Korelasyonel yöntemin üçe ayrıldığını, olgular arasında olan veya olmayan bağın gösterilmesinde işe yaradığını ve nerelerde-nasıl kullanıldığını Sayın Propolsuin akademik bir dille güzelce ifade etmiş.Ellerine sağlık.
Sonra da Sayın ADAM ekler yaparak konuyu buraya kadar getirdi. Ben de bir üye olarak konuyla alakalı bildiğim bir ek paylaşmak istiyor ve bu güzel konuya az da olsa bir katkı bırakmak istiyorum.
Öncelikle, Korelasyonel düşünme, literatürde bir 'düşünme yöntemi' olarak yayınlandı mı bilmiyorum.Belki vardır.
Ama normalde Psikoloji biliminde ve Sosyoloji biliminde araştırma yöntemi olarak kullanıldığını çok iyi biliyorum. Yöntemin Mühendislik ve Matematikte nasıl işlendiği hakkında ise bir bilgim yok.
Psikolojide, zaten çoğunlukla bu 4 tür araştırma yöntemi kullanılıyor :
1-Betimsel Yöntemler
2-Deneysel Yöntemler
3-İstatiksel ( Korelasyonel ) Yöntemler
4-Gelişimsel Yöntemler.
Tabi bunlar sonra da kendi aralarında birçok alt başlıklara bölünüyor.
Ama şu an bize düşen ve önemli olan sadece bunlardan İlişkisel yani Korelasyonel Yöntem üzerine konuşmak.
...
Korelasyon yani ilişki ; -1.00 ile +1.00 arasında ifade edilir. Ve bir de arada 0.00 değeri vardır. Bunlardan -1.00 noktası negatif ilişkiyi yansıtırken, +1.00 ise pozitif ilişkiyi yansıtır. Arada kalan nötr 0.00 ise ilişkisizliği veya sıfır ilişkiyi gösterir.
Mesela sigara ile kanser arasında pozitif ilişki var iken, bu ilişki 1.00'e yakındır. Ama bazı durumlarda pozitif ilişki hep bu kadar yüksek çıkmayabilir. Kişi zekası ile Yaratıcı düşünme arasında belki pozitif bir ilişki vardır ama, bu ilişki çok da yüksek değildir.
Durum negatif ilişkide ise, zıt yönlü çalışır. Kaygı ile Başarı arasında bir ilişki vardır ve negatiftir. Çünkü kaygı arttıkça başarı düşer. Sıkı da bir ilişki vardır.
Sıfır ilişkide de, adından anlaşılacağı gibi bir ilişki mevcut değildir. Mavi gözlü olmak ile iyi bir masa tenisi oyuncusu olmak arasındaki bağ gibidir. Yani bu iki değişken arasında birbirlerine karşı herhangi bir tetikleyici veya ketleyici bir yaptırım söz konusu değildir.
Ama bu üç ilişki türü anlaşılır olmasına, kolay algılanmasına rağmen hangi örneklerde ilişkinin yüksek, hangisinde düşük olduğunu tespit etmek sürekli karıştırılıyor. Bu karışıklığa da bir örnek vermek istiyorum.
İki durum düşünelim. Birinde kitap okumakla ile mantıklı düşünmek arasında ; diğerinde ise kilo ile hızlı koşmak arasında ilişki arayalım.
Ve sonra birinci ilişkiyi 0.54 ; ikinci ilişkiyi ise -0.87 bulalım. Şimdi de soralım :
Hangisinde ilişki daha fazladır ?
Burada dikkat edilmesi gereken nokta pozitif veya negatif olması değildir. Burada yüksek ilişki negatif olan ilişkide de bulunabilir. Yani -0.87 ilişkisi diğerinden daha yüksektir. Bu sonuç da bizi kilo ile hızlı koşmak arasındaki ilişkinin diğer örnekteki ilişkiden daha sıkı olduğuna götürür. Yanisi şöyle ; iki değişken arasında negatif sonuca da ulaşılsa, bu iki değişken arasında tam bir ilişki çıkması gayet de muhtemel olabilir.Bunu iyi ayırt etmek gerekir diye düşünüyorum.
...
Konuya ilişkin değinilen bir diğer hususa gelince ise, ben de 'korelasyon' yerine 'ilişki' kullanılmasından yanayım. Çünkü 'ilişki' hem yazımı daha kolay hem de daha ahenkli olan bir kelime gibi duruyor.Kulağa da göze de hoş geliyor.
Ancak Sayın ADAM'ın ceza hukukunda kullanılan 'illiyet' teriminin de burada kullanılabileceğini ifade etmesi zihnimi biraz karıştırmadı değil.
'İlliyet', neden-sonuç bağını gösterdiği için, bu konumuza tam da uyarlanamıyor sanki. Onu daha çok, yukarıda sıraladığım yöntemlerden,'Deneysel Yöntem' kapsamında ele alabiliriz gibi geliyor. Bağımlı-Bağımsız değişken olarak ; belki Deneysel Yöntemde bir 'illiyet' (neden-sonuç) kavramı uygun olarak kullanılabilir.
Konunun genel bakışına gelince ise söyleyecek bir şey bulamıyorum. Tıpkı diğer konularda olduğu gibi Sayın Propulsion altın değerinde bir konu daha sundu. Foruma bir damla daha doping verip gücüne güç kattı.Ona teşekkür etmeyi bir erdem olarak görüyor, paylaşımlarının devamını diliyorum.