Sn.Adam
Bana anlatamadığınız bir konu yok olsa idi biraz kalın kafalı olurdum sanırım.Benim farklı bakıp algılamam sizin anlatamadığınız anlamına gelmez,sadece birçok şeyde olduğu gibi buradada farklıyız ki bencede olmalıki tadı olsun.
Bakınız siz Emile Durkheim'in sözlerini doğru kabul eder baz alırsınız buna hayır demem zaten hayır noktasıda pek yok bende bir başka bakışa göre olayı yorumlarım anlamaya çalışırım.
Din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar bütününe verilen isim veya tanımdır. Zaman zaman inanç sözcüğünün yerine kullanıldığı gibi, bazen de inanç sözcüğü din sözcüğünün yerinde kullanılır. Din tarihine bakıldığında, birçok farklı kültür, topluluk ve bireyde din kavramının farklı biçimlere sahip olduğu görülür. Arapça kökenli bir sözcük olan din sözcüğü, köken itibariyle "yol, hüküm, mükafat" gibi anlamlara sahiptir.
Din kavramının farklı tanımları vardır. Mevcut ansiklopedik tanımlardan biri şöyledir:
"Din üyelerine bir bağlılık amacı, bireylerin eylemlerinin kişisel ve sosyal sonuçlarını yargılayabilecekleri bir davranış kuralları bütünü ve bireylerin gruplarını ve evreni bağlayabilecekleri (açıklayabilecekleri) bir düşünce çerçevesi veren bir düşünce, his ve eylem sistemidir."
Sözcük olarak dinin tanımı ise, Türk Dil Kurumu'na göre:
"Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet" ve "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen".
Sözcük anlamı ve ansiklopedik kavramsal izahı aşarak bir kurum olarak dini tanımlamakta bazı güçlükler vardır. Bilim adamlarının dinin temel özelliği olarak kabul ettikleri unsurlara göre din tanımları da farklılık göstermektedir. Din tanımı birçok farklı bilim dalı ve felsefede farklı biçimlerde ele alınmıştır.
Bergson’a göre din, zekanın dağınıklığı ve çaresizliği karşısında doğanın koruyucu tepkisi ve daha da ileride hayatın bütününe bağlanma, hayat hamlesinin en derinidir.
Edward Sapir’e göre din, günlük yaşantının anlaşılmaz ve tehlikeli ortamı içinde gönül huzuruna iç huzuruna götürecek bir yolun bulunmasıdır ve çok karmaşık bir yapıya sahiptir, doğa ve toplumla ilgili olguları açıklamada insanlara yardımcı olur.
Psikologlara göre din bir üst benlik olayıdır. Bireyi topluluğa bağlayan kişisel yapısının projeksiyon aracılığıyla belirlediği ikincil kurumlardır. Sosyologlar ise dini toplumla açıklarlar.
Sosyoloji dine kutsalın toplum hayatındaki deneyimi olarak bakar.
Parsons’a göre ise din, kainatta insanın yeri, insanın diğerleriyle ilişkisi, çevresi ve diğer insanlarla ilişkilere bağlı olarak arzu edilir olan ve olmayan şeyler hakkında geliştirilen ve gerçekleştirilen bir anlayıştır.
Tasavvuf ve din psikologlarına göre din, insan-ı kamil insan olmaya sevkeden bir disiplindir.
İslam Peygamberi Muhammed'e göre "gittiğiniz yoldur".
Satanist kilisesinin kurucusu Anton Szandor Lavey'e göre İnsan yaşamını etkileyen her türlü elektriksel alandır.
Bana göre en akla yakın gelen hz.muhammedin tanımı gittiğiniz yoldur.
saygılarımla