Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gül ve Haç Kardeşliği - Aytunç Altındal  (Okunma sayısı 15336 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 25, 2010, 11:01:44 ös

Kitabı okudum. Fakat kitap iddia ettiği ciddi savları kanıtlayamıyor. Sağdan soldan duyulan ezoterik dedikoduları kitaba almış, biraz da kendi sözlüğünden birkaç kavramı ayrıntılandırmış hepsi bu kadar. Kitabı okumaya başlarken bir beklentiniz oluyor; fakat bitirdiğinizde tatmin olmuyorsunuz. Son derece şüpheci sorulara, bir takım bağlantılar, semboller arası ilişkiler vb. konular üzerinden cevap verilmeye çalışılmış, bu da tutmamış. Yine de altını çizdiğim bir kaç yeri buraya alıntılayacağım;

S. 8-9

"Yahudi sadece Tanrısıyla birlikte yürüyen bireydir, dinle değil. Tanrısıyla bütünleşmek hakkı ve geleneği yoktur. Yahudi yürüyebildiği sürece Tanrısıyla olmak zorundadır. İmana gerek duymaz, çünkü tanrısı onu diğer kavimlerden ayırmış ve seçerek kutsal yapmıştır. Yahudi bunun nişanını taşır (sünnet). Dolayısıyladır ki Yahudi, İman'ın ta kendisidir. Bu yüzdn de istese de imansızmış gibi davranarak İman'a sıçrama yapamaz. Din ise imanla başlar. Yahudi bu anlamda dindar değil, tanrı tarafından seçilmiş bireydir.... Yahudi kitap okuyarak öğrenim yapan bireydir. Müslüman ya da Hristiyan gibi dua etmek için kitap okuyan birey değildir. Yahudi kitabını sadece evrenin, dolayısıyla kendi tarihiningeçirdiği evreleri öğrenmek ve yahudi tanrısının gücünü ve gazabını tanıyabilmek amacıyla okur. Dua okumak için okumaz. Kitabını okur ve tanrısının gücüne sadakat göstermekten başka hiçbir seçeneği ve hakkı olmadığını anlar."

"ne var ki Yahveh, yahudi'ye bir de armağan vermiştir. Bu Wisdom=Zeka'dır"

S.16

" Dolayısıyladır ki Yahudilik bir varoluş tarzı, Hristiyanlık bir dogma, ama islamiyet kelimenin tam anlamıyla bir dindir"

S.26

"Diğer bir anlatımla Masonluk yasal kuruluşu itibariyle açık, örgütlenme ve amaçları itibarıyle gizli bir uluslararası örgüttür"

"Monoteizm geleneğine en çok sembol, şifre ve kod sokmuş olan inanç sistematiği Hıristiyanlıktır. Bu nedenle Hristiyanlık gerçekte bir dinden çok, bir kültte bulunması gereken özellikleri yansıtmaktadır"

s.38

"Paracelsus bombastic söylemleriyle ünlenmiştir."

s.42

"Hartmann, Paracelsus'un küçük yaşlarında bir kaza sonucu veya bir askerin marifetiyle hadım olduğunun / edildiğinin sanıldığını belirtmiştir. Dolayısıyla da kösedir ve kafa yapısı da erkeksi değil kadınsıdır. .. kadınları pek sevmediği kesindir... paracelsus'un kadınları aşağılık yaratıklar olarak görmesi kanımızca onun kadın düşmanı olduğunu kanıtlamaz. Çünkü özellikle kabalada kadın sui generis ölümü getiren / veren ve çekinilmesi gereken yaratık olarak gösterilir"

s.46

"İlm i Simya için esas olan madde ve onun tümel özellikleridir. Maddenin değişkenliği, ilm i simyada en önemli bilgidir. Simyacı için statik durgun hiç değişmeyen ve değiştirilmeyecek bir madde yoktur. Çünkü her varlık mysterium Magnum'un bir parçasıdır" Kimya ise maddenin fizik yapısıyla sınırlıdır onun ötesine geçemez. Kimya, Simya'nın birçok dalından sadece biridir"

s.58

"Bu sanal ve ütopik kurtarıcılık misyonu, christendome'un tarihinde özellikle de 16.yy'dan itibaren çok etkili olmuştur. Bir yandan Katolik Kilisesi, diğer yandan seküler prensler ve krallar, her zaman zavallı olan insanları ve insanlığı kurtarmak hevesine kapılmışlar ve kendilerinden menkul kerametleriyle İsa Mesihçilik oynamışlardır, ki bunun son örneği ABD Başkanı G.W.Bush olmuştur"



Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Kasım 25, 2010, 11:12:22 ös
Yanıtla #1

S.63

"Bütün gizli örgütlerin ortak bir paydası vardır: olduğundan daha fazla esrarengiz görünmek. Bunu temin edebilmek için de dört yol denemişlerdir. Birincisi, göze görünmeyen güçlerle anlaşmalı oldukları ve bunları kullanabildikleri iddiasıdır. Buna göre yeryüzünde ve evrende göze görünmeyen ve/fakat hayatı yönlendiren güçler vardır ve (x) örgütünün kurucuları bu güçlerin sırlarına ulaşmışlardır ve onların lütfedip aralarına aldıkları üyeler de bu güçlerle tanışıp onların sırlarına vakıf olabilirler. Bu çok çekici bir iddiadır ve kişilerin bu tip gizli örgütlere katılmalarına yol açar. Örneğin masonlar kendilerinden olmayanların bilemeyecekleri çok gizli, çok müthiş (!) sırlara vakıf olduklarını öne sürüp sürekli gündemde kalarak ilgi odağı olmayı başarmışlardır.

İkincisi ortada hiçbir sır bulunmadığı halde varmış gibi davranmaktır. Perdenin arkasında göze görünmeyen güçler bulunduğu bunların bir "kabal" oluşturdukları ve gizledikleri sırları seçtikleri kişilere verebilecekleri şeklinde propaganda yapmak. Bunlara inananlar ortada gerçekte hiçbir sır bulunmadığı halde "auto-suggestion" (kendine telkin) yöntemiyle müthiş ve muazzam bir surrun bulunduğunu düşünürler. Bu tip sahte esrarengiz örgütlerde gerçekte gizlenen hiçbir "sır"ın olmaması en büyük sırdır. Birçok katolik gizli örgüt bu ilkeye göre kurulmuş ve yönetilmiştir. Örneğin Malta Şövalyeleri, Filozoflar, Tapınak Şövalyeleri...

Üçüncüsü "seçilmiş/seçkin" olmak iddiasıdır buna göre bazı kişiler, bir takım doğaüstü/spiritüel güçler tarafından belirli özellik ve yetenekleri nedeniyle seçilmiş/eğitilmiş/yetiştirilmiş ve insanları yönetmek için onların arasına gönderilmişlerdir. Bu seçkin vatandaşlarda hiç kimselerde olmayan gizil güçler, seziler, bilgiler vardır. Bunlar zavallı insancıkları doğru yola getirmekle görevlendirilmişlerdir. Bu doğaüstü yeteneklerini kullanarak insanlığa ve tarihe yön vermişlerdir. Batıda "ekenkar" diye tanımlanan ezoterik akım buna örnektir.

Dördüncüsü, örgütün sakladığı gizli bilgilerin kaynağının gerçekte doğada ve evrende bulunduğunu ve bunların ilmi, felsefi ve bilimsel olduklarını ve/fakat egemen bir gücün (ör. Kilise) çıkarlarına aykırı olduğu için zorunlu olarak yeraltına itildiğini öne sürerek akademik ve seçkin aydınların ilgisini çekmektir. Gerçek esrarengiz örgütler bu iddiayla ilgi çekmek istemişlerdir."
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Kasım 25, 2010, 11:22:03 ös
Yanıtla #2

s.102

"İsa'nın ölümünden hemen sonra başlayan ve günümüze kadar gelen Gnostik Hristiyanlık "Tek kilise Tek din Tek tanrı" konularında Christiendome'da radikal değişikliklerin yaşanmasına yol açmıştır. Geçmişteki stoiclerin etkisinde kalmış olan gnostikler, christiendome'da Katolik kilisesinin çoğu uydurma ve yanlış olan dogmalarını yıkmışlar, gerçek bilim olarak gördükleri, alşimizm, ezoterizm ve okültizmi mutlaklaştırarak, özel şifreler, özel terminoloji, özel alfabe ve özel inanç sistematikleri geliştirmişler ve Avrupa'da bilimin yaygınlaşmasında en önemli itici güç sayılan "sceptisism=kuşkuculuk" chsitiendome'un kültürel mirasına bir daha çıkmamacasına sokmuşlardır. Ayrıca Gnostik Hristiyanlığın en önemli başarısı, Katolik Kilisesi'nin baskıcı, şatafatlı ve egemen hiyerarşik "sacerdotalism"ini yıkarak, yerine sekülerleşme ve laisizmi getirmiş olmalarıdır. Günümüzde başta cumhuriyet olmak üzere Demokrasi, İnsan hakları, Feminizm, Eşitlik, Özgürlük vs. ne kadar AB değeri varsa bunları ilk kez formüle edenler de, yaşamlarını feda ederek gündelik hayata sokanlar da bunlar olmuştur. Günümüzde Vatikan tarafından neo paganizm olarak tanımlanan gnostik hristiyanlık, "deist" dünya görüşüyle christendome'da "yeni insan"ın yaşadığı "yeni kudüs" AB adıyla kurulmuştur. Bu yeni kudüs, bir cumhuriyet mi, yoksa sembolik de olsa bir imparatorluk mu olacak; tartışmalar kapalı kapılar ardında hala sürmektedir"
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Kasım 25, 2010, 11:28:01 ös
Yanıtla #3

s.104

"İşkence çeşitlerinden en korkuncu 8. Henry döneminde Şansöyle olan ünlü Thomas More tarafından uygulanmıştı. 16.yy'dan bu yana "Aydınlanmacı" , "Bilimsel Düşüncenin" öncüsü vs. gibi sahte yaftalarla, özellikle solcu gençlere bir ilah gibi tanıtılan Thomas More, sıfır hoşgörü sahibi bir siyaset cambazıydı. O dönemde daha yeni filizlenen Protestan hareketine şiddetle karşı çıkmıştı ve Papa'nın "koruma köpeği (natchdog) olarak tanınıyordu. More, Protestanlığı yaydıklarından kuşkulandığı 26 İngiliz hakkında, bağırsaklarının deşilerek suçlu tarafından taşınması cezasını vermiş ve bu fermanların altına imza atmıştı. Ütopyacı More,'un bir diğer kariyeri de Protestan kadınlarla ilgiliydi. Buna göre ütopyacı More, "tüm protestan kadınlar fahişedirler, onlara tecavüz suç değildir" diyebilmişti"
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Kasım 26, 2010, 08:30:30 öö
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bir kitap olarak bu bağlamda ben Ömer Tecimer'in "Gül-Haç" adlı kitabını öneririm.

Kitapçılara giderseniz bunu bulacağınızı sanmıyorum. Eski değil ama az basılmış olduğu ve her nedense tükendikten sonra yeni basımı yapılmamış olduğundan ileri gelse gerek, bekli ancak sahaflarda bulunabilecektir. Bence salt bu konuyu merak edenler için gerçek objektif bir araştırma ürünüdür.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 26, 2010, 09:43:04 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Bende,konuyla ilgili Max Heındel'in "Gül-Haç Evren Kavramı"isimli kitabını önerebilirim.


Saygılar
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Haziran 01, 2011, 05:16:03 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Aytunç Altındal'ın kitap ve yazılarını okumadım fakat televizyonda açıkoturum programlarında çok ilgimi çeken sıradışı konuşmalarıyla hafızama kazınmış ilginç bir adam. Hrtistiyanlardan daha iyi hristiyanlığı ve gizlenmiş gerçekleri bildiği iddia ediliyordu.

Burda değinmek istediğim ise televizyonda izlediğim bir konuşmasında siyonistlerin dünyaya hakim oldukları ve en güçlü mekanizma olduklarının yalan olduğunu; yüz yıllar öncesinde yapılan gizli bir hristiyan toplantısındaki çıkan kararlara ait çok gizli bir belgeye ulaştığından söz ediyordu. Bu belgeye göre hedefler kısaca şuydu: dağınık yaşayan yahudileri bir araya toplamak, yahudileri, arapları ve türkleri yok etmek.

Gerçi her komplo teorisi özellikle ezoterik kurumları ele aldığında insana mantıklı geliyor fakat şu an bu plan gerçekse ilk aşama halledilmiş son aşama için de turkler yahudiler ve araplar arasında ciddi bir sürtüşme ve kin yaratılmış görüntüsü var.

Saygılarımla.


Haziran 01, 2011, 06:51:09 ös
Yanıtla #7
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Aytunç Altındal çok iyi bir araştırıcıdır.

Belki başkalarının araştırıp bulmuş olduklarını çok iyi toplayanlardan biri olduğunu söylemek daha doğru.

Hepsinden daha iyi yaptığı, tüm bunları sanki bir tek kendisi biliyormuş gibi bir güzel hava atmaktır.

Tüm bunların sonucunda yaptığı aktarımlar ise ne yazık ki çok kötüdür. Çünkü kendi ön yargılarının altında ezilip kalmıştır. Bulguları görüşlerine ve eğilimlerine aykırıysa onları çöpe atar ya da kendi eğilimlerine uygun bir biçimde yozlaştırarak kullanır.

Yıllarca iyi satış yapmıştır; kutlamak gerek.

Bunca araştırmasını bir de objektif bir tutumla, bir gazeteciye tam yakışacak bir şekilde kullansaydı keşke.

Dolayısıyla o Gül ve Haç Kardeşliği adlı kitabı da işte öyle.

Bu bağlamda ne yazık ki Ömer Tecimer'in kitabı da isteneni tam olarak veremiyor.

Murat Özgen Ayfer'in "Tapınakçılar, Siyonistler ve Masonlar" adlı kitabı bence hepsinden daha kapsamlı, dahi iyi anlatımlı. Nitekim o kitaptan birtakım alıntılar aktarmıştım ben foruma. O sıralarda forumun sürekli üyelerinden olan Sayın ceycet de katkıda bulunuyordu.   Faükat o kitabı bir açıdan bütünlemek için bir de "Tapınakçıların Hazinesi" adlı, âdita bir macera romanı edasıyla yazılmış kitabı okumakta yarar var, ki onu da 3/4 oranında aktarmıştım foruma.

Demek ki bu konularda kitap ararken aslında forumun arşivinde çok daha fazla bilgi bulunduğunu göz ardı ediyoruz. Bir baksak ya neler var diye..


   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
83 Yanıt
56490 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2008, 01:08:01 öö
Gönderen: seteney
21 Yanıt
18243 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2015, 04:13:46 ös
Gönderen: ragnarr
2 Yanıt
4938 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2008, 07:20:50 ös
Gönderen: SublimePrince
18 Yanıt
17905 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 14, 2011, 01:15:10 öö
Gönderen: Mustafa Kemal
26 Yanıt
14062 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2013, 08:47:18 ös
Gönderen: karahan