Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ruh hakkında bir soru  (Okunma sayısı 13597 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 14, 2011, 02:31:34 öö
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Sanırım buradaki herkes ruhun varlığına inanıyor veya sorguluyor.
Basit bir soru takıldı kafama; Ruh yıpranabilir mi?
Sanırım çoğunuzun hiç düşünmeden vereceği cevap, yıpranmaması gerektiği üzerine olacaktır.
Peki yıpranmayan bir ruh nasıl öğrenebilir?
Lütfen soruyu basite indirgemeyin. Özelikle masonların burada bir alegoriyi görmelerini istiyorum.

Bir ilave soru daha, ulu mimarın da bir mesajı olabilir mi? Hemde en büyük alegori ile gönderilmiş şekilde? Ve bu alegori yaşamın ta içine gizlenmiş olmasın sakın!
Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mayıs 14, 2011, 03:03:05 öö
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Teknoloji çok ileri düzeyde,   mor ötesi kameralar  x ışın kameralar vs. Amerika da Nasa çalışanı illa ruhun çıkışını, nereye gittiğini kameraya almıştır. Belgelemişlerdir di mi? Yıprandığını tesbit etseydi çalışmalarını durdururdu belki.
Saygılarımla


Mayıs 14, 2011, 03:48:58 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Niye durdursun ki? Korktuğu için mi?

Sayın Hacamat, burada ki soruyu anlamadınız sanırım? Ben ruhun yıpranmasını iddia etmiyorum, aslında tam tersine yıpranmadığını savunup, bundan ne sonuç çıkarılabileceğini soruyorum.
Elbette kafam da bir cevap var, onaylanıp onaylanmayacağını öğrenmek istiyorum.
Direk kafamdakini özellikle söylemedim ki, birileride benim bulduğum sonuca ulaşabilir mi diye merak ediyorum.
Eğer birileride bana yakın veya aynı sonuca ulaşırsa, o zaman kafamdakinin üzerine gidebileceğimi düşüneceğim.
Şimdi ruhun bedenden çıkışını, nereye gittiğini düşünüp vakit kaybetmeyip, farklı sokaklara sapmadan, konu üzerinde konuşalım. Yoksa ölünce insan bedeninin eser miktarda olsa bile hafiflediğini hepimiz biliyoruz. Bunları bırakalım.

Yıpranmayan(sonsuz yaşında anlamı çıkar) bir şeyin korkusu ne olabilir? korkusu olmayan bir varlık neyi nasıl öğrenebilir?
Belkide bu neden var olduğumuzun bir anahtarıdır. Çünkü ben beden-dışı tecrübe sahibiyim. Bedenden kurtulunca, bedenden doğan bütün korkular yok oluveriyor. Ama bedenden çıkınca, tıpkı soğuk sudan çıkar gibi bir sıcaklık hissediyorsunuz. İnanılmaz bir huzur ve inanılmaz bir neşeyi yaşıyorsunuz.Çünkü öğrendiğiniz, bildiğiniz, bütün korkular ve kaygılar birden anlamsızlaşıyor. Biraz düşünerek, imgeleyerek bunu sizde yaşayabilirsiniz.
Son olarak, bir ruh hiç bir kaygı yaşamadan, merak etmeyi, gelişmeyi, sevgiyi veya nefreti nasıl öğrenebilir? Öğrenmezse ona ne diyebiliriz?

Bir varlığa ne kadar anlatırsanız anlatın, onun o olayı yaşaması bambaşka birşeydir.
« Son Düzenleme: Mayıs 14, 2011, 03:51:53 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mayıs 14, 2011, 11:16:33 öö
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Demekki Cartes'de sizin gibi düşünmüş ''düşünüyorum öyleyse varım'' demiş. Düşüncelerden sıyrıldığında ayakları yerden kesilmiş olsa gerek.
Saygılarımla


Mayıs 20, 2011, 09:39:46 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Sayın Prometheus; Ruhun olmadığı ispaatlanmış birşeydir. Tıp biliminin derinliklerine indiğimizde bunu farkedebiliriz. Kamu ya açılmamış bilgiler dahilinde düşünülürse Ruh'un olmadığının kanıtı görülmüş olur...


Mayıs 21, 2011, 01:20:02 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Bu başlığı yeni gördüm bu konuyu sanırım aydınlatıcı bilgiler mevcut.

http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=11636.0

Görmekde kolay değilmiş sayın LovelyJackal
« Son Düzenleme: Mayıs 21, 2011, 01:28:09 öö Gönderen: Hacamat »
Saygılarımla


Mayıs 21, 2011, 07:16:41 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Sayın Hacamat ruhun kayıt edilmiş görüntüleri varsa bilmek ve görmek isterim. Saygılarla...


Mayıs 21, 2011, 02:00:22 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Saygılar
sayın LovelyJackal ; bende görmek isterim.

Görmek olayın sadece başlangıç boyutu.  Gördüğünü yorumlamak ise aklın ve iç dinamiklerin bu gördüğünü nasıl telafus edeceğini gösterir. Bu üçgen metobolizmada çalışmıyorsa görmek ne fayda. Buna Akıl gözü, gönül gözü, birde baktığımız göz olarak ayırmışlar. Bir şeyi incelerken bu gözlerin aktif olması gerekiyor sanırım. Çabalansa dahi çalışarak bu üç gözü aynı anda her konuda aktif hale getirmek mümkün olmuyor kimilerine. Kişinin yargıları öne çıkarak bazı damarları tıkıyor diyelim. Doğuştan gelen bir yetenek sanki bu.
Örnek:
Siz ruhu görürsünüz öyle bir yorumlarsınız ki olay biter.
ben görürüm   anlayamam.

Saygılarımla


Mayıs 21, 2011, 02:56:11 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Sayın LovelyJackal,
Ruhun olmadığı ispatlandı gibi bir sav olamaz. Birincisi bir şeyin olmadığının ispatlanması bile insanın aklını kurcalıyor. Kaldı ki, ruhun tam bir tanımı bile yok, kimine göre eter bir beden, kimine göre henüz bilmediğimiz bir enerji, kimine göre başka bir boyuta ait bir beden, semavi dinlere göre ise bambaşka bir şey, şimdi söylermisiniz hangisine göre ruhun olmadığı ispatlandı.
kaldı ki tıp biliminde bile benim hatırladığım kadarıyla insanın ölüm anında çok çok küçük bir ağırlık kaybı yaşanmaktadır.
Bana göre ruhun olmadığı değil ancak olduğu ispatlanabilir. İşte burada henüz ispatı yok derseniz bu benim anlayabileceğim bir iddia olur.

Üstelik ben bilinçli olarak bir beden-dışı tecrübesi yaşadım.

saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mayıs 21, 2011, 05:42:20 ös
Yanıtla #9

Sanırım buradaki herkes ruhun varlığına inanıyor veya sorguluyor.
Basit bir soru takıldı kafama; Ruh yıpranabilir mi?

Bir ilave soru daha, ulu mimarın da bir mesajı olabilir mi? Hemde en büyük alegori ile gönderilmiş şekilde? Ve bu alegori yaşamın ta içine gizlenmiş olmasın sakın!
Saygılarımla...

Sn.Prometheus,

Yoğunluğumdan dolayı eskisi kadar online olamıyorum ancak sorunuz ilgimi çekti.

Basitçe cevaplamaya çalışayım.Ruh olarak tasvir edilen şey aslında bir enerji türüdür.Enerjinin yıpranması nasıl mümkün olamıyorsa ruhunda yıpranması mümkün değildir.Ancak örselenebilir.Neo-spiritualist doktrin açısından bakılacak olursa ki bu doktrin şu ana kadar insanolunun bildiği en günce ve gelişmiş bilgileri barındırır; farklı bedenleri kullanarak tekamül etmeye çalışan ruh varlıkları misyonlarını tamamlamak üzere maddeye bağlanmak zorunda olduklarından normal şartlarından çok daha kaba bir ortamda tatbikat yapmak zorunda kalırlar ve bu varlıkta bir yorgunluk ve örselenmeye sebep olur.Heleki ölüm sonrası ruh varlığının yüzleşeceği ilk ve en zor aşama olan teşevvüş aşaması özellikle dünya hayatında vicdan odaklı yaşamayan ruhları epeyce hırpalar.

Ulu mimarın mesajına gelince; Ulu mimarın kimseye bir mesajı olamaz.Tanrı algı dışı bir oluşumdur.Ruhsal irtibatlarda temas sağlanmış en yüksek dereceli varlıklar bile bu olgunun tanımını yapamamışlardır.Yine neo-spiritualist görüşe göre tanrı ruh ve maddeyi yaratmıştır.Yani yaratıcı bir özellik taşır.Ruh ise maddeyi manipule etme yeteneğine sahiptir.Dolayısı ile aslında muminlerin güzel birşey gördüklerinde veya diğer müminleri veya inanmayanları obsede etmek amaçlı  kullandıkları "Allah negüzel yaratmış"sözü tam da doğru değildir.Çünkü o güzelliği oluşturan ana cevher tanrı tarafından yaratılmış olsada cevheri şekillendiren ve güzel veya kötü görünümünü veren ruh enerjisidir.

Ruhun olmadığının kanıtlandığı mevzusuna gelince...Bilimsel bağnazlığın dinsel bağnazlıktan hiçbir farkı yoktur.Bu mevzuyu tartışmaya açmayacağım veya tartışmayacağım ancak birşey kesin vardır veya kesin yoktur demek faydalı bir düşünce tarzı değildir.

Saygılarımla,
Omnia mors aequat


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
30 Yanıt
55260 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 28, 2009, 06:38:16 ös
Gönderen: Waldow
1 Yanıt
3842 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 19, 2007, 03:37:09 öö
Gönderen: bilmeliyimgalilei
4 Yanıt
4332 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2008, 07:15:23 ös
Gönderen: Isis
18 Yanıt
13823 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2008, 07:44:19 ös
Gönderen: enes34
1 Yanıt
3215 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2010, 09:59:19 öö
Gönderen: zarathustra
5 Yanıt
6615 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 04, 2010, 02:19:31 öö
Gönderen: abdkeskin
5 Yanıt
6996 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 11, 2010, 10:44:55 öö
Gönderen: karahan
6 Yanıt
6840 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 30, 2011, 06:49:09 ös
Gönderen: Eagle35
1 Yanıt
3333 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2013, 06:52:46 ös
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
3095 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2014, 10:09:51 ös
Gönderen: Melina