Masonlar.org - Harici Forumu

Sanat => Edebiyat => Konuyu başlatan: enelsır - Kasım 01, 2011, 03:15:51 ös

Başlık: Ama Ben sanıyordum ki...4
Gönderen: enelsır - Kasım 01, 2011, 03:15:51 ös
Bana yıl gibi gelen uzun bir süreden sonra sessizliği bozan O oluyor.

 
- Bak genç adam. Bir konuya açıklık getirelim. Senin Masonluğu samimi hislerle öğrenmek istediğine inanıyorum. Heyecanından da anlaşılıyor bu. Rahat ol, kendini nasıl hissettiğini tahmin edebiliyorum. Biz bu gün burada birbirimizi tanımak ve bildiklerimizi paylaşmak için bir aradayız. Ben sana Masonluk hakkında bir şeyler anlatacak olabilirim, fakat şunu gözden kaçırmayalım, bu sohbet esnasında ben de senin hakkında bir şeyler öğrenmeliyim. Ancak o zaman  bu sohbet ikimiz içinde faydalı olur ve gerçek amacına ulaşır.

 
 Söyledikleri ve söyleyiş şekli beynimde şimşeklerin çakmasına sebep oluyor. Çok büyük bir şeyi gözden kaçırmış olduğumu farkediyor ve önümde bir dağ gibi yükselen mahcubiyetimle yüzleşiyorum... Tabii ya! Bir şeyler öğrenecek olmanın ve ilk defa bir Masonla bu kadar yakın ve yüz yüze olmanın büyüsüne kendimi öylesine kaptırdım ki, bu detayı gözden kaçırdım.


 Sanki bu sohbet sadece benim bir şeyler öğrenmemi sağlayacaktı. Bu sohbet sırasında söylediklerimin, davranışlarım da karşımdakine benim hakkımda fikirler vereceğini, karşımdakininde bunu dilediğini gözden kaçırmıştım.


 Vücudumdaki bütün kanın yüzümde toplandığı hissine kapılıyorum. Kulaklarım alev alev yanıyor.


 Bu halimi farketmiş olacak ki, babacan bir ses tonuyla devam ediyor.


- Bak genç adam. Konumuz olan Masonluğu bir kenara bırakalım. Bunu nasıl olsa daha uzun uzun konuşuruz. Biz önce konulara eğiliş biçimimizle uğraşıp bunun üzerine gidelim. Hem bak göreceksin bunu tam olarak oturttuktan sonra her şey nasılda kolaylaşacak. Şundan da emin ol. Bu hayatının her alanında sana çok şey katacak.


 Söyledikleri ve sesinin tonu içime bir rahatlama getiriyor. Ferahlıyorum.
 

"Nasıl isterseniz" diyorum sevinçle.


 Yüzüme yayılan gülümsemenin yansımasını görüyorum yüzünde. Mutlu oluyorum.


- Şimdi genç dostum. Bizim gibi gerçeklerin peşinden koşmaya gönüllü kişilerin, biz derken seni ve senin gibi insanları da bunun içine alıyorum,


 Bu son tümcesi içimi çoşturuyor. " Teşekkür ederim" diyorum, çocuklara has sevinçli bir yüz ifadesiyle. Devam ediyor.


- Evet bizim gibi kişilerin, bu yolda yürürken elimizde bir takım silah ve aletlerimizin  olması gerekir. Bu silah ve aletler bizim yolumuza çıkan düşman ve engelleri yara ve zarar görmeden aşmamızı sağlar.


 Bunun da ötesinde yolculuk boyunca karşılaşacağımız gizli veya açık bilgileri görmemizi, değerlendirmemizi ve özümsememizi sağlar.


 Eğer bu silah ve aletlerden yoksun olarak bu yolculuğa çıkarsak , hem yolculuk amacına ulaşamayabilir, hem de biz yolculuk boyunca yarardan çok zarar görebiliriz.



 Söyledikleri içimde bir merak dalgası yaratıyor. Sanki fantastik bir öykünün içene çekilmiş gibi dinliyorum O'nu. O bütün dinginliğiyle konuşmasını sürdürüyor.


- Bu yolculuğa çıkmaya gönüllü birinin sahip olması gereken ve olmazsa olmaz alet ve silahlar şunlardır genç dostum: Bilimsellik, akıl ve bilgelik.


 Bir an için donup kalıyorum. Bu konuyla ilgili bunca okuma ve araştırma yapmış olmama rağmen üstünde hiç durmadığım, belki de önemseyip derinlemesine irdelemediğim kavramlardı bunlar.


 Anlaşılan ben sadece buz dağının görünen yüzüne bakmıştım. Daha öğrenilmesi ve üstünde çalışılması gereken çok şey vardı.


 Sessizliği yine O bozdu:


- Yani genç dostum biz önce bu kavramlar üzerinne yoğunlaşıp, bunlar üzerinde mutabakata varmalıyız. Gerisi nasıl olsa çorap söküğü gibi gelir.


  Fakat bu hemen burada şimdi yapabileceğimiz bir şey değil. Bence sen önümüzdeki bir haftayı bunlar üzerinde araştırma yaparak ve düşünerek geçir. Sonraki buluşmamızda bu kavramlardan ne anladığını dinlemek isterim.


 Bunları söyledikten sonra kalkmak için izin istedi kibarca. Bir hafta sonrası için sözleştik. Sohbetimiz her ne kadar biraz sorunlu başladıysa da bitmemiş olmasında mutluluk duyuyorum.


 Bir yandan da beynimin içinde şu kavramlar dönüp duruyor. Araştırmaya nereden başlasam acaba?


Bilimsellik, Akıl, Bilgelik...


 Elbet bir yolunu bulacağımı hissediyorum.
Başlık: Ynt: Ama Ben sanıyordum ki...4
Gönderen: neumann - Kasım 01, 2011, 04:01:14 ös
Bilimsellik,Akıl,Bilgelik
Yöntem,Düşünce,Bilgi üçlüsünün maddeleşmiş tasviri gibi.Öykü nasıl ilerliyecek bakalım.

Bu üç vazgeçilmezin oluşturduğu doğrunun pusulası insanın hayatında kendini tanıma gibi parçalarıyla nasıl bir yapı çıkar;belkide öykünün devamı bu şekilde gelişecek.

Hep birlikte göreceğiz.
Başlık: Ynt: Ama Ben sanıyordum ki...4
Gönderen: Alşah - Kasım 02, 2011, 01:03:03 öö
        Sayın enelsır, beyninizin içindeki kavramlar bence doğru tespittir. Devamını zevkle okuyacağım.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Ama Ben sanıyordum ki...4
Gönderen: NOSAM33 - Şubat 04, 2012, 04:46:37 öö
 :) Güzel durmak yok okumaya devam.Saygılar. ::)