Aslında bu siteye yazı yazmayı düşünmüyordum ancak konunun önemi yüzünden üye olduğum her yere yazı yazmayı görev biliyorum. Doğru veya yanlış içimdekileri paylaşmak ve gelecekle ilgili kaygılarım da gün geçtikçe haklı olduğumu üzülerek göstermek istiyorum.
Sadece bu gün kaybettiğimiz 26 fidanımız için söylemiyorum bunu, dünde kaybettik, ondan önceki günde. Acılar, sinir krizleri ve psikolojik olarak çöken aileleri, anneleri, babaları, kardeşleri ve insanları gördüğüm için, böyle şeylerin olmaması gerektiğini düşündüğüm için yazıyorum.
Çok kişi beni sivri dilli, çok bilmiş, söylediklerinde aşırı ısrarcı olarak gördü. Evet öyleyim, zaten öyle olduğumu da defalarca söyledim, hatta olmam gerekir bile dedim. Çünkü bir çok insan öldü, bir çok aile mahvoldu. Bunları geçen yıl görmek çok zor değildi. Seçimler gelirken kapalı kapılar ardındaki kirli pazarlıklar yüzünden biraz ortalık durulmuştu. Zaten o pazarlıklarda internete de düştü. Bunları bilmek için şahit olmak veya müneccim olmak gerekmiyordu. Ben bir çok konuda sesimi duyurmaya çalıştım. Öncelik veya ayrıcalık bu gün için masonlukta olabilir, ancak yarın herkes bu günün cefasını çekecek.
Bu gün yaşananlar henüz iyi günlerimiz, gelecek daha karanlık. Cinayetler, katliamlar, şehirlere, köylere sıçrayacak, sokakta gözümüzün önünde bebekler dahil bir sürü cinayete, katliama, yağmalamaya şahit olacağız. Yaşamak artık çok daha zor olacak, nefes almak güçleşecek, etrafı dayanılmaz kötü kokular saracak. Çünkü, geleceği kararttıklarını ve olanlarında kendi suçu olduğunun farkına varmayan insanlar tarafından yönetiliyoruz. Onlar aptalca ve boş hedeflerin peşinden koşarken, korkaklıkları yüzünden verdikleri tavizlerin nereye gittiğinin farkında olacak kapasitede insanlar değil. Bir sürü gencimizin ölümünden kendilerini sorumlu tutmuyorlar. Sıfır terörle aldıkları ülkeyi savaşın eşiğine getirdiler ve bu da olacak.
Bu sadece terör konusudur, aslında konu daha geniş ve derindir. Yarın mason olmak, dindar olmak, dinsiz olmak, köylü olmak şehirli olmak, okumuş olmak, konuşmak veya sessiz kalmak kimseyi olacaklardan kurtarmayacaktır. Kurşunun aklı olmaz, işkencecinin vicdanı olmaz.
Bu gün herkesin imkanları dahilinde eyleme geçmesi gerektiğini söylüyorum ve sessiz kalmamayı, uyumlu veya toleranslı olmaması gerektiğini söylüyorum. Mason olsa bile, kardeşiniz olsa bile, dindaşınız olsa bile , vatandaşınız, yoldaşınız olsa bile artık bağırmanın, savaşmanın zamanıdır. Bu sadece bu gün ölenler için değil, yarın ölecekler için, geleceğimiz için şarttır. Ulu önderimiz ATATÜRK ingilizlere anlayış göstermedi, fransızlara anlayış göstermedi, hacıya hocaya cahile anlayış göstermedi. İktidarı için herkese ağam paşam demedi, açılım yapmadı. Kendi cebini doldurmaya çalışmadı, itibarını düşünmedi. Tolerans var mıydı sizce? Kaç kişiyi astırdı.
Eşit şartlar altındaki insanlar demokrasiyi çoğulculuğu ve toleransı konuşabilir. Ben ancak benim kadar olan birisine toleransta bulunabilirim, kaldı ki gerçek hayatımda insanlara aşırı derecede toleranslı davranırım ve bu yüzden sürekli zarar görüyorum. Soruyorum, delilerin, geri zekalıların yanında yaşamak zorunda kalırsanız anlayışlı olmanız size ne kazandırır. Bir aslan kafesine atıldığınızda sizi anlayışlı olmanız değil savaşmanız kurtarabilir ancak.
Bu yüzden anlayış, tolerans, insan sevgisi, allah korkusu yada adına her ne derseniz deyin hiç bir işe yaramayacaktır. Eşit değilsiniz çünkü.
Yine söylemek zorundayım, sesimin yettiği kadar bağıracağım, gerekirse herkesle kavga edip ters düşeceğim ama söylediklerim doğru ve herkes artık savaşmak, eyleme geçmek zorundadır. Kimse bulunduğu yer, konum, ve mevki sayesinde rahat ve huzurda olamayacaktır.
Bazıları federansyonu konuşuyor, bazıları anadilin ingilizce olmasını söylüyor, bazılarınız liberalizm diyor, bazılarınız kürtler ezildi diyor, bazılarınız onlara eğitim götüremedik diyor, bazılarınız dinden uzaklaştık diyor.
Hayır beyler, burası TÜRKİYE, komünizm gelesiye kadar da TÜRKİYE kalacaktır. O güne kadar Ulu önder ATATÜRK'ün sisteminden başka kurtuluşumuz yok ve olamayacaktır. Bu kehanet değildir bu dialektiğin sonucudur.
Ya bağırıp çağırıp kavga edeceksiniz yada yarın ateş size kadar gelecek. O zaman da kimseyi bulamayacaksınız.
Çok mu karamsarım? Abartıyor muyum sizce? Peki öyle olsun, 24 şehit değil 24bin can gittiğinde konuşuruz, tabi onlardan biri olmazsak.
Saygılarımla...