Tanri mukemmelligine ekmel (en mukemmel) demek daha dogru orantili. Tanri ekmeline ulasmak, insan akli ve kalbi bu meyanda programlanmadigi icin imkansizdir.. Ancak insan mukemmele ulasabilir, mukemmel olabilir ama mukemmel otesi asla. Zaten insan Tanri ekmeliyetine ulassa insan, insan olmaz, Tanriyla esit olur...
Halbuki durum oyle degildir. Insan 0 (sifir), Tanri ise 1'dir. Insan kendi 0'(sifirinin)'nin yanina milyon tane 0 atsa da bir hic oldugunun ve Tanrinin nerede oldugunun bilincinde oldugu muddetce yucelir, yukselir. Onu aradikca, her saat basini O'nu ogrenmeye, O'nu dusunmeye ve tanidikca hayretten hayrete dusup aklini ve muhakemesini bilgiyle doldurdugu ve adeta isiktan bir gezegen olmaya basladigi andan itibaren elinde olmadan duygusal olarak ta saygidan ve O'nu kendi istidatsizligi yuzunden kaybetmekten korkunun yaninda O'nu deli gibi , zir deli gibi sevmeye baslar. Ancak sevgisini cok fazla aciktan dile getirirse bu buyunun bozulacagindan korktugu icin, mahrem daireinin disinda hemen her herde O'nun sevgisini paylasmayi sevgisine ihanet sayar, Ben Tanri'yi cok seviyorum demeye haya eder.
Tanri'yi bulmak isteyen icin kainatta sayisiz deliller vardir. Fizik Tanri diye bagirir, Kimya Tanri diye haykirir. Matematik Tanri diye avazinin ciktigi kadar bagirir. Yeterki insan gorme, dusunme ve bulma dunyasina yelken acabilsin.
O'nsuz yapamayacaginin her daim farkinda olarak, O'nsuz bir hayatin (O hayatin icindedir ancak biz onu Hayatimizin merkezi yapmazsak iste o zaman On'suz bir hayat olur) yedi kat yerin dibindeki zindandan daha vahim oldugunu dusunerek O'ndan ayrilmayi hic ama hic istemez. Butun hikmetlere ram olayim ister, butun sirlari kesfedeyim ister. Okudukca aslinda ne kadar cok bilmedigi sey oldugunu gorur. Okudukca, bilgiyle isikla aydinlandikca acligi daha da artar. Takati yetse butun kainati bilgi yumagi halinde yutasi gelir. Oylesine ici icine sigmaz.
Artik bu En Sevgilinin kokusunu duyar gibi oldugundan O'nun varligi aldigi her nefeste vazgecilmez olur. Boylelikle, insanin ici bos olan 0'i, kendinin bir hic oldugunu hatirdan cikarmayip, bu yuzden her daim teyakkuzla ic ice, O'nunla en ufak bir tenakuza dusmeden, bu minval uzere oldugu muddetce 0'(sifir) in ici tertemiz kalir. Ancak tersi durumunda 0 (sifir)in ici koca ve cirkin bir iddia olan "ben, ben" lerle dolar. Temiz olan 0 (sifir) , kirlenir.. Ici bos oldugu icin hafif olmasi beklenen insan, sifirin icini bilgiyle, hikmetle dolduracagi yerde doldurdugu irinden egolarla agirlasir.Ne kadar bilgi ile doldurdum dese de bir kiymet-i harbiyesi yoktur. Cunku Tanri'nin bizden istedigi sadece aklimizi bilgiyle doldurmak degil, doldururken de kendisini tanimamizi istemektedir.
Iste O'nsuzla olusmus bu manevi hastalikla bir adim dahi atamayacak hale gelir. Bunun da otesinde, dusunceleri eski saf ve berrakligini yitirir, adeta seytanlasir. Hayaline, hulyasina kirli ve pis seyleri misafir edebilir. Menfezlere kapali bir varlik hale gelir. Adeta bir kitap olan Kainat kitabini okuyamayacak duruma gelir, ic dinamikleri itibariyle felce ugrar.
Onun oldugu her sey ne kadar anlamli, ne kadar buyulu, ne kadar lezzetlidir halbuki...