Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Philadelphia Deneyi  (Okunma sayısı 3570 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 01, 2011, 01:03:17 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 91

1943 yilinda yapildigi iddia edilen Philadelphia Deneyi'ni anlatan bu yazi bir çalismanin özetidir. Deney ile ilgili medyatik ciddi arastirmalar, 1980'de Philadelphia Deneyi'ni perdeye getiren filme izin verildikten sonra basladi. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore'un ortak yazdiklari kitap dahi Daniken uçuklugunun yarattigi dalgalarin içinde kaybolmus ve yeterince ilgi görmeyerek, bir fantezi olarak kabul görmüstü. Ama deney ile ilgili kuskular hala sürmektedir, nedeni anlamsiz olan bir söylenti dahi olsa asagida okuyacaginiz olaylar dizisi, sasirtici, düsündürücü ve gerçekçidir.
Philadelphia Deneyi günümüz sartlari gözönüne alindiginda daha etkin ve düsündürücü bir iddiadir, olayda adi geçen bir avuç insandan geriye hemen kimse kalmadigindan kesin dogrulanma için ABD gizli arsivlerinin açiklanmasi gerekmektedir. Fakat, film için devlet tarafindan zor izin verilmesi kusku uyandirmakta ve dikkatleri yogunlastirmaktadir.Yasamini Philadelphia Deneyi'ni arastirmaya adayan ve bir de "A - Z'ye Philadelphia Deneyi" adli kitabi yazan Alfred Bielek tüm olanlari anlatirken, "neredeyse delirme noktasina geldigini söylüyordu; "Taniklarin sayisi azdi ama bilgi çok fazlaydi. Sanki süper marketteki tezgahlardan istedigim mali seçiyordum. Neyin ne kadar gerekli ve dogru oldugunu seçmek hiç kolay degildi. Oysa John Lennon'un dedigi gibi ben sadece "birazcik gerçek" istiyordum. Uyduruk bilimsel tanimlamalardan, psikoruhsal iddialardan, uzaylilardan uzak kalmanin savasim verdim. Tüm titizligime ragmen yine de, kitap yayinlandiktan sonra tepki aldim ve gördüm ki kitapta adi geçen bazi kisiler ve olaylardan hoslanmayanlar vardi. Oysa ben bu güncel miti biraz da süslemek istemistim. UFO'lardan ve Bermuda üçgeni'nden okuyucuyu biraz heyecanlandirmak amaciyla desen olarak söz ettim. Ama uzaylilar insan etini tavuk eti kadar lezzetli buluyorlar, tarzinda bir uçukluga asla kalkismadim."
"Evrensel Zaman Saati"
Deneyin resmi ve bilimsel adi "Project Rainbovv (Gökkusagi) Projesi" idi. Gökkusagi Projesi, iddialara göre II.Dünya Savasi sirasinda küçük destroyer tipi bir savas gemisinin basindan geçti. Olayin yeri Philadelphia Deniz Üssü'ydü amaç ise gemiyi düsmanin fark etmemesi için görünmez yapmakti. Projeye göre, fikir orjinaldi ve düsman radarlari hiç fark etmeden gemi istenilen yerde birden ortaya çikacakti. Bilimsel tanimin adi; optikal görünmezlikti; özel bir sistemle veya jeneratörle olusturulan çok güçlü manyetik bir alan gemiyi saracak, isinlari veya radar dalgalarini büker ya da kirarken gemi görünmez olacakti. Düsüncesi dahi bir mucizeye benziyordu ve iddialara göre de Gökkusagi Projesi basarili olmustu. Yani gemi fiziksel olarak kaybolmus ve tekrar geri dönmüstü. Taniklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyetik alan görevini yapmisti. Fakat ana hedef geminin kayboldugu yerde degil, bir baska yerde ortaya çikmasini saglayabilmekti yani daha yaygin bir deyimle "isinlanma" yapilmaliydi.
Philadelphia Deneyi'nin temelinde düsünce olarak Albert Einstein'in "Çekim ve Elektriklenmede Birlesik Alan Kurami" vardir. Kuram, deneyciler tarafindan elektronik kamuflaj olarak tasarlandi. Einstein, kuramim 1925-27 arasinda Almanya'da bir Prusya bilim dergisinde yayinladi ama kuramini denemis ve hatta tam anlamiyla gelistirmis degildi. O donemdeki amaç, çok güçlü bir elektromanyetik alanin saglanarak gemilerin görünmez olmalari ve bu sayede top mermilerinden ve denizaltilarin atacaklari torpidolardan korunmasiydi. Hatta daha sonra, görünmezlik alaninin bir benzerinin denizde degil, havada olusturularak önemli üslerin görünmesinin engellenmesi de düsünülmüstü. Deneyin temel çalismalari, "Project Rainbow" adiyla 1930'larin basinda Chicago Üniversitesi'nde baslatilmisti, 1931'de Princeton Üniversitesi'ne tasindi. Einstein, Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla zaman zaman bu projede yer aldilar. Burada Dr. Alfred Bielek'in çalismalari ve anilari çok önemlidir; Bielek, her 10 yilda bir 12 Agustos'ta manyetik enerji alaninin yine olustugunu öne sürüyordu. Yani 1943'ten sonra 1963 ve 1983'te bu olay olmustu, olayin nedeni Senkronizasyon'du. Enerji alanlari yine toplaniyor, dalgalanarak ortaya çikiyordu, ama bu alanlar karmasik ve saskindi. Bilgisayarin babasi olan Neumann, 1986'da ölen Bielek'in anilarinda yazdigina göre olayi dogrulamisti ve ifadesi teyp bantlarinda vardi. Neumann doga yasalarinin tam ögrenilmemesinin çok tehlikeli olabilecegini de söylüyor ve korkuyordu. Olusturulan dev enerji, dogru açida senkronize edilirken birden kontroldan çikmis ve "yönsüz dalgalar"a dönüsünce alisilmadik etkiler baslamisti. Senkronize olamayan dalgalar zamani büküyor ve etkiliyordu.
Bir diger ilginç yaklasim, Wisconsin Üniversitesi Matematik Profesörü olan Henry Levenson'dan gelmisti; Levenson, zamanin merkezi bir alanin çevresinde yogunlastigini ve bir "Zaman Saati" olusturarak, tüm varolusun gerçeklestigi ve gerçeklesecegi sifrelerle çalistigini söylüyor ve ekliyordu; "Sifrelerin içinde yasayan her sey vardir, dünyadaki tüm maddesel varolus dünya saatine veya zamanina göredir; dünya, Günes Saati'ne göre, Günes de galaktik saate göre ayarlidir. Eger, zaman kilidi bir yüksek ve güçlü bir enerji alaniyla bozulursa, ortaya çesitli türlerde zaman ve mekan dengesizlikleri çikacaktir. Ta ki, zaman kendini yeniden düzeltip, dengesini bulana kadar..."
Bir bilim adaminin esrarengiz ölümü
Biz yine Philadelphia Deneyi'ne daha da dogrusu Philadelphia'ya dönelim. Olayin yasandigi dönemdeyiz; Öykü 1943 yili Haziran ayinda basladi, geminin adi USS Eldridge'di, DE 173 bir koruma destroyeri olarak siniflandirilmisii. Bir taniga göre, 75 KVA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altina monte edildi, buradan geminin güvertesine dört manyetik isin yayilacakti. üç RF vericisi (Her biri iki megawat CW gücündeydi ve onlarda güverteye monte edilmisti.), 3000 adet 6L6 güç artirici tüp, iki jeneratörün olusturdugu gücü yayacaklardi, özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diger ekipman, olusan kütlesel elektromanyetik alanlari kullanilirliga indirgerken, kirilmis ve isinlar ve radyo dalgalari gemiyi saracak ve sonuçta gemi düsman gözlemcileri için görünmez olacakti. USS EIdridge adli destroyer, Philadelphia Deniz Üssü'nün önünde biraz açikta demirsiz duruyordu, gözlem gemisi olarak da SS Andrew Furuseth adli bir silep seçilmisti. iste iddialara göre Philadelphia Deneyi efsanesinin baslangicina neden olan insan bu geminin personelinden olan bir gemicidir. Bu adam, Cari M. Allen imzasiyla, 1950 yilinda Dr. Morris K. Jessup'a garip mektuplar yazdi ama zarfin üzerindeki isim Carlos Miguel Allende'ydi. Mektuptaki anlatima göre Allende veya Allen, olayi bastan sona izlemis gibiydi, Jessup adres olarak verilen posta kutusuna mektup yazarak ayrinti istedi ve bir mektup daha geldi; bu Allen, anlattiklarini kanitlamak için hipnoz, sodyum pentatol (bilinci uyusturarak iradeyi kiran dogruyu söyleten bir ilaç) ve teyp kaydi istiyor, olayin etkin bir biçimde açiklanmasi halinde insanlarin böyle bir nakil sistemiyle yildizlara dahi gidebilecegini yaziyordu. Jessup ise, adamin taniklik iddialarindan en azindan bir tanesinin dogru olabilecegini düsünüyordu. Aslinda Jessup, matematikçi ve gökbilimciydi. Astrofizik alanindaki çalismalari nedeniyle "Felsefe Doktoru" ünvani almisti, inkalar ve Mayalarla ilgili çalismalar yapti, Bermuda Üçgeni ve UFO konularinda tezler yayinladi.

ikinci mektuptan sonra Jessup, Deniz Kuvvetleri'nden bir davet aldi. Deniz Kuvvetleri Arastirma Bürosu'na gittiginde eline bir kitap verildi ve kitap kendi yazdigi kitapti, bir yil önce Büro'ya postayla yollanmisti. Jessup, hatirliyordu; The Case for the UFO" adli kitap taslagim Deniz Kuvvetleri'nden Amiral N. Furth'a yollamisti ama Amiral haberi olmadigim söylüyordu. Kitabin sayfalarina üç degisik yaziyla yazilmis notlar alinmisti, Dr. Jessup yazilardan birisinin Aden'in yazisinin aynisi oldugunu fark etti. Notlar sanki dünyadisi birisinin gözlemi olarak yazilmis gibiydi, binlerce yil önceki uygarliklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçlari tarif ediliyordu, sonunda ise güç alanlarindan, bir cismin nasil kaybolup, yine nasil ortaya çikarilabilecegi ve de 1943'te Philadeiphia'da yapilan deneyden söz ediliyordu. Normalde, saçma olarak tanimlanmasi gereken bu kitap, nedense ABD Hükümeti tarafindan Pentagon'da üst düzey belli yetkililere özel olarak dagitildi. Carlos Miguel Allende veya Cari Meredith Allen yani Dr. Jessup'a mektup yazip, deneyi anlatan adam kimdi? Neden mektubu yazdiktan sonra kayboldu ve öyküsünü neden basma yollamadi? ABD Hükümeti, Jessup'un üzerinde notlar bulunan kitabiyla neden ilgilenmisti? 1959 Nisan'inda Jessup, arkadasi Dr. Mason Valentine'i arayarak Deney ile ilgili kesin sonuçlara ulastigini anlatarak ertesi gün bulusmalarim istedi. 20 Nisan aksami yemekte bulusacaklardi ama bu yemek gerçeklesemedi.
O gece, Miami'de, Hammock Parki'nda Dr. Morris K. Jessup, arabasinda ölü bulundu, polis raporlarina göre arabasinda egzoz gaziyla intihar etmisti ve söz konusu notlar ortada yoktu. Arkadaslari Jessup'un asla intihar edecek biri olmadigini söylediler, Valentine ise Jessup'un hastaneye götürüldügünde hala sag oldugunu ögrendigini iddia etti fakat bunlardan bir sonuç çikmadi ve olay kapandi. Acaba öyle miydi? Jessup'un Philadeiphia Deneyi ile ilgili çalismalarina ne olmustu? Bu çalismalar kimleri, neden rahatsiz etmisti? Gizem hala çözülmüs degil.
Korkunç olay basliyor...
Taniga göre, deney 22 Haziran 1943'te sabah 09:00'da jeneratörlere güç verilerek baslatildi. Manyetik alan olusuyordu;
sonra yesilimsi bir sis gemiyi örtmeye basladi ve USS EIdridge kayboluyordu;
tanik söyle devam ediyor; "Bir an sadece geminin çipasini görebildim, sonra o da kayboldu, artik sis de yoktu ve bombos denize bakiyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamlari korku ve heyacan içinde soluklarim tutarak inanilmaz basarilarim seyrediyorlardi. Gemi ve mürettebati sadece radardan degil gözlerimizin önünden de yok olmustu. Her sey planlandigi gibi gelisiyordu, 15 dakika sonra emir verildi ve jeneratörlerin salteri kapatildi. Önce bir sey olmadi, ardindan yesil sis yine ortaya çikti ve USS EIdridge görünmeye ya da geri dönmeye basladi ama nereden geliyordu? Sis azalirken, bir seylerin yanlis gittigini hissettik. Hemen gemiye yanastik, ilk önce mürettebatin çogunun geminin yanindan sarkarak kustuklarim gördük, digerleri güvertede saskin saskin bilinçsizce dolasiyorlardi. Yetkili ekipler gemiye girerek tüm mürettabati kisa bir zaman içersinde uzaklastirdilar ve yerlerini hazir bekletilen yeni bir mürettebat aldi. Birkaç gün sonra, yeni bir deneye karar verildi, gemi istenilen radar görünmezligine ulasmisti, donanim degistirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine ayni gemide yapildi. Jeneratörler çalistiktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulasmisti, sadece burnu ve kiçi görülüyor, arada ise bazi çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldi. Birkaç dakika sonra mavi bir isik parladi ve o çizgi de yok oldu artik gemi tamamen yoktu. Birkaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çikti. Ama göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çikti. Bu kez durum ciddiydi, tüm mürettebatin basi beladaydi. Bazilari yok oldu ve bir daha geri dönmediler ama en korkuncu bes denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katilasan metal levhalarinin içinde kalmalariydi. Bu feci bir olaydi, birisi kurtuldu ama bir daha asla eski haline dönemedi. Aklini tamamiyle yitirmisti ama yapacak bir sey yoktu. Bazilarinin psisik yetenekleri gelismisti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çikan insanlar vardi. Manyetik alanin içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birinin yüzüne veya eline dokunmasiyla görünür hale geliyorlardi yani dokunmanin giysilerin olmadigi bir yere yapilmasi gerekiyordu. "Donma" adi verilen bu durum saatlerce, günlerce sürebiliyordu hatta bir tayfa'nin donmasi alti ay sürdükten sonra kurtarilabildi. Elektronik kamuflaj basladiktan sonra geminin ve mürettebatinin bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çikip ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi? Sorunun cevabi hala yok ama Philadelphia Deneyi hayatimda yasadigim en korkunç, en inanilmaz olaydi;
bildiklerim bu kadar, uzmanlarin ne düsündüklerini bilecek konumda degildim."
Holografik balonlar
Gemi nasil Norfolk'a gitti? Neden yine Philadeiphia'da bir yere gitmedi? Levenson'un "Zaman Kilitleri" mi neden olmustu? Biz bir zaman dizisi içinde yasiyoruz, her hareketimizde bir an geçiyor ve zamani olmadan süregelen uzayla çevriliyiz. Uzayzaman içinde bir yerde, bir an için varoldugumuzda, olusan zaman karesi yani o anin resmi, lokal uzay/mekan kosullari geregince yakalanir ve dünyadan çikarak günes sistemine yayilir ama uzaya gitmez ve günes sisteminin çevresinde yörüngeye girer. Bu "isinlanma" gibidir yani her hareketimizin bir resmi çekilip, uzaydaki albümde yerini almistir. Bu sonsuz zaman resimleri veya dilimleri Yaradilis'tan beri vardir. Yani dünya zamani içinde degil de, uzay zamani içinde geri dönüp tüm resimleri görebiliriz.
Bu olusumun diger kosulu bugünün emilme özelligidir, içinde bulundugumuz an bir bir balon gibi siserek holografik bir görüntü olusturur; bu tek bir anlik resimlerin biriktigi bir alandir ve özel bir uzay alanindadir. Yani o alanda bu an ve geçmisteki tüm anlar vardir; iste USS EIdridge'in Norfolk'ta ortaya çikmasinin nedeni geçmisinde orada bulunmasidir; çarpilan uzayzaman alaninda geminin geçmiste orada bulundugu anin resmi ortaya çikmis ve gemi görülmüstür. Yani o anda hem Philadeiphia'da, hem de Norfolk'tadir. Eger zaman alanini yeterince bozabilirsek, madde bir an için geçmiste bulundugu bir yerde gözükebilir, dünya-zamanda degil, uzay-zamanda yer degistirmistir çünkü daha önce oradaydi. Eger olay sirasinda ve transer tamamlanmadan önce birisi enerjiyi durdursaydi, madde parçaciklari isinlanarak emilecek kaynagina dogru yani geriye vakumlanarak bu andaki orijinal yerine dönecekti. iki balon düsünün; birisinin içinde Philadeiphia'da USS EIdridge bulunsun; öteki balon ise Norfolk'da ama içi bos; bu bos balonda madde olmayan holografik görüntü beliriyor ve bu görüntü geçmiste bir yerde olan uzaysal imaj. Geçmisteki her zaman resmi bir holografik imaj balonu olarak vardir, bunu bir çizgi filmin veya bir animasyonun kareleri olarak da düsünebilirsiniz. Ve bu resim dizisi her varolan sey için olusmaktadir.
Simdi dikkat edin;
eger biz Philadelphia'da bulunan USS Eldridge'in kendisinin bulundugu dolu balonu sıkISTIRIRSAK , Norfolk'taki bos balona giden maddi bir baglanti koridoru ya da madde tüpü olustururuz. Yani imaj gemiye dogru... Bu noktada, kaynagin dörtte biri bos, hedefin dörtte üçü doludur, iste tam bu anda birisi balonu sıkistirmayi durdurursa ne olur? Isinlanmis madde dalgalar halinde geri dönerek orjinal uzaysal alanina geri döner yine vakum yaparak balonunu doldurur. Basinç yani sıkistirma enerjisi "Yüksek siddette titresen manyetik alanlar" transferden önce serbest kalmistir. Sonuç dalgalari dev bozucu veya distortional etkiler yaratarak kütleyi alaninda hacimsiz birakirlar. Canli organizmalarin kayit alanindaki etkileri kagit gibi incedir, dalga yerini alirken tüm dalgalarin kaydi sirasinda kurbanlar hayalet kayitlara dönüsürler. Bu bioplazmik alanin bozulmasi ciddi fiziksel sorunlara yol açabilir; bu olasilik öldürücü ve sasirticidir ama yapacak bir sey olamaz, bilgisayarda kelime islem programiyla resim yapamazsiniz. Eger amaç görünmezlikse, çesitli tanim ve yorumlar getirebilir. Ama niçin gemi suya batmamis veya karada bir kentin ortasinda belirmemistir sorusunun cevabi yukardadir, zira geçmisin resimlerinde bunlar yoktur. Ve negatif sonuçlara göründügü kadar bakilirsa, deneyde yanlis giden bir seyler vardir. Ama bunlar nedir?
"Philadelphia Deneyi olasidir"
Philadelphia Deneyi bu bilimsel anlatimlardan sonra bugün 1943'te oldugundan çok daha fazla güncel. Yeni kaynaklardan yeni ayrintilar ögrenilmekte, bir diger iddiaya göre projede görev alanlarin beyni yikanarak, gördüklerini unutmalari saglanmisti ama yillar sonra anilar geri gelmeye basladigi için yasayan taniklar konusmaya basladilar. Bielek bu yeni iddialardan kitabinda söz ediyor. Hikayeyi dinledikten sonra hemen akla gelen bazi önemli sorular var;
* Philadelphia Deneyi, 1943 yilinda gerçekten USS EIdridge adli bir destroyerde veya bir baska gemide mi yapildi? Bu gemiye ne oldu?
* Gerçekten göz açip kapayinca kadar koca bir destroyer 6000 km uzaga gidip geldi mi?
* Her iki deneyde yer alan mürettebata ne oldu? Simdi neredeler ve 54 yil sonra hala yasayanlar var mi?
* Içlerinden hiçbirisi ortaya çikip, olayi neden anlatmadi?
* Nasil oldu da ABD Deniz Kuvvetleri, böylesine önemli bir bilimsel adimi, 50 yil saklayabildi?
* Böylesine korkunç bir sonuca ulasan bu teknoloji nasil bir seydi?
* Einstein'in "Birlesik Alan Kurami" gerçek miydi?
* Peki bu kuram gelistirilip, tamamlanmis miydi?
* Bugün Philadeiphia Deneyi ile ilgili dosyalar hangi kapali kapinin ardinda saklaniyor?
Daha pek çok soru sorabiliriz ama cevaplar bulunamiyor, Bielek yukardaki sorularin bazilarina cevap aradi ama o da yeterince tatmin edemiyor. UFO'larla Philadeiphia Deneyi arasinda ne gibi bir iliski olabilirdi? Dr. Rinehart kimdi? Bu isim Türkiye'de de "Yok Oldu" adiyla yayinlanan "Thin Air" adli Philadeiphia Deneyi ilgili kitapta duyuldu, kitabi George E. Simpson ve Neil R. Burger yazmislardi. Alfred Bielek and Preston Nichols'a göre, Dr. Rinehart, Bili Moore adli bir bilim adaminin takma adiydi. Moore, deneyin ilk asamalarinin bilimsel hesaplarini yapmis ve hatta deneyde bizzat görev almisti, isigin bükülmesi alaninda uzmandi. Peki ama kimdi ve neredeydi? Jessup'un arkadasi Dr. Valentine, Charles Berlitz'le yaptigi röportajda söyle diyordu; "Bence Philadeiphia Deneyi bilinen va alisilmis yollarla açiklanamaz. Baz bilim adamlari atomun temel yapisinin, madde parçaciklarindan degil, elektromanyetik alanlardan olustugu görüsündeler. Bu çok karmasik enerji alanlarinin birbirlerini etkilemesi olayidir. Eger böyle bir evrenin içinde maddenin katli fazlari bulunmasaydi, sasilirdi. Bu fazlarin bihsinden birisine geçilmesi bir yasamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arasi degismedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanlarin karistirici olarak degisimler yaratabileceginden kuskulaniliyordu. Maksatli olarak, olagandisi manyetik kosullar yaratilmasi hem fiziksel,, hem de yasamsal olarak maddenin fazim degistirebilir. Bu durumda da, bagimsiz bir varlik olmayan ama içinde bulundugumuz yasama benzer belirli bir madde/zaman/enerji boy ütü n un bir parçasi olan zaman faktörünü de çarpiklastirir. Kisacasi Deney, olasidir."
Berlitz'e göre Philadeiphia Deneyi'nin yapilip yapilmadigi belli degildir ve su an için kanitlanamaz ama kavram olarak geçerlidir çünkü Einstein'in "Birlesik Alan" kurami tarafindan desteklenmektedir. Eger Deney yapildiysa, söylentilerin ardindaki gerçek taniklar susmaktadirlar ve belki de "Yok Oldu" kitabinda anlatildigi gibi çildiran ve inanilmaz degisimler gösteren mürettebatin çogu ölmüs veya gizli bir yerde ölümü beklemektedirler. Ve belki de bir gün, üzerinde "Çok Gizli" yazili bir dosyanin açilma zamani gelecek karanliklar aydinlanacaktir.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2439 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2015, 05:52:14 öö
Gönderen: Risus