Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Ahlaki Kanıtlar  (Okunma sayısı 3596 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 21, 2008, 01:13:36 ös
  • Ziyaretçi

Ahlaki kanıt üzerinde tartışmanın kökeni yine Platon'a kadar gitmektedir. O noktadaki görüş gerçek ve doğru olanın muhakkak "İyi Formunda" olmasıdır. Bazı kişiler bu tarz bir kanıt üzerinde filozofların değil sade halkın durduğunu ileri sürmektedirler. Bu bir anlamda doğrudur. Filozofların tartıştıkları konular zaman zaman şekil değiştirmektedir. Ama her ne olursa olsun filozoflar arasında moda olan konuların değişmesi daha önce tartıştıkları ya da daha sonra tartışacak oldukları konuların bir çoğunun önem taşımadığı anlamına gelmemektedir.

Ahlaki kanıt, kişinin ahlaki deneyiminden ve bu deneyim ile ilgili her çeşit veriden yola çıkarak Tanrı'nın varlığını ispat etmektir. Bu tarz bir kanıtı 18. yüz yıl sonlarında geliştiren Kant'tır. Aslında Ahlak yoluyla Tanrının varlığı inancını temellendirmeye çalışırken Kant, büyük bir zorlukla karşı karşıya kaldığının farkındadır. Bir yandan ahlakın otonomluluğunu korumak, öte yandan da inanç ile ahlak arasında makul bir bağın var olduğunu göstermek zorundadır. Böyle bir çabada ahlaktan inanca gidilmek suretiyle inanmanın rasyonelliği ortaya konacak, ama inançtan yola çıkılmak suretiyle ahlakın temellendirilmesine gidilmeyecektir. Başka bir deyişle ahlaki teolojiye "evet", ama teolojik ahlaka "hayır" denecektir. Kant'a göre insan ahlaki bir varlıktır. İnsan ahlaklı olmaya "mecbur" bir varlıktır. Onu mutluluğa layık kılan da yine ahlaklılıktır. Akıl dünyasında ahlaklılıkla mutluluğun birleştiği bir sistemin varlığını düşünmek, insan olarak bizim hakkımızdır. Bu konunun yalnızca bir ide olarak fikirde kalmaması gerekir. Mutluluğun gerçekleşebilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.

Kant'a göre insan Tanrı'nın ve sonsuzluğun olmadığını kanıtlayamadığına göre ve dünyada iyi olan her kişinin de kör doğanın zulmüne tabi olacağı gerçeğinde umudunu bir yerde noktalamalıdır. Bunu yapamazsa umutsuz kalacak ve bu da kişinin ahlak duygusuna zarar verecektir. Bu noktadan hareketle Kant'a göre ahlaki bir varlık olan Yaratıcı'nın varlığının kabul edilmesi gerekmektedir.

Platon üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan A. E. Taylor'un "Tanrı var mıdır?" isimli eserinde: "Deneyimlerimize göre ahlaki talepler zorlayıcı ve bağlayıcıdır. Onların bu özelliği, kendi düşünce ve kararlarımızdan değil, daha yüce ve evrensel bir varlıktan gelmektedir. Vicdanımızın sesi, yaşayan bir Tanrı'nın faaliyetinin açık işaretidir" demektedir. Yani bir anlamda Ahlaki ideal objektif olup herkes için geçerlidir. Kesin bir olgu-değer ayrımından söz edilemez. Sürekli bir ahlaki ilerleyiş içinde bulunan insan, bir takım taleplerle karşılaşmakta ve ilahi inisiyatif onu daima ileriye doğru çekmektedir. Bu taleplerin son kaynağı insan olamaz. Yine uğruna her şeyimizi feda etmeye hazır olduğumuz bir gaye dünyevi bir gaye olamaz. İşte böyle bir gaye, varlığında bütün iyilikleri toplayan, varlığın da değerin de asıl kaynağı olan Tanrı'dır. O halde, ahlaki şuur ve ahlaki ilerleme, bizi bir Tanrının var olduğu inancına götürür.

Görüldüğü gibi bu delil, mantıki bir kesinlik iddiasıyla ortaya çıkmamaktadır. İnsanın ahlaki deneyimi hareket noktası olarak seçtiğimiz takdirde nasıl bir düşünce içine girebileceğimizi göstermektedir.


Aralık 16, 2012, 04:10:38 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Kant'a göre insan Tanrı'nın ve sonsuzluğun olmadığını kanıtlayamadığına göre ve dünyada iyi olan her kişinin de kör doğanın zulmüne tabi olacağı gerçeğinde umudunu bir yerde noktalamalıdır. Bunu yapamazsa umutsuz kalacak ve bu da kişinin ahlak duygusuna zarar verecektir. Bu noktadan hareketle Kant'a göre ahlaki bir varlık olan Yaratıcı'nın varlığının kabul edilmesi gerekmektedir.



Güzel ve anlamlı bir açılım .

Alıntı
Platon üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan A. E. Taylor'un "Tanrı var mıdır?" isimli eserinde: "Deneyimlerimize göre ahlaki talepler zorlayıcı ve bağlayıcıdır. Onların bu özelliği, kendi düşünce ve kararlarımızdan değil, daha yüce ve evrensel bir varlıktan gelmektedir. Vicdanımızın sesi, yaşayan bir Tanrı'nın faaliyetinin açık işaretidir" demektedir.

Evet o vicdan , kendisini görmediğimiz ama varlığını hissettiğimiz bir olgu .Ama bazılarında az veya hiç olmayan ayrıcalık. İnsan olup olmadığını yorumlarken önemli bir kıstas .

Saygılar Sayın bugfree ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2414 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:11:05 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2609 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:12:04 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2238 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:12:52 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2781 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:14:16 ös
Gönderen: bugfree
2 Yanıt
2904 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2013, 06:53:37 ös
Gönderen: Melina
9 Yanıt
5287 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2013, 12:11:36 öö
Gönderen: symbol
4 Yanıt
3054 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 12:44:34 öö
Gönderen: Melina
3 Yanıt
3553 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2012, 01:49:48 öö
Gönderen: Ares
4 Yanıt
4397 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2015, 05:57:41 ös
Gönderen: Risus
1 Yanıt
2609 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 02, 2015, 01:51:29 öö
Gönderen: Risus