Ben sn.adam'ın bu sorusunu bir alıntı yazı aktararak cevap olmasını umuyorum.Soruyu aslında birazda değiştirerek genişletmek istiyorum.İnsanoğlu hangi zaman diliminde daha mutlu idi? bilimin gelişmediği dönemdemi ?yoksa bilimin herşeyi hallettiği şu anki zaman dilimindemi? herkesin ve hepimizin elbet verecek cevabımız var,her ne kadar bilimin ve teknolojinin geldiği şu son nokta insanoğlunun hayatını kolaylaştırdığını iddia etsede(ben çok inanmıyorum)aslında o kolaylık insanları daha fazla tembelliğe itmiştir.İnsanoğlu toprağı unutmuştur,hayvanı ve ondan faydalanmayı unutmuştur gibi bir sürür yerinde örnek verebiliriz.Ben sözü uzatmadan alıntımın önce linkini sonrada yazının tamamını vereceğim.Umarım sn.adam'ın sorusuna iyi bir mecra olur gidişatı.
karahan
http://www.risalehaber.com/bilimin-bilimselliginin-eksik-yanlis-ve-zararlari-16074yy.htmSoru şu: "Bilimsel Bilim'in felsefesini, varlık ve bilgi anlayışını (ontoloji ve epistomolojisini) ve buradan kaynaklanan metafizik inanç ve hurafelerini kabul etmiyorsun ama 'Bilimselliği'ne, yani eşyayı incelerken kullandığı Bilimsel Yöntem ve Kriterlerine niye karşısın? Bilim'in ateist - materyalist felsefesini ve diğer yanlış ve eksiklerini alma tamam ama Bilimsel Yöntemini al!"
Cevap: Amerika'ya tekrar keşfetmeye gerek yok; Bilim'in şu ana kadar elde ettiği gözlem - deney - ölçüm sonuçlarını ve bunun teknolojiye uyarlanmasını alırız, fakat Bilimsellik Kriterleri ve Bilimsel Yöntemlerine ihtiyacımız yok, almayız. Çünkü eksik ve yanlışları var; çünkü bu Bilimsel Yöntem ve Kriterleri de, batıl felsefe ve paradigmalarının bir sonucu. Bu yanlış felsefe / inançları ve buna göre şekillenen yöntemlerinin eksik ve yanlışlarının sonucu olarak; şimdiye kadar insan ve diğer canlı türlerinin (hayvan, bitki vd.) çoğunluğuna 100 faydası olacakken, sadece insan türünün (o da parası olan küçük bir kesimine) verdiği 5 faydayla; sanki tüm insanlığa hizmet ettiğine ve büyük atılımlar yaptırdığına bizi inandırıyor! Yani mevcut Bilim’in ateist – materyalist felsefesi gibi, bu felsefeden doğan “Bilimsellik” felsefesi de terkedilmeli…
Atom bombası ve diğer çeşit bombaların keşif ve kullanımı ve bunun sonucunda 2 Dünya Savaşlarında ölen insan sayısının, tüm dünya tarihindeki savaşlarda ölen insan sayısından çok daha fazla olması; diğer yandan sömürgeci ve ırkçı–milliyetçi anlayış ve politikalara bırakın engel olmak, (Darwin Teorisi gibi teorileriyle) meşruiyet / onay mekanizması sağlaması; yani dünyadaki savaş–çatışmaları “doğal ayıklanma / elenme ve adaptasyon” süreciymiş gibi gösterip, doğallaştırması ve normâlize etmesi gibi insan nesli ve ahlâki değerlerine verdiği zarardan sarfı nazar, belki 50 yıl sonra; "küresel ısınma, ozondaki delik, içilebilir su kaynaklarının azalması, toprağın ölmesi" gibi, gittikçe telâfisi imkânsızlâşan ekolojik zarar ve felaketlerin sayısı - alanı ve şiddeti arttıkça, yani Dünya ve yaşam formları tükendikçe, Bilimsel Bilim’in insanlığa (ve diğer türlere) zararının, faydasından kat be kat fazla olduğu daha bir netleşecek!...
Yani ileride başka gezegenlere taşınmak zorunda kalınıpta, örneğin Mars'a taşınacak kadar Bilim - Teknoloji gelişirse, bunun için Bilim'e minnettar olmak yerine; dünyamızı niye yaşanmaz hâle getirdiğini, ayrıca buna niçin seyirci kaldığını düşünmek çok daha sağlıklı olur! Mes'elâ; üretim - tüketim çarklarının durmaksızın dönmesiyle çalışabilen "kapitalizm" yerine; dünyayı üretim ve tüketim çöplüğüne dönüştürmeyecek ve tüketmeyecek, insanı her gün 10 - 12 saat çalışma mecburiyetinde bırakmayacak başka ekonomi alternatiflerini niye araştırmadığını veya üretmediğini veya sakladığını sormak çok daha yerinde olur!...
Çamaşır–bulaşık için 10 çeşit kimyasal; yoğurt–çikolata bozulmasın diye 20 çeşit katkı maddesi; meyve kurtlanmayıp, iri olsun ve çabuk büyüsün diye 50 çeşit tarım ilâcı / hormon kullanan; hareket edemeyeceği kadar daracık mekânlara sıkıştırıp, hiç güneş yüzü göstermeden, sun'î ve ilâçlı yemlerle beslediği zavallı tavuk, inek gibi hayvanları iliğine kadar sömüren!... Mide çeperi biraz daha yağ bağlasın diye televizyonu uzaktan kumandayla kontrol eden günümüz insanına, bütün bunlar bugün için mecburî ve normâl gelebilir ve ilerleme olarak görülebilir! Bütün bunlara mecbur olup olmadığımız ayrı konu; mecbur olduklarımız için de, "bizi kim ve niçin bu zorunlu duruma düşürdü?", ayrıca araştırılması gereken bir soru!
Böyle giderse yakın bir gelecekte “otomobil kullanmak” gibi nisbeten zararsız ve mecburî ve normâl görünen fiiller bile, “uzun zaman - mekâna yayılmış cinayet” kategorisinde suç olarak kabul edilecektir. [Ümit ŞİMŞEK abinin tespitiyle konunun bir de şu yönü var: "Otomobil bize zaman - emek kazandırıyor gibi gözüküyor ama o otomobili almak için harcamış olduğumuz zaman - emekle (ben bir de buna, arabanın bakım - onarım - servisinde harcanan zaman - emeği ekliyorum) bir karşılaştırma yaptık mı?!"]
“Eğer bunlar suçsa, bunun sebebi Bilim değil, Bilim’in yanlış kullanımı” iddiası da geçersiz. Çünkü Bilim zaten insan ve içinde yaşadığı dünya ve diğer canlıların ortak menfaat ve saadeti için kurulmamış; şu ânda da böyle bir amacı yok! Zaten ateist ve materyalist, natüralist ve determinist olan ve hiçbir şeyi kutsal kabul etmeyen, hatta gerçek kutsalları bile insan ürünü olarak gören Bilim’den; insana yaptırımı olan, yani insanın kendisini "isteyerek veya istemeyerek uymak zorunda hissedeceği" ahlâk kaideleri ve manevî polisler çıkartmasını bekleyemezsiniz! Günümüzde durum nasıl bilmiyorum ama; teflon, internet, cep telefonu, bilgisayar vs. gibi hayatımızda olan teknolojik aletlerin çoğu "savunma ve savaş"(!) amacıyla yapılan araştırmaların sonucu veya yan ürünüdür! Asker veya devletten, bilmem kaç yıl sonra halkın arzına sunulmuştur ve sunuluyor...
Kapitalizm'in bir açıdan sebebi, başka açıdan sonucu olan Bilimsel Bilim’in, şimdiki ve gelecekteki insanoğlu ve diğer canlı – cansızlara olası kâr – zararını hesapladığını, ona göre hareket ettiğini düşünmek, buna göre ahlâkî ve uzun vadeli kıstaslarla kendini sınırlandırdığını zannetmek, saflık derecesinde aşırı iyimserlik gibi gözüküyor. Büyük bilimsel çalışma ve Ar&Ge'lerin sadece zengin devlet ve şirketler eliyle yapılabildiği ve bunun en birinci nedenlerinden birisi; "kâr, kuvvet, savunma, savaş", yani "iktidar ve menfaat" olduğu düşünülürse; böyle bir amaç ve insan tipinin ürünü ve aleti olan Bilimsel Bilim’inbir an önce terkedilip; artık Kâinat Kitabındaki Âyetlerin bir ân önce doğru telâffuz edilmesi ve tercüme ve anlamlarının doğru yapılması, yani İslâmî Bilim’e geçilmesi zarureti daha bir anlaşılır!...
Dünyadan bugün silinmiş bazı yaşam türleri gibi; meselâ bir nükleer savaş veya kaza sonucu insanlığın çoğu veya tamamı yeryüzünden silinirse; bunun faturası da, freni olmayan Bilimsel Bilim’e ve onun otokontrolsüz (veya iktidar - menfaat - kâr kontrolünde) ve denetimsiz teknolojik ilerlemelerine kesilmeli! Evet teknoloji insanlığın asgarî bir kesiminin hayatını kolaylaştırıyor ve kısa vadede faydalı ama bunun ekoloji ve diğer tür ve gelecek nesillere (biyosfer, atmosfer vs.) toplam mâliyeti henüz hesaplanmış değil. Kâr–zarar hesabı şimdi bile yapılsa, zarar hanesinin çok kabarık, hatta faydasını geçtiği görülecektir! Mes'elâ sadece dinamit ve bombanın (buna atom ve kimyasal silâhlar da dahil) keşfiyle, son 150 -200 yılda, Bomba Felsefesinin suçlu suçsuz ayrımı yapmayan toplu katliâmlarıyla ölen insan sayısı, dünya tarihinde o güne kadar olan savaşlarda ölen insan sayısından çok daha fazla!
Bilim belli coğrafya veya toplumlarda, özellikle alım gücü olanların yaşam süresi ve kalitesini arttırmıştır ama bunun mâliyeti; başka yerlerde toplu ölümler, nesli tükenmiş veya azalmış türler, bozulan veya daralan yaşam alanları; yani kan, sömürü ve gözyaşı olmuştur! Yani kısa vadede azınlığın faydası, uzun vadede çoğunluğun zararıyla ödenmiş ve ödenmektedir! Bilim’in şu âna kadar detaylı bir şekilde “fayda – zarar analizi” yapılmamış, “getirdikleri – götürdükleri ve götürecekleri” hesaplanmamış; bilâkis hep faydasına, o da insanlığın küçük bir kesimine olan faydasına dikkat çekilmiştir!
İslâmî Bilim ise, insanlığın ve diğer canlı - cansızların ekserisine olan fayda ve saadeti kabul eder. Eskiden insan 3 – 5 şeye muhtaç ve bununla hayatını idame edebilirken; şimdiki Bilim 100 tane yeni sun'î ihtiyaç veya sun'î zorunluluklar doğuruyor! İnsanın bunları elde etmeye ve her gün artan yeni ürünlere yetişmeye, emek ve zamanı yetmediği için; aslında mevcut Bilim (ve sebep - sonucu olan medeniyet, kapitalizm, kültür) insanlığın ekserisini zenginleştirmiyor ve hayatını kolaylaştırmıyor ve zaman - emekten tasarrruf sağlamıyor; aksine insanları fakirleştiriyor, yaşamı zorlaştırıyor, zaman – emeğinden çalıyor; öyle ki ailenin kadın erkek, çoluk çocuk tüm fertlerini, yılın neredeyse tamamında sabahtan akşama kadar çalışmak zorunda bırakıyor! (Ufacık bebekler bile sabah erkenden kreş mesaisine gidiyor!)