Aykut Yazgan bildiğim kadarıyla Anadolu Aydınlanma Vakfı'nın kurucusu. Vakfın belli aralıklarla söyleşileri oluyor herkese açık, tavsiye ederim güzel konular seçiliyor.
Röportaj;—
Ne zaman ve nasıl mason olmaya karar verdiniz?Mason olmaya ben karar vermedim. Bizim aileden gelen bir gelenek gibidir. Babam masondu. Tabii onun önerisiyle ben de masonluğa intisap ettim. Zaten masonluğa giren insanların genelde büyük bir çoğunluğu kendileri talep etmezler. Onların bir öncüleri vardır. Teklif ederler...
—
Her mason baba çocuğunu mason yapar mı?Hayır bu gelenekselleşmiş halde değil. Ailede mason olup da aileden korkunç tepkiler alan vardır. Masonluk o kadar karmaşık ki.
—
Ailenizde babanızdan başka mason olan var mı?Sanmıyorum, yok herhalde..
—
Peki neden ayrılmaya karar verdiniz?Bu sorunun cevabını vermek için çok dolaşmak lazım. Masonluğu anlatmak, onu bilmek lazım. İnsanlar niçin bir cemaatten ayrılırlar? Birtakım menfaatler için cemaatlere intisap eder, birtakım menfaatler için ayrılırlar. Başka niye ayrılır? Menfaatler birbirleriyle çatışır, cemiyet üyelerine kızar, gidişata kızar, işine gelmez ayırılır. Fakat eğer bir mefkûreye insan hakikaten bağlanmışsa, hakikaten bunun güzel bir yol olduğuna inanmışsa gidişatın kötülüğünü gördüğü zaman bu da bir ayrılma nedeni olabiliyor.
Masonluk bir anlamda safsatadır
—
Nedir masonluk?Bütün öteki inanışlar gibi bir yaşam tarzıdır. Yalnız burada inanç çok parantez içine alınmıştır. Bunun hiç bir bilimsel açıklaması yoktur. Masonluk insana bir formasyon verir. Siz birşeyler almak istersiniz ama size bir şey vermez.
—
Bir inancı yoksa nedir o zaman? Bir din mi, tarikat mı, yoksa sade bir dernek mi?Ne bir din, ne bir bir tarikat ne de bir inanıştır. Sadece bir yöntemdir. Bütün dinler veya inanışlar işte şunu şunu yap iyiliğe erersin derler, masonlukta böyle bir şey yok. Bir reçetesi yok. Masonluk bir hayat tarzıdır. Belki safsatadır, böyle de kabul edilebilir. 1700'lerde ortaya çıkmış bir kuruluştur. Felsefesini birtakım eski törelerden filan almıştır ama nitecede bir yoldur ve tatbik edilmesi gereken birtakım hususlar vardır. İnsanın bir defa herşeyden önce faziletli olması lazım. Sevgiye önem vermesi lazım. Önem vermekten öte onu tatbik etmesi gerekir. Dinlerde de böyle değil mi?
—
Dinlerden bahsettiniz, ibadetlerini yerine getiren ve aynı zamanda mason olan kimse gördünüz mü?Tabii beş vakit namazını kılan masonlar vardır. En koyu Yahudiler vardır, cuma günü orucunu tutan Hıristiyanlar vardır.
—
Peki kimler mason olabiliyor?Herkes. Hiç bir şartı yok. Yalnız tabii gidilen mekanlarda birtakım tatbikatlar yapılıyor.
—
Ne gibi tatbikatlar?Toplantılar yapılır buralarda, birtakım ritüeler yapılır. Ondan sonra günlük konuşmalara geçilir, bu konuşmalar çok muhtevalı olabiliyor. Siyasi olaylara kadar toplumu ilgilendiren her olay konuşulur.
—
Toplantılar sohbet niteliğinde mi yoksa bir vaaz niteliğinde mi yapılır?Hayır sohbet değil. Genelde masonlukta iki üç tip konuşma vardır. Ya konferans şeklindedir, yahut bir panel şeklindedir...
—
Ritüeler birer ibadet midir?Hayır onlar sizin anladığınız manada ritüel değildir. Namaz bir ritüeldir. Eğer teravih namazı kılıyorsanız bunun bir sırası vardır. Bu sırayı siz bozamazsınız. Bu ritüeldir ama bütün bunların toplamı tanrı karşısında sizin ibadetinizdir. Masonlukta ibadet yok. Toplantı salonuna girildiği andan itibaren nasıl davranılması gerektiği yazılıdır, öyle davranmak zorundasınız.
—
Masonlukta her şey niçin bu kadar gizli?O kadar gizli değil. Şu anda mason toplantılarına girilebiliyor.
—
Ama o kadar açık olmadığını siz de takdir edersiniz her halde?Bu şekilde yaklaşım beni zaman zaman tedirgin ediyor. Gizlilik masonluğa has bir şey değil. Şimdi ben tak diye Nakşibendi tarikatına elimi kolumu sallayıp girebilir miyim? Gizli olan şu, biz toplanıyoruz sen bizi rahat bırak. Bizden başkası gelmesin. Niye? Bizim bir alışkanlığımız var, sen bizi rahatsız edeceksin; çünkü gözümüz devamlı sende olacaktır.
Çıkar için mason olanlar var
—
Masonların birbirlerini kayırmaları doğru mu?O zaten ayyuka çıkmış bir şey. Birtakım yolsuzluk ve başka çıkar ilişkileri muhakkak var ve bilinen şeyler. Ama bunları masonlar yaptı diye daha büyük yolsuzluk olmuyor. Çünkü bunu Rotaryenler de yapıyor, Budistler de yapıyor, hatta Dalay Lama bile yapıyor.
—
Peki belli menfaatler için mason olanlar yok mu?Menfaat sağlamak için din değiştirenler olduğu gibi tabii ki mason olanlar da vardır.
—
Türkiye'de ne kadar mason vardır?Herhalde bir on—onbeşbin kişi vardır.
—
Masonluğun sizce siyasi dengeleri etkileme gücü var mı?Bilmiyorum, hiç bilmiyorum?
—
Siyaseti belirmede etkisiz mi yani?Zaman zaman sorulur bu sorular. Dengeleri etkiler mi diye. Herhalde etkiliyordur...
—
Masonlukta bir dereceleme var dediniz, bunun gayesi nedir?İnsanlara tekamül etme oranlarında yine insanlar tarafından o insanlara verilen ödül gibi bir şey. Bunların hepsi eski inançlardan geliyor.
—
Çeşitli derecelerdeki insanların birbirleriyle iletişimleri var mıdır?Tabii vardır ama bir çırak bir ustanın toplantısana katılamaz. Yani derecelerin toplantıları ayrı ayrı yapılır.
—
Dereceleme bellirli bir zaman ölçüsünde mi yoksa çalışma neticesinde mi oluyor?Belli bir zaman neticesinde oluyor. Derece geçilirken bir önceki derece hakkında neler biliyorsun diye bir yazı istenir ki buna travay denilir.
—
Siz bu travayın siparişle başkalarına yazdırıldığını söylüyorsunuz...Şimdi oralara girdiğimiz vakit oralar biraz karanlık noktalar.
—
O halde aydınlatalım biraz...Neden ayrıldınız diye sordunuz işte bunların hepsi ayrılık sebebi. Ama şunun altını çizmek istiyoruz, bütün bu yanlışlıklar, soysuzluklar, hayasızlıklar, ahlaksızlıklar hiç bir zaman sırf masonluğa özgü olan şeyler değildir. Bizatihi masonluğu ilgilendiren olaylar değildir. Bunlar hepimizde var. Ben burada yalnız masonluğu tınlattım. Siz isterseniz toplumunuzu anlatın, belki orada da bulacaksınız. Eğer ben ticaret odasında olsaydım orayı yazardım.
—
Ne tür ahlaksızlıklar yapılıyor mesela?Adam derece atlayacak, bu atlamada yazması gereken bir yazı var buna travay denir. Ama adam travayı bile başkasına yazdırıyor. Bu adam ne kadar ahlaklı olabilir ki?
—
Siparişle mi yazıyor?Tabii. Ben yazdım şiparişle.
—
Siz ne karşılığında yazdınız veya ne karşığılında yazdırılıyor?Ben bir şey karşılığında yazmadım. Öyle âhım—şahım şeyler karşılığında da yazılmıyor, rica ile yazılıyor.
—
Yazıların başkalarına yazdırıldığı biliniyor mu?Biliniyordur. O yazı biraz da formaliteden ibarettir. Olmaması lazım. Maksat yazı yazılmış olsun. Bence hiç de okunmuyor. Tıpkı okullarda çocukların yazılılarda anlattıkları futbol maçları gibi...
—
Siz kitabınızda masonluğun ilk dönemlerinde sırf mason toplantıları kendi meyhanelerinde yapılsın diye Avrupa'da insanların parayla üstad—ı azam olduklarını söylüyorsunuz. Meyhanecilerin yerini bugün kimler almış durumda?Kimse almadı yerini. 1800'lerde Fransa'da masonluk gündemde. Herkes meyhanesinde bir mason locası açıyor tabii çıkarı için.
—
Bugün çıkarları için mason olanlar var mı? Mesela siyasette veya ticarette üst makamlara gelmek için mason olanlar yok mu?Tabii ki var. Olmaz olur mu? Ankara'nın ortasına kadar uzamıştır. Adamın bir çıkarı var, paraya ihtiyacı vardır veya bir yerlere gelmek istiyordur. Araştırır karşısına masonluk çıkar veya falanca oda çıkar. Bunlardan bir tanesini seçer ve köşeyi döner. Şimdi bunlardan masonluğu mu seçmiştir o zaman masonluğu alet etmiştir. Bu tür insanlarla Türkiye kaynıyor.
—
Bir inanış vardır; belli yerlere ait olmak ilerlemeniz için yeterlidir. Mülkiyeli olmak veya mason olmak gibi. Mason olanın sırtı yere gelmez mi gerçekten?Vallahi benim sırtımı görüyorsunuz. 50 yaşındayım, şu anda emekliyim ve yirmi sekiz sene de masonluk yaptım.
—
O zaman sizi tenzih edelim. Siz oyunu kurallarına göre oynadınız diyelim. Ama kuralları kendilerine göre düzenleyip sırtı yere gelmeyenler yok mu?Muhakkak vardır sırf kendi dümenini çevirmek için, sırf ticari kazanç sağlamak için, sırf siyasette belli yerlere gelebilmek için mason olanlar var ve sırtları da yere gelmemiştir.
—
Masonlar birbirlerine çok yardım ederler mi?Vallahi her yerde olduğu gibi birbirlerine yardım ederler masonlar da. Bugün Türkiye'de ne kadar Musevi yaşıyor? Birine bir şey oldu mu hemen yardımına koşarlar.
—
Localar nasıl oluşuyor?On—onbeş kişi bir araya gelip locayı oluştururlar.
—
Türkiye'deki loca sayısını biliyor musunuz?Hayır. Çünkü iki tane büyük mason locası var. Mason cemiyeti kurulurken ondan daha büyük bir mason cemiyetinin ona patent vermesi lazım. Nur—u Ziya Sokağındaki masonlar İngiltere masonları patenti ile çalışan bir kuruluştur, Tepebaşı'ndakiler ise Fransa masonlarından aldıkları patent ile çalışırlar.
—
Siz kitabınızda sık sık masonların ortaya çıkmamalarını da eleştiriyorsunuz? Masonlar neden ortaya çıkıp açık açık masonuz demiyorlar?Çok komik bir olay. Bunu ilk yazımda söyledim. Birinci nazırlık yapmış birine "Siz mason musunuz?" diye sorduklarında o da "Kardeşlerim beni öyle tanır" diyor. Çok komik dediğim gibi. Bir sırrı muhafaza etmek korkunç bir haz verir insana. Bu sır benim için müthiş bir hazdır. Ama zamanla belki bir kuyuya haykırıyorum. O zaman da kulaklarda ortaya çıkıyor.
—
Bir mason başka bir masonu nasıl tanır? Özel işaretleri var mıdır?Masonluğa girdiğiniz vakit yani kabul edildikten sonra size birtakım şeyler öğretirler. Birisi size elini uzattığı zaman şöyle yapar, kolunu şöyle tutar siz de şöyle yapın denilir. Bu tabii eskide kaldı gibi. Genelde büyük bir kısmı rozet taşır, oradan tanırlar. Eğer öyle bir rozet görürseniz bilin ki o masondur.
Masonluk Selanik'te başladı
—
Masonluğun kendine özgü özgün bir tarihi var mı?Tabii var hatta bunun içinde Türk masonluğunun bile kendine özgü bir tarihi var. Türk masonluğu Selanik'te başlıyor. Orada birtakım İtalyan locaları var. Bu localarla ilk önce İttihat ve Terakkiciler ilişki kuruyor.
—
Hatta İttihat ve Terakki'yi bizzat masonların kurdurduğu da anlatılıyor...Evet anlatılıyor. Ama ben bundan rahatsızım. Bunu birtakım yazarlarımız da yapıyor. İttihat Terakki'nin içinde muhakkak mason olanlar vardı belki de çoğunluktaydı. Benim özel tarih olarak anlatmak istediğim şu; o bize ait bir tarih.
—
Peki Türk masonluğu ne kadar özerk?Şimdi tabii sizin bir mason cemiyeti kurmanız için dışarıdan patent almak zorunda oluşunuz masonluğun size ait bir özerklik kazanmasını ortadan kaldırır. Bizim bir kaç arkadaşla savunduğumuz da buydu. Çünkü masonluk bir düşünce biçimidir, biz bunu doğudan veya batıdan kopartıp kendi malımız haline getirmeliyiz. Gaye buydu maalesef muvaffak olamadık.
—
Türkiye'deki masonik faaliyetler belirli bir patent neticesinde yapılabildiğine göre dışarıda neler planlanmışsa bizim masonlar da bunu tatbik ediyorlar o halde...Sizin söylediğinizi ben anlıyorum. Ama öyle değil. Masonluğun ritüelleri için yazılı şeyler var. Onlara uymakla mükellefsiniz. Şimdi patent şu; yetkisi olan bir büyük mason kuruluşunun diğer mason kuruluşlarına vermiş olduğu icazettir.
—
Ama bir lobi faaliyeti yürütür bu localar değil mi?Tabii yürütür. Her yerde vardır. Her mason kuruluşu bir yerden patent alır...
—
Bir de masonlukta dereceler vardır. Her yeni derece hiyerarşik bir kalkan görevi görür diyebilir miyiz?Şimdi birtakım sorulara yanıt vermek o kadar zor ki. Kendimi aptal gibi hissediyorum birtakım şeylere yanıt verememekten dolayı. Endişelerimden dolayı. Birtakım insani olmayan meziyetler, ahlaksızlıklar her yerde var. Satılmaması gereken şeyler parayla satılıp alınabilir. Ahlaki değerler değiş—tokuş edilebilir. Sanki bir meta imiş gibi. Bu bizde de olabilir. Bizim Cemal Kıpçak diye bir üstadımız vardı. Derdi ki; "Bir eleme sistemidir, her yeni derece insanı biraz daha olgunlaştırır, nihayet insan—ı kamile erersin." Otuz üçüncü dereceye birtakım eşekler gelebildiyse kimin suçu bu!
—
Yani kastettiğiniz tarzda insanlar yüksek derecelerde var öyle mi?Var ama önüne geçemezsiniz ki. Siz geçebilir misiniz? Belki böyle insanları cemaaten atarım diyebilirsiniz. Peki onları atmakla görevli olan kişi de yorganın altındaysa ne olacak?
İyi yolda değiller
—
İlişkiler bu düzeye varmış durumda mı?Aaa, belki. Yani bilemiyorum, cevap veremem ona. Ama iyi bir yolda değiller. Bu anlamda biz yeni bir şeyler önerdik.
—
Neler önerdiniz?Madem ki bir düşünce tarzıdır. O zaman her kültür kendi oturduğu topraklara uygun kültürlere sırtını dayayarak düşünce üretibilir. Yani Anadolu'daki insanlar, kendi kültürlerine dayanarak ayakta durabilirler, dışarıdan ödünç alınmış herhangi bir düşünce, herhangi sistem hiç bir zaman yararlı olmaz. Nitekim olmuyor da. Nihayetinde bizim söylediğimiz Anadolu merkezli bir masonluk kurmaktı. O zaman hiç kimseden yani Fransız'ından veya İngiliz'inden patent almazsın, sen patent verirsin.
—
Nasıl karşıladılar?Bundan yedi sekiz sene önce üstada söyledik. Mırın—kırın tabii. Ciddi olarak bir konuşma planı yaptık. İki sene kadar Anadolu medeniyetini taa Orta Asya'dan alarak konuştuk. Bu yukarıdakilerin de hoşuna gitti. Ama bir sonuç alamıyorsunuz.
—
Madem beğenildi neden sonuçsuz kaldı o halde?Bilemiyorum. İnsanların birtakım korkuları var. Bunların en büyüğü de yenilik. Onun için eskiye bağlı kalmak onlar için daha iyi. Masonluğun referans kaynakları tamamen Batı. Dolayısıyla masonluk bizden hiç bir şey taşımıyor. Masonluğun referansları arasında ne Anadolu, ne İslamiyet, ne bu topraklar üzerinde yaşamış herhangi bir uygarlık var. Kanaryaseverler Derneği gibi ama öyle olmaması lazım.
Kaynak:
http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=6436