesi olan Bt mısır ile kayda değer miktarda beslenen süt inekleri, Almanya'nın Hesse bölgesinde bir çiftlikte öldü. Sürüdeki diğer inekler ise, gizemli hastalık nedeniyle katledildi. Bt 176 mısırının üreticisi Syngenta firması, çiftliğin kayıplarını tazmin etti. Ancak inek ölümlerinin sorumluluğunu kabul etmedi. Çiftliğin ve hatta bunu protesto eden halktan kişilerin taleplerine rağmen, detaylı otopsi raporu hazırlanamadı.

8) Roundup Ready Patent Adı ile Üretilen GDO'lu Soya ile Beslenen Farelerin Testis Hücrelerinde Açıklanamayan Değişikler Görüldü.
Roundup Ready patent adı ile üretilen GDO'lu soya tarlalarıı.
Bu soya ile beslenen farelerde, testis hücrelerinin gen anlatım şekillerinde ve yapılarında çok belirgin bazı değişimler gözlendi. Değişiklerin nedeni bilinmiyor ancak testisler, toksin indikatörlerine karşı oldukça hassas. Bazı değişimler yetişkin doğurganlığını ve de gelecekte olan yavrunun sağlığını etkileyebilir. GDO'lu soya ile beslenen anne farelerin embriyolarındaki, gen anlatımında geçici bir azalma gözlendi.

Başka bir çalışmada da, bu soya ile beslenen farelerin yavruları, doğduktan 3 hafta sonra öldü. Bu yavruların bazıları normalden çok küçüktüler ve de agresif davranışlar sergiliyorlardı.

Ayrıca bu tür soya ile beslenen farelerin karaciğer hücrelerinde ve pankreaslarında da problemler ortaya çıktı. GDO'lu soyanın, insan sağlığına etkisi ise tam bilinmiyor. Amerika'da üretilen soyanın yaklaşık %89'u Roundup Ready markalı soyadır ve soyanın çoğu ahır hayvanlarını beslemek için kullanılsa da soya ve soya ürünleri, insanların gıdalarında da sıkça kullanılıyor.

9) İngiltere GDO'lu Soya ile Tanışır Tanışmaz, Soya Alerjileri Ani Bir Artış Gösterdi.
GDO'lu soya ve soyadan üretilen ürünler alerjilere neden olmaktadır.
Mart 1999'da İngiltere'deki York Laboratuvar'ında araştırmacılar, 4.500 kişiyi, bir dizi yiyeceğe karşı duyarlılığı ve gösterdikleri alerjik reaksiyonları ölçmek için test düzenlediler. Önceki yıllarda, soya tüketenlerin %10'u soyadan etkilenirken bu rakam 1999 yılında %15 kadar bir artış gösterdi. 17 senedir yapılan testlerde, ilk kez soya, ilk on alerjen listesine girdi.

İrretabl bağırsak sendromu, sindirim problemleri, akne, egzama gibi cilt rahatsızlıkları, kronik yorgunluk, baş ağrısı, letharji (uyuşukluk) gibi reaksiyonlar görülmeye başlandı. Kan testleri, soyaya karşı bir antikor oluşumunu doğruladı. Soya, daha yakın zamanda Amerika'dan, İngiltere'ye ithal edilmişti ve York Laboratuvarı'nın sözcüsü John Graham şu açıklamayı yaptı:

"Biz, bu durumun GDO'lu gıdaların güvenliği konusunda bir çok ciddi soruyu gündeme getireceğine inanıyoruz."

Ohio'dan alerji uzmanı Dr. John Boyles ise soya hakkında şunları söylüyor:

"Geçmişte her zaman soya alerjilerini test ettim, ancak şimdi, genetiği değiştirilmiş soya çok tehlikeli, organik olmadıkça insanlara asla soya yememelerini söylüyorum."

Genetiği değiştirilmiş gıdaların güvenliğini savunmak için kullanılan argümanlardan biri de, pişirme işleminin, proteinin şeklini bozduğu yani denatüre olduğu ve bundan dolayı alerjik olamayacağı yönündedir. GDO'nun savunucuları şunu savunmaktadırlar:

Örneğin, Bt toksini salması için genetiği değiştirilmiş bir ürün pişirildiğinde, Bt toksini de denatüre olmaktadır ve artık pestisit olmaktan çıkmıştır. Kanıtsız olarak, potansiyel alerjik tüm özelliklerini kaybettiğini iddia etmektedirler. Yapılan çalışmalarda, Bt toksini geni taşıyan pişmiş bezelye denatüre olmuştur ve artık pestisit olarak etkin değildir, ancak farelerde hala bağışıklık tepkisi oluşturabilmiştir.

10) Hayvanlar Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerden Kaçınıyorlar
Bir seçenek sunulduğunda, hayvanlar GDO'lu gıdalardan kaçınıyorlar. Çiftliklerde yürütülen testlerde, inekler ve domuzlar, sürekli olarak GDO'lu gıdaları yemeden geçtiler. Bu ürünleri yemek istemeyen hayvanlar arasında, inek, domuz, kaz, geyik, rakun, fare, sıçan, Kanada geyiği ve sincap yer alıyor.

Her yıl Amerika'da Illinois gölcüğünü ziyaret eden bir kaz sürüsü, gölcüğün yakınındaki yaklaşık 50 dönümlük soya tarlasından da otluyordu. Tarlanın yarısına genetiği değiştirilmiş soya ekildiği yıl, tarlanın sahibi, kazların sadece geleneksel tohumların ekildiği bölümden yediklerini görünce şok oldu. Kazlar, GDO'lu tarafa hiç dokunmamışlardı.

Hollandalı bir üniversite öğrencisi ise, bir fare grubuna hem GDO'lu hem de GDO'suz mısır ve soya karışımı sundu. 9 haftalık bir periyot boyunca fareler normal (genleri değişmemiş) karışımın %61'ini, GDO'lu olanın ise sadece %39'unu tükettiler. Farelerin yarısı yalnızca normal, diğer yarısı da yalnızca GDO'lu olanları yemeye zorlandığı vakit ise, GDO'lu olanı yemek zorunda kalanlar, daha çok yiyecek tüketti, daha az kilo aldı ve kafeslerinde daha az aktif oldukları gözlendi. Deneyin sonucunda tartılmak için alındıklarında, GDO ile beslenenler fareler, daha stresliydi ve sürekli etrafa kaçışıp garip garip hareketler yapıyorlardı.

11) Genetiği Değiştirilmiş Bir Gıda Katkısı, Yaklaşık 100 Kişinin Ölümüne ve 5.000-10.000 Kişinin de Hastalanmasına Neden Oldu.

Gıda katkısı olarak kullanılan L-Triptofan üreten markalardan biri, 1980'lerde Amerika'da ölümcül bir salgın hastalığın ortaya çıkmasına neden oldu. L-Triptofan, esansiyel amino asitlerden biridir ve hindi eti, süt ve diğer gıdalarda bulunur. Vücut için alınması zorunludur ve vücutta serotonin yapımında kullanılır. Üretici firma, daha ekonomik olması açısından bakterilerin genlerini bu amino asidi salgılayacak şekilde değiştirdi. Ortaya çıkan ürün, hastalık yaptığı düşünülen bir çok kontaminant içeriyordu.

GDO'lu ürünlere karşı olumsuz reaksiyonları belirlemek oldukça güçtü ve doktorlar bu hastalığı tanımlayamadılar. Bu maddenin; kusma, alerji, öksürük, fiziksel zayıflık, ağız ülserleri, saç kaybı, konsantrasyon güçlüğü ve nefes darlığı gibi birçok yan etkileri görülüyordu. Bunlardan en önemlisi, miyalji denen kasların şiddetli zayıflaması hastalığı, herkeste görülen ortak bir semptomdu. Ayrıca hastaların kanlarında akyuvar sayısı da aşırı derecede yüksekti.

Yıllar sonra, hastalığın genleri değiştirilmiş bakterilere ürettirilen L-Triptofan amino asidinden kaynaklandığı anlaşıldı ve hastalığa EMS adı verildi. Bu madde yüzünden 100 kişi hayatını kaybetti ve 5.000-10.000 kişi ise ya hastalandı, ya da sakat kaldı. Amerika'da, hala daha GDO içeren ürünlere ve gıda katkıları için alınmış özel bir önlem bulunmamaktadır.
Kader Demirpehlivan

Kaynaklar:
1) Jeffrey M. Smith, Genetic Roulette -The Documented Health Risks of Genetically Engineered Foods, Yes Books, Iowa/USA, 2007.
2) Jeffrey M. Smith, Seeds of Deception: Exposing Industry and Government Lies About the Safety of the Genetically Engineered Foods You're Eating, Yes Books, Iowa/USA, 2003.
3) Mae Wan Ho, Genetik Mühendisliği Rüya mı Kabus mu?, Çev. Emral Çakmak, Türkiye İş Bankası Kültür Yy, İstanbul 2001.
4) "Health risks of genetically modified foods" The Lancet Volume 353, Number 9167, 29 Mayıs, 1999.
5) Arpad Pusztai, "Genetically Modified Foods: Are They a Risk to Human/Animal Health?" Haziran, 2001, Action Bioscience.
6) naturalnews.com
7) actionbioscience.org
8) truefoodnow.org
9) responsibletechnology.org

Işık ve Sevgi İle Kalın.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Mayıs 11, 2013, 10:28:16 öö
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Greenpeace, GDO ile savaş açtı, iyi de, ben bu konuda insanların olaya çok yüzeysel yaklaştıklarını ve Greenpeace gibi organizasyonları destekleyenlerin neyi desteklediklerinden tam haberdar olmadıklarını düşünüyorum. GDO neden var önce onu sorgularsa insanlar, zaten anlaşılacaktır. Sanalda veya realitede sadece sözde çevreciler greenpeace ve türev organizasyonları desteklerler. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde daha çok faaliyet gösteriyor bu tip organizasyonlar.

Hepimizin bildiği gibi, artan nüfusun beslenebileceği gıda üretimi gitgide azalma tehlikesi ile karşı karşıya..  Acaba kaç kişi açlık tehlikesinde ve GDO buna nasıl çözüm olabilecek ? Çok  rahat anlaşılabilir aslında.. Objektif bir bakış açısına sahip olmak için yapılması gerekeni bilmeyen yoktur.. Kaldı ki GDO diye nitelendirilenler ilaç sanayinde kullanılıyor, daha iyi sonuç vermesi için bitkilerin organizmaların genetik yapısıyla oynanıyor yani.  GDO'lu ürünlerin elbette zararları  vardır ama  görünmeyen faydaları da yok değil.
Adequatio intellectus et rei


Eylül 15, 2016, 10:02:32 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Genetik Rulet
15 Eylül 2016

Arpad Pusztai adını hiç duydunuz mu?
Macaristan/Budapeşte'de 1930 yılında doğdu.
Bilim adamı oldu; Macar Bilimler Akademisi üyesiydi.
Sovyetler Birliği destekli iktidara karşı 1956 Macar Ayaklanması'na katıldı. Bastırılan isyandan sonra Avusturya'ya kaçtı; mülteci kampında yaşadı.
Sonra İngiltere'ye gitti.
Sonra İskoçya'daki Rowett Araştırma Enstitüsü'nde çalışmaya başladı. Bitkisel kökenli protein olan lektin ve çevre koşulları etkisiyle  değişim geçiren/ bitki genetik modifikasyonu konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri oldu.
Sonra…
Peşine polisler-istihbaratçılar takıldı.
Tehdit edildi.
İftiralara maruz kaldı.
Geri adım atmadı.
“Ben yemem” dedi.
“Halkın kobay olarak kullanılması doğru değil” dedi.
Kovuldu; ve yaklaşık 50 yıl sonra memleketi Macaristan'a döndü.
Mesele şuydu:
Arpad Pusztai, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'ın/yani GDO'lu gıdalarının vaat ettiklerine inanıyordu; ve bu nedenle bunları incelemek üzere görevlendirildi.
Ancak…
Eline geçen bulgular karşısında şoke oldu! GDO'lu patateslerle beslenen farelerin daha küçük ciğerleri, kalpleri, testisleri ve beyinleri vardı!
Keza, bağışıklık sistemleri zarar görmüştü ve akyuvar hücrelerinde yapısal değişimler yaşamışlardı!
Bu durum onları (GDO'suz patateslerle beslenen farelerin aksine) enfeksiyona ve hastalıklara daha açık hale getiriyordu.
Ayrıca, boyunaltı bezi ve dalakta hasarlar ortaya çıkıyordu; (pankreas ve bağırsaklar da dahil) dokular genişliyordu; karaciğerde iltihaplanma olurken, mide ve bağırsaklarda ciddi sorunlar yaşanıyordu.
Ki tüm bunlar kanser riskini artırıyordu!
Alarm verici olan diğer unsur ise, sonuçların 10 günlük bir testin sonucunda alınmasıydı; ve bu da insan yaşamında 10 yıla karşılık geliyordu!
Tehlike büyüktü…
EKRANDA TARTIŞMAZLAR

Jeffrey Smith adını hiç duydunuz mu?
ABD/New York 1958 doğumlu yazar, politikacı ve; genetiği değiştirilmiş tohumlara karşı amansız bir mücadele veren bir eylemci.
2003'te “Aldanışın Tohumları” ve 2007'de “Genetik Rulet” adlı kitapları yazdı. Son kitabı 20012'de sinema filmi bile oldu.
Halk sağlığına inanan Jeffrey Smith ile bilim namusunu savunan Arpad Pusztai gibi bilim adamlarının yolu böyle kesişti. (Keza bu bilim adamlarından biri olan Berkeley'den Ignacio Chapela da Pusztai gibi tehditlere maruz kaldı; kovuldu.)
Öncelikle…
ABD Gıda ve İlaç İdaresi/ FDA'nın, GDO'lu gıdaların güvenliğine dair yaptığı tüm açıklamaların yalanlarını ortaya serdiler. İşin acı yanı Türkiye gibi ülkeler FDA açıklamalarına inanmak zorunda bırakılıyordu!
Dev şirketler, kârlılıklarına kimsenin müdahale etmesine izin vermiyorlar; aleyhte bulguları gizliyorlar; ve gıda güvenliği konusunu tartıştırmıyorlar bile.
GDO'lu yiyeceklerin; sindirim sistemi işlevleri, karaciğer- böbrek işlevleri, bağışıklık- endokrin sistemi, kan bileşeni, alerji, bebekler üzerindeki etkileri, kansere sebep olma potansiyeli veya sindirim sistemi bakterileri üzerindeki etkilerini incelemiyorlar.
Ne yapıyorlar:
Gıda endüstrisinin fonladığı araştırmalarla; tehlikeli sorunları ortaya çıkaramıyor ve ortaya çıkarılmış gerçekleri gizliyorlar. Bu nedenle…
– Deneylerde daha genç ve daha hassas hayvanlar yerine daha yaşlı hayvanları kullanıyorlar!
– İstatistiksel anlam ifade etmeyecek kadar düşük düzeyde numune ölçekleri kullanıyorlar!
– Besleme denemelerinin süresini sınırlandırıyorlar!
– Hayvan ölümleri ve hastalıklarını yok sayıyorlar!
Evet. Sizler, bu konularda ekranlarda bir tartışma gördünüz mü?
Yapamazlar… Yaptırmazlar…
YABANCI MADDELER

Bizden…
Laboratuvarda (DNA ilişkileri bozularak) oluşturulan gıdaların, milyonlarca yıldır doğada yetişen yiyeceklerden farklı olmadığına inanmamızı istiyorlar! Yani…
Daha önce hiçbir zaman birlikte var olmamış olan genleri bir araya getirerek yaptıkları gıda ile; binlerce yılda oluşan ve güvenilirliği kanıtlanmış olan gıdaların aynı olduğunu ileri sürerek yalan söylüyorlar!
Oysa, GDO'lar bir kez gıda zincirine girdi mi artık cin şişeden çıkmış demektir! Çünkü…
Laboratuvarda oluşturulan “yabancı DNA'lar” vücudun yapısını bozuyor ve; bunlar vücuda girdiğinde başıboş dolaşıyor, mide bağırsak güzergahı içerisinde uzun süre yaşayabiliyor ve iç organlara kan yoluyla taşınabiliyor. Bu hal kronik hastalıklara sebep olma riskini artırıyor!
“Genetik Rulet” denmesinin sebebi tüketicilerin nasıl bir rahatsızlığa yakalanacağını bilmeden bu yiyecekleri tüketmesidir. Üstelik…
Sadece bitkiler değil. Arpad Pusztai ve diğer bilim adamları, GDO'lu yemlerle beslenen hayvanların sonuçları karşısında şok geçirmişlerdir. Örneğin…
– Büyüme hormonu rbGH enjekte edilen ineklerden elde edilen sütün içerisinde, göğüs, prostat, kolon, akciğer ve diğer kanser risklerini doğuran IGFI hormonu yüksek düzeyde bulunmaktaydı.
Bakınız…
Çocuklar, yetişkinlerle kıyaslandığında tehlikelere daha çok açıktır özellikle de içerisinde ciddi miktarlarda rbGH işlenmiş süt içenler!
Bir diğer endişe kaynağı ise, GDO'lu gıdaları yiyen hamile kadınların bu şekilde normal cenin gelişimine zarar vermeleri ve sonraki kuşaklara geçen gen ifadelerini değiştirmeleridir.
Araştırmalar göstermiştir ki…
Kendilerine tercih imkanı verildiğinde, hayvanlar GDO'lu gıda yemekten sakınıyor.
Siz de deneyiniz; tok köpek ya da tok kedi markette satılan kimi peynirleri yemez; sütleri içmez!



ALINTI : SÖZCÜ - SONER YALÇIN
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
İnsan Oğlu

Başlatan Supernova « 1 2 3 » Insan

26 Yanıt
12774 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 01, 2009, 11:07:22 öö
Gönderen: ceycet
11 Yanıt
7226 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2007, 02:56:11 öö
Gönderen: arteizm
6 Yanıt
5484 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2008, 12:43:19 ös
Gönderen: Genius Loci
7 Yanıt
6407 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2009, 09:03:13 ös
Gönderen: MASON
İnsan İle Yüzleşme

Başlatan kudüs prensi Insan

4 Yanıt
3879 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2009, 11:29:41 ös
Gönderen: kudüs prensi
3 Yanıt
13254 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 18, 2010, 10:09:26 ös
Gönderen: Supeluta
0 Yanıt
3328 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2010, 09:07:29 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
6086 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 15, 2010, 09:16:45 ös
Gönderen: dogudanesen
2 Yanıt
8667 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 27, 2012, 11:37:14 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
2000 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2015, 11:47:12 ös
Gönderen: Ömercan