Sn. Karahan, yaşadığınız olaylar için size ve akabinde tüm Türk halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Fransızlar, kendi haklarını bir ihtilal ile bizzat almışlardır. Yozlaşmış hükümetlerine karşı bir olmuşlar, kasou ve ardından düzeni yaratmışlardır. Fakat bizim ülkemizdeki haklar, hükümet ile savaşarak elde edilmemiştir. Paşanın önderliğinde yenilikçi, aydın kesimler (aralarında bir çok Hür Mason da mevcuttur) tarafından çalışmalar yapılarak getirtilmiştir.
Haklar açısından bakıldığına, haklarımızın değerini ne kadar bildiğimiz kafamda hep soru oluşturmuştur. Bunu çalışarak kazandığınız bir parayı harcamak mı, emek olmaksızın elinize verilen bir parayı harcamak mı gibi düşünebilirsiniz. "Türk halkı, demokrasi hakkını ne derece biliyor ve önemsiyor?" sorusuna getiriyorum meseleyi.
Politik durumlar bir kenara, 15 Temmuz olayında halkın bir olmasını gördük. Demokrasinin tehlikeye düşmesi durumunda bir olan halkı gördük. Bunun yanında şiddeti ve kanı da gördük. Gerici tutumlar ile darbecilere şiddet gösteren, genç askerlerimize kemerle vuran insanları da gördük.
"Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir." diyen Kemal Paşa'yı dinledik.
Fakat kalkışmanın kimler tarafından, ne amaçla, neden şu zamanda yapıldığını sorgulamadık. Kalkışmaya zemin hazırlanan onlarca yıllık siyasi tutumları sorgulamadık. Gelecek zamana bakalım. 15 Temmuz'dan sonra bu olaylar kime katkı sağlayacak? Siyasi olarak nasıl etkileneceğiz? Yoksa hükümet, kan dökülen bir kalkışmadan yüksek kazançla mı çıkacak? Bunun anlamı nedir?
Soru işaretlerini takip ederek sonuçlarını bekliyoruz. Kaos bitti, bakalım biz de düzeni yaratabilecek miyiz, yoksa kaos ile kavrulacak mıyız.
Saygılarımla.