Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BİR MASON ÖRGÜTÜNDEKİ OLASI SORUNLAR - 1  (Okunma sayısı 3845 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 05, 2010, 06:20:57 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Bu yazıya başlarken, şöyle bir ön söz söylemeliyim: İsteyenler burada yazacaklarımı gerçek olarak alabilir isteyenler birer varsayım. Değişmez. Çünkü bu sorunları hemen her kurumda insan yaratır. Masonlar, mason olmayanlardan çok farklı insanlar değildir. Onlar da hemen her dernek ve kurumdaki gibi üyesi oldukları mason örgütüne kendi yaşamakta oldukları toplumun kesitini yansıtırlar. Bir diğer deyişle, Amerika’daki Masonluk Amerikanvarî, İngiltere’deki Masonluk İngilizvarî, Fransa’daki Fransızvarîdir. Türkiye’deki Masonluk bunların hepsinden önce bize, Türk insanının düşünce ve davranış tarzına göre biçimlenmiştir. Bura elbette Amerikalılara, İngilizlere ya da Fransızlara özgü değil, Türk masonlarına özgü sorunlardan söz edeceğim. Ancak dediğim gibi; bunları isterseniz gerçek olarak alırsınız, isterseniz kurgusal… En iyisi, eğer herhangi bir dernek ya da sosyal oluşumun etkin üyesi iseniz, oradaki durum ile karşılaştırmanızdır. Büyük bir fark görebileceğiniz pek sanmıyorum.

Madem öyle, bunları niçin anlatıyorum?... Hiç! Lâf olsun diye. İyisi mi bu boş lâfları okumakla zamanınızı harcamayın. Forum alanında çok daha ilginç yazılar var.

Bu uyarıma karşın okuyacak mısınız?

Siz bilirsiniz. Benden günah gitti.





Konumuz iki boyutludur. Bunlardan biri kurumsal, diğeri bireysel boyuttur.

Bir örgütte sorunlara çözüm arayışında öteden beri alışılagelmiş olan yöntem, kurumsal boyuttan başlamaktır. Sonra da bireylerin kendilerini buna göre uyarlamalarını istemektir.

Böyle olunca, sorunların kurumsal boyuttaki çözümleri bulunsa ve yürürlüğe konsa bile, bireysel boyuttaki çözümler bir türlü yakalanamamaktadır. Çünkü kurumsal boyutta ortaya konan çözümleri uygun bulmayanlar, yapılması gerekenlerden söz etmeyi sürdürür; işine gelmeyen uygulamalara uyum göstermez, kendileriyle örgüt arasında çözümsüz bir çelişki oluşturur.

Bireysel sorunları kurumsal çözümlerle giderilemeyen kişi kendini örgütten âdeta soyutlar. Örgütün ortaya koymuş olduğu kural, yöntem ve stratejilere ancak örgütün içinde kalabilmek için, buna zorunlu olduğundan uyar. Bunları içtenlikle benimsemez, sahiplenmez. Hatta değiştirebilmek için fırsat kollar.

Örgüt bunun farkındadır. Kendini koruyabilmek için birtakım önlemler alır.

Bu önlemlerin başında tutumuna karşıtlıkları gidermek gelir. Bunun en kolay ve en sık başvurulan yöntemi ise, söz ve davranış özgürlüklerinin olabildiğince kısıtlanması, yer yer baskı boyutuna varan sıkı bir denetim uygulanmasıdır.

Böyle bir ortamda örgüt ya da kurum eleştirilemez, kurumsal boyuttaki yapıp etmeler tartışılamaz olur.

Birtakım “kraldan çok kral yandaşı” olanlar çıkar. Bu kişiler örgütün yönetimini ellerine geçirir; görevi başkasına devretmek gerektiğinde kendileriyle aynı görüşte olmayanların bu görevlere ulaşamaması için akıl almaz, hiçbir töreye uymaz yöntemlere başvurur.

Bu kişilerin çevresinde birtakım dalkavuklar belirir; yöneticileri pohpohlayarak onlara şirin görünmeye çalışır. Örgütü yönetenler bir yandan bunlara kanar, diğer yandan da tüm ipleri kendi ellerinde tutup bireyleri birer kukla gibi görmeye, üstelik onları da buna inandırmaya yönelir.

Kurumun asal ülküsü unutulur. Ülkü, örgütü yönetenlerin bireysel benimseyiş ve tutkularıyla özdeşleştirilir.

Sanırsınız ki bir kurumsal egemenlik vardır. Fakat aslında egemenlik, yetkesi tartışılmaz belli bir zümrenin eline geçmiştir.

Bu ortamdan yararlanan şarlatanlar da çıkar. Bu kişiler, yönetim ile yönetilen kitle arasındaki kopukluktan yararlanıp kendi borularını öttürmeye hatta bayraklarını açmaya yönelir. Başarılı olanları çıkarsa, bunun sonucu örgütün parçalanmasıdır.

Yazımın başında varsayım ya da kurgudan söz ettim ama işte bunlar birer varsayım ya da kurgu değildir. Gerek genel olarak insanlık tarihinde gerekse özel olarak Masonluk tarihinde görülmüştür.

İnsan tarihten ders almayı, özellikle tarihteki olumsuzluklara bir kez daha düşmemek için uyanık olmayı beceremediği sürece, kendi geleceğinin olumsuzluğunu hazırlar.

Oysa Masonluk gibi bir kurumda beklediğimiz olgu, sorunların kurumsal boyuttaki çözümlerinin paylaşımla, benimsemeyle, sahiplenmeyle oluşturulmasıdır. Kurumsal çözümlerin, şu ya da bu şekilde göreve gelmiş olup örgütü yönetenlere bırakılmaması, onu oluşturanların belirlemesidir.

Burada “örgüt” terimini “obediyans” ya da “büyük loca” ile eş anlamlı tutarsak, bu tür mason örgütlerinde temsili demokrasi geçerli olduğuna göre onu oluşturanlardan söz ettiğimizde, her biri sınırlı özerkliğe sahip localar anlaşılır.

Bu noktada yanlış bir kanıya kapılmamak çok önemlidir. Gerçi geniş anlamda Masonluğu masonlar oluşturur fakat obediyans yani büyük loca localardan, localar da masonlardan oluşur. Locaların özerkliği elbette sınırlı olacaktır çünkü her loca, diğer localarla bir araya gelerek ortaklaşa verdikleri kararlara, ortaklaşa benimsedikleri bir stratejiye uyar. Masonlukta obediyans olgusu işte budur.

Obediyansın yöneticileri, locaların tümünü temsil eden görevlilerdir. Nasıl locaların özekliği sınırlıysa, bu görevlilerin yetkileri de sınırlıdır.

Aynı olgu loca boyutunda da geçerlidir. Her mason, üyesi olduğu locanın diğer üyeleriyle birlikte verdiği kararlara -bireysel görüşü farklı olsa bile- uyar, çoğunluğun oluşturduğu tutumu benimser, sahiplenir ve uygular. Bu, “özgürlüğün yitirilmesi” ya da “özgürlükten özveri” değildir. Demokratik bir toplum içinde yaşamanın temel kuralıdır.




Sanırım hayli uzun bir giriş oldu. Bu kadarı şimdilik yeter. Burada durayım. Sonra devam ederim.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 05, 2010, 06:37:51 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 566
  • Cinsiyet: Bay
    • Yok site mite...

Okudum... Hic de bos laflar degil. Tum bu paylasimlar icin tesekkurler.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlari sevmiyorum.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3306 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2010, 12:37:09 ös
Gönderen: ceycet
8 Yanıt
4990 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2010, 05:26:53 ös
Gönderen: Asi
2 Yanıt
3408 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2010, 05:10:20 ös
Gönderen: aashooter
1 Yanıt
3313 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 04:37:01 ös
Gönderen: aashooter
0 Yanıt
2973 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 12, 2010, 12:42:54 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2890 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2010, 11:50:22 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2904 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2010, 08:53:02 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2668 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2010, 08:04:50 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2595 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 18, 2014, 08:14:29 ös
Gönderen: davut
5 Yanıt
9205 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2015, 08:45:18 ös
Gönderen: Risus