Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bozulan Türkçe  (Okunma sayısı 3082 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 17, 2015, 06:23:15 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

 Bozulan Türkçe

(H. Nihal ATSIZ)

Türkiye’de milli ülkünün hükümetler eliyle yok edilmesinden ve milli eğitimin başına uzun yıllar kozmopolit unsurların gelmesinden sonra kültürün bütün alanlarında olduğu gibi “dil” de de bir yozlaşmanın ve soysuzlaşmanın başladığı bilinen, görülen bir gerçektir.

Türkçeyi Türkleştirmekle, Türkçeleştiriyoruz diye bozmanın birbirine karıştırıldığı zamanımızda, ortada görülen manzara aklın, mantığın ve bilginin safdışı edilmesidir.

Halk Partisi hükümetleri zamanında okullardan Türkçe dilbilgisi (gramer)nin yıllarca kaldırılması neticesinde doğru Türkçe yazamayan birkaç nesil türediği gibi, Türkçeyi Türkçeleştirmek bahanesiyle yapılan bozmaların sonucu da ortaya dil diye gülünç bir ucube çıkarması olmuştur.

Türkçeyi yanlış kullanma hastalığı, bir zamanlar, Mareşel Fevzi Çakmak’ın Genel Kurmay Başkanlığı sırasında askerlik terimlerini makul ve mantıklı bir anlayışla, bilgi ile Türkçeleştiren orduya da bulaşmıştır.

Bunun en belirli örneği rütbe adlarında görülmektedir.Eskiden “piyade yüzbaşısı”, ”piyade binbaşısı,”topçu albayı” denirken ve şüphesiz doğrusu da bu iken şimdi “piyade yüzbaşı”, piyade binbaşı “, topçu albay “ denilmektedir. ”Piyade” ve “topçu” kelimeleri hem isim hem de sıfat olduğu için, diyelimki bu rütbe isimlerinde sıfat olarak ele alınmış ve “piyade yüzbaşı” diyerek sıfatı tamlaması (= sıfat terkibi) vücuda getirilmiştir. Fakat “istihkam”, “muharebe”, “tank”, “güverte”, “makine”, “hava” gibi sıfat tarafı olmayıp yalnız isim olan kelimelerle rütbeler bir araya gelince ortaya “makine albay”, “hava general” gibi Türkçenin kurallarına ve selikasına asla uymayan, yanlış ve acayip terkipler ortaya çıkmaktadır.

Bu yanlışın tevil tarafı, gerekçesi yoktur. Kısaltmak için yapıldığı da söylenemez. Kutlu bir varlık olan dil, kısaltmak, zamandan kazanmak için bozulamaz.

Bugünkü Türkçede iki isim yan yana gelip toplu bir mana belirttiği zaman ya ikisi ya da en aşağı biri takı alır: Türk cumhuriyeti, Türk bayrağı, evin kapısı, ulusun gözbebeği gibi. Bunların Türk cumhuriyet, Türk bayrak, ev kapı, ulusun gözbebek haline getirilmesi nasıl bir facia ise tank albay, güverte binbaşı da aynı şeydir.

İki isim yan yana geldiği halde ikisi de takı almazsa birinci isim, sıfat sıfat olarak kullanılmış demektir. “Demir kapı”, ”gümüş kutu” terkipleri kullanılış bakımından “büyük yapı” veya “ küçük kutu” terkiplerinden farklı değildir.

Coğrafya isimlerinde ikisi de takı almayan isimler “ isim terkibi” olmak halini kaybedip kaynaşmışlar, tek kelime haline gelmişler, “birleşik isim” olmuşlardır: Kadıköy, Göztepe, Tınaztepe, Adatepe gibi…

Türkçeyi yabancı ve gereksiz kelimelerde temizlerken güdülecek prensip önce Türkiye Türkçesinden, sonra öteki Türkçelerden kelime almak olmadığı taktirde Türkçenin kurallarına, kanunlarına, dil zevkine uymak şartıyla kelime türetmekti.

Acemler böyle yapıyorlar. Son zamanlarda imparotiçe veya kraliçe karşılığı olarak “Ferah Diba” için kullandıkları “şehbanu” kelimesi bunlardan biridir.Farsçanın zevkine uygundur. İlk işitende anlar.Bizde ise böyle dil zevki gibi noktalara aldıran yok. “İnkılap” yerine uydurulan “devrim” ile “hayat” yerine uydurulan “yaşantı” hiç şüphesiz Türkçeyi hiç bilmeyen cehele-i fecerenin kariha-i sabihasından çıkmıştır. Türkistan Türkçesinde “inkılap” karşılığı zaten mevcut olan “özgeriş” kelimesi alınsaydı, “başka” demek olan “özge” den çıktığı, “başkalaştırmak” manasına gelen “özgermek”ten yapılmış olduğu için hem doğru türetilmiş olacak, hem de hiç olmazsa eski edebiyatı bilenler tarafından hiç yadırganmadan kabul edilecekti?

Bunun gibi “hayat” kelimesinin Türkçesi olarak zaten eski metinlerde bulunan “dirlik” kabul olunsaydı “yaşantı” ya hiç lüzum kalmayacak, “hayat”ı atmak isteyenlerin elinede mantikı bir koz vermiş olacaktı.

Böyle yapılmadı. Şimdi herkes dili istediği gibi kullanıyor. Bu, istediği gibi kullanma yalnız şahışlara münhasır kalmayıp resmi dairelere de giriyor. İş yalnız kelime uydurmakla kalsa iyi. Türkçenin yapısı, dilbilgisi de bozuluyor ve Milli Eğitim Bakanlığı, Yemliha’yı kıskandıracak tatlı bir uyku ile uyumasına devam ediyor.

Eski Kültür Müsteşarı Adnan Ötüken’in “Türk Dili İçin Mücadele” başlığı altında yayınladığı iki broşür, bu facianın durdurulması için atılmış ilk adım sayılabilir. Adnan Ötüken bu memlekete bir Milli kütüphane kazandırmış olan şahsiyettir. Bu bakımdan hizmeti büyüktür. Türklüğe hizmetinin en büyük delili ise kültür müsteşarlığı sırasında solcuların ona “kültür düşmanı kültür müsteşarı”lakabını takmalarıdır. Hiç şüphesi uydurma ve iğrenç “tilcik”lerle, “tüm”lerle”, “ya da”larla konuşan kültür maskaraları Adnan Ötüken’in kültürünü ve milli kütüre hizmetini anlayamazlar, anlasalar da satılmış oldukları merkezlerin direktifi dolayısıyla kabul edemezlerdi.

Türkçenin bugünkü acıklı durumu karşısında çok şey yazılabilirse de burada, yayılmak istidadı gösteren bir tanesini işaret ederek geçeceğim ve söylenecek başka şeyleri ileriye bırakacağım.

Türkçenin bir kaidesi şudur:

Şahıs zamirleri “ile”, “gibi”, “için”, “kadar”, kelimeleriyle birleştikleri zaman genetif haline geçerler. Yani “benle” yerine “benimle” dendiği gibi “ben gibi” yerine “benim gibi” demek icab eder.

Yeni nesillerin benimle,seninle,onunla yerine benle, senle, onla diye konuşması Hristiyan azınlıkların Türkçesine benzemekte ve insanı Türkçeden iğrendirmektedir. Gençlere bir ders olmak üzere burada bir kaidenin listesini veriyorum.

YANLIŞ
   

DOĞRU

BENLE
   

BENİMLE

SENLE
   

SENİNLE

ONLA
   

ONUNLA

BİZLE
   

BİZİMLE

SİZLE
   

SİZİNLE

BEN GİBİ
   

BENİM GİBİ

SEN GİBİ
   

SENİN GİBİ

O GİBİ
   

ONUN GİBİ

BİZ GİBİ
   

BİZİM GİBİ

SİZ GİBİ
   

SİZİN GİBİ

BEN KADAR
   

BENİM KADAR

SEN KADAR
   

SENİN KADAR

O KADAR
   

ONUN KADAR

BİZ KADAR
   

BİZİM KADAR

SİZ KADAR
   

SİZİN KADAR

BEN İÇİN
   

BENİM İÇİN

SEN İÇİN
   

SENİN İÇİN

O İÇİN
   

ONUN İÇİN

BİZ İÇİN
   

BİZİM İÇİN

SİZ İÇİN
   

SİZİN İÇİN

Zamirin sonuna çoğul takısı gelince bu kaide yürümüyor: Onlarla, onla gibi, onlar kadar, onlar için. İşaret sıfatlarında da bu kaide yürürlükte değildir: O kadar, bu kadar, şu kadar, o gibi, bu gibi, şu gibi…

Türkçe yazan gençlerin bu kaideye dikkat etmelerini, konuşurken de böyle konuşmalarını kendilerinden rica ederim.

Nihal ATSIZ, Ötüken, 30 Ekim 1968, Sayı: 11

Karahanın notu;
Dil önemlidir,bir toplumu millet yapan ilk ve asli unsur öncelikle dilde birliktir,sonra dinde birliktir.Bu ülkede yaşayan bir çok azınlıkla ortak payda din olduğu halde dilde problem yaşadığımız ortada ve bu ülkenin parçalanmak üzere olduğunun işaretidirde.
Bu forumda Türk ülküsünün kıymetini anlamak için bu tip paylaşımları daha sık yapılması kanaatindeyim.

Karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 17, 2015, 07:05:02 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Bu ülkede daha güzel Türkçemizi doğru düzgün konuşmayı ve yazmayı beceremeyenler Arapça, Osmanlıca öğrenme derdine düşüyorlar. Yetmezmiş gibi bir de Osmanlıca'nın bir dil olduğunu ve ecdatlarını ancak o dili öğrenerek iyi tanıyabileceklerini savunuyorlar. Osmanlıca'nın bir dil olmadığını anlayamıyorlar. Ben de onlara diyorum ki, 'sen önce doğru düzgün Türkçeyi öğren, sonra başka dil öğrenirsin.'

11. yüzyılda bile dil çalışmaları varken günümüzde Türkçe konuşan azınlık hale gelmiş durumdayız. Sokakta yürürken nadiren Türkçe duyuyorum artık. Çoğunluk Arapça ve Kürtçe konuşuyor. Kaşgarlı Mahmut, Araplara bir şey öğretememiş demek ki aynı Mustafa Kemal Atatürk'ün bu millete bir türlü anlatamadığı gibi. Demek ki Kaşgarlı Mahmut, Araplara Türkçe öğretebilmek için boşuna kaleme almış Divânu Lügati't-Türk'ü ve Atatürk de boşuna yapmış demek ki Türk dili üzerine çalışmalarını.

Dil yoksa eğer o zaman eğitim de olamaz. Arap harflerinden Latin harflerine daha iyi bir eğitim gayesiyle geçtiğimizi unuttu bu millet. Osmanlıca takıntılı olanlar açsın bir baksın bakalım Osmanlı'daki eğitim düzeyine, tabii eğitimin 'e'sini bulabilirlerse. Ben kanıtlanmış tarih bilgileriyle  kafa patlatırken, cahiller ezbere konuşuyor maalesef.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK :

Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir.

Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz.

Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.

Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır.


FAY FRIN
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Ağustos 17, 2015, 08:52:35 ös
Yanıtla #2

Diller, yabancı kelime almakla yahut kullanım şekillerinin değişmesiyle bozulmaz. Dahası dilbilim literatüründe "dil bozulması" diye bir dağarcıkta yoktur. Çünkü dilin bozulması diye bir şey söz konusu olamaz. Yeni kullanım şekillerinin garipsenmesi, onları bir bozukluk yapmaz. Sohbet programlarında yahut telefon mesajlarında yapılan kısaltmalar ve kullanım şekilleri dili kirletmez, bozmaz. Diller yapıları gereği sürekli değişirler, çoğunlukla küresel etkisi fazla olan devletlerden sözcük alırlar ve bağlı oldukları ülkelerin gücü oranında da sözcük verirler. Asırlardan bu yana da hep böyle olmuştur. Dili, bir kafese kapatıp, onu diğer dillerin etkileşiminden uzak tutmak imkansız olduğu gibi gereksizdir de.

Her ülkenin kendine has bir yahut birden fazla devlet dili vardır. Avrupa ülkelerinde birden fazla devlet dili kullanımı oldukça yaygındır. Türkiye'de milyonlarca Kürt olduğu ve bunların kendi anadillerini konuşma özgürlüklerine sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Bunda yadırganacak bir şey yok. Ama şu da bir gerçektir ki Türkiye'nin tek bir devlet dili vardır: o da Türkçe'dir. Kürtçe'nin resmi makamlarda geçerliliği yoktur. Haliyle Fay Frin'in yadırgayıp-şaşırdığı durum gayet doğal bir şey. Milyonlarca Kürt, anadillerini konuşuyor sadece; tıpkı Fay Frin'in yaptığı gibi...

Yine Fay Frin'in şöyle bir önerisi olmuş:

Alıntı
Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır.

Bunu zaten yıllardır TDK yapıyor. Örneğin selfie yerine özçekim sözcüğünü önermişlerdi. Ancak, bu toplum tarafından kabul gördü mü? Yaygınlaştırılabildi mi? Hayır. Dünyanın globalleştiği, evrensel sözcüklerin türediği bir ortamda dili milliyetçi duygular etrafında komikleştirmeye hiç gerek yok. O, tüm dünyada selfie olarak bilinir ve öyle de kalmaya devam edecektir. Eğer dünyanın konuşulan dili olmak istiyorsanız ve kelime alan değil veren olmak istiyorsanız, ülkenizi medeniyetler seviyesine çıkartacaksınız. Masa başında kelime türeterek bir yere varamazsınız... O artık rafa kaldırılmış bir uygulamadır.

Aslında ben bunları daha önce de defalarca söyledim. Ama ne yazık ki, Türkiye'de herkes Türkçe'ye ilişkin atıp tutmakta sınır tanımıyor. Dilbilim, bir bilim dalıdır ve bu alanda ortaya atılacak iddialar için bilimsel yöntemlere başvurmak gerekir. Ne yazık ki ülkemiz dilbilim alanında batı medeniyetinin çok gerisinde... Batıda artık dil kirlenmesi/bozulması gibi kavramlara sadece gülünüyor. Biz ise hala tartışıyoruz.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Ağustos 17, 2015, 09:03:31 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Yani Emperyalist küresel bir güç olmalıyız.
Her ne kadar yazının içeriği günümüz koşullarına uygun olsada,ben şahsen dilin korunmasının bilincin korunması ile paralel gittiğini düşünüyorum.Başka ülkelerdeki uygulama koşulları bugün için geçerli akçe olabilir lakin bir gün gelir o dil onlara millet olmak için lazım olur.
karahan
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4456 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2008, 06:56:38 öö
Gönderen: farmason82
7 Yanıt
6378 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2016, 08:14:19 ös
Gönderen: Melina
13 Yanıt
8056 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2008, 04:11:01 ös
Gönderen: BILGI
3 Yanıt
4544 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 26, 2011, 07:13:47 ös
Gönderen: azzurra
1 Yanıt
6046 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2010, 11:04:59 ös
Gönderen: Escalation
2 Yanıt
3440 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2013, 06:19:24 ös
Gönderen: dogudan
2 Yanıt
9618 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 28, 2011, 11:44:13 ös
Gönderen: papoose
16 Yanıt
12203 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 18, 2016, 04:19:57 ös
Gönderen: ruzber
0 Yanıt
3100 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 12, 2015, 03:49:04 öö
Gönderen: MEDUSA
0 Yanıt
3181 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 16, 2015, 12:47:04 öö
Gönderen: MEDUSA