Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Özgürlük, Dogma, Bağnazlık (6)  (Okunma sayısı 4132 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 21, 2013, 08:59:55 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

Devam...

“Vicdan Özgürlüğü” terimiyle ne denmek isteniyor?

Vicdan özgürlüğü, insanın, inançlarında hiçbir koşul ve sınırlamaya bağlı kalmaksızın, kendi vicdanından başka hiçbir varsayımsal güce hesap vermek zorunda olmayışıdır. Vicdan özgürlüğüne sahip olan kişi isterse dogmalara inanabilir, isterse batıl inançlar da edinebilir. Eğer bu özgürlük gerçekten varsa, hiç kimse onun inanışlarına ve benimseyişlerine karışamaz.

Vicdan özgürlüğü yalnızca “başkalarının inançlarını benimsemek zorunda olmamak” değildir. İnsanı, kendi inançlarını diğer hepsinden üstün tutma gibi bir yanlış kapılımdan, başkalarına zorla kabul ettirme tutkusundan ve girişiminden sakınmaya da yöneltir.

Vicdan Özgürlüğü “din” ile çelişkili midir?

Vicdan özgürlüğüne sahip bir kişi, belirli bir dinin inançlısı da olabilir hatta o dinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren bir kişi, bir dindar da olabilir. Fakat dinsel yükümlülüklerini, sadece öyle olması gerektiği için değil, aklını ve buyrultusunu kullanarak yerine getirir. Ancak bağnaz dinciler (yobazlar), böyle bir olguyu benimseyemez.

Bir toplumda vicdan özgürlüğünün var olabilmesi ve yaşayabilmesi için, her şeyden önce dinsel inançlarda “tolerans”, her dine ve her inanca “saygı” göstermek gerekir. Oysa bağnazlık yaygınsa buna göz açtırılmaz çünkü bağnazlığın olduğu bir yerde tolerans yaşatılmaz.
enelsır


Mayıs 21, 2013, 09:18:49 ös
Yanıtla #1
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Vicdan özgürlüğü günümüz kavramları doğrultusunda ''Dogma'' nın tam karşıtıdır.Vicdan özgürlüğü,insanın,tüm inançlarında hiç bir koşula ve hiç bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın kendi vicdanından başka hiç bir güce hesap vermek zorunda olmayışıdır.Bu özgürlük,her çeşit yaşamın ve gücün dışında ve üstündedir.Bireyi,inandıklarını başkalarına zorla kabul ettirme tutkusundan ve girişiminden alıkoyar.Böylelikle bireyi,kendisininkinden başka türlü olan inançlara karşı hor görme ve saldırı eğiliminden de korur.

İnsanların vicdan özgürlüklerinin karşısına dikilen en güçlü engel bağnazlıktır.Bağnazlık  bilgi gelişimine,değişime,evrime karşıdır.Çünkü,bağnazlık,tartışmayı,eleştiriyi ve karşılıklı toleransı kabul etmez.Bağnazlık,özgür düşüncenin tam karşıtıdır.Bir bakıma vazgeçilebilmesi hemen hemen olanaksız ve olumsuz bir tutkudur.

Saygılarımla...
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Mayıs 21, 2013, 10:33:48 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Arkadaslar neden "Vicdan Özgürlügü"nü sadece dini inanclar cercevesinde ele aliyoruz?
Hayatin diger alanlarinada uygulanamazmi bu vicdan özgürlügü?

Sayin symbol hernekadar kiyisindan biraz dokunmussada bu bana cok aydinlatici veya tatmin edici gelmedi daha dogrusu beynimi tam acmadi.
Kendisinden ricam biraz daha genis elealabilirmi?

Saygilarimla


Mayıs 21, 2013, 11:08:52 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

19. yüzyılın ve çağımız başlarının ünlü düşünür ve psikologlarından Wilhelm Wundt (1832-1920), vicdandan gelen aksiyonları, şöyle bir yoruma bağlamıştır: «Vicdan, yerine göre: duygu, anî heyecan, iç­güdü, eğilim ve yargı türünden davranışlar olarak nitelenebilir; ve bu davranışların herhangi birinden güç almadan, yani insanın, bu tür eylemlerin yardımından yararlanmadan oluşturabileceği vicdanî bir kanı sözkonusu olamaz.»
Psikologların bazıları da vicdan konusunda, şu yorumda birleşmiş­lerdir: «Vicdanın kökü, herşeyden önce toplumsal içgüdü de üslen­miştir ve vicdan diye nitelenen davranış, toplumsal içgüdünün, tarih boyunca, ahlâk yolunda yücelme prosedürüne ve bu arada insanın elde ettiği nefse güvenç iradesine paralel olarak gelişmektedir.» Gö­rülüyor ki, vicdanın oluşum ve gelişiminde, Tabii-Hukuk yanında., ya­ni Stoisiyen filozoflara göre, insanoğlunun doğuştan sahip olduğu doğru yargı gücünüri'yanında, özellikle eğitimin yardımcı rolü bü­yüktür. Onun içindir ki, Wilhelm Windelband (1843-1915) adlı başka bir düşünür de vicdan için şöyle demiştir: «Olgun ve kültürlü bir in­san, sadece ahlâka dayalı bir vicdanla yetinmez, o, aynı zamanda mantıktan ve estetikten güç alan bir vicdana da sahiptir. Böyle bir kimse, yalnız kendi istek ve uğraşısı için değil, aynı zamanda dü­şünsel ve duygusal yaşamı için de vicdana sahip olmanın bir görev olduğu kanısındadır; ve böyle bir insan, tabiat gereği olan hayat yolculuğunun, bu görevi vakit vakit nasıl zedelemiş olduğunu acıyla ve utançla duyar da.»

Büyük şair Goethe (1794-1832), vicdan gücünü, biraz sert ve sübjektif olmasına rağmen, şöylesine bir kanı ile yorumlamıştır: «Yal­nız işgüç peşinde koşmaktan başka bir uğraşısı olmayan insanda vicdan bulunmaz. Vicdan, yalnız düşünebilen insanda vardır.» Sanı­rım ki, Goethe, bu acımasız diyagnostik ile, tüm yaşamı boyunca, başkalarını da düşünmeye hiç vakit ayırmamış olan insanı kasdediyor.

Saygılarımla...
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Mayıs 22, 2013, 12:30:56 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Öncelikle sayin symbol"a tesekkür ederim aciklamalari icin.

Benim anladigim kadariyla "Vicdan" denilen sey insanlarin yasadiklari toplumsal yapidan, ekonomik iliskilerden, dini inanctan baginsiz elealinamaz.
Bugünki bilimsel verilerden anlayabilecegimiz gibi, Vicdan bazi Aydinlanmaci filozoflarin dedigi gibi, dogustan ve Tanri"dan gelen bir sey degil, tam tersi insanin zamanla ve icinde yasadigi toplumla ve toplumsal iliskilerle dogan bir seydir.

Tabi olay böyle olunca hemen ardindan bir soru geliyor.
Insanlar gercek anlamda nekadar "Vicdanen özgür "olabilirler?
Böyle birsey mümkünmü?
Tabiki Masonlugun önüne hedef olarak koymus oldugu "Vicdan Özgürlügü" gercekten övgüye deger ve özellikle dini manada sonuna kadarda desteklenmesi gereken bir hedeftir diye düsünüyorum.
Ama bu özgürlügün hayatin her alaninda bulmak veya her alana uygulamak mümkünmüdür bilemiyorum.

Saygilarimla


Mayıs 23, 2013, 09:18:42 öö
Yanıtla #5
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın enelsır’ın aktarımını yaptığı başlıklar arasında “Vicdan Özgürlüğü” ile bağlantılı olan bu başlıkta öncelikle dikkat edilmesi gereken bir nokta var:

Burada bu kavram çok genel olarak alınmıyor. Başına “Masonlukta” eklenmesi gerek. Çünkü bu anlatım, Masonlukta “özgürlük” konusunun değerlendirilmesindeki alt başlıklardan biri. Böyle olunca da, pratikte kendi çerçevesi içinde doğrudan dinsel inanç ile bağlantılı olabiliyor.

Buradaki belirtişin en önemli noktalarından biri de kişinhin sadece kendi inanışlarında özgür olması ve bunu savunması ile kalmayıp, bu inançları başkalarına zorla kabul ettirme girişiminden kendisini sıyırabilecek ölçüde özgür olabilmesi.

Bir diğer nokta vicdan özgürlüğüne sahip olan kişinin dindar olabileceğinin de vurgulanması. Şunu da aklımızın bir köşesine yerleştirelim: Dindar bir kişi, kendi dinin dogmalarını eleştirebilir, kendi dinini geliştirme ve evrimselleştirme çabası gösterebilir.

Toplumsal boyutta vicdan özgürlüğü için ise dönülüp dolaşılıp aynı noktaya geliniyor: Dinsel inançlarda tolerans ve her türlü inanca saygı göstermek gerek. Bir diğer deyişle bağnazlıktan arınmak; arınılabilirse…

Birçoklarının yaptığı bir yanlışa karşı bir de doğruyu belirtelim: Ateizm de bir inançtır; inançsızlık ya da kararsızlık değildir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mayıs 23, 2013, 11:11:16 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Tam da sayın ADAM'ın dediği gibi benim bütün gayretim;dogmalara karşı çıkmak,yeri geldiğinde açıkça eleştirebilmek, bütün inançları ayırd etmeksizin geliştirmeye çalışmaktan ve günümüz algılarına uyarlama gayretinden ibarettir.

Buna,Ateizm ve Deizm'de dahildir.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Mayıs 23, 2013, 08:00:32 ös
Yanıtla #7



Bir diğer nokta vicdan özgürlüğüne sahip olan kişinin dindar olabileceğinin de vurgulanması. Şunu da aklımızın bir köşesine yerleştirelim: Dindar bir kişi, kendi dinin dogmalarını eleştirebilir, kendi dinini geliştirme ve evrimselleştirme çabası gösterebilir.





Bu kısma katılmıyorum. Kişinin kendi dinini geliştirip evrimselleştirme çabası yerine , kafasındaki ideal din yada öğretileri bulup ona göre kendini şekillendirmesi çabasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. İnancı eleştirmek inançtaki şüphe yada (kendine göre ) yanlışların belirtisidir ki İbrahimi dinlerde bu Tanrı'ya ortak koşmak manasına gelir. Bu da kişinin o inançtan çıkmasına neden olur.
Bir diğer nokta kişinin herhangi bir inanç yada görüşü eleştirip onu geliştirme yada evrimselleştirme kıvamına gelmesinin zaman alacağını düşünüyorum. Masonluktan örnek verecek olursam kişinin daha üstad dahi olmadan yüzyıllardır süre gelen ve başarı ile devam eden sistemi tam kavrayamadan o an ki bilgileri ışığında eleştirip kendine göre masonluğu şekillendirme çabası gibi gereksiz bir emek ve uğraş gibi geliyor bana.
"Bu sır ancak bilinir söylenemez."


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
17 Yanıt
15245 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 12, 2011, 12:53:09 ös
Gönderen: TANMAN
9 Yanıt
6412 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2013, 06:28:48 ös
Gönderen: Samuray
1 Yanıt
3375 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 16, 2013, 06:27:39 ös
Gönderen: ceycet
6 Yanıt
4152 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 07:22:24 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
2861 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2013, 01:15:12 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3074 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2013, 03:39:35 ös
Gönderen: ceycet
8 Yanıt
4267 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2013, 07:32:49 öö
Gönderen: ceycet
3 Yanıt
3101 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2013, 06:18:23 öö
Gönderen: ruzber
2 Yanıt
3274 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2013, 04:04:15 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3193 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 27, 2013, 04:46:28 ös
Gönderen: ADAM