Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Üner Birkan  (Okunma sayısı 13058 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 19, 2006, 11:07:54 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Hesap Uzmanı...
Müzik Eleştirmeni ve Mason
Üner Birkan
 
Röportaj: Bülent ŞENOCAK


Tanınmış bir müzik eleştirmeni olan Üner Birkan Kardeşimiz 1934 yılında Elazığ'da doğdu. Orta öğrenimini İzmir Atatürk Lisesi'nde tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1957 yılında mezun oldu. Aynı yıl Maliye Bakanlığı Hesap Uzman Muavinliği sınavını kazandı, 1960 yılında Hesap Uzmanı oldu.

1969 yılında devlet memurluğundan ayrıldı, özel sektöre geçti; İzmir'de Ege Plastik grubunda ve Yaşar Holding'de görev yaptı. 1990 yılında emekli olduktan sonra, serbest çalışmaya başladı; halen yeminli mali müşavirlik yapmaktadır. Üner Birkan Kardeş evlidir; iki çocuğu, on bir ve sekiz yaşlarında iki torunu vardır.
 
Üner Birkan Kardeş masonik yaşamına 1966 yılında Nur Muhterem Locasında başladı. 1970 yılında Eylem Muhterem Locası kurucuları arasında yer aldı. 1975-1976 yıllarında Eylem Muhterem Locasının birinci çekicini elinde tuttu. Daha sonra sırasıyla, Başarı, Karşıyaka, Şakul ve Zuhal Muhterem Localarının kurucuları arasına girdi. Masonik yaşamını Zuhal Muhterem Locasında devam ettiren Birkan Kardeş masonik konuşma ve yazılarının bazılarını “Sanat, Müzik ve Masonluk” adlı kitabında topladı. EKSR Aktif Üyesi olan Birkan Kardeş Akdeniz Aeropajında 2 yıl başkanlık görevini yürüttü. Halen Kozmos Aeropajı başkanıdır.
 
Masonluk demokratik bir kuruluştur.
Burada herkes eşittir. Çalışan - çalıştıran,
aristokrat veya halktan kişi ayrımı yoktur.
 
Bülent Şenocak: Müzik merakınız ne zaman ve nasıl başladı?

Üner Birkan: Müzik merakım kulağımın iyi, sesimin güzel olması nedeniyle daha ilkokul sıralarında başladı. Müziğe meraklı olmamda, aynı zamanda Kardeşimiz olan babam Türkçe ve Edebiyat Öğretmeni Abdullah Birkan’ın önemli rolü vardır. Bana küçük yaşımda mandolin ve ağız mızıkası öğretti. Daha ortaokul sıralarında beni şan öğrenimi için teşvik etti. Tabi bunlar çocuk yaştaki amatör çalışmalar. Daha sonraki yıllarda İzmir’de şimdiki Devlet Tiyatrosu binasında faaliyet göstermekte olan İzmir Halk Evi salonunda Naci Gündem’in mandolin orkestrası eşliğinde şan yaparak devam etti. Hatta o zaman, babanız Sabahattin Şenocak bu konserleri o güne göre çok ileri bir teknik ile plağa aldı. Bu plak bende çok değerli bir anı olarak halen durmaktadır. Aynı mandolin orkestrasında Yüksel Kazmirci Kardeşimin de birinci mandolinler arasında çaldığını burada eklemek istiyorum. Lise yıllarında bu çalışmalar amatör düzeyde devam etti. Özellikle lise 3. ve 4. sınıflarında kendilerini rahmetle andığım Müzik Öğretmenim Aclan Akrek ve kurduğu oda orkestrası ile Atatürk Lisesi salonlarını şenlendiren Macar kemancı Marta Amati’nin kurduğu küçük oda orkestrasının eşliğinde popüler şarkılar söyledim. Asıl müzikle ilişkim Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin birinci sınıfında, 1953-1954 yıllarında başladı. O yıllarda, “Makbule” adlı kitabımda da açıkladığım gibi Ankara’da verilen hiçbir konseri, hiçbir opera temsilini kaçırmazdım. Aynı opera temsiline 3-4 kez gittiğimi hatırlıyorum. Hatta Mülkiye mezuniyeti sırasında yayımlanan Kazgan adlı dergide benim için şöyle bir espri yapılmıştı: “En iyi dostları opera kapıcılarıdır”.

Bülent Şenocak: Bunlar sizin de belirttiğiniz gibi amatör uğraşılar profesyonel anlamdaki faaliyetlerinizden de söz edermisiniz?

Üner Birkan: 1954-1955 yıllarında Cemil Sait Barlas’ın sahibi bulunduğu Pazar Postası haftalık gazetesinde yazı yazmaya başladım. Şunu da ilave etmek isterim ki, bugün “İkinci Yeni” adıyla bilinen şiir akımı da o günlerde bu gazetenin öncülüğünde başlamıştır. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Muzaffer Erdost idi. Bu gazetede Ankara konserlerini bilmem hangi nedenle, kendi adımı kullanmadan Rıza Kaner adıyla yayımladım. 1957 yılında mezuniyetimden sonra mesleki çalışmalara başladım. Bu çalışmalar beni uzun süre müzikle uğraşmaktan alıkoydu. 1957’de Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Hesap Uzman muavinliği mesleğim sıkı bir çalışma istiyordu. 1957-1960 yılları arasında çıktığım mesleki geziler sırasında müzikle ilişkimi dinleyici olarak sürdürdüm. O sıralarda Salim Şengil’in yayımladığı Dost Dergisine de birkaç yazı yazdım. 1960’da yeterlilik sınavı vererek hesap uzmanı oldum. 1962-1963 yıllarında Rahmetli Faruk Güvenç’in çıkardığı Opus Dergisine yazılar yazdım. Ayrıca çeviriler yaptım. 1965-1966 yıllarında Paris’te iken müzik etkinliklerini takip ettim. Rubinstein, D. Oistrakh, Richter, Michelangeli gibi o günlerin sayılı virtüözlerini dinleme fırsatını buldum. Türkiye’ye döndükten sonra çalışmalarıma bir süre ara verdim. 1966-1967 yıllarında Atatürk İl Halk Kütüphanesi’nde İzmir dinleyicilerine plak tanıtım konserleri yapmaya başladım. 1975 yılına kadar böyle bir çalışma içinde oldum. 1975 yılında İzmir Senfoni Orkestrası kurulduğunda Milliyet Sanat Dergisi’ne bu orkestranın haftalık konserleriyle ilgili yazılar yazmaya başladım. 1975 yılının ekim ayında Milliyet Sanat Dergisi’yle başlayan ilişkim 2003 yılına kadar sürdü. İzmir Opera ve Balesi kurulduktan sonra, bu kurumun da çalışmalarını yazdım. Milliyet Sanat Dergisi’nde Faruk Yener, Danyal Heriç ve ben vardık. Üçümüz üç büyük kentin müzik etkinliklerini yazıyorduk. 2003 yılında Milliyet Sanat Dergisi’nin kadro değişikliği dolayısıyla ben de dergiden ayrıldım. Bu arada Cumhuriyet Gazetesi’nde de yazılar yazmıştım. Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde ve daha sonra da Radikal Gazetesi’nde yazdım. Serhan Bali’nin yayımlamakta olduğu Türkiye’nin tek müzik magazin dergisi olan Andante Dergisi’nde yazmaya başladım ve halen yazmaktayım.

Bülent Şenocak: Geçen aylarda ikinci baskısı yayımlanan “Dinleyicinin Kitabı”nı yazarken neyi amaçladınız? Bu kitabın okuyucu kitlesi kimlerden oluşuyor?

Üner Birkan: Bu kitabı yazarken, Türk dinleyicisinin konserlerde veya radyo, televizyon veya CD dinlerken çalınan eser hakkında bir bilgi edinmesini sağlamasını amaçladım. Çok uzun yıllardan beri Türk konser dinleyicisinin bazı gereksinimleri olduğu izlenimini edinmiştim. Bir konsere giderken o konserde çalınacak eserler hakkında bilgi sahibi olmak bir zorunluluktur. Ülkemizde bu zorunluluğu giderecek başvuru kitaplarının sayısı çok azdır ve yetersizdir. Onun için “Dinleyicinin Kitabı”nda batı müziği bestecilerinden 135 kadarının eserlerini ele aldım ve açıkladım. Bizim bestecilerimizden de 40 kadarının eserlerini açıklama imkânını buldum. İlk baskısı Borusan tarafından 2000 yılında yayımlanmış olan “Dinleyicinin Kitabı”nın piyasada mevcudunun tükenmesi nedeniyle çok arandığını gördüm. Kitabın 2. baskısını İzmir’deki Yakın Kitapevi yaptı. Kitap 600 sayfa civarındadır.

Bülent Şenocak: Sizce radyo ve televizyon klasik müziğe yeteri kadar yer veriyor mu?

Üner Birkan: Bu sorunuza olumlu yanıt veremeyeceğim için üzgünüm. Klasik müzik yayını yapan radyo istasyonu olarak sadece TRT3’ü ve NTV’yi söyleyebilirim. Bunların dışındaki radyoların çok yakın ilgileri olduğunu maalesef söyleyemeyeceğim. Bu istasyonların sayısının artması gerekir. Bunun için de marifet iltifata tabi olmalıdır. Yani dinleyicinin ilgisinin artması gerekir. Dinleyicinin ilgisinin artması için eğitimin buna göre yönlendirilmesi gerekir. Ne yazık ki, Türkiye’de müzik eğitimi alanında bizim okuduğumuz yıllara göre büyük bir gerileme var.

Bülent Şenocak: Türk dinleyicisinin “müzik kültürü” hakkında neler söylemek istersiniz?

Üner Birkan: Orta öğrenimde müzik dersleri hemen hemen yok denecek kadar az. Çocuklar lisede okurken harıl harıl üniversite giriş sınavlarına hazırlanıyorlar. Resme, müziğe, sanata yönelik hiçbir çalışma yapmıyorlar. Maalesef Milli Eğitim Bakanlığımız da bu konuya gerekli ağırlığı, önemi vermemektedir. Hatta bir ara ortaokullarda müziğin zorunlu ders olmaktan çıkarılıp, seçmeli ders olmasına çalışıldı. Neyse ki bu olmadı. Fakat liselerde müzik dersi kaldırılmıştır. Bunu gençlerimizin yetişmesi açısından çok büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Gençlerimiz derken de geleceğin dinleyicileri demek istiyorum.

Bülent Şenocak: Ülkemizdeki konser salonları sizce yeterli mi? Değilse bu konuda özel sektöre ve devlete ne gibi bir görevler düşmekte?

Üner Birkan: Bu sorunuza da olumsuz yanıt vermek zorundayım. Türkiye’deki konser salonlarının özellikle akustik açısından yeterli olmadıklarını hepimiz görüyoruz. Örneğin İstanbul Festivali’ne ev sahipliği yapan Aya İrini Müzesi’nin akustik açıdan yeterli olmadığını bütün müzik otoriteleri söylüyorlar. Yine de İstanbul’un bazı başka olanakları da var. Örneğin Lütfü Kırdar gibi büyük bir salonu var. Bunları geliştirmek gerekiyor. Buna karşı Ankara, İzmir ve diğer şehirlerimizde olumlu bir gelişme yok. Özellikle yaşadığım kent olan İzmir’in konser salonlarının yetersiz olduğu bir gerçek. Yıllarca önce Rahmetli Ahmet Piriştina’nın girişimi ile başlatılan Adnan Saygun Konser Salonu inşaatı çalışmaları ne yazık ki bazı ihale zorlukları, bürokratik engeller nedeniyle başlatılamamıştır. Ankara’da konser salonu inşası için atılmış olan temel bir çukur olarak durmakta. Burada ilginç bir paradoks var. Anadolu’da ve bilhassa üniversitelerimizin olduğu başta Eskişehir, Muğla, Samsun kentlerimizde çok güzel gelişmeler var. Oralarda çok kaliteli, çok güzel konser salonları yapıldı. Fakat bunun yanında çoğunda opera yok, orkestra yok. Devlet Senfoni Orkestrası olarak İstanbul, Ankara, İzmir dışında Antalya, Adana, Bursa ve Eskişehir’de orkestralar var. Bunun dışında çok önemli bir gelişme olarak özel girişimler var. Bunların başında Bilkent Üniversite’si Senfoni Orkestrası geliyor. Bu orkestra dünya çapındadır. Salonu gayet güzeldir. Yine, İstanbul’da Borusan Orkestrası, Akbank Oda Orkestrası var. Bunlar, devletten beklediğimiz çalışmaların özel sektör eliyle, üniversiteler eliyle yürütüldüğü örnekler. İzmir ‘de de Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası var.

Bülent Şenocak: Dinleyiciye önerileriniz nelerdir?

Üner Birkan: Meraklı olmak, okumak, bilinçli olmak, az da olsa müzik bilgisine sahip olmak, nota bilmek. Bu konuda yararlanılabilecek az da olsa bazı kaynaklar var. Batıda dinleyici ellerinde partisyonlarla konserlere gitmekteler. Bu kadarını beklemiyorum ama en azından konserlerde ne dinlediğini bilmesi için konser sırasında dağıtılan broşürden neleri dinlediğini öğrenmesi iyi olur.

Bülent Şenocak: Bu yıl kutlanmakta olan Mozart Yılı nedeniyle neler söylemek istersiniz?

Üner Birkan: Mozart Yılı nedeniyle Türkiye’de Mozart Kardeşimiz ile ilgili birçok kitap yayımlandı. Ben de Mason olan H.C.Robbins Landon Kardeşin “Mozart ve Masonlar” adlı kitabını çevirdim ve yayımlanmasını sağladım. Eksik olmasın Hüseyin Dilek Akarlı Kardeşimiz Akdeniz Aeropajı yayını olarak bu kitabı yayımladı ve Kardeşlerin yararına sundu. Bu kitapta bir Viyana Locasının bir çalışması sırasında Viyana Kenti Tarih Müzesi’nde sergilenen ressamı belirsiz bir yağlı boya tablo üzerinde Mozart Kardeşin üyesi olduğu locanın çalışmaları resmedilmiş. Bu tabloda ayrıca o dönemde Mozart ile birlikte çalışmalara katılan Viyanalı ve Avusturya’nın diğer şehirlerinden gelen Kardeşlerin çalışmaları yer alıyor. İlginç olan şu Mozart, Haydn gibi, Mozart’ın babası Leopold Mozart gibi orta halli ve soylulukla ilgisi olmayan, fakat soyluların yanında bir nevi ücretli olarak çalışan kişilerin Mason Locası içinde o dönemin aristokratlarıyla birlikte nasıl bir demokratik bir ortamda çalıştıklarını göstermesi açısından bu kitap oldukça ilginçtir. Örneğin Kont Esterhazy o Locanın merasim üstadıdır. Mozart da Locada sütunlarda oturmaktadır. Kitapta resimde bu açık açık görülmektedir. Şunu ifade etmek istiyorum: Masonluk demokratik bir kuruluştur. Burada herkes eşittir. Burada çalışan-çalıştıran, aristokrat veya halktan kişi ayrımı yoktur. Gerektiğinde halktan bir kişi Üstadı Muhteremliğe geçebilir. Bir aristokrat da sütunlarda çalışmalara iştirak edebilir. Bunları vurgulaması açısından bu kitap bana çok ilginç geldi. Bir önemli konu da, Mozart Kardeş dara düşünce varlıklı Kardeşler elini uzatıp kendisine yardımcı oluyorlar ve kendisini bu güçlükten kurtarmaya çalışıyorlar. Demek ki, o dönemde yardımlaşma çok güçlü imiş.

Bülent Şenocak: Gördüğüm kadarıyla yeni bir çalışma yapıyorsunuz. Bu çalışmanızdan söz eder misiniz?

Fransa’da bir kitap yayımlanacak. Bu kitap “ırmak söyleşi” veya uzun söyleşi şeklinde bir kitaptır. Bu gördüğünüz de kitabın bilgisayar çıktısıdır. Kitabın yazarı Dominique Xardel adında bir profesör. Kendisi İdil Biret ile uzun aylar görüşmüş ve sonunda bu kitabı yazmış. Kitabın adı “Une pianiste Turque en France”. Şu anda bu kitabı tercüme etmekle meşgulüm. Kitap Fransa’da Buchet-Chastel Yayınevi tarafından Eylül-Ekim aylarında piyasaya çıkarılacak. Kasım-Aralık aylarında da Türkiye’de de benim tercüme ettiğim kitap satışa sunulacak.
 
“Bir konsere giderken o konserde çalınacak eserler
hakkında bilgi sahibi olmak bir zorunluluktur.”
 
Üner Birkan Kardeş küçük yaşta müziğe başladı. Gençlik döneminde ayrıca şan dersleri aldı ve müzikle asıl mesleğini birlikte götürdü. Müzik yazılarına öğrencilik yıllarında haftalık Pazar Postası gazetesinde başladı. Kırk yılı aşkın bir süre içinde binlerce yazı kaleme aldı. 1963-1964 yıllarında, Faruk Güvenç'in çıkardığı Opus dergisinde yazıları yayımlandı. Mesleki çalışmaları ve bir süre yurtdışında bulunması nedeniyle, 1975 yılında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın kuruluşuna kadar, müzik yazılarına ara verdi. O yıl başladığı Milliyet Sanat Dergisi yazarlığı 2003 yılına kadar sürdü.1985-1995 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdı, günlük basınla ilişkisini Yeni Yüzyıl gazetesindeki yazılarıyla sürdürdü. Bu arada, müzik sempozyumlarına, kongrelere katıldı, radyo ve televizyon konuşmaları yaptı. Türkiye’ye gelen Y. Temirkanov, Cansuğ Kahidze, Tadeusz Strugala gibi orkestra şeşeri ve L. Berman, A. Rudin, I. Oiştrakh, K. Kulka gibi solistler üzerine yazılar yazdı. Müzik eleştirisinin başta gelen işlevlerinden biri olan “ilk seslendirmeye ilişkin” yazılar, Üner Birkan Kardeşin yetkinlikle el attığı bir alandır. Birkan Kardeşin ilk eseri Vercors’un “Denizin Sessizliği” kitabının çevirisidir (1978). Daha sonra ünlü orkestra şeŞ Charles Münch'ün “Ben Bir Orkestra ŞeŞyim” adlı kitabını dilimize kazandırdı (1990). İdil Biret ile ilgili olarak hazırladığı “Pianodaki Harika” başlıklı kitap, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı yayınları arasında yayımlandı (1997). Son olarak, Borusan Yayınları arasında, 600 sayfalık, “Dinleyicinin Rehberi” kitabı, okurların, dinleyicilerin yararlanmasına sunuldu (2000). Kitabın geçtiğimiz aylarda Yakın Kitabevi tarafından ikinci baskısı yapıldı. Kastamonu ve Elazığ'da başlayan aile tarihinin Cumhuriyet'in ilk yıllarından günümüze izlerini sürdüğü “Makbule” adlı kitap Tepekule Kitaplığı tarafından yayımlandı (2004). Son olarak H.C.Robbins Landon’un “Mozart ve Masonlar” adlı kitabını tercüme etti. Kitap E.K.E.S.R. Akdeniz Aeropajı tarafından yayımlandı. Halen Radikal Gazetesi’ne ve Andante Dergisi’ne yazılar yazmaktadır.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.