Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Talat Paşa'nın ermeni terörist tarafından katledilmesi  (Okunma sayısı 16605 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 24, 2007, 05:51:26 ös
  • Ziyaretçi

Talat Paşa!.. Talât Paşa!.."

İttihat ve Terakki'nin eski Başvekili Talat Paşa, kendisine seslenen adamı görmek için geriye döndü. Dönmesiyle ateşlenen bir tabancadan çıkan kurşunun alnına saplanması ve kaldırımların üzerine yığılması bir olmuştu.

Bir zamanlar, Osmanlı İmparatorluğunun kaderini elinde tutan Talat Paşa, İran'ın Selmas şehrinde doğan Salomon Taleyran adlı bir Ermeni Komitacısının kurşunuyla böylece can vermişti.

Olay Berlin'de geçiyor, takvimler 15 mart 1921'i gösteriyordu.

Eşi Hayriye hanım, kocasının ölümünden yıllar sonra, Talat Paşa'nın öldürülmesi konusunda şunları söylüyordu:

"Çok cesurdu. Tehlike nedir bilmezdi. Etrafında kimbilir, ne maksatla kimler dolaşıyor, dikkat et, dedikleri zamanlarda bile aldırmaz, çantasını koluna alınca, fırlar tek başına giderdi. Berlin'de -en sonunda kanına giren- katil daha önce iki kere karşısına çıkmış, Paşa'yla göz göze gelmiş. Fakat Paşa o kadar pervasız, sakin, hatta gülümseyerek bakıyormuş ki, adam avuçladığı silahını çıkarmaya cesaret edememiş ve nihayet: Ben Talat Paşa'ya baka baka silahımı çekemeyeceğim, ancak arkasından vurabilirim, demiş."

Talat Paşa Berlin'e yerleşmişti. Anılarını yazıyor, karısıyla birlikte yoksul sayılabilecek bir hayat yaşıyordu. Sık sık karısı Hayriye hanıma:


"Beni bir gün sokakta vuracaklar. Alnımdan kanlar akarak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ama ziyanı yok, varsın vursunlar, vatan benim ölümümle bir şey kaybetmez. Bir Talat gider, bin Talat gelir!.." derdi.

Bir gün ya Ermeni Komitacılarının ya da bir başka düşmanının kurşunlarıyla can vereceğini biliyordu. Özellikle Ermeni Komitacılarının...

Ermeniler, 1878 Türk-Rus savaşından sonra Doğu illerimizde bağımsız bir devlet kurmak istiyorlardı. Çarlık Rusyası ve İngiltere, Ermenileri sürekli olarak kışkırtıyor, Amerikan misyonerleri de aynı yönde çalışmalar yapıyorlardı. Aya-Stefanos Anlaşması (Yeşilköy'ün eski adı) yapılırken, Avrupa Devletlerinin Berlin Kongresi'ndeki yetkili delegelerine bu amaçla baş vurmuşlar fakat, diplomatik yollardan yaptıkları bu baş vurmanın sonuçsuz kalmasıyla birtakım anarşist örgütler kurarak, sabotaj ve ayaklanma eylemlerine girişmişlerdi. Hınçak ve Taşnak adlı bu gizli örgütler, her eylemlerinde karşılarında Osmanlı Hükümetini buluyor, yabancıların işe karışmasını sağlamak için, "Türkler, Ermenileri kesiyor!.." şeklinde propaganda yaparak, Avrupa'yı birbirine katıyorlardı.

Ermeni Komitacılar, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra, Ermenilerin Doğu illerimizden göç ettirilmelerinde İttihat ve Terakki'nin, dolayısıyla bu örgütün önderleri durumundaki Enver, Talat ve Cemal Paşaların parmağını görüyor, intikam için fırsat kolluyorlardı.

15 Mart 1921 günü Talat Paşa, her zamanki gibi erkenden kalkmış saat ona kadar çalıştıktan sonra, eşine dönerek:

"Haydi Hayriye, seninle biraz dolaşalım. Hava almış olursun..." demişti.

Fakat mutfakta yemek pişirmekte olan karısı:

"Ben çıkmayayım. Hem yorgunum, hem de ateşte yemek var." diye karşılık verdi.

Talât Paşa Hardenberg Strasse'deki evinden çıkıp tek başına yürümeye başlamıştı. Daldın ve düşünceli bir şekilde. Kurfüstendam caddesine saptı. Daha birkaç adım atmamıştı ki, arkasından birinin:

"Talat Paşa!.. Talat Paşa!.." diye bağırdığını duydu. Geriye döndü ve...

Rumeli'de başlayan, fırtınalar içinde geçen bir hayat,. Kurfüstendam caddesinin kaldırımları üzerinde sona ermişti. Katil Salomon Taleyran, 24 yaşında üniversite öğrencisi gözü dönmüş bir Taşnak Komitacısıydı.

Alman mahkemesi, kendi toprakları üzerinde işlenen bu cinayetin suçlusuna hiç bir ceza vermeyerek, Taleyran’ı beraat ettirdi. Yıllarca dost bildiği, Birinci Dünya Savaşı'nda kader birliği ettiği Almanya, onun anısına ve kanlı ölüsüne bile saygı göstermemişti.

Talat.Paşa'nın cesedi, aradan 22 yıl geçtikten sonra 25 Şubat 1943'te yurda getirilerek Hürriyet-i Ebediye tepesindeki şehitliğe gömülmüştür. Talat Paşa, dostuna söylediği biçimde yurdunun toprağını yiyememiş, ancak bir torba kemik olarak yurt topraklarında sonsuz uykusuna dalmıştır.


(Kaynak: www.tarihsayfam.com'dan bilgilendirme amacıyla alıntı yapılmıştır)


Nisan 24, 2007, 05:57:18 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Gurbette şehadet ;

Mehmet Talat (Talat Paşa), 1874 yılının 17 Ağustos’unda Edirne’de doğdu. İlköğrenimini Vize’de, ortaöğrenimini Edirne Askeri Rüştiyesi’nde tamamladı. Edirne Posta ve Telgraf İdaresinde katip olarak çalışmaya başladı. Genç yaşta Jön Türk hareketine ilgi duydu ve İttihat ve Terakki Cemiyeti Edirne Şubesi’ne üye oldu. Meşveret Gazetesi ile cemiyet bildirilerinin dağıtımını üstlendi. Bu çalışmalarından ötürü kovuşturmaya uğrayarak 1895’te tutuklandı. 1903’te Selanik Telgraf İdaresi başkatipliğine getirildi. 1907 yılındaysa, İttihat ve Terakki’nin “İhtilâl Komitası” sivil kadrosunun başında olduğu anlaşılarak, görevinden çıkarıldı ve tutuklandı.
1908’de, İttihat ve Terakki’nin önde gelen kişilerinden biri olarak Mehmet Talat, İkinci Meşrutiyet Meclisine, Edirne mebusu seçildi. Önce Meclis Reis Vekilliğine getirildi, 1909 Temmuzundan başlayarak sırasıyla Dahiliye Nazırı, Meclis’te İttihat ve Terakki Fırkası Reisi, Posta Telgraf Nazırı ve yine Dahiliye Nazırı oldu.
Son Osmanlı sadrazamlarından ve İçişleri Bakanı, İttihat Terakki’nin ikinci adamı (Enver ve Cemal Paşa’nın yanında) Talat Paşa 86 yıl önce bugün Berlin’de Ermeni komitacı Solomon Teleryan’ın hain kurşunları ile şehid edildi.

“Beni sokakta vuracaklar”
1916 yılında, Sadrazam Sait Halim Paşa’nın istifasıyla onun yerine getirildi. 31 Temmuz 1918’de Mondros Mütarekesi uyarınca, Osmanlı İmparatorluğu orduları silahlarını bırakmış, yenilgiyi kabul etmişti, İttihat ve Terakki’nin üç büyükleri, Talat, Enver ve Cemal Paşaların, savaş suçlusu olarak yargılanmaları kesindi. Bu nedenle, üç büyükler yurtdışına kaçmaya karar verdiler...
Talat Paşa Berlin’e yerleşmişti. Anılarını yazıyor, karısıyla birlikte yoksul sayılabilecek bir hayat yaşıyordu. Sık sık karısı Hayriye hanıma: “Beni bir gün sokakta vuracaklar. Alnımdan kanlar akarak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ama ziyanı yok, varsın vursunlar, vatan benim ölümümle bir şey kaybetmez. Bir Talat gider, bin Talat gelir!..” derdi.
Bir gün ya Ermeni komitacılarının ya da bir başka düşmanının kurşunlarıyla can vereceğini biliyordu. Özellikle Ermeni komitacılarının...

Asılsız Ermeni propagandası
Ermeniler, 1878 Türk-Rus savaşından sonra Doğu illerimizde bağımsız bir devlet kurmak istiyorlardı. Çarlık Rusyası ve İngiltere, Ermenileri sürekli olarak kışkırtıyor, Amerikan misyonerleri de aynı yönde çalışmalar yapıyorlardı. Aya-Stefanos Anlaşması (Yeşilköy’ün eski adı) yapılırken, Avrupa Devletlerinin Berlin Kongresi’ndeki yetkili delegelerine bu amaçla başvurmuşlar fakat, diplomatik yollardan yaptıkları bu başvurmanın sonuçsuz kalmasıyla birtakım anarşist örgütler kurarak, sabotaj ve ayaklanma eylemlerine girişmişlerdi. Hınçak ve Taşnak adlı bu gizli örgütler, her eylemlerinde karşılarında Osmanlı Hükümetini buluyor, yabancıların işe karışmasını sağlamak için, “Türkler, Ermenileri kesiyor!..” şeklinde propaganda yaparak, Avrupa’yı birbirine katıyorlardı.
Ermeni Komitacılar, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra, Ermenilerin Doğu illerimizden göç ettirilmelerinde İttihat ve Terakki’nin, dolayısıyla bu örgütün önderleri durumundaki Enver, Talat ve Cemal Paşaların parmağını görüyor, intikam için fırsat kolluyorlardı.

“Vatan toprağını yiyeceğim”
Eşi Hayriye hanım, kocasının ölümünden yıllar sonra, Talat Paşa’nın öldürülmesi konusunda şunları söylüyordu:
“Çok cesurdu. Tehlike nedir bilmezdi. Etrafında kimbilir, ne maksatla kimler dolaşıyor, dikkat et, dedikleri zamanlarda bile aldırmaz, çantasını koluna alınca, fırlar tek başına giderdi. Berlin’de -en sonunda kanına giren- katil daha önce iki kere karşısına çıkmış, Paşa’yla göz göze gelmiş. Fakat Paşa o kadar pervasız, sakin, hatta gülümseyerek bakıyormuş ki, adam avuçladığı silahını çıkarmaya cesaret edememiş ve nihayet: Ben Talat Paşa’ya baka baka silahımı çekemeyeceğim, ancak arkasından vurabilirim, demiş.”
Talat Paşa Berlin’deyken, bir dostuna yurt hasreti içinde şunları söylemişti:
“Selanik’teyken ikide bir sürgün cezasına çarpılan Bulgar komitacılarıyla karşılaşırdık. Bunlar vatanlarından ayrılmadan evvel, jandarma nezaretinde bulundukları halde merasimle rıhtımın üzerinde toplanır ve içlerinden birisinin verdiği işaretle hep birden eğilip toprağı öperlerdi. Bu, onlar için vatana dönüş umudunun bir ifadesiydi: Öptüğümüz toprak bizimdir, buraya yine geleceğiz... demek istiyorlardı. Bir gün ben de vatana dönersem, bilir misiniz ne yapacağım?” Dostu: “Her halde siz de onlar gibi toprağı öpeceksiniz...” deyince, Talat Paşa ağlayarak şu karşılığı vermişti:
“Ne dersin sen? Ne dersin sen? Ben öpmekle doyamam ki... Yiyeceğim vatan toprağını, yiyeceğim...” Şehit edilen Talat Paşa aradan 22 yıl geçtikten sonra 25 Şubat 1943’te yurda getirilerek Şişli’deki Hürriyet-i Ebediye tepesindeki şehitlikte ebedi istirahatgahına tevdi edildi. Talat Paşa, dostuna söylediği gibi yurdunun toprağını yiyememiş, ancak kemikleri yurt toprağında sonsuz uykusuna dalmıştır.

Evinden son çıkışı ve hain kurşun...
15 Mart 1921 günü Talat Paşa, her zamanki gibi erkenden kalkmış saat ona kadar çalıştıktan sonra, eşine dönerek:
“Haydi Hayriye, seninle biraz dolaşalım. Hava almış olursun...” demişti.
Fakat mutfakta yemek pişirmekte olan karısı:
“Ben çıkmayayım. Hem yorgunum, hem de ateşte yemek var.” diye karşılık verdi.
Talât Paşa Hardenberg Strasse’deki evinden çıkıp tek başına yürümeye başlamıştı. Dalgın ve düşünceli bir şekilde. Kurfüstendam caddesine saptı. Daha birkaç adım atmamıştı ki, arkasından birinin:
“Talat Paşa!.. Talat Paşa!..” diye bağırdığını duydu. Geriye döndü ve...
Rumeli’de başlayan, fırtınalar içinde geçen bir hayat,. Kurfüstendam caddesinin kaldırımları üzerinde sona ermişti. Katil Salomon Taleyran, 24 yaşında üniversite öğrencisi gözü dönmüş bir Taşnak Komitacısıydı.
Alman mahkemesi, kendi toprakları üzerinde işlenen bu cinayetin suçlusuna hiç bir ceza vermeyerek, Taleyran’ı beraat ettirdi. Yıllarca dost bildiği, Birinci Dünya Savaşı’nda kader birliği ettiği Almanya, onun anısına ve kanlı ölüsüne bile saygı göstermemişti.

Valiliklere Ermenilerle ilgili telgrafı
Yer değiştirme uygulaması hakkındaki Ermeni iddialarının en önemlilerinden biri de Talat Paşa’ya atfedilen telgraflardır. Oysa, yer değiştirme kararı ve uygulaması sırasında; Ermeniler hakkında alınan tedbirlerin onları yok etme amacını taşımadığı Talat Paşa tarafından her fırsatta dile getirilmiştir.
29 Ağustos 1915 tarihinde Hüdavendigâr, Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Urfa, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi, Niğde, Mamuretülaziz, Diyarbekir, Karahisar-ı Sahib, Erzurum ve Kayseri vali ve mutasarrıflarına (Mutasarrıf: Osmanlı yönetim yapısında bir sancağın en büyük idare amiri) gönderilen bir şifre telgrafta yer değiştirme uygulamasının gayesi şu şekilde açıklanmaktadır:
“Ermenilerin bulundukları yerlerden çıkarılarak belirlenen bölgelere sevklerinden hükümetçe takip edilen gaye, bu unsurun hükümet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını ve bir Ermenistan Hükümeti kurmaları hakkındaki millî emellerini takip edemeyecek bir hale getirilmelerini sağlamak içindir. Bu kimselerin yok edilmesi söz konusu olmadığı gibi, sevkiyat esnasında kafilelerin güvenliği sağlanmalı ve Göçmen Ödeneği’nden harcama yapılarak yeme-içmelerine ilişkin her türlü önlem alınmalıdır.
Yerlerinden çıkarılıp, sevkedilmekte olanlardan başka, yerlerinde kalan Ermeniler bundan sonra yerlerinden çıkarılmamalıdır. Daha önce de bildirildiği gibi asker aileleriyle ihtiyaç nispetinde sanatkâr, Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk edilmemesi hükümetçe kesin olarak kararlaştırılmıştır.Ermeni kafilelerine saldırıda bulunanlara veya bu gibi saldırılara önayak olan jandarma ve memurlar hakkında şiddetli kanunî önlem alınmalı ve bu gibiler derhal görevlerinden el çektirilerek Divan-ı Harp’lere teslim edilmelidir. Bu gibi olayların tekrarından vilâyet ve sancaklar sorumlu tutulacaklardır”.


Nisan 25, 2007, 08:09:08 öö
Yanıtla #2

Ellerine sağlık .

Kılıçla Yaşayan Kılıçla Ölür...

Enver Paşa'nın hizmetleri ve anısına

Saygılarımla.


Nisan 25, 2007, 12:13:57 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi



Nisan 25, 2007, 12:49:57 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Talat Paşa Ermeni tehciri kararnamesine Dahiliye Nazırı sıfatıyla imzasını koymuştu.
Anılan dönemde tehcir, savaş koşullarında gerek mevzuat gerekse fiiliyat bakımından mükemmel bir harekat olmuştur.
Tehliryan Savaştaki müttefikimiz Almanya'da haksızca beraat ettirilmişti. Ama eski dostları cenazesinde Talat Paşa'yı yalnız bırakmamışlardı.
Büyük bir vatanseverdi. Düzenli bir öğrenim hayatı geçirmemesine rağmen kendini geliştirebilmiş ve kıvrak zekasıyla sorunlara anında çözümler üretebilme yeteneğiyle ilerici Jöntürklerin yurtiçi liderliğini üstlenmişti. Bu yolda Abdülhamid'in baskıları da kendisini engelleyememiştir.
Harp hükümetinde Dahiliye Nazırlığı yapmaktayken Sadrazam Sait Halim Paşa'nın çekilmesiyle birlikte Sadrazam olmuştu (1917).
Her zaman için dürüst, namuslu ve mütevazı bir insandı!..


Nisan 25, 2007, 12:59:31 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Birinci Dünya Savaşı bu topraklardan çok şey götürdü. Yüzbinlerce Türk hayatını kaybetti.

Tehcirden sonra Ermeniler Avrupa ve Amerika’da yeni bir hayat kurma mücadelesine giriştiler. Savaştan yenik çıkan Osmanlı’da İstanbul’un işgalinden sonra kurulan mahkemelerde, tehcirin sorumlularından bazıları insafsızca ve taraflıca yargılandı ve cezalandırıldı...

Kararı alan liderlerden Talat Paşa Berlin’de, Bahaettin Şakir Roma’da, Cemal Paşa da Tiflis’te intikam kurşunlarına kurban gitti.

Bugünün dünyasında Türkiye’yi sorgusuz sualsiz suçlamanın ilk işareti, Talat Paşa’yı öldüren Ermeni katilin yargılanma sonucu suçsuz bulunması ile veriliyordu!..


Nisan 26, 2007, 02:51:23 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

1915 yılı Osmanlı İmparatorluğu için bir faciayla başladı. Son kırk yılını cephede geçiren ordu, nefes almaya fırsat bulamadan cihan harbinin ateşine düştü, ilk acı deneyimini de Sarıkamış’ta yaşadı. Binlerce asker donarak öldü, Çarlık Rusyası orduları tüm Doğu Anadolu’yu ele geçirmek fırsatını yakaladı. Rus ordusunda, Osmanlı vatandaşı Ermenilerin oluşturduğu taburlar vardı.

Aslında Ermeniler’deki hareketlenme yeni değildi. 19. yüzyılın başlarından itibaren, artık her yönüyle dağılmaya başlamış devlete karşı örgütlenmişlerdi. Ülkeden tek tek kopan diğer etnik unsurlar gibi toprak davası güdüyor ve özellikle Doğu Anadolu’da, Türklere karşı ölümcül saldırılar düzenliyorlardı.


Nisan 26, 2007, 03:19:16 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Talat Paşa, düzenli bir eğitim görmüş değildi, yüksek tahsili de yoktu ama keskin zekası ve ileri görüşlü tutumu, liderlik vasıflaını barındırmasıyla ilerici-milliyetçilerin tam bir lideri olarak kabul görmüştü, Abdülhamidin kendisini "tehlikeli" görerek Edirne'den Selanik'e sürgüne yollaması da şanslı bir tesadüf olmuş, İlerici-milliyetçi örgütlenme bu ulu şehirde tamamen kök salarak serpilme imkanına kavuşmuştur.

Talat Bey, nice tehlikeler nedeniyle cebinde küçük bir koltla dolaşır, sokaklarda padişahın hain hafiyelerince sürekli takip edilirdi.

Selanik'te kurduğu cemiyetin adı "Hürriyet" cemiyeti idi (1906).

Bu cemiyet kısa süre sonra ATATÜRK'ün  "Vatan" cemiyetiyle birleşmiştir.

Talat Bey, cemiyet içinde Mustafa Kemal'i tutan adam olarak tanınmıştır. Nitekim Abdülhamid, tekaüt günlerinde Çanakkale kahramanı olarak gördüğü pelerinli mağrur kumandanı (Alb. Mustafa Kemal) "bunu Talat tutuyormuş" diye tanımlar.


Nisan 26, 2007, 04:04:42 öö
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

1908 hürriyetin ilanından sonra herkesin merakla beklediği cemiyetin lideri olarak Rahmi (sonradan İzmir Valisi) ve Hafız Hakkı Bey'lerle (Sarıkamış harekatına katılan) birlikte Sirkeci garına inen heyetin reisi Talat Bey olmuştur...

İlk Mebusan Meclisine Edirne mebusu olarak intihap olunmuştur.

İkinci meşrutiyet hükümetine Dahiliye Nazırı olarak atandığında henüz 34 yaşındadır... Bu tarihten itibaren ermeni isyanlarıyla uğraşmaya başlayacaktır!..


Nisan 26, 2007, 01:40:16 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Şehitler kafilesine öncülük eden Talat Paşa, Türkiye’den ayrılmasından sonra "Ali Sai" takma adıyla Berlin’e yerleşmişti ve Alman başkentinin şık semtlerinden Charlotenburg’un Hardenberg Caddesi’nde kiraladığı bir evde yaşıyordu. Paşa’nın 15 Mart 1921 gününün sabahı çıktığı yürüyüş, Sogomon Tehliryan adındaki 24 yaşındaki bir Ermeni terörist tarafından ensesinden vurularak şehid edilmesiyle son bulacaktı.

İşin çok daha acı olan tarafı, cinayetten iki buçuk ay sonra, 2 Haziran günü hakim karşısına çıkartılan katilin sadece bir buçuk gün devam eden bir yargılamadan sonra, 3 Haziran’da beraat ettirilerek serbest bırakılmasıydı. Tehliryan, annesiyle babasının 1915 tehcirinde öldürüldüğünü ve kendisinin de şans eseri olarak kurtulduğunu iddia etmiş ve Alman mahkemesi katili "aşırı tahrik" gerekçesiyle beraat ettirmişti.

Mahkeme duruşmalar sırasında son derece taraflı davranmış, mesela müdahil tarafın yani Talat Paşa’nın yakınlarının ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı ordusunda görev yapmış olan bazı Alman generallerin şahitlik taleplerini reddederek katili serbest bırakmıştı. Almanya’da Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni hükümet, böylelikle Berlin’in tehcir ile ilgili hazırlıklara bazı Alman subayların da katılmalarından doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmaya ve tehcirden haberdar olmadıklarını ispat etmeye ve böylelikle işin içinden sıyrılmaya çalışmıştı. Sogomon Tehliryan 1960’ta Amerika’da ölecek, ancak mahkemedeki ifadesinin yalanlarla dolu olduğu ve 1915 tehciri sırasında Anadolu’da bulunmadığı daha sonraları ortaya çıkacaktı!..


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
27 Yanıt
20014 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 27, 2007, 11:23:53 öö
Gönderen: Ittihatci
5 Yanıt
9544 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2007, 06:08:04 ös
Gönderen: Ittihatci
3 Yanıt
7564 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2007, 06:47:10 ös
Gönderen: Ittihatci
1 Yanıt
4244 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2009, 11:14:39 ös
Gönderen: hewal73
0 Yanıt
3485 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2009, 01:04:58 ös
Gönderen: asoraman
0 Yanıt
4144 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 30, 2011, 07:11:28 ös
Gönderen: oasis
Arkadaşım Kürt Talat

Başlatan Özer Baysaling Guncel Konular

3 Yanıt
4545 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2012, 09:10:35 ös
Gönderen: NOSAM33
1 Yanıt
3805 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2012, 12:34:09 ös
Gönderen: ruzber
0 Yanıt
3770 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2012, 08:55:26 ös
Gönderen: neumann
0 Yanıt
4065 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2015, 09:59:21 ös
Gönderen: Risus