Gayet sade bir dille yazılmış,kolay anlaşılan,detaylandırılmamış ama bilgilendirici olarak benimsediğim ve beğendiğim bir yazıyı birkaç bölüm halinde forumda paylaşmak istedim.
Umarım,ilgilenenler okuduklarını beğenir ve faydalanır.
GİRİŞ :
Evren ile Tanrı'yı bir ve aynı sayan öğretilerin ve inanç sistemlerinin genel adı PANTEİZM 'dir. Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş kabul eden görüştür. Panteizm anlam olarak Tümtanrıcılık demektir. Panteizm'in temel ilkesine göre, evrende bulunan her şey tek bir Varlık'tan oluşmuştur. Gerçekte var olan bu tek varlıktır, tüm nesne ve canlılar onun çeşitli görünümleridir. Eski gizemci, Hermetik ve ezoterik toplulukların çoğunda Panteist ilkeler benimsenmiştir ve tüm öğretiler gibi dejenere edilmeden önce de pek çok insana yarar getirmiştir.
Evreni algılayış biçimi olarak Panteizm, Hindu, Buda dinlerinde metafiziğin görünenin ardındaki tek gerçek olduğu geleneğine uygun bir anlayıştır. Felsefî bir tasarım olarak Panteizm ise, eski Yunan felsefesinde Plotinos (205-270), Rönesans'tan sonra Giordano Bruno (1548-1600) ve Spinoza (1632-1677) tarafından temsil edilmiştir. Düşünsel kökü Antik Çağ Yunan Stoacılığına dayanan Panteizmin ileri sürdüğü “Evrenin Ruhu Anlayışı”, Hegelciliği ve Spinozacılığı doğurmuştur.
Yahudi mistisizmi Kabalacılık tümüyle panteisttir. Vahdet-i vücut anlayışı ile Tasavvuf 'ta da panteist olgu benimsenmiştir. Ezoterizmi, bu toplulukların dejenere olmayanlarını ve halen aydınlanma çalışmalarını sürdüren toplulukların işlevlerini yani inisiyasyonu daha iyi kavramak için Hermetizm ve Neoplatonizm ve Panteizm gibi temel öğretilerden mutlaka söz etmek gerekir ki aradaki bağlantılar kurulabilsin.
Ezoterizmi benimseyip uygulayan mistik, okült, teozofik ve ruhsal öğretilerle ilgilenen gruplar ve topluluklar, kendi öğretileri kapsamında çoğunlukla din, töre, bilim ve sanat gibi konuları bir bütün biçiminde işlerler. Öğretilerine göre akıl ve deney yoluyla ulaşılan bilgilerin ötesine geçmeye çalışarak, "sezgi/içe doğuş" yöntemi ile sağlanabilen bilgilere öncelik verirler ve bu öncelik ‘Gizli Öğreticiliğin’ de temeli olur. Ezoterik çalışmalar aslında inisiyasyona yönelik çalışmalar demektir. Bu çalışmalar insanları bazı ‘Hakikatlerle’ karşılaştırmak, onlara kendilerini tanıtmak amacıyla yapılırlar. İnsanın Hakikati keşfetmesi için önce kendini keşfetmesi gerekir. İnisiyasyonun bütün amacı insanın kendi kendine sahip olmasıdır. Kaybetmiş olduğu kendini, şuurlu olarak, bu dünyada tekrar yakalayabilmesidir yani benliğin tekrar şuurlu olarak ele geçirilmesi… Kuşkusuz bunun için tek yol inisiyasyon olamaz. Pek çok başka yol da vardır çünkü insanların ihtiyaçları farklı farklıdır. Sadece inisiyatik aktarımlarda ruhsal öğretmenle öğrencinin vazgeçemeyecekleri tek bir büyük hal vardır o da: ”Yüksek ruhsal enerjiyle temasa geçmek” halidir.
Ezoterizmi benimseyen topluluklar, kendilerine özgü bir çalışma yöntemi ve öğretisi olan topluluklardır. Üyeleri olmayan kişileri çalışmalarına almadıkları gibi, gizli öğretilerini kendi üyelerinden başkalarına açmayan örgütlenmelerdir. Bir ezoterik topluluğun bu gizlilik özelliği, onun "gizli örgüt" olmasını gerektirmez. Ezoterik bir topluluğun ya da kurumun varlığı, amaçları, ilkeleri, üyelerinin kimler olduğu, çalışmalarının nerede yapıldığı, nasıl çalıştığı herkesçe bilinebilir. Ezoterik ve gizemci bir topluluğun gizli olarak nitelendirilebilecek tek yönü, üyelerinin kendi aralarında yaptıkları inisiyatik bilgi çalışmalarının içeriğidir.
İnsanın nereden gelip nereye gittiği,amacının ne olduğu, Tanrı, Evren, Ruh, Varoluş gibi temel konuların insan üzerindeki etkisini ve yararını; grubun gücü ve bilgiyi açma kapasitesi kadar kendi ölçülerine göre derinlemesine, meta/öte yanıyla incelerler. Tarihsel süreç içindeki diğer ezoterik bilgilerle karşılaştırmalar yaparak, dinler tarihi ve felsefe ile de ilgilenirler, insanın özüne, kim olduğuna nereden gelip, nereye gittiğine dair tüm verileri araştırırlar, incelerler. Her zaman her ezoterik grubun, o gruba has inisiyatik sırları vardır. İşte bilginin dejenere olmaması için tek paylaşmadıkları bilgi budur.
İkinci Doğuş
Ezoterik İnisiyasyon uygulamalı bir çalışma biçimidir; "dışarıdaki", "yabancı", "harici", "bigâne" kişinin "içeri" alınması, "mahrem" kılınması, ezoterik topluluğun "üyesi" durumuna getirilmesi, ezoterik bilginin ışığına kavuşması anlamına da gelir.
Ezoterik İnisiyasyon; bireyin,bir aşamadan bir üst aşamaya geçişini ruhsal olarak gerçekleştirmeye yönelik bir süreçtir. Burada amaç, bir takım simgesel eylemler ve fiziksel edimler aracılığıyla, bireye yeni bir yaşama "doğmak" üzere, eski yaşamında "öldüğü" duygusunu verebilmektir. Bu nedenle, kimi ezoterik gruplarda inisiyasyona, “İkinci Doğuş” adı da verilir.
İnisiyasyon yoluyla, kişi daha "yetkin" bir tinsel duruma girmekte, "üstün" bir evren anlayışına ulaşmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, inisiyasyon, en derin anlamıyla, bir çeşit "Üstün İnsana/tasavvufta İnsanı-ı Kamil” olarak adlandırılan insana yükseliştir. Temel işlevi, kişinin, dış yaşamındaki her türlü koşullu durumunun ötesine geçmesini sağlamaktır. Böylesi bir "Yüceltme" eylemi, evrenin özündeki "Büyük İyiliğin/Hayrü-Ala’nın" bireyde belirmesi, tanrısallığın insanda tezahürü olgusunu varsayar. Bu varsayım temelini Panteist düşüncede bulmaktadır.