Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MİTOLOJİ  (Okunma sayısı 1738 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 23, 2007, 10:39:30 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Mitoloji mitleri, yani eski çağ uluslarının inandıkları tanrıların, kahramanların, doğaüstü güçlerin hayat ve maceralarından bahseden öykü, masal ve efsaneleri inceleyen bilimdir. Bazılarına göre mitolojik öyküler gök gürlemesi, şimşek çakması gibi doğa olaylarını açıklayamayan bilgisiz insanların bu olayların üstün güçlerden kaynaklandığını düşünerek ortaya çıkardıkları hayal ürünleridir. Bir başka görüşe göre beslenme, avlanma, barınma gibi temel gereksinimlerini karşıladıktan sonra ilk çağ insanı hayatın karanlık noktalarını, bilinmeyen yönlerini merak etmeye başlamış, böylece evrenin ve canlıların yaratılışı ile ilgili efsaneler türetmeye başlamıştı. Üçüncü bir görüş ise mitlerin gerçeğin bir parçasını içerdiğini ve bize tarih öncesi halkların ve unutulmuş kahramanların tarihini aktardıklarını savunmaktadır.


Bu konuda bir çok görüş ortaya atılmıştır. Gerçekte bu mitlerin kimler tarafından, nasıl ve ne zaman doğduğu tam olarak bilinmemektedir. Bilinen gerçek ise mitlerin insanın doğasında var olan tutku ve zaafları, korkuları, inançları yansıttığıdır. Bilinmeyen insanlar tarafından oluşturulan öykü ve efsaneler çeşitli dönemlerden geçerek günümüze kadar ulaşmış, sanatın yararlandığı bir kültür ve ilham kaynağı olmuştur. Mitolojik öyküler sanatın ve edebiyatın kollarına konu olmuş, sanatçı ve yazarlar tarafından işlenmiş, mitolojik karakterler insanların ilgiyle izledikleri filmlere taşınmış, masal kahramanları olarak karşımıza çıkmışlardır.

Bizim masal olarak kabul ettiğimiz bu anonim öyküler bir zamanlar insanlar tarafından tartışılmaz gerçekler olarak kabul edilmiştir. İlk çağ insanının gözünde bunlar efsane değildi. Bazı toplumlar için bu öykülerde yer alan tanrıların ve diğer canlıların varlığı tartışılmazdı. Onlara göre tanrılar gerçekte mevcutlardı, birbirleri ile tartışır, savaşır, birbirlerini kıskanır, insanları cezalandırırlardı. Toplumun bu önyargılarına karşı çıkan insanlarsa dışlanır, idam edilir, çeşitli yöntemlerle cezalandırılırlardı. Bununla ilgili günümüze kadar gelmiş örneklerden bir tanesi ünlü yunanlı düşünür Sokrates örneğidir. Sokrates'in insanlarla konuşarak onların düşünce ufuklarını sonsuza kadar derinleştirmesi, böylece insanların kafasına yerleştirilmiş önyargıları değiştirmesi Atina yönetimini rahatsız etmiş ve Sokrates, 'yeni tanrılar icat ettiği, görüş ve tartışmalarıyla, gençleri baştan çıkardığı' gerekçesiyle ölüme mahkum edilmiştir.

Zaman içinde gerçeklerin araştırılması zorunlu bir uğraşa dönüşmüş, duygu, düşünce ve eylem yetileri uygarlığı oluşturmuştur. Hayaller, boş inançlar ise bilinçlenen toplumlar için birer masal, öykü niteliğine dönüşmüştür. İnsanlar mitlerden tamamen vazgeçmemiş, onları tarih öncesi toplumların oluşturdukları masallar ve efsaneler olarak kabullenmiş ve bu sürükleyici, ilginç öyküler kitaplara, hikayelere, filmlere, müzik, resim, heykeltıraşlık gibi sanat ve edebiyatın çeşitli kollarına taşınmıştır. Böylece ilkçağ insanının yazgısı günümüz insanının öyküsüne dönüşmüştür.

Belirli bir dilde olan bir kitabı okumak için azami alfabeyi bilmemiz lazım. Dünya kültürü ile ilgili bir kitabı okuyabilmemiz için belirli sembollerin ve olayların anlamlarını bilmeliyiz. Antik mitolojinin sembolleri de bu anlamda bizler için birer alfabe oluşturmaktadırlar. Antik karakterler bizi derinden etkilemekle birlikte, sadece yazar ve ressamlar için değil, aynı zamanda astrolojiden tıpa bir çok alanlar için kaynak oluşturmuşlar. Böylece eski mit ve efsanelerde yer alan bilgiler üniversal bir hale gelmiştir.