Masonlar.org - Harici Forumu
Mason ve Masonluk Ne Degildir? => Anti-Masonluk => Konuyu başlatan: byblackwolf - Kasım 24, 2010, 12:58:58 ös
-
MASONLARIN KOMPLOLARI
Yıllar boyunca kendilerini bir 'hayır kurumu' olarak tanıtan masonların en rahatsız oldukları konulardan birisi, gerçek yüzlerinin açığa çıkarılması, gizli faaliyetlerinin deşifre edilmesidir. Dünyanın pek çok ülkesinde, bu yönde faaliyet yapan kişiler masonlar tarafından engellenmiş, bir şekilde faaliyetleri durdurulmuştur. İtalya'da P2 mason locasının açığa çıkmasının ardından, bu konuyu soruşturan savcıların, emniyet görevlerinin birer birer faili meçhul bir şekilde öldürülmeleri bu durumun yakın tarihten çarpıcı bir örneğidir. Ülkemizde ise, masonların iç yüzlerini açığa çıkaran çalışmaların başında Harun Yahya serisine ait eserler gelmektedir. 80'li yıllarda yayınlanan "Yahudilik ve Masonluk" isimli eser, bu alandaki en önemli kaynak kitaplardan biri olmuş ve halkımızın masonluk konusunda bilinçlenmesine büyük katkıda bulunmuştur. Bu eser, Adnan Oktar'ın hayatında da önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir.
Adnan Oktar'ın demir parmaklıklı pencerelerin ardından çekilen fotoğraflarındaki yüz ifadesi onun hiçbir şart ve koşulda vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyordu.
O güne kadar toplum içinde son derece gizli bir biçimde faaliyet gösteren masonluk örgütü, bu kitapta tüm karanlık yönleriyle gözler önüne seriliyordu. Kitapta, masonluğa kimlerin üye olduğu, üyelerin teşkilattaki konumları, devlet kademelerindeki, üst düzey mevkilerdeki masonların isimleri, masonik şirket ve kuruluşların listeleri, masonların ülke çapında ele geçirdikleri ekonomik ve siyasi güç kendi belge ve dokümanlarından ortaya konuluyordu. Aynı zamanda, masonluğun gizli bir tür tarikat olduğu yine belgelerle açıklanıyordu. Masonluğun faaliyetlerinin, amaçlarının, organizasyon yapısının, hiyerarşisinin, sembollerinin ve ritüellerinin ifşa edildiği kitapta, masonluğun, Siyonizm, Muharref Tevrat ve Kabala ile olan doğrudan bağlantısı da açıkça ortaya konmaktaydı. Bu eserin yayınlanması ile birlikte, masonlar ve onların gizli uzantıları Adnan Oktar aleyhinde çeşitli komploları hayat geçirmeye başladılar.
İlk başta aracılar vasıtasıyla Yahudilik ve Masonluk kitabının baskısının durdurulması için yüklü paralar teklif edildi. Olumsuz yanıt alınınca sıra tehditlere geldi. Bu da etkili olmayınca Adnan Oktar, suni bir gerekçe ile tutuklandı. Gerekçe olarak bir gazete röportajında yer alan "İbrahim milletinden, Türk kavmindenim" sözü gösterildi. Sahte raporlar, asılsız haberler, iftiralar, hakaretler bir kısım basında ardı ardına yayınlanmaya başladı. Sayın Adnan Oktar 19 ay tutuklu kaldıktan sonra, tutuklanmasına neden olan savcının bizzat, bu ifadelerin suç teşkil etmediğini beyan etmesiyle mahkeme tarafından beraat ettirildi.
1986 Yılındaki Komplo
Ancak bu 19 ay sırasında masonlar Adnan Oktar'ın çalışmalarını engellemek için var güçleri ile çalışmaya devam ettiler. Örneğin, Sayın Oktar'a "Yahudilik ve Masonluk" kitabının basılmaması karşılığında yüklü bir para ve "her türlü kolaylık" vaadinde bulundular. Adnan Oktar ise bu teklifi reddetti. Yahudilik ve Masonluk kitabı herşeye rağmen yayınlandı ve büyük yankı uyandırdı.
Bu durum karşısında masonlar yeni bir yola başvurdular ve Adnan Oktar tutukluluğunun 9. ayında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı. 10 ay boyunca burada tutulan Sayın Oktar, pek çok haksız uygulama ve baskıya maruz kaldı. Cezai ehliyeti olmayan, cinayet bile işlemiş akıl hastalarının yatırıldığı 14 A koğuşunda son derece kötü koşulları olan bir odaya yerleştirildi ve 40 gün süreyle burada ayağından zincirle yatağına bağlı olarak tutuldu. En ağır hastalar bile yakınları ile diledikleri gibi görüşebilirlerken, Adnan Oktar'ın ziyaretçi kabul etme hakkı kısıtlandı. Sayın Oktar sadece yakınları ile değil hemşirelerle, pratisyen hekimlerle, hatta doktorlarla dahi görüştürülmedi. Bu dönemde kendisine şuur kapatıcı bazı ilaçlar zorla içirilmek istendi. Asıl amacın Sayın Oktar'ın fikri mücadelesini engellemek olduğunun bir diğer göstergesi de, dönemin Hastane Başhekimi'nin "fikirlerin değişmediği sürece buradan çıkamazsın" şeklinde Adnan Oktar'ı tehdit etmesiydi.
Bu baskı süreci hukukun devreye girmesi ile sona erdi. Bilirkişi raporları Adnan Oktar'ın, "İbrahim milletinden, Türk kavminden" sözündeki "millet" kavramının İslami literatürde "din" anlamına geldiğini onadı ve Sayın Oktar aleyhine açılan dava, beraat ile neticelendi. Adnan Oktar'a Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından haksız yere verilmiş rapor ise, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından bozuldu. Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporda, Adnan Oktar için "tüm yaşamını inandığı mukaddes gayeye ve ideale teksif eden kişi" anlamına gelen "idealist passione" deyimi kullanılmakta ve Sayın Oktar'a yapılan uygulamanın haksız ve hukuk dışı olduğu gözler önüne serilmekteydi.
Kokain Komplosu
Ancak Adnan Oktar'ın merkezi dışarıda bir örgüt olan masonluğun perde arkasını deşifre etmeye devam etmesi, bununla birlikte Bilim Araştırma Vakfı'nın milliyetçi ve mukaddesatçı doğrultuda hızla artan faaliyetleri yeni komploların yaşanmasına neden oldu. Öncelikle 1990 yılı boyunca Sayın Oktar'ın şahsına yönelik bazı taciz ve saldırı girişimleri yaşandı. Ortaköy Karakolu'nda bulunan evraklarda da görüleceği üzere, bu dönemde Adnan Oktar'ın Ortaköy'de annesi ile birlikte kaldığı eve saldırı girişimleri yaşanmış, birkaç kez de Sayın Oktar'a yönelik pusu girişimleri olmuştur.
Asıl komplo ise 1991 yılı ortalarında hayata geçirildi. Adnan Oktar suni gerekçelerle göz altına alındı. Gözaltına alınmasının ardından, Sayın Oktar'ın annesi ile birlikte yaşadığı 75 metrekare büyüklüğündeki evinde 16 emniyet görevlisinin katılımı ile bir arama yapıldı. Yapılan aramada, emniyet görevlileri çok kısa süre içerisinde, Adnan Oktar'ın yaklaşık 1000 kitaptan oluşan kütüphanesinde, "ellerine aldıkları üçüncü kitabın içerisinde" bir kokain paketi buldular.
Olay üzerine, İstanbul Emniyeti'ne götürülerek 62 saat boyunca burada tutulan Sayın Oktar, daha sonra Adli Tıp Kurumu'na götürülerek kanında kokain tahlili yapıldı. Adli Tıp Kurumu'ndan verilen raporda alınan sonuca göre, Adnan Oktar'ın kanında yüksek dozda kokain yan maddesi çıkması sağlanmıştı.
Bu olayın bir komplodan ibaret olduğu ise sonradan pek çok delil ve bulgu ile birlikte ortaya çıktı. Bu arama sırasında, sonradan davaya bakan hakimi de şaşırtan birçok mantıksızlık ve tutarsızlık yaşandı.
Örneğin bir görevli daha aramanın ilk dakikalarında, kütüphaneye yönelip kütüphanede kokain paketçikleri bulduğunu iddia eder etmez, her nedense aramaya son verilmiş ve alelacele tutanak tutulmuştur. Oysa böyle bir durumda yapılması gereken, sadece 3 kitabın değil evin her odasının, her noktasının detaylı olarak aranmasıdır. Gerekli aramanın yapılmamış olması, söz konusu aramanın büyük bir komplonun parçası olduğunu gösteriyordu.
Bir başka tutarsızlık da, görevlilerin kokainin nereden bulunduğunu hiç sormamış olmalarıydı. Sayfalarca evraktan oluşan hazırlık tahkikatının tek bir yerinde bile Sayın Adnan Oktar'a bu paketçikleri nasıl bulduğu, kimden aldığı sorulmamaktaydı. Kuşkusuz iddia edildiği gibi kokain ele geçirme olayı söz konusu olsa, bu durumda görevlilerin ilk araştırması gereken konu bu kokainin nasıl bulunduğu olmalıydı.
-
bu adam uslanmak bilmez ... bir insan keşke orada yazılanlarda olduğu gibi insanlar olsaydık eğer bir nefes bile alamazdı.ama su testisi su yolunda kırılır bu kural hiç şaşmaz.bu adamı bir gün bizler değilde ..... hakından gelecek gibi geliyor bana.
-
Bunlar komplo değil komple :)
-
:)
-
Harun Yahyanin masonlukla ilgili iki kitabina ben goz attim.Bazi insanlar dikkatleri uzerine cekmek ve unlenmek icin aklina geleni yaziyor.Boyle insanlarin toplum tarafindan dikkate alinmamasi lazim.
-
Byblackwolf biraz daha sabir ve intizam gostermeliyiz.. Yani uyanmamis bir faninin bu sozleri beyhudedir Masonlugu carpitarak heryer her dizi ve her film rant meselesine donusturerek anlatmaktadir kitaplari soylemiyorum bile ama bizlerin ustune dusen gorev tehditkar vari yazilar yerine gulup tebessum edip onlarin birer beyhude yolda olduguna kanaat getirip daha gercekci gorev bilinci ile davranmaya calismaktir diye dusunuyorum.
-
Bunlar komplo değil komple :)
kolpadan komplo da denebilir :) ama bu adamı takdir ediyorum bir ara google grouplarını bile yasaklatmayı başarabilmiş bir kişi kendisi. hele bir iki ciltlik kitabı var o resimler ne şahane oyle fosiller işte bir milyon yıl öncesinden bir at sineği fosili ve yanında bugünkü at sinegi fotografı... evrim yok! böyle yani muhteşem bir eser, 500 gram kuşe kağıda basılmış, kaldırıp taşımak için ya herkül olmalı ya da dört yanından dört kişi tutup tabut taşır gibi taşımalı hele iki ciltini bir arada taşımak istiyorsanız nakliye şirketleriyle sıkı birpazarlık yapmak gerekebilir. o kadar büyük bir bilimsel yapıt yani.
-
Bu adama saygı duyun lütfen
Türkiye'de balık yemiyle evrim teorisini çürüttü ve hala kendisinden " harun yahya hazretleri" diye bahseden insanlar var. :)
-
Çok eğlenceli bir şahsiyet öyle demeyin :D Videolarını izleyip de kopmamak mümkün değil :)
-
Aynen katılıyorum.
Çok eğlenceli bir şahsiyet öyle demeyin :D Videolarını izleyip de kopmamak mümkün değil :)
-
:) :)
Gülüyoruz belki ama Adnan Oktar işi küresel bir boyuta taşımış.
Geçen gün bir konuda araştırma yapmak için sürekli takip ettiğim yabancı bir siteye girmek istedim. Sitenin ismini yazarken yanlış yazmışım, hemen hemen aynı isimli başka bir site çıktı karşıma. Ben de merak edip girdim siteye.
Site inanılmaz geniş arşivli bir site. Illuminati , Templiyeler, Rose Croix, Sion, Masonluk ve Kabala üzerine yazılmış binlerce döküman var. Sadece ingilizce de değil ! Her döküman 8-9 ayrı dile çevrilmiş durumda.
Site o kadar güzel dizayn edilmiş ki, girdiğinizde Anti Masonik olduğu anlaşılmıyor. Ama yazıları okumaya başladıkça, Mason düşmanlığı, Yahudi Düşmanlığı üzerine bir site olduğunu anladım.
Yazar isimlerine bakıyorum, pek çoğu tanınmış akademisyen !!! Albert Pike nin çevirileri, Mason büyüklerinin sözlerinin çevirileri var. Hesapta bu akademisyenler yorumlamış bu sözleri. Şimdi söylenmiş sözleri veya kitap ve dergilerden alınmış sözleri okuyorum, sonra yorumlara bakıyorum. O sözlerden o yoruma ulaşılabilmesi mümkün değil. Acaba dedim ben mi yanlış anlıyorum diye bir arkadaşıma da okuttum, o da aynı fikir de " yazılarla, yazılara ilişkin yorumlar alakasız"....
Üşenmedim tek tek adı geçen akedemisyenlerin o yorumları yaptııkları ve bu bahsettiğim sitenin alıntı yaptığı kaynakları kontrol etmeye başladım. Tabi ki ne öyle bir yorum yapılmış ne de adı geçen akademisyen konuyla alakalı bir akademisyen. Site de herşey düzmece.
Birkaç resim var, sözde çeşitli Celselerden gizli gizli çekilmiş :) adamlar "Eyes Wide Shut" filminden bir sahneyi kullanarak ve gerçekmiş gibi göstermeye çalışarak Masonluğun kötü olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Ve bu sözde gerçek resimlerin altına yine sözde akademisyen veya din adamlarının ağzından yorum yazmışlar.
Yaklaşık 1000-1500 döküman vardı. Dediğim gibi 8-9 dile çevrilmiş, yazım dili ve site oldukça kaliteli. İnsan sadece görüntüye bakıp, yazılanların doğru olduğunu düşünebilir.
Adnan Oktar la bağlantılı olduğunu ise, siteyi uzunca araştırdıktan sonra anladım. Adam o kadar megaloman ki kendi yorumlarını eklemeden duramamış :) :) Ama site de tabi Adnan Oktar dan uzman sıfatıyla bahsediyorlar.
Benim asıl merak ettiğim, bu tarz güçlü alt yapı isteyen siteleri nasıl devam ettirebiliyorlar. Bu paraların kaynağı neresi ???? Benim nacizane bir tahminim var. İstanbuldan uçağa biniyorsunuz, 8573 km lik bir uçuş yapıyorsunuz, uçaktan indikten sonra yaklaşık 250 km lik bir araba yolculuğuyla bir yere gidiyorsunuz (içeri giremezsiniz orası ayrı) Bu yerde 8 -10 tane ev var , benim bildiğim bu tarz internet siteleri bu evlerden birinde yalnız yaşamakta olan birisi tarafından destekleniyormuş. (İpucu; Amishler değil :D )
Saygılarımla
-
Sanırım 2002 yılıydı, bu şahsiyet hakkında açılan ceza davalarına ilişkin yaptığı savunmaları ve haklı olduğuna ilişkin delilleri(kendince) 1000-1500 sayfalık birinci sınıf kağıda basılmış bir kitap haline getirip benim mensubu olduğum meslek grubunun yaklaşık 4000 üyesine kargoyla gönderdi. Ve bunlar sadece benim meslektaşlarıma gönderdikleri yani sanırım daha onbinlercesi gönderilmiştir. O tarihlerde kaba taslak bir hesap yapıp kitabın basım ve kargolama işleminin maliyetini hesapladım. Ve böyle bir rakamın nasıl temin edilebileceğini düşündüm. işin içinden çıkamadım. Adamı kimin finanse ettiğine dair birçok görüş var. Ancak halen netleşmiş değil bence.
Saygılarımla
-
Seveni sevmeyeni apayrı bir konu ancak; Defne Joy ile ilgili yorumu açıkcası benim beklemediğim tutarlıkta idi Adnan Oktarın.... dileyenler bu linkten bakabilir:
http://tr.harunyahya.tv/videoDetail/Lang/1/Product/38122 (http://tr.harunyahya.tv/videoDetail/Lang/1/Product/38122)
saygı ile
-
Seveni sevmeyeni apayrı bir konu ancak; Defne Joy ile ilgili yorumu açıkcası benim beklemediğim tutarlıkta idi Adnan Oktarın.... dileyenler bu linkten bakabilir:
Linkten baktım, alemciler ve sosyete hakkında derin bilgisine dayanarak yorumlamış:)
-
Çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Kutsal Asa !!!
http://video.mynet.com/evrimedarbe/Adnan-Oktar-a-Hediye-Edilen-ASA/1001045/ (http://video.mynet.com/evrimedarbe/Adnan-Oktar-a-Hediye-Edilen-ASA/1001045/)
-
Hepimizin bildiği gibi kendisi Mehdi olduğunu iddia ediyor. Liseli çocukların bile internette alay ettiği bir mehdi profili gerçekten varsa işimiz zor demektir. Şaka bir tarafa Adnan Oktar'ın Mehdi olma ihtimalini Marilyn Manson'ın Tanrı olma ihtimalinden daha düşük görüyorum.
Yaptıkları harcamalar gerçekten inanılmaz. Bu zamana kadar 3 milyon kitabı bedava dağıttıklarını, yurtdışında binlerce konferans verdiklerini söylüyorlar. Bununla birlikte kendi lüks harcamaları, etrafındaki kızlara verilen paralar (çoğu mankenlik ajansından alınmadır) her gece çıktıkları televizyonlara verilen ücretler düşünüldüğünde ortaya insanın akıl sağlığını bozabilecek harcamalar çıkıyor.
Peki hayatında hiç çalışmamış mesleği olmayan çürük raporu alıp askere bile gitmemiş Adnan Oktar bu lüks hayatı 80'lerden beri nasıl devam ettiriyor? Bu soru gizemini korumakla birlikte Tuncay Güney'in Ergenekon sorgusunda kendisinin İsrail'den finanse edildiğini söylediğini hatırlatmakta fayda var.
Adnan Oktar hoca kimliğiyle ekranları işgal ederken acaba gerçekten hoca mı? Kendisinin daha önce televizyon programlarına denk geldiyseniz " fıkıh, akaid, tefsir , kelam " gibi İslami ilimlerin hiçbirisinde en ufak bir uzmanlık alanı olmadığını, ortaokula giden bir çocuğun okuduğu " dinimizi öğreniyorum" kitabından sonra televizyona çıkıp aynı şeyleri söyleyebileceğini görebilirsiniz.
Hitap yeteneği hiç olmayan, bilgisiz ve komik olan bu şahsın diğer tarikat önderlerinde bulunan hiçbir vasfa sahip olmadan varolabilmesi çok ilginç.
Ben kendisini Türkiyede'ki ikinci Sabetay Sevi projesi olarak algılıyorum. Yeni bir Osman Baba diyebilirsiniz..
-
' Tek kelime ile tehlikeli biri olduğunu söyleyebilirim; Bu kanıya, konuşma ve 'sözde öz iradesinden' yola çıkarak vardım. Talebelerinden söz etmeye gerek bile duymuyorum.
-
Amerika'lı 33.derece masonlar bu adamın programına neden çıkıyor fikri olan varmı?
-
Ben kendisini Türkiyede'ki ikinci Sabetay Sevi projesi olarak algılıyorum. Yeni bir Osman Baba diyebilirsiniz..
Sayın Pagan konuya ilginç bir boyut getirmiş .
Bence irdelenmesinde fayda var kanaatindeyim ...
Saygılar :-[
-
Onlarında eğlenmeye ihtiyacı var.. Tabi gerçekten onlarsa..
-
Ya tahmin edemeyeceğimiz kadar yüksek bir bilinç
Ya da tehlikeli bir insan olduğundan dolayı üst dereceden Mason üstadlar onunla görüşmeyi uygun bulmaktadır .
Belki bir yol göstermek , ya da yavaşlatmak adına ..
Ben başka bir neden göremiyorum şahsen
Saygılar ...
-
selamlar,
bu organizma tehlikeli değil, komik hiç değil hastalıklı zavallı bır insancık olsa olsa. Düşünün; '' her yerde adamları var, beni karalamak için iftıra atıp deli raporu aldırtılar doktorlarda onlardan, evime polis geldi kıtaplarım arasından ko** yın buldular, iftira atıp benı karalamaya çalışıyolar.'' peki bir harıcı olarak sorarım size bu kadar güçlü bu adamlar neden böyle dolambaçlı yollar izlesinler, direk susturmasını bılmıyormu madem senı akıl hastanesıne kapattılar orda neden senı susturmadılar sen cokmu değerlısn Vatana Millete bilme fenne cokmu katkın olcak? neden? bildigim kadarile çaparıden, ufak heykellerden evrım teorsini çürğütme komedisi tertıplemiştı. komik değil fakat bilim alanında tehlike arz edebılrmı yok yok cunku bılım bunun 3-5 epizotu ile saptırılamaz. yaşasın bilim o halde .saygılar
-
Adnan Oktar, İslamiyet'i aşağıladığı aşikar bir gerçek.Kendisi Mehti değil.Mehti'nin Tırnağı olamaz.Bazen düşünüyorumda bunlar varken cehennemde bize yer olacak mı? Mehtiyet kavramı dinlerde yer ediyor.Ama bununla ilgili somut delil yok.Mehtiyet uydurmaca,saptirmaca olma olasılığı yüksek.Yaşadığımız dönemde dinleri doğru dürüst temsil eden insan sayısı sayıca az olacağı.Bu sayıca az olan insanın içinden çıkacak bir insan!..Akp,Adnan Oktar, Cübbeli Ahmet,Feto vb. bunların mesleği İslamiyet'i vb. dinleri kirletmek ve nefret ettirmek.Guzelde başarıyorlar.Bu yobazlar yüzünden insanlar doğruları sorguluyor....Saygılarımla.
-
AĞLA İNSANIM AĞLA
videosunu dikkatli seyrederseniz Adnan denen şahısın ortaya çıkması gayet normaldir ...
Saygılar
-
Bu tip inanç istismarcılarının doğası, tek çarpık anlayışlarına kendilerinin de inanmış olması değildir.Yaşadıkları toplumun süre gelen tarihindeki hurafelere bulanmış kör,sağır ve artık ağırlaşmış kaynak kodlarını iyi kullandıkları gibi; gelişimi,aydınlığı kabul etmiş kişilerede, kendilerini engellenmeye değmez olarak lanse edebilmeleridir.
Her yeri yara içinde bir topluma, hiç bir aydın topluluğu yarabandı yetiştiremez.Kanımca, kaçınılmaz olanı engellemek, sadece süreci yavaşlatıyor.
-
Arkadaslar niye kiziyorsunuz yaa adama, yani bazen tasi gedigine koyduguda oluyor.
Bu gün bir videosunu yayinlamislar, diyorki " eyyy diyanet sen niye cok konusuyorsun bana dil uzatiyorsun, bana dil uzatacagina önce hangi paralarla maasin ödeniyor ona bak. Senin maasin devletin ickiden ve genelevlerden aldigi vergilerle ödeniyor."
-
Adnan Oktar'ın yanindaki kedicik isimli bayanlarda maşallah, inşallah demesiyle siyasilere, işadamlarına montajlı kaset düzenlemeleri ile ünlü.Kediciklerinde maşallah genel ev kadınlarından hiç farkı yok.Tek ayrı noktası başlarındaki ağ babasi bir şey diyecem ama ayıp kaçacak..Kediciklerde kendini kullandırıp eskortluk yaparak şantaj, montaj ile ünlüler.Adnan Oktar ve yanındakiler sapkın.Türkiye'nin başina gelmiş en kötü örnek insanlar...Saygılarımla.
-
https://www.facebook.com/akittv/videos/2009422819380650/ (https://www.facebook.com/akittv/videos/2009422819380650/)
::) ;D ;D ;D ;D
-
MASONLARIN KOMPLOLARI
Yıllar boyunca kendilerini bir 'hayır kurumu' olarak tanıtan masonların en rahatsız oldukları konulardan birisi, gerçek yüzlerinin açığa çıkarılması, gizli faaliyetlerinin deşifre edilmesidir. Dünyanın pek çok ülkesinde, bu yönde faaliyet yapan kişiler masonlar tarafından engellenmiş, bir şekilde faaliyetleri durdurulmuştur. İtalya'da P2 mason locasının açığa çıkmasının ardından, bu konuyu soruşturan savcıların, emniyet görevlerinin birer birer faili meçhul bir şekilde öldürülmeleri bu durumun yakın tarihten çarpıcı bir örneğidir. Ülkemizde ise, masonların iç yüzlerini açığa çıkaran çalışmaların başında Harun Yahya serisine ait eserler gelmektedir. 80'li yıllarda yayınlanan "Yahudilik ve Masonluk" isimli eser, bu alandaki en önemli kaynak kitaplardan biri olmuş ve halkımızın masonluk konusunda bilinçlenmesine büyük katkıda bulunmuştur. Bu eser, Adnan Oktar'ın hayatında da önemli bir dönüm noktasını teşkil etmektedir.
Adnan Oktar'ın demir parmaklıklı pencerelerin ardından çekilen fotoğraflarındaki yüz ifadesi onun hiçbir şart ve koşulda vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyordu.
O güne kadar toplum içinde son derece gizli bir biçimde faaliyet gösteren masonluk örgütü, bu kitapta tüm karanlık yönleriyle gözler önüne seriliyordu. Kitapta, masonluğa kimlerin üye olduğu, üyelerin teşkilattaki konumları, devlet kademelerindeki, üst düzey mevkilerdeki masonların isimleri, masonik şirket ve kuruluşların listeleri, masonların ülke çapında ele geçirdikleri ekonomik ve siyasi güç kendi belge ve dokümanlarından ortaya konuluyordu. Aynı zamanda, masonluğun gizli bir tür tarikat olduğu yine belgelerle açıklanıyordu. Masonluğun faaliyetlerinin, amaçlarının, organizasyon yapısının, hiyerarşisinin, sembollerinin ve ritüellerinin ifşa edildiği kitapta, masonluğun, Siyonizm, Muharref Tevrat ve Kabala ile olan doğrudan bağlantısı da açıkça ortaya konmaktaydı. Bu eserin yayınlanması ile birlikte, masonlar ve onların gizli uzantıları Adnan Oktar aleyhinde çeşitli komploları hayat geçirmeye başladılar.
İlk başta aracılar vasıtasıyla Yahudilik ve Masonluk kitabının baskısının durdurulması için yüklü paralar teklif edildi. Olumsuz yanıt alınınca sıra tehditlere geldi. Bu da etkili olmayınca Adnan Oktar, suni bir gerekçe ile tutuklandı. Gerekçe olarak bir gazete röportajında yer alan "İbrahim milletinden, Türk kavmindenim" sözü gösterildi. Sahte raporlar, asılsız haberler, iftiralar, hakaretler bir kısım basında ardı ardına yayınlanmaya başladı. Sayın Adnan Oktar 19 ay tutuklu kaldıktan sonra, tutuklanmasına neden olan savcının bizzat, bu ifadelerin suç teşkil etmediğini beyan etmesiyle mahkeme tarafından beraat ettirildi.
1986 Yılındaki Komplo
Ancak bu 19 ay sırasında masonlar Adnan Oktar'ın çalışmalarını engellemek için var güçleri ile çalışmaya devam ettiler. Örneğin, Sayın Oktar'a "Yahudilik ve Masonluk" kitabının basılmaması karşılığında yüklü bir para ve "her türlü kolaylık" vaadinde bulundular. Adnan Oktar ise bu teklifi reddetti. Yahudilik ve Masonluk kitabı herşeye rağmen yayınlandı ve büyük yankı uyandırdı.
Bu durum karşısında masonlar yeni bir yola başvurdular ve Adnan Oktar tutukluluğunun 9. ayında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı. 10 ay boyunca burada tutulan Sayın Oktar, pek çok haksız uygulama ve baskıya maruz kaldı. Cezai ehliyeti olmayan, cinayet bile işlemiş akıl hastalarının yatırıldığı 14 A koğuşunda son derece kötü koşulları olan bir odaya yerleştirildi ve 40 gün süreyle burada ayağından zincirle yatağına bağlı olarak tutuldu. En ağır hastalar bile yakınları ile diledikleri gibi görüşebilirlerken, Adnan Oktar'ın ziyaretçi kabul etme hakkı kısıtlandı. Sayın Oktar sadece yakınları ile değil hemşirelerle, pratisyen hekimlerle, hatta doktorlarla dahi görüştürülmedi. Bu dönemde kendisine şuur kapatıcı bazı ilaçlar zorla içirilmek istendi. Asıl amacın Sayın Oktar'ın fikri mücadelesini engellemek olduğunun bir diğer göstergesi de, dönemin Hastane Başhekimi'nin "fikirlerin değişmediği sürece buradan çıkamazsın" şeklinde Adnan Oktar'ı tehdit etmesiydi.
Bu baskı süreci hukukun devreye girmesi ile sona erdi. Bilirkişi raporları Adnan Oktar'ın, "İbrahim milletinden, Türk kavminden" sözündeki "millet" kavramının İslami literatürde "din" anlamına geldiğini onadı ve Sayın Oktar aleyhine açılan dava, beraat ile neticelendi. Adnan Oktar'a Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından haksız yere verilmiş rapor ise, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından bozuldu. Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporda, Adnan Oktar için "tüm yaşamını inandığı mukaddes gayeye ve ideale teksif eden kişi" anlamına gelen "idealist passione" deyimi kullanılmakta ve Sayın Oktar'a yapılan uygulamanın haksız ve hukuk dışı olduğu gözler önüne serilmekteydi.
Kokain Komplosu
Ancak Adnan Oktar'ın merkezi dışarıda bir örgüt olan masonluğun perde arkasını deşifre etmeye devam etmesi, bununla birlikte Bilim Araştırma Vakfı'nın milliyetçi ve mukaddesatçı doğrultuda hızla artan faaliyetleri yeni komploların yaşanmasına neden oldu. Öncelikle 1990 yılı boyunca Sayın Oktar'ın şahsına yönelik bazı taciz ve saldırı girişimleri yaşandı. Ortaköy Karakolu'nda bulunan evraklarda da görüleceği üzere, bu dönemde Adnan Oktar'ın Ortaköy'de annesi ile birlikte kaldığı eve saldırı girişimleri yaşanmış, birkaç kez de Sayın Oktar'a yönelik pusu girişimleri olmuştur.
Asıl komplo ise 1991 yılı ortalarında hayata geçirildi. Adnan Oktar suni gerekçelerle göz altına alındı. Gözaltına alınmasının ardından, Sayın Oktar'ın annesi ile birlikte yaşadığı 75 metrekare büyüklüğündeki evinde 16 emniyet görevlisinin katılımı ile bir arama yapıldı. Yapılan aramada, emniyet görevlileri çok kısa süre içerisinde, Adnan Oktar'ın yaklaşık 1000 kitaptan oluşan kütüphanesinde, "ellerine aldıkları üçüncü kitabın içerisinde" bir kokain paketi buldular.
Olay üzerine, İstanbul Emniyeti'ne götürülerek 62 saat boyunca burada tutulan Sayın Oktar, daha sonra Adli Tıp Kurumu'na götürülerek kanında kokain tahlili yapıldı. Adli Tıp Kurumu'ndan verilen raporda alınan sonuca göre, Adnan Oktar'ın kanında yüksek dozda kokain yan maddesi çıkması sağlanmıştı.
Bu olayın bir komplodan ibaret olduğu ise sonradan pek çok delil ve bulgu ile birlikte ortaya çıktı. Bu arama sırasında, sonradan davaya bakan hakimi de şaşırtan birçok mantıksızlık ve tutarsızlık yaşandı.
Örneğin bir görevli daha aramanın ilk dakikalarında, kütüphaneye yönelip kütüphanede kokain paketçikleri bulduğunu iddia eder etmez, her nedense aramaya son verilmiş ve alelacele tutanak tutulmuştur. Oysa böyle bir durumda yapılması gereken, sadece 3 kitabın değil evin her odasının, her noktasının detaylı olarak aranmasıdır. Gerekli aramanın yapılmamış olması, söz konusu aramanın büyük bir komplonun parçası olduğunu gösteriyordu.
Bir başka tutarsızlık da, görevlilerin kokainin nereden bulunduğunu hiç sormamış olmalarıydı. Sayfalarca evraktan oluşan hazırlık tahkikatının tek bir yerinde bile Sayın Adnan Oktar'a bu paketçikleri nasıl bulduğu, kimden aldığı sorulmamaktaydı. Kuşkusuz iddia edildiği gibi kokain ele geçirme olayı söz konusu olsa, bu durumda görevlilerin ilk araştırması gereken konu bu kokainin nasıl bulunduğu olmalıydı.
Merhabalar
Her topluluk gibi masonlarinda belli bir çalışma prensibi kendilerine ait sırları vardır. Bu her topluluk için geçerlidir. Kimse locada şunu veya bunu yaptık demez
O kadar kotu bir toplum niye peki belge alıp mason olup TV de övgüler yağdırdı. TC de cozemedigim tek insan
-
O kadar kotu bir toplum niye peki belge alıp mason olup TV de övgüler yağdırdı.
Oktar Mason değildir ...
Saygılar